Gelişmiş Arama
Ziyaret
12536
Güncellenme Tarihi: 2011/05/23
Soru Özeti
Neden Hz. Ali, Ömer’in tayin ettiği altı kişilik şurada hilafet hakkının kendisinin olduğunu belirten nasslara ve delillere istinat etmedi?
Soru
Ömer vefat etmeden önce altı kişilik şura tayin etti. Sonra onlardan üç kişi geri çekildi. Daha sonra Abdurrahman b. Avf’da kenara çekildi Osman ile hz. Ali kaldılar. Neden hazreti Ali ilk baştan hilafet hakkının kendisinin ve peygamber tarafından bu hakkın kendisine verildiğini söylemedi? Acaba hz. Ali, Ömer’den sonra kendilerinden korktuğu bazı kimseler mi vardi?!
Kısa Cevap

İlkin; Hz. Ali (a.s.) şuranın üyesi olan altı kişi için Peygamberin (s.a.a.) kendisi hakkında söylemiş olduğu tavsiyeleri hatırlattı. Sahip olduğu faziletleri ve bu makama liyakatli olduğunu onlar için açıkladı. İkinci olarak; Hz. Ali (a.s.) eğer bazı zamanlarda ve bazı yerlerde sükût ediyor ve konuşmuyordu ise bu her hangi kimseden korktuğu için değil, bilakis İslam'ın korunması içindi. İmam Ali’nin (a.s.) Peygamber Ekrem’in (s.a.a.) ve İslam dinin en cesur yardımcısı ve savunucusu olduğu hem dostları tarafından hem düşmanları tarafından kabul edilmiş bir gerçektir. Bu yolda Allah hariç hiç kimseden ve hiçbir şeyden çekinmiyor ve korkmuyordu. İslam'ın yararına ve maslahatına sükût edilmemesi gereken yerlerde kesinlikle bir saniye bile sükût etmiyordu.  

Ayrıntılı Cevap

İmam Ali’nin (a.s.) Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a.) ve İslam’ın en cesur yardımcısı ve savuncusu olduğu hem dostları tarafından hem düşmanları tarafından itiraf edilmiş bir konudur. Bu yolda Allah hariç hiç kimseden ve hiçbir şeyden çekinmiyor ve korkmuyordu. İslam'ın yararı ve maslahatı için sükût edilmemesi gereken yerlerde kesinlikle bir saniye bile sükût etmezdi. Hz. Ali nin cesaretini ve leyletül mebit (Peygamber (s.a.a.) hicret ettiği gecede Onun yatağında yattığı geceye işarettir) ve İslam ın ilk döneminde gerçekleşen savaşlarda göstermiş olduğu olağan üstü fedakârlıklarını hangi insaf sahibi inkâr edebilir? İslam ın faydası ve maslahatı iktiza ettiği her yerde imam Ali kesinlikle sükût yapmazdı, miskali zerre kadar taviz vermez ve hemen harekete geçerdi. Peygamberin halifeliğini korumak için, kendisinden hariç hiç kimsenin bu makama layık olmadığını açık bir şekilde sahip olduğu nüfuzlu hitabetiyle açıklamıştı. Kendisinin Peygamberin (s.a.a.) vefatından hemen sonra ve kimsenin araya girmemek suretiyle Peygamberin halifesi olduğunu delille açıklamış ve böylelikle herkes için hüccet tamamlamıştı. İkinci halife tarafından tayin edilen altı kişilik şurada da sahip olduğu özellikleri ve bu makama daha layık olduğunu söylemişti. Bu şuranın geçmişi ve tarihçesiyle ilişkin tarih kitaplarında şöyle yazılmaktadır: "Ömer'in vefatı yaklaştığı zaman kendi halifesini tayin etmek için bir şura kurmaya karar verdi. Bu doğrultuda kendi elçisini Kureyşlilerden olan aşağıdaki şahısların yanına gönderdi; (Ali b. Ebi Talip, Osman b. Affan, Zübeyr b. Avvam, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf ve Sad b. Ebi vakkas). İkinci halife bu şahısları topladı ve vefatinden sonra bir evde toplanıp bu altı kişi kedi aralarından birisini seçip ona biat etmeleri gerekir ve biat yapmadan toplandıkları evden çıkmamalarını emretti ve devam ederek şöyle dedi: Bu altı kişiden dördü birisine biat eder birsi muhalefet ederse muhalefet edeni öldürün. Üç kişi biat eder ikisi muhalefet ederse ikisini öldürün."[1]

Hem Şia[2] hem ehlisünnet kaynakları Hz. Ali bu Şurada kendi faziletlerini anlatığını, hakkaniyetini ve bu makama daha liyakatli olduğunu şura üyeleri için tespit ettiğini nakletmişlerdir.

İbni Hacer Heysemi "es-sevaiku el-muhrike" adlı eserinde şöyle yazıyor: "Ali altı kişilik şurada uzun bir sohbet yaptı. Bu sohbetin bir bölümü bu şura öyelerine yönelik idi, bu bölümde şöyle buyuruyor: "Allah aşkına ben hariç içinizde peygamber hakkında bu sözü; "sen kıyamet gününde cennet ile cehennem (ehlini) bir birinden ayıran bir kimsesin" söylemiş olduğu bir kimse var mıdır? Elbette ki yok".[3]

İbni Ebil-Hadid hz. Ali detaylı bir şekilde onlarla konuştuğunu ehlisünnet arasında meşhur olduğunu kabul ediyor ve olayı daha geniş bir şekilde naklederek şöyle yazıyor: "Ali (a.s.) altı kişilik toplantıda şöyle komuştu: " Allah Resulü Müslümanlar arasında kardeşlik akdini kurduğu sırada içinizden birisini kendisi için kardeş seçti ve onu kendi kardeşi olarak içinizde ilan etti. Allah aşkına kendisi için kardeş olak seçtiği o kimse benden başka birisi miydi?" Onlar hayır dediler!. Ali dedi: Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu; "ben kimin mevlasıyım ise Ali de onun mevlasıdır" Peygamberin (s.a.a.) bu sözü hakkında söylemiş olduğu o kimse benden başka birisi miydi? Onlar hayır dediler!. Ali dedi: "Peygamber (s.a.a.) şöyle buyurdu:; "Harun Musaya oranla konumu ne idi ise sen de bana oranla aynı konumdasin. Ancak benden sonra peygamber yoktur" Peygamberin (s.a.a.) bu sözü hakkında söylemiş olduğu o kimse benden başka birisi miydi? Onlar hayır dediler!. Ali dedi: Peygamber (s.a.a) beraat süresinin iblağ edilmesi hakkında şöyle buyurdu:"bu süreyi ben ya benden olan bir kimse iblağ etmelidir" Peygamberin (s.a.a.) bu sözü hakkında söylemiş olduğu o kimse benden başka birisi miydi? Onlar hayır dediler!. Ali dedi: "Acaba Sahabe Peygamberi savaş'ın en kritik ve zor durumlarında terk edip Onu yanlız bıraktıklarında, benim ise hiçbir zaman Onu terk etmediğimi ve bırakmadığımı bilmiyor musunuz?" Onlar yine Hz. Ali'nin sözünü teyit ederek biliyoruz dediler!. Ali buyurdu: "ilk Müslüman olduğumu, Peygambere en yakın olduğumu bilmiyor musunuz?" Cevaben evet dediler!"[4]

Ehlisünnetin büyük şaysiyetlerinden bir kısım Amır b. Vasıle'den şöyla nakletmişlerdir: "Amır şöyle diyor: "ben şuranın öyesi olanların sözlerini kapının arkasından dinliyordum Ali şöyle buyurdu: "Halk Ebu Bekir'e biat etti oysa Allah'a yemin ederim ki ben ona oranla bu makama daha layıktim. Ancak ben, halk tekrar cahiliye ve küfür dönemine dönmesin ve Müslümanların arasında çekişmeler ve savaşlar çıkmasın diye sessiz kaldım...daha sonra halk Ömer'e biat etti, oysa ona oranla ben bu makama daha layık idim, ancak yine İslam dinin korunması için sessiz kaldım".[5]

Bu rivayet biraz farklıklarla ehlisünnetin diğer kaynak kitaplarında da nakledilmiştir.[6]

Şiilerin kaynak ve rivayetlerinde şöyle nakledilmiştir: "Hz. Ali'nin sohbeti bittikten sonra şura öyeleri kendi aralarında istişare etti ve şöyle dediler: biz Onun daha faziletli olduğunu, Onun hilafete daha layık olduğunu biliyoruz. Ancak Ali beytulmal ve diğer imkânları bölme noktasında hiç kimseyi başka bir kimseye tercih etmez. Onu halife seçersek diğer insanlarla yaptığı muamelenin aynısını bizimle de yapacaktır"[7]

Dolayısıyla şunu söylemek lazım: şuranın öyeleri Ali'ye (a.s.) tuttukları tek işkâl Onun sahip olmuş olduğu adaletli olma yönüdür. Sakife olayında da Aliyi, Ali'nin şakacı ve gülümser yüzlü olduğunu bahane ederek hilafet makamından uzaklaştırdılar.[8] Dolayısıyla onlar hakikatı bildikleri halde Hz. Ali onlara durumu çok açık bir şekilde hatırlatmıştır. Hz. Ali, bu makama tayin edildiğini belirten naslara isnat etmediğini savunun anlayış ve algı katiyen doğrudeğildir.



[1] TABERİSİ, Ahmet b. Ali, "ihticac", İran: Meşhed, neşri murtaza, b. t. 1403 h .k., c. 1, s. 147.

[2] HEYSEMİ, Ahmet b. Hacer, "es – sevaiku'l - muhrike fi reddi ala ehli' l - bidei ve ez-zendika", baskı 2, mektebetu el-kahire, 1385 h.k., s. 24.

[3] İbni ebi el-hadid, "şerhi nehcü'l - balaga", tahkik: Muhammed ebulfazl ibrahim, 1. Baskı, daru el-ihyai el-kutubi el-arabiye, 1378 h.k., c. 2, s. 61.

[4] 

[5] HİNDİ, Muttaki, "kenzu' l- ummal", Bayrut: müessesei er-resul, 1409 h.k., c. 5, s. 724; İBNİ ASAKİR, "tarih-i medinei dımışk", tahkik: ŞİRİ, Ali, Berut: daru el-fikr, 1415 h.k., c. 42, s. 434.

[6] HAREZMİ, Muvaffak b. Ahmet, "menakibi Harezmi", Kum: müessesei en – neşri el- İslam, 1414 h. k., s. 217.   

[7] TABERİSİ, Ahmet b. Ali, "ihticac", İran: Meşhed, neşri murtaza, b. t. 1403 h .k., c. 1, s. 210.

[8] TABARİ, Muhammed b. Cerir, "tarih-i el-ümemi ve el- mülük", Tahkik: Muhammed ebulfazl İbrahim, Lübnan / Beyrut: daru et – turas, c. 4, s. 229.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar