Gelişmiş Arama
Ziyaret
8546
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
Firavun, Allah’ın imtihan vesile olan ameller aracılığıyla nasıl azap edilmektedir?
Soru
Bakara suresin 49. ayeti şöyle buyurmaktadır: Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı. Bu ayet uyarınca imtihan etmek için Allah’ın memuru olan Firavun neden öte taraftan Allah’ın kahrına maruz kalmaktadır?
Kısa Cevap

İlahi değişmeyen sünnetlerden biri kulların imtihana ve sınamaya tabi tutulmasıdır. Bu imtihan değişik ve farklı sebep, vesile ve olaylar ile gerçekleşir. Bazı durumlarda yüce Allah zalimleri başka fertlerin imtihan vesilesi kılar ve böyle bir durumda zalimlerin ilahi imtihanın vesilesi olduklarına dair haberleri olmaz. Zalimin imtihanın vesilesi karar kılınması, onun işinin çirkinliği ve azaba müstahak oluşundan bir şeyi eksiltmez. Zira yüce Allah ona sınamanın vesilesi olmasını emretmemiştir. Yüce Allah, tekvini olarak şartları, zalimin her ne zaman kendi irade ve seçimiyle bir zulüm işlediğinde, Allah’a muhalefet etmek olan mevcut zulmün başkalarının sınanma vesilesi olacak şekilde oluşturmuştur. Bu esas uyarınca, bu zulmün bu ferdin seçtiği bir fiil olması hasebiyle cezası bulunur ve zalim buna mürtekip olduğundan azaba maruz kalır.

Ayrıntılı Cevap

Yüce Allah bu ayette İsrail oğulları kavmine bahşetmiş olduğu büyük nimetlerden birine işaret etmektedir. Bu nimet Allah’ın en büyük nimetlerinden sayılan zalimlerin sultasından kurtulma nimetidir: Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı. Hal fiili genellikle devam ve süreklilik manasına geldiğinden, İsrail oğullarının sürekli Firavunların işkencesi altında olduğunu anlıyoruz. Onlar kendi gözleriyle günahsız oğullarının öldürüldüğünü ve öte taraftan da kızlarının da köle yapıldığını müşahede etmekteydi. Artı kendileri de daima işkence altında bulunmakta ve Kıptilerin ve firavunun etrafındakilerin köle, hizmetçi ve işçileri sayılmaktaydılar. Önemli olan şey, Kur’an’ın bu vakıayı İsrail oğulları için zorlu ve azim bir sınama saymasıdır (belanın manalarından biri imtihandır). Evet, gerçektende bütün bu eziyetlere tahammül etmek zor bir imtihan idi.[1] Ama neden firavun ilahi imtihanların vesilesi olan bu amellerinden dolayı azaba maruz kalmıştır? Cevabın açığa kavuşması için evrende meydana gelen hadiselerin değişik boyutlara sahip olduğuna dikkat etmek gerekir; bir hadise bir şahıs için azap ve bir başka şahıs için imtihan ve üçüncü bir şahıs için ise Allah katında yüksek bir derece ve makama gelmenin vesilesi olabilir. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Meydana gelen bela ve hadiseler, zalimlerin edeplenmesi, müminlerin imtihana tabi tutulması ve müminlerin derecelerin yükselmesi ve de ilahi velilerin kerametinin vesilesidir.[2] Öte taraftan ilahi değişmeyen sünnetlerden biri kulların imtihan ve sınanmasıdır. Kur’an bu ilahi sünnet hakkında şöyle buyuruyor: İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah, doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.[3] Bu imtihan değişik ve farklı sebep, vesile ve hadiseler ile gerçekleşir. Bazı fertler fakirlik, bazıları servet, bazıları hastalık, bazıları sağlık, bazıları güç, bazıları güçsüzlük ve olanaksızlık, bir halk sel ve deprem ve bir başka halk ise rahatlık ve huzur, bazıları hayır ve bazıları ise şer ile ilahi imtihana tabi tutulur. Kur’an sınama türlerini beyan ederek şöyle buyurmaktadır: Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.[4] Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, “Allah, aramızdan şu adamları mı iman nimetine lâyık gördü?” desinler. Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?[5] Yani sizin bazınızı diğer bazılarınıza sınama vesilesi karar kılıyoruz. Bazı durumlarda yüce Allah zalimleri başka fertleri imtihan etmek için vesile karar kılar ve onlar ilahi imtihanın bir vesilesi olduklarından habersiz olurlar. Zalimin imtihan vesilesi karar kılınması, onun işinin çirkinliği ve azaba müstahak oluşundan bir şey eksiltmez; zira yüce Allah ona sınama vesilesi olmasını emretmemiştir. Allah tekvini olarak şartları öyle bir şekilde hazırlamıştır ki her ne zaman bir zalim kendi irade ve seçimiyle bir zulme mürtekip olursa, yüce Allah onun bu zulmüyle başka fertleri imtihan eder. Ama başka bir taraftan ise bu zulüm ferdin seçmiş olduğu bir fiil olması hasebiyle ceza taşır ve zalim buna bulaştığından azaba maruz kalır. Hakeza diğer taraftan da yüce Allah birçok yerde kendi dinini zalimlerin vasıtasıyla desteklemiş ve dinine yardım etmiştir. Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: “Allah bu dine (İslam) hiç ehliyeti olmayan kimseler vesilesi ile yardım etmektedir.”[6] Her ne kadar bazen bu kâfir ve zalim fertlerin zalimce amelleri dinin güçlenmesi ve takviye edilmesine sebep olsa da onlar bu neticeden hiçbir ecir ve sevap almazlar. Bu açıklamayla söz konusu ayetin manası aydınlanmış oldu ve zalim bir ferdin amelinin ilahi sınamaya vesile olmasının onun işinin çirkinlik ve kötülüğünü yok etmediğini ve onun azabından bir şeyi eksiltmediği belirlenmiş oldu; zira yüce Allah ona bu sınamanın vesilesi olmasını emretmemiştir ve sınamaya vesile olan şey gerçekte onun zalimce yaptığı fiildir.   

 


[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c: 1, s: 248 ve 429 (00000), Neşri Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1374 h.ş.

[2] Nuri, Müstedrekü’l Vesail, c: 2, s: 438, 23 – 2400, Camiu’l Ahbar, قَالَ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ ع إِنَ الْبَلَاءَ لِلظَّالِمِ أَدَبٌ وَ لِلْمُؤْمِنِ امْتِحَانٌ وَ لِلْأَنْبِيَاءِ دَرَجَةٌ وَ لِلْأَوْلِيَاءِ كَرَامَةٌ, İntişaratı A’lul Beyt, Kum, 1408 h.k.

[3] Ankebut Suresi, 2 ve 3. ayet, " أَ حَسِبَ النَّاسُ أَن يُترَْكُواْ أَن يَقُولُواْ ءَامَنَّا وَ هُمْ لَا يُفْتَنُونَ(2)وَ لَقَدْ فَتَنَّا الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم‏"

[4] Enbiya Suresi, 35. ayet, " وَ نَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَ الخَْيرِْ فِتْنَةً  وَ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ "

[5] En’am Suresi, 53. ayet, "وَ كَذَالِكَ فَتَنَّا بَعْضَهُم بِبَعْضٍ..."

[6] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, El- Kafi, c: 5, s: 19, :"... إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَ جَلَّ يَنْصُرُ هَذَا الدِّينَ بِأَقْوَامٍ لَا خَلَاقَ لَهُمْ ...", Neşri Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar