Gelişmiş Arama
Ziyaret
5228
Güncellenme Tarihi: 2012/03/04
Soru Özeti
Masum İmamlar da iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?
Soru
‘Masum İmamlar iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?’ diye soranlara cevabınız ne olur?
Kısa Cevap

Birincisi, İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi.

İmam Ali’nin (a.s) ‘Beni bırakın ve başkalarının yanına gidin.’ sözü bu iddiaya en güzel delildir.

İkincisi, başkalarından daha üstün ve layık olduktan sonra imametin verasetle olmasının sakıncası olmadığı gibi akıl ve şeriatta bunu onaylamaktadır. Başka bir ifadeyle nübüvvet için nasıl ki Allah’tan direkt ferman gelmişse ve O, risaletini kime vereceğini biliyorsa, aynı fermana göre imamet ve nübüvvetin aynı nesilden gelmesini de kabul etmek gerekir. Örneğin Hz. İbrahim’den sonra iki oğlu İsmail ve İshak peygamber oldular. İshak’tan sonra Yakup, Yakup’tan sonra Yusuf ve bu şekilde devam etti.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzla ilgili olarak iki önemli noktayı dikkate almak gerekir:

1.Nokta: İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi, başka bir şey için değil. Aşağıda bu konu hakkında iki örnek getiriyoruz:

a) İkinci halife altı kişilik hilafet şurasını oluşturduğunda Zübeyr oyunu Hz. Ali’den, Talha Osman’dan, Saad b. Vakkas’ta Abdurrahman’dan taraf kullandıklarında geriye üç kişi kaldı. Hangisi diğerinin lehine çekilse o halife olacaktı. Abdurrahman, İmam Ali’nin yanına gelerek şöyle dedi: ‘Allah’ın kitabına, Peygamberin (s.a.a) sünnetine ve iki şeyhin (Ebubekr ve Ömer’in) siretine amel edersen sana biat ederim.’ İmam (a.s) ise: ‘Halife olursam Allah’ın kitabı, Peygamberin (s.a.a) sünnetine ve kendi siretime amel edeceğim, ama iki şeyhin siretine amel etmeyeceğim.’ diye buyurarak halifeliği reddetti.[1]

Bazı siyasetçilere göre İmam bu şartı görünüşte de olsa kabul etmeli, sonra onu bir kenara bırakmalıydı. Gerçekten dünya düşkünü ve makam sevdalısı herkes böyle düşünür. Oysa İmam böyle bir teklifi reddetmiştir.

b) Osmanı öldüren halk, Hz. Ali’nin evine akın ederek biat etmek istediklerinde ‘Benim müşavir ve yardımcı olmam size halife olmamdan daha iyidir... Beni bırakın, başkalarının yanına gidin.’[2] diye buyurdu

İktidar sevdalısı olan böyle bir şey yapar mı? Bu davranış, iktidar sevdasının hangi ölçüsüyle uyuşmaktadır?

Biz biliyoruz ki İmamlarımızın adalet dertleri olmasaydı asla iktidarda olmayı istemezlerdi. İmam Ali’nin (a.s) buyurduğu gibi böyle bir dert olmasaydı, dünyanın Onun yanında bir keçinin hapşırması kadar değeri yoktu.[3]

2. Nokta: Verasete dayalı nübüvvet, hilafet ve iktidar meselesi iki yönden incelenebilir:

I) Bir makam, layık olmadan, sadece akrabalık bağlarından dolayı birinden diğerine geçerse böyle bir veraseti ne İslam kabul ediyor, ne de akıl.

II) Akrabalık bağlarından ötürü değilde, yalnızca kendilerine ait olan üstünlüklerden dolayı makamı olan kimseler. Bu bölümle ilgili olarak önce peygamberler tarihine bakacak, sonra İmamların halifeliğine değineceğiz.

2.1- Hz. İbrahim, Allah tarafından imamete seçildikten sonra imametin kendi neslinden devam etmesi için dua ettiğinde Allah Teala şöyle buyurdu: ‘Benim ahdim asla zalimlere yetişmeyecektir.’[4]

2.2- Hz. Musa, Allah’tan kardeşi Harun’u kendisine vezir ve yardımcı etmesini istiyor.[5]

2.3- ‘Ve Süleyman, babası Davud’dan miras aldı.’[6]

Yukarıdaki şıkların tümünde bir tür veraset vardır. Kur’an’a göre baba, kardeş vb. konumlarda olanların özel liyakatları, onları peygamberliğe ulaştırması için yeterlidir.

Peygamberimizden (s.a.a) İmam Ali (a.s) ve onun neslinden gelen diğer İmamların hakkında gelen özel nassın yanı sıra Hz. Ali’nin (a.s) hakkında da ayrıca: ‘Sen benim varisimsin.’[7] diye buyurmuştur.

Diğer İmamların imametleri ise ikinci türün kapsamına girmektedir. Halifelik ve imamet için ölçü Allah’tan bize gelen emirdir. Zira O, risaletini kime vereceğini en iyi bilendir.[8] Bu emire göre hilafet ve imamet, layık olan bir nesile verilmişse onu kabul etmeliyiz. Tıpkı Hz. İbrahim’den sonra iki oğlu İsmail ve İshak’ın peygamber olmaları, İshak’tan sonra oğlu Yakup’un, ondan sonra da oğlu Yusuf’un ve Yusuf’tan sonra evlatlarının peygamber olmaları gibi.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki dizinlere bkz:

-İmametin Peygamberin Neslinden Gelmesi: Soru: 10209 (Site: 10148)

-Resul-i Ekrem’in (s.a.a) Devlet Kurmasıyla İlahi Fıtratın İlişkisi: Soru:12305 (Site:12080)

-İmamlar ve Siyasi Rehberlik: Soru:7163 (Site:8068)

-İmamete ve İmamlara İtikadın Delilleri: Soru: 7011 (Site: 7122)

-Hz. Ali’nin Kadir-i Hum’daki Siyasi Velayeti: Soru: 13057 (Site: 13065)

 


[1] -Kuleyni, Usul-u Kafi, c.2, s.721 (Kemerei, Muhammed Bakır), İntişarat-ı Usve, 4. Baskı, Kum, HŞ.1365

[2] -Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c.32, s.7-8, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1404. 

[3] -Nehcü’l-Belağa, s.50, Daru’l-Hicret, Kum, Bi Ta

[4] -‘O zamanlar Rabbi, İbrahim'i bazı kelimelerle sınadı. O, bunları tam olarak yerine getirince dedi ki: ‘Ben seni insanlara imam edeceğim.’ İbrahim: ‘Soyumu da imam et.’ dedi. Allah: ‘Benim ahdime zalimler nail olamazlar.’ dedi.’ (Bakara/124)

[5] -‘Bana ailemden bir yardımcı ver. Kardeşim Harun’u.’ (Ta-Ha/29-30)

[6]  -Neml/16

[7] -Şeyh Saduk, Emali, s.364, İntişarat-ı Kitaphane-i İslamiyye, HŞ.1362.

[8] -‘Allah, risaletini kime vereceğini bilir.’ (En’am/124)

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar