Gelişmiş Arama
Ziyaret
9391
Güncellenme Tarihi: 2012/04/07
Soru Özeti
Acaba; ““Allah, seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin”? Ve ““Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” şeklindeki ayetler İslam Peygaber\'inin (a.s.s) masum olmadığına delalet etmiyor mu?
Soru
Tevbe süresinin 43 ayetinde şöyle buyrulmakta: “Allah, seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin”? Keza Tahrim süresinin birinci ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir”. Bu iki ayeti açıklıyor musunuz? Zira Vehabiler bu iki ayete dayanarak yüce Peygamber\'in (a.s.s) risaletini tebliğ etme dışındaki durumlarda masum olmadığını ve hata yapabileceğini söylemektedirler. Birinci ayetin, Peygamber\'in (a.s.s) günah işlediğine ve ikinci ayetin ise eşlerine itaat ederek Allah\'ın helalini haram kıldığına delalet ettiğini savunmaktadır.
Kısa Cevap

Tevbe suresinin 43. Ayetin tefsiri hakkında detaylı cevapta zikredilen indekslerde beyan edilen açıklamalara müracaat ediniz.

Tahrim süresinin birinci ayetinde geçen haramdan maksat şer'i haram değildir. Zira ''Lime tuharrimu (neden haram kılıyorsun?)" şeklindeki cümle i'tab ve kınama anlamında değil, belki bir anlamda peygamber (s.a.) için bir şafkat ve onun için şekillenen bir üzülme durumunu ibraz etme anlamındadır. Şöyle ki: Neden yemine bağlı kalarak kendini o nimetten ve helal olan şeylerden mahrum ediyorsun. Hanımlarının rızasını kazanmak için kendini bazı helal ve caiz olan şeylerden mahrum ediyor ve kendini zor duruma sokuyorsun? Tıpkı gelir sağlamak için birçok zahmete katlanıp kayda değer bir fayda kendisine iade etmeyen bir kimseye karşı,  neden o kadar kendine zahmet veriyorsun oysaki çekeceğin bu zahmet karşılığında kayda değer bir şey size iade edilmiyor dediğimiz gibi?

Ayrıntılı Cevap

"Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir"[1]

Bu ayetin nuzul sebebi hakkında meşhur ve uygun olan nakil şudur: Peygamber, (a.s.s) eşlerinden Zeynep binti Cahş'ın yanına giderdi. Zeynep Efendimizi uzun muddet yanında tutarak tedarük ettiği baldan ikram ederdi. Peygamberin diğer hanımı Aişe bundan haberdar olunca rahatsız olur ve derki: Ben ile (Efendimizin eşlerinden biri olan) Hafsa'yla birlikte kendi aramızda şöyle anlaştık: Her ne zaman Peygamber (a.s.s) ikimizden hangisinin yanına gelirse hemen ona,  acaba "magafir" samğını[2] mı" (sakızını) yemişsin? diyelim. ("Magafir", Hicaz'ın ''urfet'' isimli ağaçlarından çıkan ve nahoş kokusu olan bir tür sıvının adıdır). Peygamber Efendimiz (a.s.s) ise elbisesinden veya ağzından münasip ve uygun olmayan her hangi bir kokunun gelmemesine ve aksine sürekli güzel kokunun kendisinden ve elbiselerinden gelmesine dikkat eder ve bu bağlamda oldukça titiz idi. Derken Peygamber bir gün Hafsa'nın yanına geldi. Hafsa Aişe ile birlikte kararlaştırdıkları sözü kendisine söyledi. Peygamber (a.s.s) buyurdu: '' Ben mağafir yemedim. Zeyneb'in yanında bal şerbetinden içtim. Allah'a yemin olsun! Bir daha o baldan yemem. (Çünkü o balı yapan arı nahoş kokulu bir çiçekten ve ihtimalen mağafirden, balını yaparken istifade etmiş olabilir). Lakin sende bu dediğimi kimseye söyleme.'' (Taki halk; neden Peygamber helal bir yiyeceği kendisine haram kılmış? demesin. Veya Peygamber'in bu hususta yada benzeri durumlarda yaptığını örnek almasınlar veya Zeynep bunu işitip kalbi kırılmasın)

Ancak Hafsa, nihayet bu sırrı ifşa etmiş ve sonradan bunun bir hile olduğu ortaya çıktı. Peygamber Efendimiz, son derece rahatsızlık duymuş ve bu munasebetle söz konusu olan ayet nazil oldu. Efendimiz bu meseleye, artık bir daha bu tür durumların evlerinde yaşanmayacak şekilde son noktayı koymuşlardı.[3]

Şüpesiz İslam Peygamber'i gibi yüce bir insan sadece kendisine ait değildir. Belki bütün islam toplumuna ve insanlık âlemine aittir. Bu nedenle eğer evinde onun aleyhine bazı tuzaklar, her ne kadar küçük ve naçiz de olsa kuruluyorsa bunu hafife alıp kenarından geçmemek gerekir. O mubarek insanın haysiyetinin, onun şunun ve bunun oyuncağı haline gelmesine izin verilmemelidir. Böyle bir tezgâh ortaya çıkarsa kararlı bir biçimde karşısında durulması gerekir.

Mezkûr ayet aslında yüce Allah'ın bu tür bir olay karşısında, Peygamber'i Ekremin (a.s.s) haysiyetini korumak için gösterdiği ciddiyetin ifadesidir. Bu nedenle açıktır ki, ayeti celiledeki haramlılık şer'i bir haram değildir. Belki ayetlerden de anlaşıldığı üzere Peygamber Efendimiz tarafından edilen yeminle alakalıdır ve bildiğimiz üzere bazı mubahların terki yönünde içilen yeminlerin bir günahı yoktur. Buna binaen ''Lime tuherrimu (neden haram kılıyorsun?)" cümlesi, ayıplayan ve kınayan bir cümle olmayıp tersine Peygamber için şefkati ve teselliyi ifade eden bir cümledir. Çünkü içtikleri yemine bağlı kalarak kendilerini o nimetten ve helal olandan mahrum etmişlerdi. Hâlbuki eşin rızayetini kazanmak amacıyla bazı helal ve caiz şeylerden kendini mahrum edip kendine zorluk çıkarmanın bir gereği yoktur. Tıpkı gelir sağlamak amacıyla birçok zahmete katlanıp ancak zahmetinden kayda değer bir fayda kendisine kavuşmayan bir kimseye karşı, bir fayda elde etmediğin halde neden bu kadar zahmete katlanıyorsun? dememiz gibidir bu. Bu deyişimiz bu insanda bir kusur olduğunu ifade etmediği gibi söz konusu "Lime tuherrimu" cümlesinde de kendisine hitap ettiği şahısta bir kusurun varlığını ifade etmemektedir.

Sonra ayetin sonunda geçen aff ve rahmet, bu olayın çıkmasına zemin hazırlayan eşlere yöneliktir. Ki eğer gerçekten tevbe ederlerse aff edilip rahmete mazhar olacaklardır.Yada bu aff ve rahmet şuna yöneliktir; evla olan,Peygamber Efendimizin, (a.s.s) bazı eşlerini cesaretlendirecek böyle bir yemini içmemiş olmasıydı.[4]

Tevbe süresinin kırk üçüncü ayetiyle ilgili olarakta aşağıdaki indekslere bakabilirsiniz. Bu ve bu benzer ayetler detaylıca incelenmiştir.

1. ''Kur'anda Embiyanın İsmeti'' Soru 129(Site:1069)

2. ''Kur'an Bakışıyla Embiyanın İsmeti''Soru 1706 (Site: 1824)

3. ''Peyganber'in (a.s.s)İsmeti Ve Terki Evla''Soru 10718 (Site: 10555)

4. ''Embiyanın İsmeti'' Soru 7564(Site:8522)

 

[1] Tahrim, 1.

[2] Ağaçtan çıkan ve gövdesi ve dalları üzerinde koruyan bir tür sıvı.(Bkz.İbni Manzur,Muhammed b.Mukrim ''Lisanu'l Arab'' Lübnan/Beyrut: Daru Sadır,Üçüncü baskı,1414 h.k. c.8, s.441 Mehyar,Rıza, ''Ferheng'i Ebced'i Farisi-Arabi'' ,s.559

[3] Elbağavi (Muh'yissünne), Ebu Muhammed Elhüseyin b. Mes'ud, ''Maalim'u Ttenzil Fi Tefsiru'l Kur'an'' (Tefsiru'l Bağavi), Darun Tayyibe Linneşri Ve'Ttevzii, Dördüncü Baskı,1417 h.k. , c.5, s.116    El'ensariyi'l-Hazreci (Şemsuddin Kurtubi),Ebu Abdullah Muhammed b.Ahmed, ''El'cami'u Liehkami'l Kur'an'',(Kurtubi Tevsiri),Mısır/Kahire, Daru'l Kutubi'l Mısriyye,1384h.k. , İkinci Baskı, c.18, s.116    Fahruddin Razi,Ebu Abdullah Muhammed b. Ömer, ''Mefatihu'l Gayb'' , Lübnan/Beyrut, Daru İhya-u Tturasi'l Arabiyye,Üçüncü Baskı,1420 h.k. c.30,s.568   ''Sahihi Buhari'',c.6,s.194, şu kaynaktan alıntı yapılmıştır: Mekarim Şirazi,Nasır,  ''Tefsiri Numune'' , İran/Tahran, Daru'l Kutubi'l İslamiyye, 1374 h.ş. , Birinci Baskı, c.24, s.271,272

Ayrıyeten parantez arası  verdiğimiz açıklamalar başka kitablardan alınmıştır.

[4]  ''Tefsiri Numune'' , c.24, s.272,273,

Tabatabai,Seyyid Muhammed Hüseyin, ''El'mizan Fi Tefsiri'l Kur'an'', İran/Kum, Defter-i İntişarat-i İslami, 1417 h.k. , Beşinci Baskı, c.19, s.330

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar