Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir. Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut olan mevcudatın vücudu vacipu'l-vücuda olan bağlılığın ve muhtaçlığın kendisidir. Başka bir tabirle mevcudat vacipu'l-vücuda muhtaç ama zati olarak vücuda sahip değillerdir. Bilakis onların kendi vücut ve zatları muhtaçlığın ve fakirliğin kendisidir.[1] Elbette bu konudaki en dakik açıklama ariflerin sözleridir. Onlar varlık âleminde yalnızca Allahu Teâlâ'nın zatının var olduğuna kaildirler. Geriye kalan her şeyin yalnızca zatın tecellisi ve mazharı olarak görürler.[2] Buna göre varlık âleminde yalnızca bir varlık vardır geriye kalanlar onun gölgesidir. Bu açıklama mevcudatın nişane ve ayet oluşunu daha iyi bir şekilde açıklamaktadır. Zira ayet ve nişanenin hakikati bir başka şeye işaret etmekten başka bir şey değildir.
Mevcudat sıfat yönleriyle de Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir. Örneğin: Bir varlığın sahip olduğu düzen ve insicam, bilinçli ve güçlü bir kudretin nişanesidir. Bu üstün güç hem mevcudun kendi içindeki düzeni hem de diğer mevcudatla olan ilişkisini düzenlemektedir. Bu sonsuz bilinç ve kudret Allahu Teâlâ'dan başka bir varlık değildir. Mevcudatın sahip olduğu harekette Allah Teâlâ'nın nişanesidir. Zira her hareket faile ve harekete geçirici bir sabite ihtiyaç duyar. İşte bu güç Allahu Teâlâ'dan kaynaklanır.[3]
Daha fazla bilgi için 1041 numaralı, Fıtrat ve Allah’ı tanımak konulu soruya müracaat edin.
[1] . جمیع الوجودات الإمکانیة و الإنیات الارتباطیة التعلقیة اعتبارات و شئون للوجود الواجبی و أشعة و ظلال للنور القیومی لا استقلال لها بحسب الهویة و لا یمکن ملاحظتها ذواتا منفصلة و إنیات مستقلة لأن التابعیة و التعلق بالغیر و الفقر و الحاجة عین حقائقها لا أن لها حقائق على حیالها عرض لها التعلق بالغیر و الفقر و الحاجة إلیه بل هی فی ذواتها محض الفاقة و التعلق فلا حقائق لها إلا کونها توابع لحقیقة واحدة فالحقیقة واحدة و لیس غیرها إلا شئونها و فنونها و حیثیاتها و أطوارها و لمعات نورها و ضلال ضوئها و تجلیات ذاتها, Sadra, Esfar-ı Erbee, c, 1 s. 47 Tabatabayi, Muhammet Hüseyin,Nihayet-ul Hikme, s. 48. Cevadi Amuli, Abdullah, Rehik-i Mehtum, c. 5.s.374-375.
[2] Cevadi Amuli, Abdullah, Tehrir-i Temhid-ul Kavaid, s. 14.
[3] , Tabatabayi, Muhammet Hüseyin,Nihayet-ul Hikme, s. 120.