Gelişmiş Arama
Ziyaret
11488
Güncellenme Tarihi: 2009/05/13
Soru Özeti
İslam inancındaki şefaatten maksat nedir? Lütfen şefaati açıklayınız.
Soru
İslam inancındaki şefaatten maksat nedir? Lütfen şefaati açıklayınız.
Kısa Cevap

“Şefaat” kelimesinin sözlük anlamı, iki şeyin birbirine iliştirilmesidir ve halk arasında ise, makamı ve değeri olan bir kimsenin büyük bir makama sahip olan birisinden bir suçun cezasını affetmesini veya yapılan bir hizmetin karşılığını artırmasını istemesi anlamına gelmektedir.

Şefaat kelimesinin bu gibi konularda kullanılmasının sebebi, suçlu kimsenin tek başına bağışlanmaya veya hizmette bulunan kimsenin tek başına daha fazla karşılık almaya hakkının olmaması ama şefaat edenin de isteğinin eklenmesi sayesinde böyle bir hakka sahip olmasıdır.

İslam kültürüne göre şefaat, bir kimseye bir hayır ulaştırmak veya ondan bir şerri uzaklaştırmak için Allah katında yapılan bir aracılıktır. Ama burada, bu yolun Allah tarafından ebedi rahmeti almaya az layık olan kimseler için açılmış olduğuna ve bunun için de bazı şart ve kuralların belirlenmiş olduğuna dikkat edilmelidir.

Şefaatin aslı, örneğin suçlu bir kimse kendi amellerini Allah-u Teala’ya sunmaya layık görmemektedir ve bu yüzden istenilmeyen durumundan ve cezalandırılmaktan kurtulmak için bazı sebepleri oluşturmakta ve bir şefaatçi sayesinde kendisini daha iyi bir duruma getirerek Allah’ın rahmet ve affına mazhar olmaya çalışmaktadır.

İslam dinine göre şefaat kayıtsız ve şartsız bir konu değildir. Suçun, şefaat edenin ve şefaat olunanın durumuna göre bazı şartlar vardır ve bu şartlar gerçekleşmediği sürece şefaat de gerçekleşemez. Şefaate inanmanın, günahkâr kimselerin düzelmesi ve eğitilmesinde ve daha yüksek kemallere ulaşmak için çaba sarf etmelerinde çok önemli etkisi vardır.

Ayrıntılı Cevap

Şefaat “şef’ (çift)” kökünden gelmektedir; bir şeyi kendisi gibi başka bir şeye eklemek anlamında kullanılmaktadır. Bu kelimenin karşısındaki zıt kelime ise “vitir (tek)” kelimesidir. Sonuç olarak şefaat kelimesi daha güçlü ve daha yüce bir ferdin daha zayıf bir ferde yardım etmek için onun yanında yer alması anlamında kullanılmaktadır.

Şefaat halk arasında, şefaat eden kimsenin kendi konumundan istifade ederek güç ve kudret sahibi birisinin eli altındakileri cezalandırma hususundaki görüşünü değiştirmesi anlamında kullanılmaktadır ve bu iş bazen şefaat edenin nüfuzundan istifade ederek ve bazen de duygusal konulardan yaralanarak veya kudret sahibinin suçlu hakkındaki görüşünü değiştirerek ve… gerçekleşmektedir. Bütün bu durumlarda şefaat, suçlunun ruh yapısında, fikrinde ve düşüncesinde bir değişiklik yapmamaktadır ve bütün etkisi şefaatte bulunulan kimse üzerindedir.

Bu tür şefaatin İslam dininde ve Kuran-ı Kerim'de bir yeri yoktur; çünkü ne Allah-u Teala bir hata yapmaktadır ki ta O’nun görüşünü değiştirme ve düzeltme gereği olsun; ne O’nda harekete geçirmek için insanda olan duygular gibi duygular vardır; ne de bir kimsenin nüfuzunu göz önünde bulundurur veya ne de kimseden korkar ve adaletli olmayan karşılık veya azap da O’nun hakkında düşünülemez ki bu hatasını düzeltmesi istensin.

Ama İslam dininde ve Kuran ayetlerinde üzerinde durulan şefaat, şefaat olunan kimsenin konumunun değişmesi çerçevesinde olan şefaattir; yani şefaat olunan, şefaat edenle arasında bir irtibat kurarak istenilmeyen bir durumdan ve azap edilmekten kurtulup bağışlanarak iyi bir duruma gelmeye çalışmasıdır. Böylesine bir şefaate inanmak, gerçekte günahkâr kimselerin ıslah edilmeleri ve terbiye edilmeleri için yüce bir eğitim okuludur. Çünkü çok ağır günaha bulaşan kimseler, eğer bir taraftan vicdan azabına duçar olurlar ve diğer taraftan da Allah’ın bağışlamasına ve rahmetine karşı ümitsiz olarak doğru yola geri dönmeyi imkânsız görürlerse, kendi amellerinde bir değişiklik yapma düşüncesine hiçbir zaman girmezler; çünkü bunu yapmanın hiçbir faydası olmadığını düşüneceklerdir. Bazen de tam tersine daha fazla sapıklık ve isyana dalmalarına veya "bu toplum bizim bu duruma düşmemize neden oldu" diyerek kendi günahlarını ve suçlarını toplumun üzerine atıp daha fazla suç işleyerek bu toplumdan intikam almaya çalışmalarına sebep olmaktadır. Ama şefaate inanmak, onlara ümit kapısı açarak onların kendi amellerini değiştirme düşüncesine girmelerini ve hatta geçmişi telafi etmeye çabalamalarını sağlayacaktır ve bu durum günahkâr kimselerin terbiyesine ve toplumda emniyetin sağlanmasına sebep olacaktır.

Diğer taraftan da şefaatin genel olmaması ve günah, suç, şefaat eden ve şefaat olunan yönünden bazı şartlarının olması, bu konuya inanan kimselerin bu çok değerli fırsatı elden kaçırmamak için onun şartlarını hazırlamaya çalışmak ve zulüm, şirk vb. gibi şefaat edilmeyen günahlardan kaçınmak zorunda olacaklardır ve bu şekilde şefaate nail olmaya çalışacaklardır.

Bütün bunlar; Kuran ayetlerinin üzerinde durduğu şefaatin, ilahi peygamberlerin gönderiliş nedeni olan toplum fertlerinin tezkiyesi ve terbiyesi yönünde olan çok değerli bir vesile olduğuna dair delildir.[1]

Başka bir tabirle şefaat halk arasında, makamı ve değeri olan bir kimsenin büyük bir makama sahip olan birisinden bir suçun cezasını affetmesini veya yapılan bir hizmetin karşılığını artırmasını istemesi anlamına gelmektedir. Ama bilindik durumlarda, şefaat edenin şefaatini kabul eden kimsenin kendisine göre bazı delilleri ve şartları olabilir ama bu delil ve şartlar Allah-u Teala hakkında geçerli olmayabilir.

Allah-u Teala tarafından izin verilmiş olan şefaatçilerin şefaat hakları, onlardan korkulduğu veya onlara ihtiyaç duyulduğu için değildir tam tersine Allah tarafından ebedi rahmeti almaya az layık olan kimseler için açılmış olan ve bunun için de bazı şart ve kuralların belirlendiği bir yoldur.

Elbette şefaat kelimesi İslam kültüründe bazen daha geniş anlamda kullanılmaktadır ve bir başka vesileyle insanda her hayırlı etkinin ortaya çıkması anlamına da gelmektedir. Anne ve babanın çocuklarına karşı veya öğretmenlerin öğrencilerine karşı veya hatta müezzinin, onun ezanıyla namazı hatırlayan ve camiye giden kimselere karşı şefaat edeceklerinin söylenmesi, gerçekte, dünyada sahip oldukları o etkilerin hayırlarının kıyamet gününde şefaat şeklinde ortaya çıkacağı anlamına gelmektedir.

Aynı şekilde tövbe etmek, günahkârlar için bu dünyada bir çeşit şefaattir ve hatta başkalarına dua etmek ve onların ihtiyaçlarının Allah-u Teala tarafından giderilmesini istemek de “Allah katında şefaat” anlamına gelmektedir; çünkü bütün bunların hepsi, Allah-u Teala katında bir kimseye bir hayır ulaştırmak veya birinden bir şerri uzaklaştırmaktır.[2]-[3]



[1] Numune Tefsiri, c: 1, s: 223–246.

[2] Akait Dersleri, Misbah Yezdi, s: 482 ve 483.

[3] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurabilirsiniz: Numune Tefsiri, c: 2, s: 267 ve El-Mizan Tefsirinin tercümesi, c: 1, s: 239–277; konu: kıyamet günü şefaatin yeri, 440. soru (site: 470)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar