Gelişmiş Arama
Ziyaret
7445
Güncellenme Tarihi: 2012/03/14
Soru Özeti
Direkt olarak ‘Ey İmam Rıza! Bizim dileğimizi yerine getir!’ veya ‘Filan İmamın hatırına dileğimizi yerine getir!’ diyebilir miyiz?
Soru
Allah’ın selamı üzerinize olsun ve kolay gelsin. Tevessül hakkında yaptığınız açıklamanın ne manaya geldiğini gerçekten anlayamadım. Direkt olarak ‘Ey İmam Rıza! Bizim dileğimizi yerine getir.’ diyebilir miyiz? Veya direkt olarak Ehl-i Beyt’ten bir şey isteyebilir miyiz? Allah, ‘Yalnızca benden isteyin’ dediğine göre ‘İmam Rıza bana şifa ver, dileğimi yerine getir.’ dememiz doğru olur mu?
Kısa Cevap

1- Şüphesiz Allah’tan başka kimsenin direkt ve vasıtasız olarak hiç bir şeye gücü ve kudreti yetmez. Eğer bir kudret varsa da bu Allah’ın izni ve iradesiyledir.

2- Hacetlerimizin yerine gelmesini din önderlerinden ve büyüklerinden istememeliyiz, onları sadece vasıta etmeliyiz. Kimi zaman bir din büyüğünden bir dilekte bulunulduğu zaman bu, Allah’ın izni olmadan direkt olarak onun bu dileği yerine getireceği manasına gelmez. Böyle bir dilekte bulunan kimse onun vasıta olduğunu bilmektedir.

3- Allah’ın bazı kulları daha çok itaat ettiklerinden Allah katında daha çok hatırları vardır. Allah katında her hangi bir sebepten dolayı hatırı olmayan veya kendisini hatırı olandan daha düşük gören vb. kimselerin onları Allah katında vasıta etmelerinin veya onların hatırına Allah’tan bir şey istemelerinin sakıncası yoktur. 

Ayrıntılı Cevap

1- Şüphesiz Allah’tan başka kimsenin direkt ve vasıtasız olarak hiç bir şeye gücü ve kudreti yetmez. Eğer bir kudret varsa da bu Allah’ın izni ve iradesiyledir.

2- Hacetlerimizin yerine gelmesini din önderlerinden ve büyüklerinden istememeliyiz, onları sadece vasıta etmeliyiz. Kimi zaman bir din büyüğünden bir dilekte bulunulduğu zaman bu, Allah’ın izni olmadan direkt olarak onun bu dileği yerine getireceği manasına gelmez. Aksine böyle bir dilekte bulunan kimse onun vasıta olduğunu bilmektedir.

Meselenin daha iyi anlaşılması için Kur’an’dan bir örnek verip onu inceleyelim:

Allah Teala Kur’an’da şöyle buyuruyor: ‘(İsa’yı) İsrailoğullarına (Yakup’un oğullarına) peygamber olarak gönderdi, o da onlara dedi ki: Ben, Rabbinizden size delille geldim. Balçığı yoğurur, kuş şekline sokar, ona üflerim Allah'ın izniyle kuş olur. Anadan doğma körü ve alaca illetine tutulmuşu Allah'ın izniyle iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüyü diriltirim, evlerinizde yediklerinizi, biriktirdiklerinizi size bildiririm. İnanmışsanız şüphe yok ki, bunlar size delildir.’[1]

Görüldüğü üzere ayet, Hz. İsa’nın Allah’ın izniyle köre ve alacalıya şifa verdiğini buyuruyor. Eğer biri Ona ‘Ey Allah’ın Peygamberi, benim hastama şifa ver.’ derse bu şirk mi olur? Ayet Hz. İsa’nın Allah’ın izniyle ölüleri dirilttiğini buyurmaktadır, eğer biri Ona ‘Ey Allah’ın Peygamberi, ölen yakınımı dirilt.’ derse bu şirk mi olur?

Böyle bir istek ne şirktir ne de tevhidle çelişir.

 3- Allah’ın bazı kulları daha çok itaat ettiklerinden Allah katında daha çok hatırları vardır. Allah katında her hangi bir sebepten dolayı[2] hatırı olmayan veya kendisini hatırı olandan daha düşük gören vb. kimselerin onları Allah katında vasıta etmelerinin veya onların hatırına Allah’tan bir şey istemelerinin sakıncası yoktur. Allah Teala Kur’an’da şöyle buyuruyor:

‘(Yakup’un Oğulları) dediler ki: Ey babamız! (Allah'tan) suçlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hataya düşenlerden olduk.' (Ya'kub:) ‘Sizin için yakında Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O bağışlayandır, esirgeyendir.’ dedi.’[3]

Yakup’un oğulları Allah’ın bağışlayıcı olduğunu halde bildikleri halde direkt olarak ondan bir şey istememiş, babalarını vasıta etmişlerdir. Acaba bu şirk midir? Acaba tevhidle çelişir mi?

Yine Kur’an Benî İsrail’in şöyle dediğini nakleder:

‘Hani demiştiniz ki: Ya Musa, biz bir türlü yemeğe katlanamayız. Rabbinden bizim için yerin yetiştirdiği şeylerden vermesini iste. Yerden sebze, kabak, sarımsak, mercimek, soğan yetiştirsin.’[4]

Benî İsrail, peygamberlerini kendileriyle Allah arasında vasıta ettikleri ve direkt olarak Allah’tan istekte bulunmadıklarından dolayı asla kınanmamışlardır.

Allah’ın: ‘Övgü yalnızca Allah’a aittir’ diye buyurmasına gelince evet şüphesiz böyledir, ancak bunun konumuzla ilgisi yoktur. Zira dua ve af dilemek övgü manasına gelmemektedir.

Ayrıca Allah Teala Kur’an’ın hiç bir yerinde ‘benden isteyin’ diye buyurmamıştır. Hatta Kur’an’da ‘Bana dua edin’ diye buyurduğu zaman bile her şeyden önce bunun muhterem ve hatırı olan birisini vesile edip vasıta kılmamızla aykırılığı yoktur. Böyle bir şey aynı zamanda o muhterem zatları yüceltmektir. Evet, Allah’la vasıtasız olarak irtibat kurabiliyorsanız kimse size bunu yapmayın demiyor.  

 


[1] -Al-i İmran/49

[2] -İşledikleri günahlar veya tevazu vb. sebeplerden dolayı

[3] -Yusuf/97-98

[4] -Bakara/61

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar