Her ibadetin ruhu Allah ile irtibat kurmak ve O’na yaklaşmaktır. Bu husus namaz, dua ve Allah’ın dergâhına yalvarma ve yakarma ile müyesser olacaktır. Allah ile irtibat kurmak özel bir zaman ve mekâna has değildir. Elbette gece yarısı gibi bazı zamanlar Allah ile irtibat kurmak için en güzel zamanlardır veya bazıları namaz sonrası dua ederek veyahut oruçluyken daha iyi bir irtibat kurmaktadır. Hakeza bir grup da Kur’an okumayı Allah ile irtibat kurmanın en iyi yolu bilmektedir. Allah ile irtibat kurmada önemli olan şey, şahsın şefkatli Allah’ın dergâhına yönelip içtenlikle kalpten dua etmesi, kâmil bir ihlâs taşıması ve ihtiyaç hissi içinde bulunmasıdır. Eğer dua sadece Allah’a yönelikse ve onda şirk ve riya yoksa şüphesiz Yüce Allah er veya geç ona icabet edecektir.[1] Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”[2] Bu ayet ve diğer ayetler, herkesin her mekân ve her zamanda kendi yegâne mabuduyla kalbî, samimi ve âşıkane bir irtibat kurabileceğinin göstergesidir. Evet, kalp müteessir olduğunda, gözden yaş aktığında ve gönül maşuka ulaşma arzusuyla tutuştuğunda, bu anın ibadetin en tatlı anı olduğu ve kalbi müteessir olan kulun değer kazandığı ve de Allah gibi bir müşteri bulduğu iddia edilebilir. Netice olarak, her zaman ve mekânda mabut ile irtibat kurulabilir, O’ndan gönlün istediği her şey istenebilir.
Daha fazla bilgi için aşağıdaki adrese müracaat edilebilir:
Başlık: Vasıtasız Allah’a Tevessül Etmek Ve O’nunla İrtibat Kurmak, 542 (Site: 590).