Gelişmiş Arama
Ziyaret
18017
Güncellenme Tarihi: 2011/07/24
Soru Özeti
Acaba peygamber nurdan yaratılmış mı yoksa çamurdan mı? Acaba varlıklar peygamberin hatırası için mı yaratılmış yoksa peygamber diğer varlıklar için mi yaratılmış?
Soru
Ehlibeyt rivayetlerinde İslam peygamberi Allahın nurundan yaratılmış söylenmektedir. Vahabiler bunun yalan olduğunu söylerler ve diyorlar ki peygamberde bizim gibi çamurdan yaratılmıştır. Hakeza bütün varlıklar onun için yaratıldığını da kabul etmiyorlar. Bilakis onlar peygamber diğer varlıklar için yaratılmış olduğunu söylüyorlar. Sizin bu bağlamdaki görüşünüz nedir?
Kısa Cevap

Yukarıdaki soru iki ayrı bölüme sahiptir. Dolayısıyla her birisini ayrı cevaplandırıyoruz. 

Bir: Birçok rivayetlerde peygamberin (s.a.a) yaratılışı nurdan olduğunu açık bir şekilde (tasrih) dile getirilmiştir. Ama bilinmelidir ki bu rivayetlerin maksadı peygamberin (s.a.a) nurani hakikatidir, onun cismani boyutu değildir. Bilakis peygamber (s.a.a) maddi ve cismani merhalede diğer insanlar gibi doğmuş ve diğer insanlar gibi yaşamıştır. Buna binaen Hz. Muhammed (s.a.a) iki hakikate sahiptir. Birincisi onun nurani hakikatidir ki nuranidir. İkincisi onun cismani hakikatidir ki diğer insanlarla farklı bir yönü yoktur. 

İki: Varlıklar peygamberin (s.a.a) vücudunun bereketiyle yaratılmışlardır (ki rivayetler bu hakikati açıklıyor). Diğer taraftan peygamber (s.a.a) beşeriyeti hidayet etmek ve onları kamala ulaştırmak için peygamberlik makamına ulaşmıştır. Dolayısıyla vücutsal bakımından beşeriyet peygamber için yaratılmış ama hidayetsel ve kılavuzluk bakımından peygamber (s.a.a) diğer varlıkları hidayet ve onları kamala ulaştırmak için yaratılmıştır.

Ayrıntılı Cevap

Yukarıdaki soru iki meseleye işaret etmektedir. Birincisi: Acaba peygamber-i Ekrem (s.a.a) Allahın nurundan ve diğer insanlar da çamurdan yaratılmışlar mıdır? 

İkinci soru şudur: Acaba varlıklar peygamberin (s.a.a) vücudunun hatırası için mi yaratılmış yoksa peygamber diğer varlıkların hatırası için mı yaratılmıştır?

Birinci Sorunun İncelenmesi:

İslami rivayetlerde peygamberin (s.a.a) nurdan yaratılmış olduğu meselesi oldukça fazla konu edilmiştir. Konuya başlarken söz konusu rivayetlerden bir kısmını hatırlatacağız:

Peygamber-i ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Allahın yaratığı ilk yaratık benim nurum idi”.[1]

Cabir’den nakledilmiştir ki peygamber şöyle buyurmuş: “Yaratılan ilk şey benim nurumdur ki Allahın nurundan vücuda gelmiştir”.[2]

Cabir b. Abdullah diyor: Allahın resulünden sordum: Allahın yaratığı ilk şey nedir? Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi: “Senin Peygamberinin nuru idi”.[3]  

Cabir İmam Muhammed Bakırdan (a.s) naklediyor ki İmam şöyle buyurmuştur: “Allah u Teala on dört bin sene ademin yaratılışından önce kendi büyük nurundan on dört nur yarattı. O nurlar bizim ruhlarımızın nuru idi”. Cabır diyor: İmamdan o on dört nurun isimlerini sordum? O şöyle buyurdu: “Muhammed, Ali, Fatime, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin’in çocuklarından dokuz kişidir ki dokuzuncusu onların kaimidir””.[4]

İmam Bakır (a.s.) şöyle buyuruyor: “Ey Cabir Allahın yaratmış olduğu ilk varlık Muhammed ve onun hidayet edilmiş itretidir. Dolayısıyla bunlar Allah karşısında nurun eşbahleridirler”. Cabir diyor: Eşbah nedir diye sorudum?   Buyurdu: “nurun gölgesi, nurani bedenle ruhsuz bedenler ki tek ve vahit bir ruhla teyit edilmiş ve o tek ruh ruhu’l – kudustur”.[5]  

Yukarıdaki rivayetlerin bütününden şöyle anlaşılıyor ki peygamber-i Ekrem (s.a.a) nurani bir vücuda sahiptir ki her şeyden önce yaratılmıştır. Buna binaen rivayetlerin tasrihine göre o nurdan yaratılmıştır. Diğer taraftan tarihte beyan edilen şey şudur: Peygamber (s.a.a) fil senesinde Cuma gününde rabiül evvel ayının 17 sinde dünyaya gelmiştir. Burada akla gelen soru şudur: Bu durum peygamberin nurdan (varlıkların yaratılmadan önce) yaratıldığını söyleyen bu rivayetlerle nasıl bağdaşır?

Bu sorunun cevabı şudur: Rivayetlerde anlatılan şeyden maksat peygamberin (s.a.a) nurani hakikatidir, onun cismani hakikati değildir. Ama peygamberi (s.a.a) cismani hakikati diğer insanlar gibi ana babadan doğarak içinde yaşadığımız dünyaya gelmiştir. Yaşam süresindeki merhaleleri, sabır, cihad ve ibadet sahnelerini yaşamıştır. Bu kabiliyetlerini sahip olduğu özgür iradesiyle zuhur merhalesine ve fiiliyette geçiriyor. Bu cihetiyle biz insanlar için örnektirler[6]  buna binaen hazreti Muhammed (s.a.a) iki hakikat sahibidir. Bir: onun nurani hakikati ki nurdandır. İki: Onun cismani hakikatidir ki dünya âlemindeki diğer insanlardan farklı bir yönü yoktur. Onun (s.a.a) cimsi de diğer insanların cisminin çamurdan, nutfeden ve…yaratıldığı gibi çamurdan, nutfeden ve…yaratılmıştır.  

 

İkinci Sorunun İncelenmesi:

İkinci soru iki konuya sahiptir ki Acaba varlıklar O hazretin hatırası için yaratılmış mı yoksa o Hazret diğer varlıklar için yaratımlı mıdır?

Bu konunun aydınlanması için allame Tabatabai’nin “el-Mizan” tefsirinde zikrettiği rivayeti inceleyeceğiz.

“Cabir b. Abdullah’tan rivayet edilmiştir ki peygambere (s.a.a) arz ettim: Allahın yarattığı ilk varlık ne idi? Peygamber (s.a.a) buyurdu: “Ey Cabir Peygamberin ruhu idi. Allah ilkin onu yarattı. Sonra ondan her şeyi yarattı. Sonra onu kendi mahzerinde “kureyş” makamında korudu. Allah onu ne kadar sakladığını biliyor. Sonra o nuru kaç kısma ayırdı. Arşı onun bir kısmından, kürsüyü onun bir diğer kısmından, arşın taşıyıcılarını ve arşın sakinlerini onun üçüncü kısmından yarattı. Dördüncü kısmı sevgi (hübb) makamında kendisinin bildiği miktarda sakladı. Sonra bunu kaç kısma ayırdı. Kalemi onun bir kısmından, levh-i onun bir diğer kısmından, cenneti onun üçüncü kısımdan yarattı ve dördüncü kısmı da kendisinin bildiği miktarda korku (havf) makamında sakladı. Sonra onu da kaç kısma ayırdı. Melekleri onun bir kısmından, güneşi onun ikinci kısmından, ayı onun üçüncü kısımdan yaratı. Dördüncü kısmı kendisinin bildiği miktarda “reca” makamında sakladı.  Sonra onu da kaç kısma ayırdı. Aklı onun bir parçasından, ilim ve Hilmi onun bir diğer cüzünden, ismet ve tevfiki de başka bir parçasından yarattı. Hakeza dördüncü kısmı kendisinin bildiği miktarda “haya” makamında sakladı. Sonra heybet gözüyle nurumdan kalan kısma baktı bu nurdan nur yağmaya başladı. Nihayet ondan da yüz yirmi dört bin damla ayrıldı. Allah bu damlaların her birisinden bir peygamber ve resul yarattı. Sonra o ruhlar nefes vermeye başladılar. Allah onların bu nefeslerinden evliyaların, şehitlerin ve Salihlerin ruhlarını yarattı”.[7]   

Başka bir rivayette şöyle zikredilmiştir:

Ey peygamber sen olmamış olsaydın dünyayı yaratmazdım”.[8]Ey Muhammed izzetim ve celalime yemin ederim eğer sen olmamış olsaydın Ademi yaratmazdım”.[9]

Yukarıdaki rivayetlerden şu netice alınabiliniyor: Allah u Teala peygamberin nurundan her şeyi ve vücutsal kemali yaratmıştır. Yani vücut ve varlık hayırdır. Her vücut vücutsal bakımından –sahip oldukları had ve sınır ve noksanlıkları dikkate almaksızın- hayırdır. Bu esasa binaen bütün varlıklar ve bütün mevcudat ve vücutsal kemal bu ilk varlığın cilveleri ve masumun nurundandır. Yaratıkların tümü bu nurun farklı mertebelerin tecellileridir. Başka bir ifadeyle “masumun nuru” diğer varlıkların var olmasına neden olmuştur. Diğer varlıklar bu hakikatin eseri ve nüzul etmiş farklı mertebelerde yer alan suretidirler.[10]

Öyle ise şöyle denilmesi mümkündür: bütün varlıklar peygamberin değerli ve kapsamlı nurundan yaratılmışlardır. Bu gerçek felsefe bakımından da ispatlanmıştır ki “vacibu’l-vücut” ile “mümkünü’l – vücut” arasındaki bağı kuran halka, varlıkların en değerli yaratığıdır.[11] Bu halka Allah ile diğer varlıklar arasında feyiz vasıtasıdır. Yaratıkların en hayırlısı hazreti Muhammed’iyenin hakikatidir.

Buna binaen bir taraftan beşeriyet peygamber-i erkemin vücudunun bereketiyle yaratılmış. Şu anlamda ki hiçbir varlığın yaratılışı peygamber yaratılmadan önce mümkün değildi. Bu nedenle alemdeki (beşeriyet olmak üzere) bütün varlıklar peygamberin kamil vücuduna borçludurlar ve onun yaratılışın vasıtasıyla varlık alemine ayak basmışlardır. Diğer taraftan peygamber-i ekrem beşeriyeti hidayet etmek ve ahlakı tamamlamak[12] ile görevlendirilmiştir.

Nihai sonuç şudur: Bir taraftan varlıklar o hazretin vücudunun bereketiyle yaratılmışlardır. (göründüğü gibi rivayetler de bunu açıklamışlardır). Diğer taraftan o hazret beşeriyeti hidayet etmek ve onları kemale ulaştırmak için peygamberlik makamına varmıştır. Dolayısıyla vücutsal bakımından beşeriyet peygamberin hatırası için yaratılmıştır. Hidayet ve kılavuzluk bakımından peygamber de diğer varlıkları kemale vardırmak için yaratılmıştır.          

 


[1] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyru: Müesesei el-vefa, 1404, hicri/kameri, c, 1, s, 97.

[2] A.g.e., c. 15, s. 24.

[3] A.g.e., c. 25, s. 21.

[4] A.g.e., c. 25, s. 4.

[5] Küleyni, ebu Cafer b. Yakubi Razi, “Usuli Kafi”, baskı, 1,Tahran: el-Mektebetu el-islamiye, 1388, h.ş., c. 1, s. 442; Küleyni, ebu Cafer b. Yakubi Razi, “Usuli Kafi”, baskı, 4,Tahran: Darul Kutubul İslamiye, 1365, h.ş., c. 1, s. 442. 

[6] Nerm efzar pursiman, (CD).

[7] Tabatabayi, Muhammed Hüseyin, “Tefsiri el-Mizan”, farsça tercümesi; Musevi Hemedani, Seyit Muhammed Bakır, baskı, 5, Kum: defteri intişarat-i camietu Mudderisin Havze ilmiye Kum, 1374, ş, c. 1, s, 185 ve186.  

[8] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyru: Müesesei el-vefa, 1404, hicri/kameri, c, 16, s, 406.

[9] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyru: Müesesei el-vefa, 1404, hicri/kameri, c, 40, s, 18- 21.

[10] Nerm efzar pursiman, (CD).

[11] Gaffari, seyit Muhammed Halid, “Ferheng Istılahai Asar Şeyhi İşrak, encümen-i, Asar ve Mefahiri ferhengi, s, 84.

[12] Nuri, “Mustedrekil- Vesail”, Kum: Müesesei Alulbeyt, 1408, h. k., c. 11, s. 18.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar