Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:
1- Manevî Zararlar
1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de onlarla konuşacaktır.[1] Onlar temiz bir ruh ve arılık gibi Allah’ın özel bahşettikleri ve verdiklerinden mahrum kalacak ve faydalanmayacaklardır.[2]
2- Mastürbasyonun Cismanî Zararları
Bu çirkin âdete müptela olanlar hâsıl olan ruhî ve cismanî etkiler neticesinde tedricen bünyesi zayıf, bitkin, tembel ve meyus bireylere dönüşüp ruhsal ukdelere müptela olur, başkalarına yönelik kötümserleşir ve bir tür ıstırap ve üzüntüyle yaşar. Bundan dolayı mastürbasyonun zararları çoktur. Bu zararları aşağıdaki açıklamalar ile kısa bir şekilde sıralamak mümkündür.
2-1- Hiputalamusun fazla hareket ettirilmesi ve neticede uygun olmayan çok çalışmaya neden olan ve erken erginliğe sebebiyet veren cinsel guddelerin aşırı hareketlendirilmesi.
2-2- Bu amelin fazla tekrar edilmesi bedenin genel olarak zayıflamasına ve neticede de erken yaşlılığa neden olur.
2-3- Tenasül organlarındaki kan dolaşımının artması nedeniyle beyin ve diğer hassas merkezler mükerrer kan dolaşımının nispi azalmasına duçar olur.
2-4- Sinir eksenli mükerrer boşalmalar ve tatmin olmama uzun vadede sinir zayıflığı ve ruhsal zararlara neden olur.
2-5- Görmenin zayıflaması, iştahsızlık, kemik erimesi ve eklem rahatsızlıkları.
2-6- Eksik ve doğal olmayan tatmin olma nedeniyle evlilikten sonra da evlilik ilişkileri genellikle doğal olarak gerçekleşmez. Bu bağlamda karı ve koca arasında ortak yaşamı sendeleyen sıkıntılar çıkar. Evliliğin bitmesi bunun etkilerindendir.
2-7- İnziva, meyus olma, hayatın önemli konularına itinasız kalma ve psikolojik gam ve üzüntü onun diğer ruhsal etkilerindendir.
2-8- Özellikle gayri tabii ve mükerrer bir şekilde tenasül aletini hareketlendirme neticesinde kan azlığına duçar olmak.
2-9- Meni kanalının şişmesi.
2-10- İdrar kanalının son ve arka kısmının şişmesi.
2-11- Meni ve idrarı kontrol etme gücünü yitirecek kadar tenasül adalelerinin gevşemesi.
2-12- Baş ağrısı ve dönmesinin ve de kulak vızıltısının başlaması.
2-13- Sinir sisteminin yorulması ve yıpranması.
2-14- Çabuk alınmak ve başlarıyla ilişkide en küçük şeylere hassasiyet göstermek.[3]
Dikkat edilmesi gereken asıl nokta ise şudur: Her ne kadar mastürbasyonun sağlığa olan zararları beyan edilse de dinin bunu men ve haram etme nedeninin cismanî zararlar sebebiyle olduğu hiçbir şekilde belli değildir. Başka bir ifadeyle mastürbasyonun haram kılınmasının asıl nedeni onun manevî zararlarıdır. Cismanî zararların çoğu bu fiilin aşırı yapılması durumunda gerçekleşmektedir. Ama gayri tabii şehveti tatmin etmek için bu yolun seçilmesi doğallıktan bir tür sapma olması hasebiyle, bunun aşırı yapılmasının ve daha fazla cismanî zarar verici etkilerin ortaya çıkmasının altyapısını hazırlamaktadır. Her halükarda evlilikten sonra da cinsel yaşam aşırı bir şekilde sürdürülürse bu cismanî zararların birçoğu yine meydana gelir. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kim çok yaşamak istiyorsa eşiyle cinsel ilişkiye girmeyi azaltmalıdır.”[4] Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı diye sorduğunuz sorunun cevabı hakkında şunları söylemeliyiz: Eğer böyle bir husus tespit edilmişse, bu zarar meni çıkartılmasında aşırılık ve hadsizlik yapılması durumunda insanı etkiler. Yani bu zarar evlenildiğinde meni çıkartılmasında aşırılığa kaçılması durumunda insanı tehdit eder. Yoksa Allah’ın bu sıvıyı insan neslinin bekası için onun bedenine yerleştirdiği açık bir husustur. Artı, insan benliğinde cinsel bir güdü de mevcuttur ve doğru bir şekilde tatmin edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde birçok ruhî ve cismanî zarar insanı tehdit eder duruma gelecektir. Evlilik bu güdüyü doğru bir şekilde tatmin etmenin yolu sayılmakta ve neslin bekası, cismanî ve ruhî büyük zararların önlenmesi, insanın mükemmelleşmesi ve benden bize dönüşmesi gibi olumlu birçok faydası nedeniyle onu kabullenmek gerekir.