Gelişmiş Arama
Ziyaret
3834
Güncellenme Tarihi: 2018/10/04
Soru Özeti
Sad suresi 26’ıncı ayetin tefsiri
Soru
Sad suresi 26’ıncı ayetin tefsiri
Kısa Cevap
 «يا داوُدُ إِنَّا جَعَلْناكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُمْ بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ ...» Sad suresinin 26’ıncı ayetinde Hz. Davut (a.s) hitap alınmıştır. Allah Teala bu ayette Hz. Davut (a.s)’a hitap ederek onu yeryüzünde halifesi ve vekili karar kılmıştır.[1] Böylece toplumsal bazda diğer ulvi peygamberler gibi insanları tevhide ve ahlaki değerlere sarılmaya davet etsin. Bu ayeti kerimede Allah Teâlâ Hz. Davut (a.s)’a vermiş etmiş olduğu Risâlet görevinin yanı sıra insanlar arasında ki ihtilafları çözme ve yargılama görevini vermiştir. İnsanlar aralarında ortaya çıkan anlaşmazlıklarda ona başvurmakta ve Hz. Davut (a.s)’da aralarında hükmederek hakkı onlara beyan etmekteydi.
«وَ لا تَتَّبِعِ الْهَوى‏ فَيُضِلَّكَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ» “Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah'ın yolundan saptırır.” Ayeti kerimede geçen bu cümleyle insanlar arasında hükmederken heva hevese ve nefse uymanın haktan ve hakikatten uzaklaşmaya yol açacağını bildirmektedir.  İnsanlar arasında anlaşmazlıkları giderme ve hüküm verme noktasında ayet özellikle hak kelimesi üzerinde vurgu yaparak verilecek hüküm ve yargının hak üzere olması gerektiğini aşikâr etmiştir. Böylelikle taraflar zulme maruz kalmaz ve hakları zayi olmaz.
Ayeti kerimede geçen «وَ لا تَتَّبِعِ الْهَوى» “heva hevesine uyma” tabiri bizlere insanın nefsani arzularının ve isteklerinin hakkın karşısında olduğunu ve ilahi çizgiden sapmaya yol açacağını göstermektedir. Öyleyse bu uzak durulması gereken bir paradigmadır.
Bu ifadede Hz. Davut (a.s) hitap alınmıştır. Oysaki o sahip olduğu ismet ve masumiyetten ötürü insanların anlaşamadıkları meseleleri çözerken ve neticelendirirken nefsani isteklerine meyletmekten beri ve uzaktı.
Bu noktada söylenmesi gereken: öncelikle bu ayet ilahi hükümlerin beyanı makamında olup vurgu ve tekitle birlikte olması doğaldır.
Saniyen yargılama, hüküm ve anlaşmazlıkların çözümü ilahi hukukun bir parçasıdır. Semavi dinlerde ezcümle Hz. Davut (a.s) hakkında vuku bulması ve netleştirilmesi tabiidir. Bu durum onun sahip olduğu ismet ve masumiyetle çelişmez. Zira ismet hasleti Masumdan iradesini selp etmez.  Masumda toplumun diğer ferleri gibi ilahi emir ve yasaklarda mükelleftir. Ama sahip olduğu ismet onu hakka muhalefet etmekten korur. Mükellef olmaktan ve teklife maruz kalmaktan beri kılmaz. Bilakis verilen görevler ve teklifler onun konumunu ve Risalet’ini bizlere gösterir.
Elbette bazı müfessirler[2] Allah Teâlâ’nın Hz. Davut (a.s)’a hak ve adalet üzere hükmetmesini emretmesini ve nefsin arzularına tabi olmaktan men etmesini diğerlerinin ikazı olarak yorumlamışlardır. Yani herkim insanların yönetiminde ve hükümetinde yer alırsa hak üzere hükmetmeli ve batıla tabi olmaktan sakınmalıdır. Yoksa Hz. Davut (a.s) sahip olduğu ismet üzere insanlar arasında her daim hak üzere hükmetmiş ve batıla tabi olmamıştır.
Yapılan bu açıklamaya şöyle bir tenkit söz konusudur: Ayeti kerimede Hz. Davut (a.s)’a hitabın sadece diğerlerinin ikazı için olduğuna Hz. Davut (a.s)’ın ismetini delil gösterip kendisini bu hitaptan beri görmek için yeterli bir delil değildir. Zira açıklandığı üzere ismet iradenin selbi anlamı taşımaz. Bilakis ismetle birlikte ihtiyarda söz konusudur. Diğer bütün insanlara olduğu gibi insanın ihtiyarı var olduğu sürece teklif var olmakla birlikte gereklidir de. Bunun tersi bir durum söz konusu olursa bu kişi hakkında vacip ve haram kavramları anlamını yitirir ve itaat ve isyan ayrımı söz konusu olmaz. Bu durumun kendisi ismeti boşa çıkarır. Zira bizler Hz. Davut (a.s) ismet sahibidir dediğimizde kastımız onun günah işlemeyeceğidir. Günah teklif varsa söz konusudur.[3]
«إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذابٌ شَدِيدٌ بِما نَسُوا يَوْمَ الْحِسابِ» “Allah'ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.” ayeti kerime’nin son pasajı genel olarak net bir şekilde vurgu yaparak ilahi görev ihlalini ve sapmayı yasaklamaktadır. Bu durum hukuki bir sorunun çözümü içinde geçerlidir, şiddetli azaplara sebebiyet veren büyük günahlar içinde. Bütün sapmaların ve günahların kaynağı, sebebi  gaflet, kıyamet gününün sorumluluğunun reddi ve amellerimizin Rabbin huzurunda hesaba çekileceğinin inkarıdır. İnsanın kıyamet günü hesap vereceğini unutması ve gaflet etmesi duçar olduğu bütün günahların, sapmaların ve sapkınlıkların sebebidir. Başka bir ifadeyle insanın heva hevesinin peşinden gitmesinin yasaklanma sebebidir. Zira heva ve hevese uymak insanın hesap gününden gaflet etmesine yol açar ve kıyamet gününü unutmak şiddetli azaplar doğurur. Burada unutmaktan kasıt o günün geleceğine ve hesap vereceğine itina etmemesidir.
Bu ayeti şerifin delaleti bütün sapmaların ve sapkınlıkların kaynağı kıyamet gününden gaflet edilmesidir. Daha açık bir ifadeyle bütün günahlar ve isyanlar hesap vereceğimize itina etmememizden kaynaklanır.[4]
 
 

[1] Elbette bazı müfessirler hilafet ve verasetin peygamberin halifesi olduğunu ilahi hilafet olmadığını iddia etmişlerdir ancak «إِنِّي جاعِلٌ فِي الْأَرْضِ خَلِيفَةً» “Ben yeryüzünde bir halife karar kılacağım.” Ayeti göz önüne alındığında bu görüşün doğru olmadığı anlaşılır. Seyit Muhammet Hüseyin Tabatabayi, El’Mizan Fi Tefsir’il-Kuran, 17.c, 194.s, islami yayınlar bürosu, Kum
1417.k.
[2] Alusi, Seyit Mahmut, Ruh’ul-Meani fi tefsir’il-kuran’ul-azim, 12.c, 179.s, dar’ul-kutup ilmiye, beyrut, 1415.k.
[3] El’Mizan Fi Tefsir’il-Kuran, 17.c, 195.s,
[4] Baş vurunuz: Hüseyni Hamedani, Seyit Muhammet Hüseyin, Envar Dirahşan, 14.c,115-116, lütfü kitap furuşi, tahran, 1404.k; El’Mizan Fi Tefsir’il-Kuran, 17.c, 194-196.s.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar