Gelişmiş Arama
Ziyaret
7165
Güncellenme Tarihi: 2012/03/08
Soru Özeti
Kur’an’da geçen ölüm ve cehennem azapları nasıl ilahi nimetler olarak sayılabilirler?
Soru
Rahman suresinde ‘Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?’ ayeti çok gelmiştir. Ancak bu ayet 35, 41 ve 44. gibi ayetlerle uyuşmamaktadır. Böyle bir siyak geçerli değil mi yoksa bunlar ilahi nimetler olarak mı görülmekteler? İkinci durumda lütfen biraz açıklama yapın.
Kısa Cevap

Rahman suresinde ilahi nimetler sayılmaktadır. Her nimetten sonra ‘Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?’ ayeti ile muhataplardan bu nimetler için ikrar almayı amaçlamaktadır. Bu surede çeşitli maddi ve manevi nimetler sayılmıştır. Bunların Allah’ın nimetleri olarak sayılmasının manası tümünün hayıra ve saadete neden olacağını göstermez. Onların nimet olup olmadığı konusunda genelliklerine bakmak gerekir. İlk bakışta ölüm ve cehennem azaplarının ilahi nimet olarak görmek zor olabilir, ama bakış açımızı genişletir ve konuyu tüm yönleriyle ele alırsak ölümün, aşık mümine geldiği durumlardaki gibi arzulara ve maddi dünyadan kurtulup Allah’a ulaşmak için bir vesile olduğunu göreceğiz.

Yine ölüm, ahireti hatırlattığı için ilahi nimetlerin içinde yer almaktadır. Cehennem azabıda Allah’a yakınlaşmak ve günahları terketmek konusunda bir tür çok etkili önleyici bir role sahiptir. Kısacası bu olumlu yönler göz önüne alındığında ve onu başka konumlarla mukayese ettiğimizde ilahi nimetler grubundan sayabiliriz.   

Ayrıntılı Cevap

Rahman suresi genel olarak Allah’ın insanları gark ettiği maddi ve manevi nimetleri anlatmaktadır. Öyle ki bu sureye Rahmet veya Nimet adı bile verilebilir. Bu yüzden Allah’ın geniş rahmetini anlatan sure mübarek Rahman adıyla başlamıştır.[1]

Ama her yaratılışın nimet grubunda olması için her yerde rahatlığa ve güzelliğe götürmesi gerekli değildir, aksine nimet olmak için çok hayıra sahip olması yeterlidir. Ona genel olarak baktığımızda bazı özel durumlarda azaba neden olsada faydasının zararından çok olduğunu göreceğiz.

Söz konusu ayetlerde anlatılanları da ilahi nimetler olarak sayabilmemiz için aynı şeyi göz önüne alarak onların genelliğine bakmamız gerekir. Surenin ‘Yerin üstünde ne varsa fanidir.’ ayetine (26) baktığımızda nimetler konusunda insanın fenası zikredilmiştir. Tefsir-i Nümune’de söylenen ihtimallerin tümünden yola çıkarak ölüm ve fenalığı ilahi nimetlerden sayabiliriz: ‘Ölüm ve fena nasıl ilahi nimetlerden olabilirler? Bu fena mutlak bir fena olmadığı, beka alemine açılan pencere olduğu ve ebedi yaşama ulaşmak için geçilmesi gereken bir yol olduğu için nimet olabilir. Dünya onca nimetine rağmen müminin zindanıdır. Dünyadan ayrılmak bu dar ve karanlık yerden kurtulmak demektir.

Veya geçmiş nimetleri zikretmek, gaflete düşmeye ve bazılarının dünya yaşamına, çeşitli yiyecekler, içecekler, inci, mercan ve bineklere dalmalarına neden olabilir. Bu yüzden dünyanın beka evi olmadığını, ona bağlanmamayı ve Allah yolunun dışında kullanmamalarını hatırlatıyor. Bu hatırlatma bile büyük bir nimettir.’[2]

Bu ihtimallerin her birine göre ölüm ilahi nimetlerdendir ve genel bir bakışla ve tüm yönleriyle ele alındığında nimetten başka bir şey olmadığı görülecektir; dolayısıyla onu surenin siyakının dışında tutamayız.

Rahman suresinin nimet diye nitelediği azap ve cehennem ayetleri olan ikinci grup ayetlerin üzerinde biraz düşünmek gerekir. Örneğin: ‘Üstünüze bir ateş yalımı ve erimiş bakır gönderilir de kaçamazsınız.’[3] ‘Suçlular, yüzlerindeki alametten tanınırlar da perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.’[4] ‘Cehennemle içecekleri kaynar suyun arasında dolanıp dururlar.’[5] İlk bakışta bu ayetlerin ilahi rahmetle uyuşmadığı şüphesi doğabilir ve onları ilahi nimetlerden saymak şaşırtıcı gelebilir, ama onlara derinlemesine bakmak gerekir. Bunları getirmek, bir annenin çocuğunun çok yemek yemesine engel olmak için onun dikkatini yemekten kaynaklanan hastalıklara çekerek bu hatasından uzaklaştırması gibidir. Allah Teala’da cehennem ve azaplarını hatırlatarak insanları uyarmaktadır. Bu azapları zikretmek insanların doğru yolda kalmasını sağlar. Böyle bir azap ve cehennem işin içinde olmasaydı büyük sapıklığa düşerlerdi. Onları günahlardan sakındırmanın tek yolu cehennemdir.

Buna göre azaplarıda bu açıdan nimetlerden sayabiliriz. Nitekim ceza kanunları vardır ve toplumda düzeni sağlamak için emniyet güçleri aracılığıyla uygulanmaktadırlar. Bunu, hakka aykırı diye niteleyemeyiz. Cehennem ve azabının yaratılmasını da insanın hidayetinin doğrultusunda olduğunu farzetmeliyiz.     

 

 

 


[1] -Mekarim Şirazi, Nasir, Tefsir-i Nümune, c.23, s.91, Daru’l-Kütübü’l-İslamiyye, 1. Baskı, Tahran, HŞ.1374.

[2] -a.g.e. c.23, s.125.

[3] -Rahman/35

[4] -Rahman/41

[5] -Rahman/44

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Eğer mümkünse Şia’nın temel fırkalarının sayısını beyan eder misiniz?
    10849 Eski Kelam İlmi 2010/05/18
    Şia kavramı, sözlükte “takipçi”, “yaver” ve bir tarz yol ve dine sahip olma anlamına gelir. Müslümanlar arasındaki literatürde ise Hz. Ali’nin (a.s) takipçilerine özgü bir bağlamda kullanılmıştır.  Hz. Ali’nin takipçileri hakkında da Hz. Ali’nin dostu ve seveni veya Hz. Ali’yi Osman’dan yahut diğer ilk iki halife ve ...
  • Niçin Hz. Ali (a.s) kendi hilafeti döneminde Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri vermedi.
    10599 تاريخ بزرگان 2009/06/17
    Fedek, Hayber Kalesinin Müslümanlarca fethedilmesine müteakip hicretin yedinci yılında askeri bir taarruz olmadan sahiplerinin antlaşma yaparak kendi istekleri üzere Peygamber’e teslim ettikleri verimli bir arazinin adıdır. Bu bölge askeri bir girişim olmadan ele geçirildiği için Peygameber’e aitti.   Peygamber (s.a.a), “Yakınlarının hakkını ver” ayeti inince Fedek’i Hz. Fatıma’ya ...
  • Eğer Hz. Peygamber (s.a.a) cuma günü doğmuşsa, neden biz pazartesi günü oruç tutuyoruz?
    7290 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    1. İslam Peygamberinin (s.a.a) yaşam tarihindeki en ihtilaflı meselelerden biri, o yüce şahsiyetin doğum tarihi hakkında bulunan ihtilaftır. Eğer bir kimse bu husustaki tüm görüşleri toplamak isterse yirmi görüşe ulaşır. Hz. Peygamberin (s.a.a) yaşamını yazanların çoğu, onun Fil yılında, miladi 570 yılında doğduğu görüşündedir; zira Hz. Peygamberin (s.a.a) miladi ...
  • Şeys kimdir?
    5549 تاريخ بزرگان 2011/11/21
    Şeys, Hz.Adem’in (a.s) evlatlarından biridir. Kâbil’in Habil’i öldürmesinden sonra Adem ve Havva beş yıl çocuk sahibi olmadılar. Beş yıldan sonra dünyaya gelen çocuklarına Şeys adını verdiler. Hz. Adem onun hakkında şöyle diyor: ‘O, Habil’in yerine verildi, mübarektir ve peygamber olacaktır.’
  • Çalıştığım kurumdan hakkımı alabilmem için nasıl bir yol izlemem gerekir?
    6557 Pratik Ahlak 2010/04/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah ile görüşmek, insan için tasavvur edilen en son makamdır. Hal böyleyken bazı masumlar nasıl daha üstün bir makama sahip olabilmektedirler?
    9676 Teorik Ahlak 2012/07/24
    İnsanın yaratılmasındaki temel gaye kemale ermektir. İnsanın kemali Allah’a yaklaşma ile gerçekleşir ve buna velayet ve Allah ile görüşme makamı denir. Bu bağlamda peygamberler ve masumlar insanlar arasında en belirgin bireyler sayılır. Lakin bu bireyler arasında kimlerin daha üstün bir makama sahip olduğu hakkında şu noktaya dikkat ...
  • Eğer servet yığmayı kınama hakkında nakledilmiş rivayetler doğruysa, insanların ve bazı âlimlerin servet yığması nasıl açıklanabilir?
    8235 Ekonımi Felsefesi 2012/11/06
    Birincisi, belirtilen rivayet her ne kadar senet açısından zayıf olsa da bu konuda bulunan diğer rivayetler göz önünde bulundurulduğunda senet zaafı giderilmektedir. Muhteva açısından bu rivayet ya meşru olmayan yollardan elde edilmiş veya humus ve zekât gibi mali yükümlülükleri yerine getirilmemiş servet yığmaya işaret etmektedir. İslam’da şer’i ...
  • Kur’an’la iç içe ve ona bağlanmanın yolları nelerdir?
    10449 Pratik Ahlak 2012/01/29
    Tilavet, ilahi niyetle, üzerinde düşünmeyle ve amelle birlikte olursa kendiliğinden Kur’an’ın cezzabiyetini artırır ve insanı ona bağlar. ...
  • Hz. Muhammed (s.a.a) Nerede Toprağa Verilmiştir?
    7933 تاريخ بزرگان 2011/10/23
    İslam Peygamberi, Ebrehe’nin askerleriyle[1] Allah’ın evine hücum ettiği yılda doğmuş ve kırk yaşındayken Hira mağarasında ibadetle meşgulken Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a) çağrısını ilkönce gizli olarak başlatmış ve Allah’ın emriyle açık çağrısına da yakınlarından başlamıştır.[2] Hz. Peygamberin ...
  • Sahih hadisleri uydurma hadislerden ayırmanın yolu nedir?
    17420 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/12/29
    Hadis uydurma, hadisin metninde azaltma, çoğaltma ve değişiklikler yapma olayı maalesef İslamın başlangıcından beri vardır. Zıt muhalifler ve münafıklar bu tehlikeli yola başvurarak İslama hep darbe vurma amacını gütmüşlerdir. Karşılığında ise Resul-i Ekrem (s.a.a), Masum İmamlar (a.s) ve onların peşinden giden değerli alimler böyle bir tehlikenin farkında olduklarından ...

En Çok Okunanlar