Gelişmiş Arama
Ziyaret
13200
Güncellenme Tarihi: 2009/05/13
Soru Özeti
Bir Müslüman vatandaşın, çevreyi temiz tutma ve koruma hususundaki görevleri nelerdir?
Soru
Toplumların ilerlemesi, şehirlerin genişlemesi ve gelişmesini göz önünde bulundurduğumuzda, vatandaşların çevreyi temiz tutma ve koruma hususundaki görevleri nelerdir? Dinî kaynaklar, bu konularda ne gibi kanun ve öneriler sunmaktadır?
Kısa Cevap

İslâm dini evrensel ve kâmil bir dindir. İslâm dini bu özelliğinden dolayı insan hayatının çeşitli alanlarındaki bütün ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmuş, bireysel ve toplumsal hayatın ihtiyaçlarıyla ilgili bütün konular için hükümler belirlemiş ve kurallar koymuştur.

İslâm dininin dikkate aldığı konulardan biri de toplumsal hayat şartlarıdır.

“Su” ve “hava” çok önemli ve hayatî unsurlar olduğu, temiz su ve temiz havadan yararlanmak insanın zorunlu ihtiyaçlarından sayıldığı için, İslâmî kurallara göre bunları kirletmek insan türünün bekasını tehlikeye düşürdüğü takdirde bağışlanmayan büyük haramlardan sayılır. Buna ilâve olarak bu kirletme işi ilâhî nimetlere karşı bir nankörlük sayılmaktadır ve üstelik bir nevi tebzir ve israf sayıldığı için de haramdır.

Çevre temizliğini korumak, günümüz toplumlarının çok önemli ve temel konularından biridir. Sanayileşmiş ve medenî olan günümüz toplumlarının önemli olduğunun farkına vardıkları bu ve bunun gibi konuları, İslâm dini ve masum imamlar (a.s) 1400 yıl önce açıklamış ve takipçilerine bireysel ve toplumsal kanun ve kuralların uygulanmasına dikkat etmelerini emrederek onlara çevre sağlığını koruma hakkında yollar göstermişlerdir. Bu kural ve kanunların bazıları şöyledir:

1: Yenmesi insan bedenine zararlı olan her şeyin yenmesi, zorunlu durumlar dışında haramdır.

2: Geceleyin evlerinizde çöp bulundurmayın ve onları gündüz evlerinizden dışarı çıkartınız.

3: Akarsu kenarlarını, meyve ağaçlarının dibini, kullanılan yolları vb. kirletmekten sakının.

4: Kıyamet günü dahi olsa, eğer birinizin elinde bir fidan varsa onu imkân dâhilinde dikmeye çalışsın.

Bunun gibi daha başka yüzlerce hüküm ve tavsiyeler, Müslüman bir vatandaşın çevresini ve çevre sağlığını korumayı temel görevleri arasında görmesini sağlamaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunun asıl cevabını vermeden önce, konunun daha iyi anlaşılması için birkaç hususa değinelim:

1: İslâm dinin, insan hayatının bütün yönleri hakkında kanun ve kuralları vardır. Devlet ve yönetimle ilgili karmaşık konulardan tutun, tuvalete gitme hükümleri gibi bireysel ve küçük konulara kadar kuralları vardır; yani biz İslâm'ı mükemmel ve her şeyi kapsayan bir din olarak bilmekteyiz. Bu yüzden çevre ve yaşama ortamının[1] da İslâm dininin üzerinde durduğu konular içerisinde olduğuna inanmaktayız.

İslâm dininin her şeyi kuşatıcı olması, onda olan evrensel unsurları değerlendirerek, İslâmî felsefe, ekol ve sisteme ulaşılabilineceği ve toplum dinamiklerinin tasarlanabilineceği anlamına gelmektedir.[2]

2: İslâm dinine göre insanın yaratılışı boş değildir[3] ve İslâm dininin toplumsal hükümleri de insanın bu yaratılış felsefesi ve hedefi üzerine kurulmuştur. Bu hükümler bazen sadece ahlâkî yönü olan teşvik ve ilahi cezadan korkutma şeklindedir. Bazen de bunlara riayet edilmediği takdirde dünyevî cezalar konulmuştur.

3: İslâm dininde, Müslüman bir vatandaşın görevlerini ortaya koyacak usul ve genel kaideler vardır; örneğin:

a) İslâm dininde insan soyunun kalıcılığına zarar veren her şey haramdır; örneğin: insanlık türüne zulüm etmek veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak[4].

b) İslâm dinine göre insanların huzuru ve sağlığı doğrultusunda olan işler, Allah’ın rızasını kazanma yolunda bir iş ve O’na kulluk ve ibadet sayılmaktadır ve insanın yaratılış hedefi ibadetten başka bir şey değildir.[5]

Çevreyi ve çevre sağlığını koruma ve onun kirlenmesini engelleme, insanlığı yok olmaktan kurtarma veya huzura ulaştırma yolunda bir çabadır ve bu yüzden bu tür çabalar Allah’a yakınlaşma vesilesi olarak yapılması istenilmektedir.

Ama İslâm dininde bu miktarla yetinilmemiştir. Bu genel ve külli açıklamalara ilâve olarak, bazı özel konulara ayrıca vurgu yapılmıştır ve burada bu konuların bazılarına kısaca değineceğiz:

1) Hava Kirliliği: Eğer hava dünyanın etrafını tamamen kuşatmamış olsaydı ve güneş battığında, anında sıcaklık aşağı düşerek eksi 160 derecenin altına iner ve bu dayanılmaz soğukluk canlı varlıkları yok ederdi. Hava, yeryüzünün aldığı sıcaklığı hemen kaybetmesini engellemektedir.[6]

Bununla beraber insan hayatını sürdürebilmesi için oksijene ihtiyacı vardır ve insan bu ihtiyacını temiz ve sağlıklı havayı teneffüs ederek karşılamaktadır. Buna göre temiz ve sağlıklı havadan istifade etmek insanın zorunlu ihtiyaçlarından birisidir.

Diğer taraftan teknolojinin ilerlemesi ve insan hayatının makineleşmesinden ve her gün artan insan nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak için yeni oluşturulan fabrikalardan dolayı, hava kirliği daha da artmakta, yeşil alanlar azalmaktadır.

İnsan nesli ve toplumların devamlılığı toplum sağlığına ve temizliğine bağlı olduğu için İslâm dini, bu hedef doğrultusunda kötülük ve pislikleri haram ve temizlik ve paklığı da helâl kılmıştır.[7]

İmam Sadık’a (a.s) kirli havayı teneffüs etme ve böyle bir ortamda yaşama hakkında soru sorulmuştur. İmam bu sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Yenmesi insan bedenine zararlı olan her şeyin yenmesi, zorunlu durumlar dışında haramdır.”[8]

2) Çöpleri temizlemek: Çevre sağlığını korumanın gerekli olduğu, günümüz toplumlarının çok önemli ve temel konularından biridir. Eğer çevre koruma zorunluluğu yaygın olmazsa ve vatandaşlar tarafından da fazla önemsenmezse ve bu yüzden herkes istediği gibi çevreyi kirletir veya çöpler sağlıklı bir şekilde toplanmazsa, insan sağlığı büyük bir tehlikeye düşer.

Çöpler çeşitli mikropların ve haşerelerin oluşma ortamı ve birçok hastalığın kaynağıdır. Bu yüzden Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Geceleyin evlerinizde çöp bulundurmayın ve onları gündüz evlerinizden dışarı çıkartınız; çünkü çöp şeytanın yeridir.”[9]

Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Kapınızın önündeki toz ve toprakları (çöpleri) süpürün yoksa şeytanların yuvası olur.”[10] Burada zikredilen şeytandan maksadın, zararlı haşerelerin oluşma yeri ve kirlilik ve çeşitli hastalıkların yayılması ve bulaşması olduğu açıktır.

Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s.) hayatlarında, onların paklığa ve temizliğe ne kadar da çok önem verdikleri ve takipçilerine de bu yönde tavsiyelerde bulundukları görülmektedir.

Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Allah-u Teâlâ paktır ve pak olan kimseyi de sevmektedir, temizdir ve temizliği de sevmektedir.”[11]

İnsan dışkısından uzak durmak, ona necis denmesi ve onun bulaştığı şeyleri yıkama ve pak etmenin farz olması, İslâm dininin insanlığa bir hizmetidir ve bu sayede de çevrenin pisliklerden temiz olması sağlanmaktadır. Günümüzde dışkı, veba ve bağırsak hastalıkları gibi birçok mikrobik hastalıkların kaynağı olarak bilinmektedir.[12]

Bu yüzden İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Peygamber (s.a.a) temiz ve güzel akarsu kenarlarına ve meyve ağaçlarının altına dışkı ihtiyacını gidermeyi yasaklamıştır.”[13]

Aynı şekilde bir başka rivayette de şöyle gelmiştir: "Peygamber (s.a.a), insanların meyve ağaçlarının altına, yol üstüne veya durgun olan suya idrar yapmasını yasaklamıştır."[14]

Günümüzde teknolojinin gelişmesi, şehirlerin büyümesi ve tüketici toplumların çoğalması binlerce ton çöpün oluşmasına neden olmaktadır ve bu çöplerin doğru ve sağlıklı bir şekilde toplanması, dikkat edilmesi gereken çok önemli konulardan biridir.

İslâm dininde insan hayatının çok büyük önemi vardır ve onun korunması farzdır. Bu yüzden Kuran-ı Kerim insanlara kendi yaptıkları işlerle kendilerini yokluğa ve helâk olmaya sürüklememelerini tavsiye etmektedir:

“Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.”[15]

Kuran-ı Kerim tefsircisi olan Allâme Tabatabai şöyle söylemektedir: Bu ayet genel ve mutlaktır ve sonuç olarak bu ayette olan nehiy, bütün aşırı davranışları kapsamaktadır.[16]

Buna göre İslâm dininde, insanlar kendi tavır ve davranışlarıyla kendilerinin ve diğerlerinin yaşadıkları çevreyi kirletmeleri, önemli sağlık konuları karşısında kayıtsız kalmaları caiz değildir.

Buna ilâve olarak– Peygamber (s.a.a)’in buyurduğu gibi “İslâm dininde insanın kendisine ve diğerlerine zarar ve ziyan ulaştırması yasaktır.”[17] –kuralına göre insanlar kendi kişisel imkânlarını kullanırken dahi diğerlerine eziyet etmemeli ve zarar vermemelidirler.

3) Yeşil Alan: Günümüzde şehirlerin havası, işlerin ve faaliyetlerin şehirlerde odaklanmasından dolayı o kadar çok etkilenmiştir ki yapılan araştırmalar, yeşil alanların azalması sebebiyle şehirlerdeki ekolojik dengenin bozulması sonucu, özellikle iklimde, toprakta, yeraltı sularında vb. tahribatın meydana geldiğini göstermektedir.

Bu konular İslâmi kaynaklarda ağaçlandırma, ağaç dikilmesinin teşvik ve ağaçların kesilmesinin yasaklanması gibi daha genel unvanlar altında ele alınmıştır.

Peygamber (s.a.a) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Kıyamet günü dahi olsa, eğer birinizin elinde bir fidan varsa onu imkân dâhilinde dikmeye çalışın.”[18]

Peygamber (s.a.a) ağaç kesmeye ve doğal kaynakları ve çevreyi yok etmeye yönelik girişimlerde bulunanları bu işten sakındırma ve yerme hususunda şöyle buyurmaktadır: “Sidir ağacını kesen bir kimse doğrudan cehenneme atılır.”[19]

İslâm fıkhında da insanların, devlete ve genele ait malları şahsi mülkü olarak kullanmalarını yasaklayan kanunlar vardır. Bu kanunlar ilâhî kanunlara ve Kuran-ı Kerim'e dayanmaktadır: “Sana enfaldan[20] soruyorlar, de ki enfal Allaha ve Resulüne ait, onun için siz gerçekten müminlerseniz Allah’tan korkun da birbirinizle aranızı düzeltin, Allaha ve Resulüne itaat edin.”[21]

Buna göre, ülkenin milli kaynaklarından sayılan her şeyi yok etmenin meşru olmadığını söyleyebiliriz.

Yaşadığımız dünyadaki binlerce faktör el ele vererek insanların hayatın güzelliklerinden faydalanmalarını sağlamaktadırlar. Bu faktörlerden birisinin yokluğu insanı birçok sorunla karşı karşıya bırakmaktadır. Allah-u Teâlâ, yiyecek, içecek ve insanın rahatını sağlayacak vesileler de dâhil olmak üzere her şeyi insanlar için yaratmıştır ve Kuran-ı Kerim’in öğretilerine göre insan, bu hayatın nimetlerini kullanmaktan sakındırılmamıştır. Ama bu nimetleri zayi etmek, onları yanlış kullanmak ve yok etmekten sakındırılmıştır:

“Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde güzel giysilerinizi giyin ve yiyin, için, fakat israf etmeyin, Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”[22]



[1] Yaşama ortamından maksat, bizlerin bulunduğu çevredir. Özellikle insanların yaşayışlarına etkili olan şartlar göz önünde bulundurulmaktadır.

[2] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynağa başvurabilirsiniz: İslam Dininin Iktisadi Sistem Ve Ekolü, Hadevi Tahrani, Mehdi, s: 19–51.

[3] “Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” (Mü'minûn Sûresi, 115. ayet) 

[4] Allah-u Teala’nın kulları için yarattığı ilahi nimetlerden faydalanmanın, insanın sağlığı, refahı ve huzurunun sağlanmasında özel bir yeri vardır. İnsanın rabbi karşısında onun verdiği nimetlere karşı en azından yapması gereken şey, bu nimetlerden kendisi ve diğerlerinin cismi ve manevi tekâmülü için faydalanmasıdır.

Eğer insan temiz havayı kirletir veya gökyüzünden yağarak yeryüzünde akan hayat kaynağı olan temiz ve pak suyun (Gökten tertemiz bir su indiren O'dur.” Furkân Sûresi, 48. ayet) insan eliyle oluşan kirlilikler sayesinde tehlikeli ve zarar verici bir sıvıya dönüşmesi, yanlış kullanma ve ilahi nimetlere karşı yapılan bir nankörlüktür.  

[5] “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât Sûresi, 56. ayet)

[6] Niyazmend, Yedullah, Günümüz Bilimine Göre Kuran’ın Mucizeliği, s: 131.

[7] “Onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar.” (A'raf Sûresi, 157. ayet) 

[8] Tuhef-ul Ukul, 337.

[9] Muhammedi Rey Şehri, Muhammed, Mizan-ul Hikmet, c: 13, s: 6340.

[10] Aynı kaynak.

[11] Muhammedi Rey Şehri, Muhammed, Mizan-ul Hikmet, c: 13, s: 6340.

[12] Nilfuruşan, Muhammed Ali, Zarrabi, Celil, Mirfatihi, Muhammed Bakır, Sağlık, s: 20.

[13] Meclisi, Muhammed Bakır, Bihar-ul Envar, c: 77, s: 170.

[14] Hurri Amuli, Vesail-uş Şia, c: 1, s: 228; Meclisi, Muhammed Bakır, Bihar-ul Envar, c: 77, s: 169.

[15] Bakara Sûresi, 195. ayet  

[16] Allame Tabatabai, Muhammed Hüseyin, El-Mizan, c: 2, s: 93 ve 180.

[17] Şeyh Saduk, Men La Yehzeruh-ul Fakih, c: 4, s: 334.

[18] Nehc-ul Fesahe, s: 113.

[19] Kenz-ul Ummal, c: 3, s: 894.

[20] Şia fıkhına göre şunlar enfalın kısımlarındandır:

— Kâfirlerin savaşmadan müslümanlara verdikleri mal

—Ölü araziler

—Sahibi olmayan verimli topraklar

—Dağların ve vadilerin yüksek ve orta yerleri

—Kafir padişahların kendilerine özel ayırdıkları mallar

—Müslümanların masum imam (a.s)’ın izni olmadan ele geçirdikleri mallar

—Mirasçısı olmayanın bıraktığı miras

—Madenler

—Denizler ve kullanılmayan çöller

—Humus masum imam (a.s)’a ait olan ve enfal sayılan mülktür.

[21] Enfâl Sûresi, 1. ayet.   

[22] A'raf Sûresi, 31. ayet.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar