Gelişmiş Arama
Ziyaret
5928
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
“Biz olmasaydık Allah’a ibadet edilmezdi ve Allah tanınmazdı” hadisinden kasıt nedir?
Soru
Lütfen “Biz olmasaydık Allah’a ibadet edilmezdi ve Allah tanınmazdı” hakkında bir açıklamada bulunur musunuz?
Kısa Cevap

İnsan fıtrî olarak Allah’ı isteyen ve O’na yönelik bilgi elde etmeye ve böylece Allah’a yönelik elde ettiği bilgiyle yaratılışın asıl hedefi olan ibadet ve kulluğu yerine getirmeye çalışan bir varlıktır. Öte taraftan Yüce Allah’ın Kur’an’da buyurduğu gibi insanın ilim ve bilgiden nasibi çok azdır. O halde taşıdıkları liyakat ve ilahi özel lütuf sayesinde kendileri için ilimlerden kapılar açılan ve insanın muhtaç olduğu her şeyi öğrenen kimselere ihtiyaç duyar. Bunlar ilahi elçiler ve peygamberlerdir. Peygamberlerden sonra onların halifeleri olan masum hazretler (a.s) ve ilahi seçkinler, gönderilmiş peygamberlerin yolunu sürdürür. Onlar her şeyi detaylarıyla Peygamberden (s.a.a) aldılar, şefkatli öğretmenler gibi insanlara kılavuzluk ettiler ve insanların muhtaç olduğu her şeyi bildiklerinden onların soru soran zihinlerine cevap verdiler ve böylece onların yardımıyla insanların cehalet ve bilgisizlik bataklığından kurtulabilme olanağı oldu. O halde eğer peygamberlerin ve onlardan sonra masum imamların (a.s) öğretileri olmasaydı, insan Allah’ı tanımamakla kalmaz, O’na layık olduğu şekliyle ibadet de edemezdi.

Ayrıntılı Cevap

Sorulan hadis, hadis kaynaklarında şöyle yer almaktadır: قال ابو عبد الله (ع): إنَّ الله عزوجل خلقنا فاحسن خلقنا و صوَّرنا فاحسن صُوَرِنا و جعلنا خزانه فی سمائه و ارضه و لنا نطقت الشجرة و بعبادتنا عبد الله و "لولانا ما عبدالله"[1]

Bildiğiniz gibi insan fıtrî olarak Allah’ı isteyen[2] ve Yüce Allah ile ilgili olarak daha çok bilgi edinme peşinde olan bir varlıktır. Öte taraftan, ibadet yaratılışın hedefi olarak tanıtılmıştır.[3] Yerinde ispat edildiği üzere, insanın Allah’a yönelik bilgisi ne kadar çoksa, bu onun ibadet niteliğine de kesinlikle etki etmekte ve bilginin artmasıyla kendisinin ibadeti daha derinlik kazanmaktadır.[4] Öte taraftan insan elinde bulundurduğu akıl, fıtrat ve benzeri araçlarla ideal bilgi derecesine ulaşacak ve bu alemin hakikatlerini idrak edecek bir düzeyde bulunmamaktadır. Nitekim Yüce Allah da Kur’an’da bu hususa işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Size pek az ilim verilmiştir.”[5] Ama Yüce Allah hikmet sahibi, adil ve tüm kemal sıfatlarını taşıması nedeniyle, hem insanın yetkinliğini kendine yönelik derin bir ilim sahibi olması ve onun ibadet düzeyine göre şekillendirmesi ve hem de onun bilgi alanını kısıtlaması ve daha fazla bilgi edinme koşullarını hazırlamaması mümkün değildir. Dolayısıyla vahiy kalıbında bir takım öğretileri peygamberlerin kalbine nazil kılmış, onları gönderilmiş elçiler olarak tanıtmış ve kendilerine hikmet ve bilmedikleri ne varsa öğretmiş[6] ve de şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz biz elçilerimizi apaçık deliller ile yolladık.”[7] O halde ilahi hüccetler olan peygamberler, insanların kemal merhalelerini kat etmek ve marifet zirvelerine ulaşmak için ihtiyaç duyduğu her şeyi getirmeleri gayesiyle gönderilmişlerdir. Son elçi olan Hz. Muhammed’ten (s.a.a) sonra, onun ardından ne olacaktır, sorusu sorulmaktadır. Sonraki insanların dinsel öğretilere ve onların açıklamasına ihtiyaçları yok mudur? İnsanların Allah’a yönelik daha fazla bilgi edinmesi ve marifet kazanmasının yolu kapandı mı? İşte burada Peygamberliğin halifeliği tartışması başlamaktadır. Gerçekten de kimler peygamberlerin halifesi olabilir? Bu halifeleri kim seçmelidir? Burada her akıl sahibinin dirayeti şöyle hükmeder: Peygamberlerin halifeleri, onların insanlar karşısında yaptıklarını yapmak zorunda olduklarından, evvela onların yanında bulunan tüm ilim ve kemalleri taşımaları gerekir ve ikincisi, bu fertlerin insanlar tarafından tespit edilmesi mümkün olmadığından, insanları hidayete erdirmeye dönük ilahi gayenin tahakkuk etmesi için onların Allah tarafından atanması icap eder. Rivayet ve tarih kitaplarına müracaat etmeyle, Peygamberin (s.a.a) vasilik ve halifeliği konusunun onun kendi döneminde ve değişik törenler ile dile getirildiğini öğrenmekteyiz. Hz. Peygamber (s.a.a) bazen açıkça ve bazen de kinayeyle her neyin peşindeyseniz ve benden neyi istiyorsanız benden sonra on iki imam (a.s) taşımaktadır diye halka buyurmaktaydı.[8] Sadece onlar sizin marifet ateşinizi söndürebilir ve bir başkası değil.[9] O halde ilimden nasibi çok az olan ve hatta kendi fayda ve zararını bilmeyen insanın bu ilahi öğretmenlerden faydalanarak (peygamberler ve hak halifeleri) bilmediği her şeyi öğrenebileceği ve ihtiyaç duyduğu her şeyi idrak edebileceği neticesine ulaşmış oluyoruz. Eğer bu ilahi lütuf ve kılavuzlar olmasaydı biz katlı cehaletimizde kalır ve asla bu bilgisizlik bataklığından kurtulmazdık. Bu açıklamalarla İmam Sadık’ın (a.s) “eğer biz olmasaydık siz Allah’ı tanımamakla kalmaz, hatta O’na layık olduğu şekilde ibadet bile etmezdiniz” diye buyurduğu sözü iyice aydınlanmaktadır.



[1] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, el-Kâfi, c. 1, s. 193, باب أن الائمة (ع) ولاة أمر الله, h. 6, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365; Meclisi, Muhammed Bakır, Biharü’l-Envar, c.25, s. 4, باب بدو ارواحهم و انوارهم و طینتهم, h. 7, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[2] Rum, 30.

[3] Zariyat, 56.

[4] Kuleyni, el-Kâfi, c. 1, s. 180, باب معرفة الامام, h. 1, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365.

[5] İsra, 85.

[6] Nisa, 113.

[7] Hadid, 25.

[8] Meclisi, Biharü’l-Envar, c. 36, s. 299, باب نصوص الرسول (ص) علیهم ع, h. 133.

[9] Bkz: Misbah, Muhammed Taki, Amuzeş-i Akaid, 38. Ders.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar