Gelişmiş Arama
Ziyaret
8147
Güncellenme Tarihi: 2012/03/11
Soru Özeti
Fıkhi hükümlerin bir nedenselliği var mıdır?
Soru
Duyduğuma göre fıkhi hükümlerin bir nedenselliği olmadığı söylenmektedir! Bu cümlenin kendisinin bir nedenselliği var mıdır? Neden nedenselliği yoktur? Fıkhi hükümlerin nedenselliğinin olmaması sizin tarafınızdan kabul edilmekte midir?
Kısa Cevap

Aşağıdaki noktalar eşliğinde soruya cevap verilecektir:

1. Tüm ilahi hükümler maslahatlar ve sakıncalar esasıncadır; yani hiçbir şey cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerin hikmetsiz, ölçüsüz, kritersiz ve etkileri gözetilmeksizin insanlığa sunulması ve onlarda bir nedenselliğin bulunmaması diye bir şey söz konusu değildir.

2. Ayet ve rivayetlerde külli ve cüzi olarak bir takım hikmetlere (nedenselliklere) işaret edildiği belirtilmelidir. Bazı durumlarda da karinelerden ve ilahi buyrukların külli ruhundan yola çıkarak bu hikmetlere ulaşılabilir.

3. Eğer bazı yerlerde fıkhi hükümlerin nedenselliği beyan edilmemişse, bizzat bu nedensellik, hikmet ve bir maslahat taşır. Bu, insanda taabbud, ubudiyet ve kulluk ruhunun geliştirilmesidir.

4. İnsan aklı kısıtlıdır ve hükümlerin tüm detaylarına ulaşamaz. Eğer insan aklı hükümlerin detaylarını ve hatta bazı gelen hususlarını kavrayamıyorsa, ilahi hükümleri eksik bilmemek ve reddetmemek gerekir; zira yüce Allah’ın ilim ve hikmeti, kullarının maslahatını gözetmeksizin hiçbir buyruğu dile getirmesine izin vermez. Böyle bireyler her zaman ilahi buyrukları takip etme çabasında olurlar.

 

Ayrıntılı Cevap

Birkaç noktayı açıklayarak sorulan soruya yanıt vereceğiz:

1. İlahi hükümlerin tümü maslahat ve sakıncalar esasıncadır ve biz fıkhi hükümlerin nedenselliğinin olmadığını kabul etmiyoruz. Hiçbir İslami hüküm cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerde nedenselliğin olmaması diye bir şey söz konusu değildir. Tevhit temellerini sağlam kılan ve kesin deliller üzere İslam’ı yasalaştıran yüce Allah’ın mutlak anlamda gani olduğuna ve sonsuz ilim ve hikmet taşıdığına inanan kimseler, Hz. Peygamberin (s.a.a) yüce Allah tarafından insanlığa getirdiği tüm İslami buyruklar, hükümler ve kanunların maslahat ve faydalar taşıdığı hususunda hiçbir şüphe duymaz; zira yüce Allah’ın ilim ve hikmeti, hiçbir buyruğu kullarının maslahatını gözetmeksizin dile getirmeye izin vermez. Böyle bireyler de her zaman ilahi buyruklara uymaya çalışır ve hükümlerin felsefesinin detaylarını bilip bilmemek onların ruh haline bir etkide bulunmaz. Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Ben, Allah Tebarek ve Teala’nın helal buyurduğu her şeyde kullarının maslahat ve bekasının bulunduğunu, kullarının ona ihtiyaç duyduğunu, ondan müstağni olmadığını ve haram kıldığı her şeyde de kullarının haram kılınan şeylere ihtiyaç duymadığını ve bu hususların insanı yok olmaya yönelten bozgunculuğun nedeni olduğunu gördüm.”[1]

2. Her ne kadar insan aklı sınırlı olsa ve hükümlerin tüm maslahat, hikmet ve nedenselliğini kavrayamasa da ayet ve rivayetlerde bazı hükümlerin hikmet, kıstas ve eserlerine genel veya detaylı bir şekilde işaret edildiğini ve karinelerden yola çıkarak bir takım noktalara ulaşılabileceğini bilmek gerekir. Şeyh Saduk’un “İlelu’ş-Şerayi” kitabı hükümlerin hikmet, felsefe ve nedenselliğini açıklamaktadır ve bu kitapta ilgili rivayetlerin çoğu bir araya getirilmiştir. Biz örnek sıfatıyla sadece ilahi farzların ve hükümlerin en önemlilerinden sayılan namaza işaret ediyoruz: Yüce Allah insanı beyhude yaratmadığından ve insan da fıtri olarak ilahi kemali istediğinden, bu kemale ulaşmak için bir yolun olması gerekir. Özet olarak yüce Allah’a kulluk ve itaat etmeyi gerektiren yol bilinç ve şuur olmaksızın kat edilmez ve bilincin karşısında da gaflet yer alır. Gaflet, nefsi arındırmada ve ilahi yakınlık ve kemale ermede bir engeldir. Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Gaflet ruhun sapması ve talihsizlik türlerinin anasıdır.”[2] Gafleti gidermenin önemli yollarından biri gece ve gündüz kılınan beş öğün namazdır.[3] Kötülüklerden ve çirkin işlerden sakınmanın namazın neticelerinden olduğunun belirtilmesi bu yüzdendir: (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak ( namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.[4]

3. Yüce Allah’ın bazı yerlerde bazı hükümlerin hikmetine işaret etmemesi, bizzat bir hikmet esasıncadır. Örneğin bu hususta bilginin verilmemesi yüce Allah’ın insanda taabbud ve kulluk psikolojisini takviye etmesi içindir. Eğer bir insan yüce Allah’a kulluk yapmak istiyorsa, sabah namazının neden iki ve öğle namazının neden dört rekat olduğunu bilmemesi onun kulluğuna bir halel getirir mi?! Her ne kadar namazın rekat sayısı bile bir nedenselliğe sahip olsa da bundaki en önemli nedenselliğin Allah’ın insanı sınamak ve ondaki kulluk psikolojisini geliştirmek istemesi olduğu söylenebilir; yani insan ben Rabbimin hikmet sahibi olduğuna inanıyorum, O’nun bir şeyi boşuna söylemeyeceğini biliyorum, O’na teslimim ve her ne kadar neden sabah namazını iki rekât ve öğle namazını dört rekat kıldığımı bilmesem de bu amelleri yapıyorum, diye söylemelidir.

4. Şu noktanın son olarak belirtilmesi zorunluluk addetmektedir: Dini hüküm ve buyruklar insanların saadet ve mutluluğunu her açıdan temin etmek için Allah tarafından gönderilen ve peygamberler ve dini önderler vesilesiyle insanlara getirilen reçetelerdir. Eğer bir kimse bir hükmün hikmet ve felsefesini anlamazsa, onu eksik bilmemeli, reddetmemeli ve her şeyi kendi eksik beşeri aklıyla ve ilahi vahyin bilgisinden yoksun olarak değerlendirmemeli ve netice almamalıdır. Eğer bir şahıs kendi hastalığı için bir doktora müracaat ederse ve doktor onun hastalıklarını tedavi etmek için bir takım ilaçlar yazarsa, böyle bir şahıs ilk etapta neden filan ilacı yazdın diye doktora sorar mı? İkincisi, eğer doktor hastanın hikmeti hakkında bilgi sahibi olmadığı bir ilaç verirse, hasta onu etkisiz ve faydasız telakki eder mi?

O halde yukarıdaki açıklamalara binaen kendi aklımızın ölçü, kabiliyet ve kapsamı çerçevesinde şerî hükümlerin nedensellik ve hikmetini öğrenmeye koyulabilir ve onlar hakkında soru sorabiliriz. Bizim soru sorma hakkımız bulunmakla birlikte asla sınırlı beşeri bilgilerimizle hükümlerin sır ve felsefesinin tüm detaylarını öğrenme beklentisi içinde olmamamız gerekir; zira bu hükümler günümüzdeki tüm görkemli bilim ve bilgilerin karşısında, denizin damla mukabilindeki pozisyonunu andıran bir kaynaktan türemiştir. Esasen bilmediklerimiz karşısında bildiklerimizin naçiz oluşu, bugün dünyadaki büyük bilginlerin açıkça itiraf ettikleri bir konudur.Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için “Hikmetin kaynakları ve hükümlerin felsefesi” konusuna müracaat edilebilir.

 


[1] Hürr’ü Amuli, Muhammed bin Hasan bin Ali, Vesailu’ş Şia, c. 25, s. 51, hadis 31146, müessese-i A’lu’lBeyt (a.s), Kum, çapı evveli 1409 h.k.

[2]AgaCemalu’d Din Hunsari, Şerhi Gureru’l Hikem, c. 1, s. 369, danişgahı Tahran, çapı evvel, 1366 h.ş.

[3]Vesailu’ş Şia, c. 4, s. 14 – 15.

[4]Ankebut Suresi, 45. ayet.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar