Gelişmiş Arama
Ziyaret
7329
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Peygamberin sadece bir kızı vardı diye söylememiz “Ey Peygamber eşlerine, kızlarına ve… söyle” ayetiyle nasıl uyuşmaktadır?
Soru
İslam Peygamberinin (s.a.a) Fatıma’dan (a.s) başka bir kızının olmadığını biliyoruz. Onun tek kızının Fatıma olmasına karşın “ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler”, diye buyrulan bu Kur’an ayetinde kızlar kelimesi nasıl kullanılmıştır? Bu, Peygamberin birden çok kızı olduğu manasına mı gelmektedir?
Kısa Cevap

İslam Peygamberinin Fatıma’dan başka bir kızının olup olmadığı hususu tarihsel bir konudur. Çok açık olduğu üzere tarihsel konuların kendine özgü bir metodu vardır ve bu meseleyi ispat veya ret etmek için de bir ayetin zahirine güvenilemez. Özellikle de dikkat ettiğimiz takdirde metodik olarak Kur’an’ın hitaplarında birçok yerde tekil kastı güdüp çoğul kipi kullanmış olduğunu görürüz. Kur’an ayetlerinin nüzul sebebi üzerine araştırma yapanlar, tekil kastı güdülüp çoğul kipi kullanılmış birçok ayetin nüzul sebebine işaret ederek şu hususu vurgulamışlardır: Mesela “yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir” ayetinde çoğul kipi kullanılmıştır, oysaki bu ayet bir şahıs (Mürsed b. Zeyd Ğadfani) hakkında nazil olmuştur. Aynı şekilde “zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.” Ayet-i şerifesinin de Ebi Cendel b. Suheyl hakkında nazil olduğu belirtilmiştir. Bu ayetler dışında en açık olanı ise restleşme ayetidir. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Biz kadınlarımızı çağıralım ve siz de kadınlarınızı.” Açık olduğu üzere bu ayette kadınlarımızdan maksat burada Fatıma Zehra’dır (a.s). O, restleşme olayında Peygamber tarafında olan tek kadındı ve tüm müfessirler bu konuda hemfikirdir. Bundan dolayı Kur’anî hitaplardaki metot ve bakışla bu meselenin ispat veya ret edilmesi mümkün değildir. Artı tarihçiler ve araştırmacılar Peygamberin (s.a.a) kızlarının sayısı hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Onlardan bir grup bunu ispat etmek için sadece Kur’an’ın zahirine başvurmakla kalmayıp bir takım hadislere de isnatta bulunmuştur. Bir başka şahıs (Seyid Amuli) da bunu ret etmek için bu husustaki hadislerde yer alan tezat ve çelişkilere isnatta bulunmuş ve bu konuda “Benatu’n-Nebi Em Rebaibe” (Peygamberin Kızları Yahut Onun Üvey Kızları[i]) adlı bir kitap kaleme almıştır.



[i] Kur’an, Nisa suresi 23. Ayette üvey kızlara işaret etmiştir: Karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız.

Ayrıntılı Cevap

Soruyu yanıtlamadan önce önemli bir meseleye işaret etmek lazımdır ve o şudur: Araştırma ve incelemede her bilimin kendine has metodu vardır. Açık olduğu üzere sorumuzla ilişkili konu da tarih ve biyografiyle ilgilidir. Bundan dolayı Kur’anî hitaplardaki metoda dayalı bilgiye ek olarak tarihsel aktarımlara dayanan bu bilimin metoduna göre araştırma yapmak gerekir. Buna göre Kur’an’ın hitaplardaki metodunun beyanı ve rivayet açısından meselenin araştırılması şeklinde konuyu iki boyutta ele alacağız.

A. Kur’an’ın Hitaplardaki Metodu:

Kur’an’a müracaat eden herkes birçok yerde tekil kipi yerine çoğul kipi kullanıldığını görecektir. Bu, onun tazimi veya onun mukabilindekini tazim etmek içindir. Kur’an’da bunun birçok örneği vardır ve bu ayetlerin nüzul sebebini belirten hadisler de bunu desteklemektedir. Aşağıdaki ayetler bunun birer örnekleridir:

1. “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.”[1] 

2. “Eğer dileseydik, herkese hidayetini verirdik.”[2] 

3. “Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler.”[3] 

Şeyh Tusi bu konu hakkında şöyle demektedir: Bu gibi kullanışlar şahsın büyük bir makam ve yüce bir yere sahip olması durumlarındadır.[4] Nüzul sebebi özel fertler hakkında olan ama çoğul kipiyle gelen ayetler de şunlardır:

1. “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.”[5] Mekatil bu ayetin Mürsed b. Zeyd Ğetfani hakkında nazil olduğunu söylemiştir.[6]

2. “Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez.”[7] Ehli Sünnet hadisçileri bu ayetin Ebubekir’in kızı Esma hakkında nazil olduğunu söylemiştir. Bu, müşrik olan annesi Abdüluzza kızı Kuteyle’nin hediyeler ile onun yanına gelmesi zamanında vuku bulmuştur. Esma kendisine hediyeni kabul etmiyorum ve Allah Resulü’nden izin alana kadar evime girme, demiştir. Sonra Peygamberden sormuş ve ilgili ayet nazil olmuştur.[8]

3. “Bilmeyenler, “Allah bizimle konuşsa, ya da bize bir mucize gelse ya!” derler.”[9] Bu ayet Rafi’ b. Harimele hakkında nazil olmuştur. Muhammed b. İshak, İbn. Abbas’tan şöyle nakletmektedir: Rafi’ Peygambere dedi ki ey Muhammed sen Allah’ın elçisi olduğunu söylüyorsun, o halde sözlerini duymamız için Allah’a bizimle konuşmasını söyle. Sonra Allah bu ayet-i şerifeyi nazil etti.[10] 

4. “Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.”[11] Bu ayetin Hasin b. Haris b. Abdülmuttalib hakkında nazil olduğu söylenmiştir.[12]

5. “Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.”[13] Ebi Cendel b. Suheyl hakkında nazil olmuştur.[14] 

6. “Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.”[15] Burada çoğul kipiyle kendisinden söz edilen şahıs, Naim b. Mesud Aşcai’dir.[16]

7. “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar.”[17] Amr b. Cumuh hakkında nazil olmuştur.[18]

8. “Bir başka grup günahlarını itiraf etti.”[19] Ebi Lebabe Ensari hakkında nazil olmuştur.[20]

9. “Onlar, “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı.”[21] Bu sözü bir şahıs yani Abdullah b. Ebi söylüyordu.[22] Bu hususta bu tür ayetler çoktur ve biz restleşme ayetiyle bu bölümü sonlandırıyoruz.[23] 

10. “Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”[24] İki fırka (Şia ve Ehli Sünnet) nezdinde kadınlarımızdan maksadın sadece Hz. Zehra (a.s) olduğu kesin bir husustur.[25] 

Belirtilen hususlara binaen Allah’ın buyruğundaki “kızların” tabirine isnat edilemez ve bununla Peygamberin (s.a.a) birden çok kızının olduğu kanıtlanamaz. Çünkü Kur’an’ın metodu bu iddiada bize yardımcı olmamaktadır; zira sözü edilen yerde (kızların) sadece Hz. Zehra kastedilmiş ve yüceltmek için çoğul kullanılmış olabilir. Nitekim restleşme ayetinde böyledir.

Konunun Rivayetler Açısından Araştırılması:

Araştırmacılar bu mesele hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Allame Cafer Mürteza Amıli bu hususu inkar edenlerdendir. O, “es-Sahih Mines’s-Sire” kitabında bu konuya değinmiş ve bu alanda müracaat edebileceğiniz “Benatu’n-Nebi Em Rebaibe” adlı bir kitap yazmıştır. Kendisi konuyu tüm boyutlarıyla inceledikten sonra şöyle netice almakta ve demektedir: Önceki konulardan anlaşıldığı üzere Osman’ın evlendiği Rukiye Peygamberin (s.a.a) kızı değildi. O şöyle demektedir: Eğer tarihi rivayetler hakkında daha dikkatli bir yargıda bulunmak istersek, (Peygamberin (s.a.a) Hatice’den sayılı kızları olduğu farzını kabul ederek) kızların çocukken öldüğünü ve kimseyle evlenmediklerini kabul etmeliyiz. Eğer Osman’ın Rukiye adlı bir kızla ve ondan sonra da Ümmü Gülsüm ile evlendiğini görüyorsak, onlar her ne kadar Peygamberin kızlarıyla adaş olsalar da kendilerinin Peygamberin (s.a.a) kızları olmadığını kabul etmeliyiz. Belki de Osman’ın iki eşi ile Peygamberin (s.a.a) risaletten sonra doğan ve çocukken ölen iki kızı arasındaki isim benzerliği, bir grubu hataya sevk etmiş veya iki kızın (Osman’ın iki eşi) Peygamberin (s.a.a) kızları Rukiye ve Ümmü Gülsüm oldukları iddiasını ortaya atmasına neden olmuştur. Aynı şekilde belki de Osman’ın iki eşi Peygamberin (s.a.a) üvey kızlarıydı ve bu da söz konusu şüpheyi takviye etmiştir. Çünkü Araplar arasında yaygın olduğu üzere her şahsın üvey kızı onun kızı sayılmaktaydı.[26] Biz Seyid Amıli’nin sözünü teyit veya ret etme konumunda değiliz; zira bir grup araştırmacı Seyid Amıli’den önce bu damatlığı (Osman’ın Peygamberin damadı oluşu) ve Peygamberin birden çok kızı olduğunu kabul etmişlerdir. Ama biz bahsimizi sadece belirtilen ayete isnat ederek Peygamberin (s.a.a) birden çok kızı olduğunun ispat edilemeyeceği noktasına odakladık. Burada bir noktaya işaret etmem gerekir ve o da şudur: Biz filan erkek veya filan kadın hakkında nazil olmuştur diye nüzul sebeplerinden bahsederken kastimiz onların hepsini teyit etmek değildi. Sadece Kur’an’ın metodunun bazı yerlerde tekil kipi yerine çoğul kipi kullanmak olduğunu belirtip bilmek içindi. Bu, Ehli Sünnet müfessir ve araştırmacılarının da itiraf ettiği doğru ve belirli bir metottur. O halde eğer biri, bir kimsenin Peygamberin damadı olduğunu ispatlamak ve bu vesileyle de onun için bir fazilet kanıtlamak isterse, bu ayete isnatta bulunamaz ve başka bir yolu yani bu husustaki rivayetleri takip etmesi gerekir.     



[1] Hicr, 9.

[2] Secde, 13.

[3] Meryem, 40.

[4] Şeyh Tusi, er-Resailu’l-Aşar (On Risale), s. 133.

[5] Nisa, 10.

[6] Tefsiru’l-Kurtubi, c. 1, s. 36; el-Esabe, c. 3, s. 397.

[7] Mümtehine, 8.

[8] Sahih-i Buhari, 2/924, hadis. 2477; Sahih-i Müslim, 2/391, hadis. 50; Müsned-i Ahmed, 7/483, hadis. 26375, el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 40/18.

[9] Bakara, 118.

[10] Tefsir-i İbn. Kesir, c. 1, s. 161.

[11] Fatır, 29.

[12] El-Esabe, 1/336.

[13] Nahl, 41.

[14] İbn. Asakir, Tarih-ı Medine-i Demeşk, 8/668.

[15] Ali İmran, 173.

[16] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 4/178; Tefsir-i İbn. Kesir, 1/430; Tefsirü’l-Hazan,1/360.

[17] Bakara, 215.

[18] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 3/26.

[19] Tövbe, 102.

[20] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 8/154.

[21] Münafikun, 8.

[22] Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 3/393.

[23] Konun diziliş ve üslubunun elde etmek istediğimiz neticeyle bağlantılı olması için bu

yeti sona bıraktık.

[24] Ali İmran, 61.

[25] Sahih-i Müslim, 15/176 ve …

[26] Benatu’n-Nebi Em Rebaibe, “el-Ummusatu’l-Ahire” başlığıyla.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden Peygamberin şahsiyeti güç kazandığında değişmektedir?
    5793 Kur’anî İlimler 2011/04/12
    Her ne kadar bu iddiaya yönelik bir delil belirtilmemişse de her davranış değişikliğinin şahsiyet değişiminin göstergesi olmadığını bilmemiz gerekmektedir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) değişik durumlarda içinde bulunduğu zaman, mekân ve konum gereği zahirde farklı davranışlarda bulunmuş olabilir, ama bunların hiçbirini onun şahsiyetindeki farklılığa isnat edemeyiz. Bunun birçok başka ...
  • Aşura günü İmam Hüseyin’in (a.s) kuyu kazarak suya ulaşma imkânı yok muydu?
    8302 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Yezidilerin İmam Hüseyin (a.s) karşısındaki en kirli ve alçakça taktiği İmamın karargâhını hayatın zorunlu unsurundan yani sudan mahrum bırakmalarıydı. Hz. Hüseyin (a.s) bu sorunu halletmek için çok etkili olan birçok girişimde bulundu. Bu girişimlerden biri de kuyu kazmaktı. İmam Hüseyin (a.s) ve yarenleri bu yöntemi kullandılar. ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5601 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    7977 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9183 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...
  • Acaba bireysel fıkıhta uzmanlık siyasal (hükümetsel) fıkıhta uzman olabilmek için gerekli mukaddime midir?
    5720 Düzenler 2015/05/21
    İslami fıkıh bir biriyle irtibatlı ve iç içe girmiş birçok bilimlerin bütündür ki onun her bir bölümünü bir diğerinden müstakil bir ada şeklinde dikkate alıp sadece bir bölümünde yetişip uzmanlaşmak mümkün değildir. Elbette doğal olarak şu imkân mevcuttur ki bazı dini düşünürler fıkhın has bir bölümünde yapmış ...
  • İmam Muhammed Cevat (a.s)’ın biyografisini açıklar mısınız?
    2469 تاريخ بزرگان 2020/01/20
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6464 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    10712 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...
  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    15901 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...

En Çok Okunanlar