Gelişmiş Arama
Ziyaret
10586
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Bir takım şekilleri ve figürleri içeren dua kitaplarından yararlanmak caiz midir?
Soru
Elime bir kitap geçti, bu kitap, çeşitli rakamları taşıyan şekilleri ve duaları içermektedir. Bu rakamların Allah'ın ismi olduğu söylenir. Acaba bunlar sihir mi dua mı, bunlardan yararlanmak günah mıdır?
Kısa Cevap

1- Sorunuza nazaran söz konusu kitabın hangi ilim hakkında olduğunu anlamak güçtür. Bunu anlamak için daha geniş bilgiye ihtiyaç vardır. Ama kısaca söyleyebiliriz ki söz konusu kitap ulum-i garibe hakkındadır. Ulum-i garibe; cifr, reml ve nücüm gibi ilimlere denir. Ancak söz konusu kitabın hangi kısmına ait olduğunu teşhis etmek mümkün değildir.

2- Ulum-i garibe ile, sihir, cadı ve dua kitapları arasında büyük bir fark vardır. Ulum-i garibe öğrenmekle elde edilen ve genelde belli formül ve denklemlere dayanarak gelecekle ilgili bilgileri bize veren ilimlerdir. Bu yolla elde edilen veriler bazen gerçekleşir bazen de doğru çıkmaz. Ama sihir ve cadıya gelince cinlerle irtibat vb. meşru olmayan tutum ve davranışlara denir. Bunlar genelde insanların gündelik hayatlarındaki düzenlerini bozmak için kullanılır. Sihir öğrenmek ve öğretmek belirlenen önemli bir maslahat olmaksızın haramdır.

3-Ehl-i Beyt İmamlarından bize gelen hadislerin içeren kitaplara gelince bunların önemine nazaran bize düşen bu kitapları öğrenmek, öğretmek ve onlardan yararlanmaktır.

Ayrıntılı Cevap

İnsanların yararlandıkları değişik ilimler arasında bazı ilimlerin diğerlerine nazaran faydası daha azdır. İnsanların geneline faydası daha az olan ilimler arasında ulum-i garibeyi saymak gerekir. Örneğin cifr, reml[1], nücüm vb. ilimler. Elbette bu bilimler sihir ve cadı gibi işlerle temelden farklıdırlar. Ulum-i geribe'de öğrenmeğe dayalı bir takım yöntemler kullanılır. Bu yöntemler ve formüller sayesinde gelecekle ilgili haberler elde edilir. Ancak bu haberler her zaman doğru çıkmaz. Bu yüzden en kamil din olan İslam dininde bu yöntemleri öğrenmek ve öğretmek özendirilmemiştir.[2]

Ama sihri öğrenmek, öğretmek ve kullanmak bütün taklit mercilerinin fetvasına göre haramdır. Tabii şer'an korunması gerekli olan bir maksat söz konusu ise o müstesnadır.[3] Çünkü sihirde hem mukaddime hem de maksat haramdır. Şer'i olmayan riyazetler ve cinlerle irtibat vb. işler, özellikle insanların gündelik yaşayışlarındaki düzeni bozmaya sebep oluyorsa bu şer'i olarak yasaklanmıştır. Bu yüzden Kur'an'ın emirleri, Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'in buyruk ve davranışları çerçevesinde dini yaymakla görevli olan din alimleri asla sihir konulu kitaplardan yararlanmazlar. Bazı büyük alimler gerektiğinde dini desteklemek ve büyücelerin büyüsünü iptal etmek için bu ilimlerden haberdar olmalarına rağmen bu ilimleri yaymamışlardır. Hatta Ebu Nasr Farabi cifr ilmi hakkında bir risale yazmış ancak sonra bu risalesini imha etmiştir "Bu gibi dallarda bir eserim olmasını istemem" demiştir.[4] Yine Allame Hasanzade Amuli şöyle demiştir: "Cifr ilmi aynen bir yeri kazmaya benzer bazen bir define elde edilir, bazen de yorgunluktan ve acıdan başka bir sonucu olmaz."[5]

Son olarak şu noktaya dikkat çekmeliyiz ki Ehl-i Beyt İmamlarından nakledilen duaları içeren kitapların önemine nazaran bizlere düşen bu kitapları öğrenmek, öğretmek ve bunlardan istifade etmektir. Çünkü bu yolla sürekli olarak kul ile Rabbinin ilişkisi devamlı korunmuş olur ve insanın manevi ve maddi ihtiyaçları Allah'ın lütfü sayesinde giderilir artık reml ve cifr vb. konulu kitaplara başvurmaya bir ihtiyaç kalmaz.

Daha fazla bilgi için şu kaynaklara bakınız:

Kifayetu'l-reml, Seyyid Cevad Zihni

Dizin: Sihri müşahede etmek ve öğrenmek soru: 677

Dizin: Diğer alemlerdeki varlıklarla ilişki 293

Dizin: Şeytan ve cinlerin gücü 883

Dizin: İnsanın cinlerle ilişkisi: 606

Dizin: İnsan ve cinle ilişki soru: 468  



[1] Kifayetu'r-Reml, Seyyid Cevad Zihni Tehrani

[2] Belki de bu bilimlere önem vermemenin sebebi bu bilimlerin insanda Allah'a tevekkül ve kaza ve kadere razı olmak gibi ahlaki değerlerin zayıflamasına sebep olduğu içindir.

[3] Mesail-i cedid, s. 83; Tevzihu'l-Mesail Meraci, c. 2 s. 980; Ecvibetu'l-Mesail, Ayetullah Hamenei c. 2 s. 50

[4] Hezar-u yek nükte, Ayetullah Hasan Zade Amuli, c. 2 s. 722

[5] ade, c. 1 s. 16

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar