Gelişmiş Arama
Ziyaret
28987
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
Kadınların aylık adet görmesinin felsefesi nedir?
Soru
Bakara suresinin 222. ayeti şöyle buyurmaktadır: Ve senden kadınların aylık adet görmesi hakkında soruyorlar, bunun kadınlar için bir meşakkat olduğunu söyle. Aylık adet görme, kadınların cinsel organının işleyişi ve özel hormonların işlevinin tabii neticesini göstermekten başka bir şey midir? Bu kan akışının hedefi kadınlar için bir meşakkat midir? Eğer böyleyse bizim kötü niyetli bir tanrımız yok mudur?
Kısa Cevap

Adet kanının kaynağı, rahim damarlarının sıkışması ve kanla dolması, ardından onun salgısının pıhtılaşması ve mevcut kanların akışıdır. Kadının adet görme kanı, sağlıklı bir kadının beden sisteminin yapısı ve işleyişinin gereğidir ve onda kadın için bulunan acı, rahatsızlık ve zahmetlere rağmen, kanın çıkması şefkatli olan yüce Allah’ın kadınlara olan lütuflarından biridir. Ama kadınlar için şiddetli acı ve diğer sorunlarla birlikte olan bu çıkış, maddi dünya ve tabiatın gereğidir. Zira her zaman geceyi gündüz, faydayı zarar, huzuru zorluk, mutluluğu mutsuzluk ve sevinci hüzün ile birlikte kılan şey tabiat ve madde âleminin bu kanunudur. Bunların maddi dünya ve tabiatta birbirinden ayrılması mümkün değildir. Dikkat edilirse ayet sadece bu kan akmasının meşakkate neden olduğunu buyurmaktadır; Allah’ın kadınların acı çekmesi için böyle bir sistemi planlamış olması ise söz konusu değildir.  

Ayrıntılı Cevap

Bu sorunun sorulmasının nedeni, ilgili ayetin manasının doğru anlaşılmamasıdır. Meselenin hakikatinin aydınlanması için ayeti, manasını ve tefsirini beraberce gözden geçireceğiz. Yüce Allah bu ayette şöyle buyurmaktadır: “Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.”[1] Bu ayet adet halindeyken kadınlar ile cinsel ilişkiye girmekten sakınma hükmünün felsefesini beyan etmektedir; zira böyle bir durumda cinsel ilişkiye girmek, nefrete sebep olmakla birlikte, bugün tıbbın da ispat ettiği üzere birçok zararlara neden olmaktadır. Erkek ve kadının akim olması, cinsel hastalıklar mikrobunun gelişmesi için ortam oluşması, kadının cinsel organının iltihap tutması, erkeğin cinsel organı içine kirli kanın girmesi ve tıp kitaplarında belirtilmiş olan hususlar bu kabildendir.  Bundan dolayı doktorlar bu durumda olan kadınlar ile cinsel ilişkiye girmeyi yasaklamıştırlar. Öte taraftan bu kanın akması ve çıkması kadınları için şiddetli bir meşakkat ve acıyı beraberinde getirir. Adet görme kanının ortaya çıkmasının sebebi, rahim damarlarının daralması ve kanla dolması, ardından salgısının pıhtılaşması ve mevcut kanların akışıdır. Aylık adet görme esnasında dışarıya atılan kan, her ay muhtemel bir ceninin beslenmesi için rahmin içindeki damarlarda toplanan kandır; zira kadın rahmi her ay bir tohum üretir ve onunla eş zamanlı olarak rahmin içindeki damarlar hazır hale gelerek embriyoyu beslemek için kanla dolar. Eğer tohumun rahme girdiği bu esnada erkeğin embriyosu olan sperma orada bulunursa, embriyo ve cenin şekillenir ve rahmin damarlarındaki mevcut kanlar onu beslemek için kullanılır. Aksi takdirde rahim salgısının pıhtılaşması neticesinde ve damar duvarlarının yarılması neticesinde, mevcut kan dışarıya çıkar ve bu adet görme kanıdır. Burada bu haldeyken cinsel ilişkinin yasak olmasına dair başka bir delil elde edilmektedir; zira kadın rahmi bu kanları dışarıya atarken embriyoyu kabul etmek için hiçbir tabii hazırlık taşımaz ve bu yüzden ondan zarar görür.[2] Bundan dolayı kadınsal adet görme kanı, sağlıklı bir kadının beden sisteminin yapı ve işleyişinin gereğidir ve ondan kanın çıkması kadın için acı, rahatsızlık ve zahmetler taşısa da şefkatli Allah’ın kadınlara yönelik lütuflarındandır. Bu kanın çıkması kadın sağlığında çok etkilidir; öyle ki erginlik yaşından sonra ve yaşlanmadan önce kadınsal âdetin olmayışı kadın sağlığının negatif oluşuna ve onun tedavi edilmesi gerektiğine delalet eder; zira bu kan bedenden çıkmazsa ve kadın cenini beslemeyi gerektiren hamile halde de olmazsa, kadın damarlarında kanın varlığı onun sağlığı için çok tehlikeli olacaktır. Ama kadınlar için şiddetli acılar ve diğer sorunlar ile birlikte olan bu faydalı ve hayat bahşeden çıkış, madde dünyası ve tabiatın bir gereğidir; zira her zaman geceyi gündüz, faydayı zarar, huzuru zorluk, mutluluğu mutsuzluk ve sevinci hüzün ile birlikte kılan şey, tabiat ve madde âleminin bu kanunudur ve madde dünyası ve tabiatta bunların birbirinden ayrılması mümkün değildir. Madde dünyasında salt menfaat ve salt zevk (zorluk, meşakkat ve acı olmaksızın) beklentisi içinde olmamalıyız; zira böyle bir beklenti ne rasyonel ve ne de pratiktir. 

 


[1] Bakara, 222.

[2] Tefsir-i Numune, c. 2, s. 138-139.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar