Gelişmiş Arama
Ziyaret
9797
Güncellenme Tarihi: 2012/04/15
Soru Özeti
Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
Soru
Hz Zehra’nın şehadet günü hakkında Hz Peygamberin (a.s) vefatından 75 gün veya 95 gün sonra diye belirtilen tarihlerden hangisi daha güçlü görüştür?
Kısa Cevap

Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz Peygamberin (a.s) vefatından 95 gün sonra bunun gerçekleştiğine inanmakta ve bu tarihi muteber bilmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Sıddıka-i Tahire’nin yüce babasının vefatından sonra kaç gün hayatta kaldığı hususunda hadis ve tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazıları bunun 40 gün, bazıları 6 ay ve bazıları da 8 ay olduğunu belirtimiştir.[1] Merhum Ebu’l Ferec İsfahani Mekalitu’t Talibin kitabında şöyle demektedir: Hz Fatıma Zehra’nın Hz Peygamberin (a.s) vefatından sonra ne kadar hayatta kaldığı hususunda görüş ayrılığı vardır; öyle ki bu hususta zikredilmiş en az süre 40 gün ve en fazla zikredilen zaman ise 8 aydır. Ama bizim yanımızda kesin ve makbul olan şey, imamlardan (a.s) nakledilen rivayetlerdir: İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sıddıka-i Kübra’nın (a.s) vefatı, Hz Peygamberin (a.s) vefat etmesinden 3 ay sonra gerçekleşmiştir.”[2] Aynı şekilde Merhum Şii Taberi, Delailu’l İmame kitabında kendi senet zinciriyle İmam Sadık’tan (a.s) bir takım rivayetler nakletmiş ve İmam (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hz Sıddıka-i Tahire Cemadiu’l Ahir ayında Salı günü ayın üçünde ve Hicri 11. yılda dünyadan göçmüştür.[3] Bu iki rivayet Şii âlimlerinin ekseriyetinin görüşüne temel teşkil etmektedir. Ama bir grup sahih rivayetler esasınca da bu müddet 75 gündür. Bu rivayetlerin birisi Merhum Kuleyni’nin İmam Sadık’tan (a.s) naklettiği şu rivayettir: “Fatıma’nın (a.s) bu dünyadan göçmesi yüce babasının vefatından 75 gün sonra idi.”[4] Bu rivayetler de Merhum Kuleyni gibi bazı Şii âlimlerinin görüşüne temel teşkil etmektedir. Elbette bu iki grup sahih rivayet arasındaki ihtilaf sebebinin rivayetlerin söylendiği dönemde harflerin üzerinde noktaların olmamasından kaynaklanması muhtemeldir. “خمسه و سبعون” ile “خمسه تسعون” kelimelerinin birbirine benzerliği bunu teyit etmektedir. Büyük şahsiyetlerin çoğu Cemadiu’s Sani’nin üçüncü gününü (Hz Peygamberin (a.s) vefatından 95 gün sonrasını) en muteber görüş bilmektedir.

Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki adrese müracaat ediniz:

Ehli Sünnet kaynaklarında Hz Fatıma’nın şehadeti, 18327. Soru (Site: 17933).   

 


[1] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c: 43, s: 189, hadis 19.

كشف الغمة] وَ نَقَلْتُ مِنْ كِتَابِ الذُّرِّيَّةِ الطَّاهِرَةِ لِلدُّولَابِيِّ فِي وَفَاتِهَا ع مَا نَقَلَهُ مِنْ رِجَالِهِ قَالَ لَبِثَتْ فَاطِمَةُ بَعْدَ النَّبِيِّ ص ثَلَاثَةَ أَشْهُرٍ وَ قَالَ‏ ابْنُ شِهَابٍ سِتَّةَ أَشْهُرٍ وَ قَالَ الزُّهْرِيُّ سِتَّةَ أَشْهُرٍ وَ مِثْلُهُ عَنْ عَائِشَةَ وَ مِثْلُهُ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ وَ عَنْ أَبِي جَعْفَرٍ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ ع خَمْساً وَ تِسْعِينَ لَيْلَةً فِي سَنَةِ إِحْدَى عَشْرَةَ وَ قَالَ ابْنُ قُتَيْبَةَ فِي مَعَارِفِهِ مِائَةَ يَوْمٍ وَ قِيلَ مَاتَتْ فِي سَنَةِ إِحْدَى عَشْرَةَ لَيْلَةَ الثَّلَاثَاءِ لِثَلَاثِ لَيَالٍ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ وَ هِيَ بِنْتُ تِسْعٍ وَ عِشْرِينَ سَنَةً أَوْ نَحْوِهَا

[2] Ebu’l Ferec, Ali ibni’l Hüseyin İsfahani, (356 ö) Mekatilu’t Talibin, s: 59 – 60, Tahkik Seyyid Ahmet Sıgar, Beyrut, Daru’l Marife, bita.

[3] Tebersi, Fazl bin Hasan, Eminu’l İslam, İ’lamu’l Vera, s: 152, El-Faslu’l Salis fi zikri vakti ve feinneha ve movzii gabriha (s.a), İntişaratı Daru’l Kitabi’l İslamiye, Tahran; Hezzaz-ı Kummi, Ali bin Muhammed, Kifayetu’l Eser, s: 63, İntişaratı biydar, Kum, 1401 h.k.

[4] El- Kafi, c: 1, s: 458, Babı Movlidi Ez Zehra Fatıma (s.a), hadis 1,

مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى عَنْ أَحْمَدَ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنِ ابْنِ مَحْبُوبٍ عَنِ ابْنِ رِئَابٍ عَنْ أَبِي عُبَيْدَةَ عَنْ أَبِي عَبْدِ اللَّهِ ع قَالَ إِنَّ فَاطِمَةَ ع مَكَثَتْ بَعْدَ رَسُولِ اللَّهِ ص خَمْسَةً وَ سَبْعِينَ يَوْماً

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar