Gelişmiş Arama
Ziyaret
16902
Güncellenme Tarihi: 2014/01/27
Soru Özeti
İki kişinin evliliğinde gerekli olan ölçüler ve riayet edilmesi iyi olan kıstaslar nelerdir? Evlilikte denkliğin manası nedir?
Soru
İki kişinin evliliğinde gerekli olan ölçüler ve riayet edilmesi iyi olan kıstaslar nelerdir? Evlilikte denkliğin manası nedir?
Kısa Cevap
İslami öğretilerde Allah’a tevekkül etmek, iki rekât namaz kılmak ve uygun bir eş bulmak ve başarılı bir evlilik yapmak için dua etmeye ek olarak başarısız evliliklerin önünü almak için eş seçiminde gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi tavsiyesinde bulunulmuş ve bazıları asıl ve bazıları ise feri olan birtakım ölçüler belirtilmiştir. Asıl ölçülerin bazıları şunlardır: İman, günahlardan uzak durmak,  iyi ahlak sahibi olmak ve kadın ve erkeğin denk olması. Evlilikte şer’i eşitlikten kastedilen, erkek ve kadının İslam veya iman açısından aynı düzeyde ve sevide bulunmaları ve birbiriyle çok farklılık taşımamalarıdır. Elbette bu denklik ve aynı düzeyde olmanın her iki tarafta yetkin olacağını ve bir düzeyde bulunacağını iddia etmek olanaksızdır; zira insanlarda iman ve İslam’ın güçlü ve zayıf dereceleri bulunur. Bu nedenle evlilikte denklik mefhumu nispi bir husustur. Fıkıh kitaplarında şer’i denkliğin yanında örfî denklik de belirtilmiştir. Ama örfî denkliğe riayet etmek gerekli değildir. Elbette kızın düşünsel açıdan yeterli derecede rüşt etmediği ve velinin onun için koca seçtiği yerde bu müstesnadır. Örfî denklik kadın ve erkeğin toplumsal statü açısından birbirine uygun olmaları anlamına gelir; yaş ve ailevi asillik denkliği bu kabildendir. 
 
Ayrıntılı Cevap
Evlilik, en aşkın değerlerin tecelli etmesi için en uygun fırsata altyapı hazırlayan ve Allah nezdinde en sevilen müessesedir. Bu esas uyarınca İslami öğretilerde insanların evliliğe manevi ve kutsi bir bakışla bakmaları vurgulanmıştır. Kur’an’daki değişik ayetler bu iddiaya tanıklık etmektedir: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[1] Aynı şekilde Kur’an-ı Kerim evlilikten “misak-ı galiz”[2] yani sağlam ve kutsal ahit[3] olarak söz etmektedir. Bu ahit; vefayı, güveni, dürüst ahitleşmeyi ve gösterişsiz bir aşkı talep eder. Çünkü nefsanî eğilimler, bencillikler ve despot egoistlikler bu ahit ile çelişir. Bu ahdin tarafları onu korumak, bekasını sağlamak ve sağlamlaştırmak için hayatın değerli usullerine riayet etmelidir. Bu nedenle evlilik insanın önemli seçimlerinden biri olup neticesi tüm hayat boyunca var olacaktır. Bunun için bu seçimde dikkat ve öngörü – elbette vesvese seviyesinde olmamak kaydıyla[4]- mantıklı ve dini bir husustur.
İslami buyruklarda liyakatli bir eş bulmayı ve başarılı bir evlilik yapmayı[5] talep etmek için Allah’a tevekkül etmek, iki rekât namaz kılmak ve dua etmek gibi girişimlere ek olarak başarısız evliliklerin önünü almak için eş seçimi hakkında gerekli dikkatin gösterilmesi tavsiye edilmiş ve bir takım ölçüler dile getirilmiştir. Ama bu İslami ölçülerin bir bölümünün eş seçimindeki asıl ölçü ve şartlar ve bir bölümünün ise feri ölçüler olduğunu bilmemiz gerekir. Burada bu iki bölümde yer alan bazı ölçüleri açıklayacak ve inceleyeceğiz.
Eş Seçimindeki Asıl Ölçüler:
A. Doğru Dinsel İnanç ve İtikat (İman): 
İslami öğretiler esasınca doğru dinsel iman ve inançlar eş için gerekli en önemli özellik sayılır. Bu şart tüm zaman ve mekânsal koşullarda bir eş için zorunludur. Bundan dolayı eğer bir birey uygun düzeyde iman ve dinsel inançlar bazında ortak özellikler taşımazsa,  gerekli şartlardan yoksun addedilir. Başka şartlara haiz olsa bile durum değişmez; zira insanı dünya ve ahiret hayatından alıkoyar. 
Kur’an ayetleri ve hadislerde evlilikte imanın şart olması açıkça belirtilmiştir: “İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah’a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mümin bir cariye Allah’a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah’a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.”[6] Hz. Peygamberi Ekrem (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Her kim kızını fasık bir erkek ile evlendirirse, bu davranışıyla onunla ilişkisini kesmiş olur.”[7] İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Eğer bir erkek güzellik ve serveti nedeniyle bir kadın ile evlenirse, her iki husustan(güzellik ve servet)  mahrum kalır ve eğer dini ve takvası için evlenirse, Allah ona mal ve güzellik de nasip eder.”[8]Artı, inançsal ve ahlaki özelliklerin varlığı başka her etkenden daha çok güven yaratabilir; zira ahlaki üstünlükler ve dinsel inançlara sahip olmak insanı değiştirmekle kalmaz, karşı tarafın mutmain olmasına sebep olur. Bu husus iki evli tarafın ilk anlaşmasına altyapı oluşturur ve bunun hayat boyunca sürmesinde belirleyici bir rol oynar.
B. Güzel Ahlaka Sahip Olmak:
İslam’da güzel ahlaka sahip olmak gibi ahlaki özellikler uygun eş için gerekli özellik ve şartlardan sayılır. Burada güzel ahlaktan kastedilen, yaşamda uygun davranış ve ilişkilerde bulunmak ve bireyler ile uyuşup onlara tolerans göstermektir. Güzel huy; hoş ahlak ve güzel davranış, söze güzellik katmak, şükretmek, güzel konuşmak, hakikati söylemek, sevgi, ödüllendirme ve dürüstlük anlamına gelir. Evlilik hayatının esası uyuşma, anlaşma ve yardımlaşmadır ve bu hususlar sadece güzel ahlak sayesinde gerçekleşir.
İnsan güzel sıfat, adet, ahlak, huy, faziletler, erdemler, güzel amel ve davranışlar ile süslenmeli ve kötü sıfat ve ahlaki hastalıklardan uzak olmalıdır; zira insanın şiddetli ve isyankâr dürtülerini kontrol edebilecek tek etken ve genel huzur ve barışçıl bir hayat yolunda ilim ve sanatı yönlendirebilecek tek etken gerçek ahlaktır. Bu da Allah'a gerçek anlamda iman etmekten kaynaklanır. İki taraf ve diğer aile üyelerinin sevinç ve gençleşmesine sebep olan yaşamda güzel ahlaka sahip olmak, rivayetlerde dile getirilmiş ve kötü ahlaklı eşin insanı erken yaşta ihtiyarlığa müptela kılacağı belirtilmiştir. Bu nedenle hadislerde kötü ahlak sahibi kimseler ile evlenmek men edilmiştir:
Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir erkeğin İslam’ı kabul ettikten sonra dürüst bir kadın ile evlenmekten daha üstün ve iyi bir kârı olmaz. Böyle bir kadın erkeğin kendisini gördüğünde sevindiği, sözüne itaat ettiği ve kocasının gıyabında kendi iffetini ve malını koruduğu kadındır.”
Bir şahıs İmam Rıza’dan (a.s) bir birey hakkında şöyle sorar: Yakınlarımdan biri kızımı istemektedir ve bazı açılardan eş olma liyakati taşımaktadır ama ahlakı kötüdür ne yapmalıyım? İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur: Eğer ahlakı kötü ise ona kız verme.
İslam’ın bakışında asıl olarak değerlendirilen ve bazılarına işaret edilen ölçülere ek olarak başka ölçüler de İslam tarafından belirtilmiştir. Bu ölçüler önem açısından asıl ölçüler derecesinde değildir. Ama İslam’da bu ölçülere özel bir özen gösterilmiştir. Bu ölçüler feri ölçülerdir.
C. Günahlardan Uzak Durmak:
Zina gibi bir günaha açık ve aşikâr bir şekilde bulaşmayacak düzeyde insanın takvalı olması gerekir. Rivayetlerde eş seçimi için bu ölçü ve şart vurgulanmıştır: İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Müslüman erkekler açıkça ve pervasız şekilde zina eden kadınlar ile evlenmesinler ve aynı şekilde iffetli ve Müslüman kadınlar açıkça zina eden erkekleri eş olarak kendilerine seçmesinler. Ama tövbe ederlerse (gerçekten çirkin ve iffet karşıtı amellerden el çekerlerse) onlar ile evlenebilirler.”[9]
D. Denklik:
Eş seçimi konusunda denklik şüphesiz İslam’ın asıl ölçülerinden biridir. Denklik konum, kadir ve değerde aynı düzey ve sevide bulunmaktır.[10] Fıkıh kitaplarında evlilikte kadın ve erkek arasındaki denklik bağlamında iki mihenk taşı belirtilmiştir.
1. Şer’i Denklik: Şer’i denklik, Müslüman olmak gibi evlilik akdinin doğruluk ve sıhhatinde gerekli olan şeylerdir. Bu hususlar, kadın ve erkeğin İslam[11] veya iman[12] açısından aynı düzey ve denklikte bulunmaları ve birbiri ile çok fazla farklılık taşımamaları anlamına gelir. Elbette bu denklik ve aynı düzeyde olmanın her iki tarafta yetkin olacağını ve bir düzeyde bulunacağını iddia etmek olanaksızdır; zira insanlarda iman ve İslam’ın güçlü ve zayıf dereceleri bulunur. Bu nedenle evlilikte denklik mefhumu nispi bir husustur ve ilahi peygamberlerin önemli bir sünneti olan evlilik müessesesinin kâmil bir dengin olmayışı yüzünden terk edilmesi doğru değildir. Bundan dolayı şer’i denklik açısından bir Müslüman’ın kitap ehli olmayan bir kâfir ile evlenmesi ve bir Müslüman kadının hatta kitap ehli bir kâfir ile evlenmesi doğru değildir.[13] Bu, tüm fakihlerin ittifak ettiği bir husustur. Ama Müslüman erkeğin ehli kitaptan bir kadın ile evlenmesinin doğru olup olmadığı hakkında fakihler arasında değişik görüşler mevcuttur ve son dönem fakihleri arasındaki meşhur görüş, onlar ile daimi evlilik yapmanın haram olmasıdır.[14]  Elbette bu şer’i denkliğe yönelik bir ilk bakış olup gereklilik addetmekte ve akdin doğruluğunun şartı sayılmaktadır. 
2. Örfî denklik: Kadın ve erkeğin toplumsal statü açısından birbirine uygun olması anlamına gelir.[15] Kadın ve erkek arasında düşünsel bir uygunluk, ruhsal ve ahlaki bir yakınlık bulunmalı ve iki eşin birbirini iyice anlaması ve hayat yuvaları sıcak ve aydın olması için ailevi kültür ve psikoloji açısından aynı düzeyde olmaları gerekir. Fıkıh kitaplarında şer’i denkliğin yanında örfî denklik de belirtilmiştir. Ama örfî denkliğe riayet etmek gerekli değildir. Elbette kızın düşünsel açıdan yeterli derecede rüşt etmediği ve velinin onun için koca seçtiği yerde bu müstesnadır.[16]  Bununla birlikte evlilikte denklik manası hakkında şer’i ve örfî denklik arasında ortak olan şey, kadın ve erkeğin dini açıdan[17] aynı düzeyde bulunması ve dinsel ve ahlaki şartlara haiz olmalarıdır. Maddi ve mali meselelerde birbirine denk olmaları ve aynı düzeyde bulunmaları gerekmemektedir.[18] İmam Sadık (a.s) evlilikte denklik hakkında şöyle buyurmaktadır: “Denklik ve aynı düzeyde bulunmak erkeğin namuslu, haysiyetli olması ve ailenin giderini karşılayacak güçte bulunmasıdır.”[19] “Bazı müminler birbirinin dengi, eşi ve benzeridirler.”[20] (Yani evlilikte riayet edilmesi gereken denklik aynı dinden olmadır.)
Eş Seçiminde Feri Ölçüler
Evlilikte iki tarafın dikkat etmesinin iyi sayıldığı ve riayet edilmesi gereken bazı ölçü ve şartlar şunlardır:
A. Ailevi Asillik ve Saygınlık:
Aile, ruhsal ve eğitim konuları ve dinsel bakış iki gencin ortak yaşamında önemli bir rol oynar. Aileler her ne kadar yapı, terkip ve inanç yönünden birbirine yakın olursa, evli iki taraf arasında doğru ve kalıcı bağların kurulma imkânı daha çoktur. Ailevi asillik ve saygınlıktan kasıt servet ve toplumsal statü değildir. Kastedilen necabet, dindarlık ve temizliktir. Bir şahıs evlilik yoluyla bir aile ile birliktelik kurduğunda kesin olarak söz konusu ailenin birçok ahlaki, ruhi, akli ve bedensel özellikleri veraset, ortam, adet ve eğitim yolu aracılığıyla bu bireye geçer ve o da bu özellikleri evlilik yoluyla aileye ve kendi evlatlarına aktarır. Bu esas uyarınca İslam açısından şerefli, asil ve sağlıklı bir ortama sahip bir aileden bir birey ile evlenmek önemli bir özellik sayılır. Masumların sözlerinde bu konuya hassasiyet gösterdikleri anlaşılmaktadır. Nitekim bir rivayette şöyle okumaktayız: Bir gün Allah Resulü (s.a.a) ayağa kalktı ve etrafındakilere şöyle buyurdu: “Bataklıkta biten yeşil ve güzel bitkilerden sakının.” Ey Allah Resulü bu sözden kastedilen nedir diye soruldu. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi: “Kastedilen kötü aile ve bozuk bir ortamda yetişen güzel ve hoş yüzlü kadındır.”[21] İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Liyakatli ve erdemli bir aileden eşinizi seçiniz; zira spermanın etkisi vardır.”[22]Yani anne ve babanın özellik ve halleri sperma yoluyla evladına geçer. Bundan dolayı evlilik salt iki gencin arasındaki bir bağ değildir, bilakis iki aile arasındaki bir bağdır. Bu bağlılıkta dini ve inançsal özelliğin korunması için doğru ve salih bireyler ile bağ kurulmalıdır. Her ne kadar eş seçimi hususunda ailevi asillik feri ölçülerden sayılsa da İslam’ın bakışında bu husus çok önemsenmiştir. Bundan dolayı da diğer feri ölçülere nazaran daha fazla bir öneme sahiptir.
B. Zahiri Güzellik ve Çekicilik:
Bir grubun bakışında iki tarafın ve özellikle kadının güzellik ve çekiciliği gibi bir takım özellikler evlilikte önemli bir etken telakki edilmektedir. Elbette karşılıklı ilgi ve alakanın oluşması ve cinsel ihtiyaçlarının giderilmesi kadın ve erkeğin birbirine yönelik taşıdığı ilgi ve sevgi hislerine dayanır. Eğer evlilikte bu ilgi ve alaka olmazsa, ailevi memnuniyetsizliğin altyapısı başlangıçta oluşuverir. Bu doğal özellik, İslam’ın bakışında da önemsenmiştir. Ama onun ne derecede bir önem taşıdığına bakılmalıdır. Bazıları zahiri güzelliğin esas olduğuna ve önem açısından diğer etkenlerin ikinci derecede bulunduğuna inanır. Oysaki güzellik ve çekicilik tek başına aile yaşamı kurmak için yeterli olamaz; zira ortak yaşamın bir takım görev, sorumluluk ve zorlukları vardır ve bu güzelliğe atıfta bulunarak onların üstesinden gelinemez. Güzellik ve çekicilik kadın ve erkek arasındaki bağ için uygun bir başlangıç noktası sayılır ama yeterli şart ve ölçü sayılmaz. İslam’ın bakışında güzellik ancak diyanet ve diğer manevi erdem ve kemaller ile birlikte olduğunda değerli ve üstün sayılır. Aksi takdirde İslam’ın önemsediği güzel sıfatları taşımaksızın salt zahiri güzellik ve çekiciliğin varlığı eş için zahmet ve zorluğa sebep olabilir. Nitekim önceki ölçülerde hadislere işaret edildi. Dikkat edilmesi gereken bir nokta, güzelliğini nispi bir husus olmasıdır. Erkek ve kadının güzellik ve çekiciliği birbirine dönük olarak ve iki tarafın aile bireyleri bağlamında göz önünde bulundurulmalıdır. Bundan dolayı iki bireyin zahiri çekicilik açısından birbirine uygun düşmesi ama başka bir şahsın perspektifinden o ikisinden birinin güzel görünmemesi muhtemeldir.
C. Yaş ve Eğitim Uygunluğu
Eş seçiminde yaşta bir denklik ve uygunluğun olması gerekir. Kız ve erkek arasındaki cinsel erginlik yaşının farklılığı doğal bir husustur. Oğlan kızdan yaklaşık dört yıl sonra cinsel buluğa ermektedir. Bu yüzden evlilik hususunda onların yaş farklılığının en az bu miktarda olması daha iyidir (erkek büyük olmalıdır) ama bu zorunlu değildir.[23]
 

[1]Rum Suresi, 21. ayet.
[2]Nisa Suresi, 21. ayet: “Hem, siz eşlerinizle birleşmiş ve onlar da sizden sağlam bir söz almış iken, onu nasıl (geri) alırsınız?”
[3]Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 3, s. 323, Daru’l-Kutubi’l-İslamiye, Tahran, çapı evvel, 1374 h.ş.
[4]Daha fazla bilgi için, “Eş Seçiminde Vesvese”, Soru: 9804, (Site: 9774) müracaat edebilirsiniz. 
[5] Şu hadis gibi: İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden herkim evlenme kararı alırsa, iki rekat namaz kılsın, sonra Hamd ve Yasin surelerini okusun ve Allah’a hamd ve sena ettikten sonra şöyle söylesin: Ey Allahım! Bana salih, içten, çok evlatlı, şükreden, kanaatkâr, teslim olmuş ve gayretli bir kadın nasip et ki eğer iyilik yaparsam şükretsin ve eğer seni unutursam bana hatırlatsın, evden ayrıldığımda hayatı ve haysiyeti korusun, eve geldiğimde beni hoşnut ve mutlu kılsın, eğer ona emirde bulunursam itaat etsin, ona yemin içtiğimde bana inansın, eğer ona kızar ve sinirlenirsem beni memnun ve mutlu kılsın. Ey celal ve yücelik sahibi Allahım! Böyle bir kadını bana kısmet et; zira ben senin azametli dergahından yardım alıyorum ve senin kısmetim kıldığından başka bir şeyim yoktur. Eğer bir şahıs bu namazı ve duayı yerine getirecek olursa, Allah onun isteğine icabet eder. Düğün gecesi geldiği ve kadının yanına geldiği zaman da iki rekât namaz kılsın ve sonra elini kadının alnına koysun ve şöyle desin: Allahumme barek li ve fi ehli ve barek leha fi ve ma cema’te beynena, fecma’ beynena fi hayr ve yemn.” (Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 100, s. 268, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, 1404 h.k.)
[6]Bakara Suresi, 221. ayet.
[7]Tebersi, Raziyuddin Hasan b. Fazl, Mekarimu’l-Ahlak, s. 204, İntişaratı Şerif Rezi, Kum, 1412 h.k.
[8]Amuli, Şeyh Hürr’ü, Vesailu’ş-Şia, c. 20, s. 49 ve 50, MüessesetüA’lu’l-Beyt (a.s), Kum, 1409 h.k.
[9]Mekarimu’l-Ahlak, s. 204.
[10]Ragıbİsfahani, Hasan b. Muhammed, el-Müfredat fi Garibi’l-Kur’an, s. 718, Tahkik, Safvan Adnan Davudi, Daru’l-İlmed-Daru’ş-Şamiyye, Demeşk Beyrut, çapı evvel, 1412; Mehyar, Rıza, FerhengiEbcediyi Arabi – Farsi, s. 731, İntişaratı İslami. 
[11]Bazı fakihler şerî denkliğin asıl ölçüsünü İslam bilmişlerdir. Hz. Ayetullah Uzma Behçet: Müslüman Müslüman’ın dengidir ve onların evliliği sakıncasızdır. (Behçet, Muhammed Taki, İstiftaat, c. 4, s. 15, Neşri defteri Ayetullah Behcet, Kum, çapı evvel, 1428 h.k.).
[12]Bazı fakihler şerî denkliğin asıl ölçüsünü iman bilmişlerdir. Ayetullah Uzma Tebrizi: Mümin müminenin dengidir ve diğer hususların etkisi yoktur.(Tebrizi, Cevad b. Ali, İstiftaatıCedid, c. 1, s. 350, Kum, çapı evvel).
[13]Necefi, Muhammed Hasan, Cevahiru’l-Kelam, c. 30, s. 92, Muhakkık / Musahhih: Abbas Guçani ve Ali Ahundi, Daruİhyau’t-Turasu’l-Arabi, çapı heftum, Beyrut.
[14]Şahrudi, Seyyid Muhammed Haşimi nazarı altında bazı araştırmacılar, Ferhenği Fıkhı Mutabıkı Mezhebi Ehli Beyt (a.s), c. 1, s. 484, Muhakkık ve Musahhih: Muhakkıkanı müessese-i Dairetu’l-Mearifi Fıkhı İslami ve Muhakkıkanı müessese-i Dairetu’l-Mearifi Fıkhı İslamiber mezhebi Ehli Beyt (a.s), Kum, çapı evvel, 1426 h.k.
[15]MekarimŞirazi, Nasır, AhkamıBanuvan, s. 142, Muhakkık ve Musahhih: Ebu’l-Kasım AliyanNejadi, İntişaratı Medrese-i İmam Ali b. Eb. Talip (a.s), Kum, çapı yazdehum, 1428 h.k.
[16]a.g.e, s. 142.
[17]Ferhenği Fıkhı Mutabıkı Mezhebi Ehli Beyt (a.s), c. 1, s. 367.
[18]MuhakkıkDamadYezdi, Seyyid Mustafa, BerresiyiFıkhiyi Hukuk-u Hanivade, s. 366, Kum, çapı evvel.
[19]Şeyh Saduk, Men la Yehzeruhu’l-Fakih, c. 3, s. 394, İntişaratı Camiayı Müderrisin, Kum, çapı dovvum, 1404h.k.
[20]Men la Yehzeruhu’l-Fakih, c. 3, s. 393.
[21]El-Kafi, c. 5, s. 332.
[22]Mekarimu’l-Ahlak, s. 197.
[23]“Eş Seçimi”, Soru: 2102’den (Site: 2167) alınmıştır.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar