İnsanların işleyecekleri büyük günahların hepsi aynı derecede değildirler. Buna binaen günahların af edilmesi de günahın çeşidine ve türüne bağlıdır. Bir günah vardır ki bir istiğfar dilemekle af olunması mümkündür, ama bir başka günah vardır ki daha fazla zahmete katlanmak ve daha fazla telafi edilmeyi ister. Elbette İslam dininde insan yaşadığı sürece (tövbe ederek) Allaha dönme fırsatına sahiptir. Bu maksada kavuşmak için Allahtan yardım diledikten ve Allahın evliyalarına tevessül ettikten sonra bütün gücümüzle Allah ve insanlar hakkında telef ettiğimiz hakları telafi etmeye çalışmamız gerekir.
Konuya başlamadan önce İslam düşünürlerin kısaca günahı büyük ve küçük olmak üzere ikiye ayırdıkları bağlamındaki görüşlerini hatırlatacağız. Daha sonra günahların eserini hayatımızdan silecek noktasında bize yardımcı olabilecek yolları açıklamaya çalışacağız.
İslami metinlerde büyük günah hakkında üç görüş var olmaktadır. Sorunun cevabına kavuşmak için bu görüşlerden haberdar olmak için faydalı olduğuna inandığımız için bu görüşlere işaret edeceğiz:
Bir: Büyük günahtan maksat hakkında cehennem sözü verilmiş olan günahlardır.
İki: Büyük günah hakkında rivayet ve ayetlerde kesin haram olduğu hükmü belirlenmiş olan günahlardır.
Üç: Bazı rivayetlere göre Allah’ın azameti ve büyüklüğü karşısında işlenen bütün günahlar büyüktürler. Eğer bazı günahlar küçük günah olarak belirlenmişler ise bu sadece başka günahlara mukayese edildiği taktirdedir. Ama haddi zatında bunlar yine büyük günahlardır.
Bu bağlamda daha fazla bilgi edinmek için bkz:
آمرزش گناهان شمارۀ 843 (سایت: 914)"
Bu mukaddimeye dikkatle İslami öğretilerde dikkate alınmış olan meselelerden birisi şudur: insanın helak olmasına neden olan şey insanın ilahi düsturlardan uzak durması ve ayet ve rivayetlerde hakkında büyük azap sözü verilmiş günahlara yönelmesidir. Ama unutulmaması ve kendisinden gaflet edilmemesi gereken nokta şudur: günahın insanın bireysel ve toplumsal hayatında bırakacağı negatif eserlerine rağmen insan her zaman iyiye doğru yönünü değiştirebilme yeteneğine sahiptir. Zira İslam dininde çıkmaz cadde yoktur. Herkes her durumda kendi güzergâhını kendi hayrına neden olacak şeylere döndürme yetisine sahiptir.
Günahın Eserlerini Silme Yolları
Bazı güzel ve iyi amellerle günahların eserini silme eylemine “tekfir” denilmektedir. Bu tür amellerin çok fazla oldukları hesabiyle biz burada bir kısmına işaret edeceğiz.
- Farz ve müstahap namazları kılmak: Allah’u Teala kur’an’ı kerimde şöyle buyuruyor: “(Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür”.[1]
- İstiğfar Dilemek: Günahların af olunmasına neden olan şeylerden birisi işlenmiş olan günahtan dolayı istiğfar dilemektir. Bu konu birçok rivayette zikredilmiştir. İmam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: “İnsan her hangi bir günaha bulaştığı vakit akşama kadar ona mühlet veriliyor. Eğer istiğfarını dilerse onun işlemiş olduğu o ameli dikkate alınmaz ve göz ardı ediliyor”.[2] İmam başka bir rivayette şöyle buyuruyor: “yedi saat kendisine mühlet veriliyor. Eğer günahından pişman olur tövbe ederse onun için işlemiş olduğu bu günahı yazmayacaklar. Ama eğer yedi saat geçti ve kendisi bu günahından pişman olmamış ise onun için bu günah yazacaklar”. Devamında şöyle buyuruyor: “Mümin olan bir kimsenin, bezen işlemiş olduğu günahı yirmi yıl sonra aklına gelir ama kâfir işlemiş olduğu günahı hemen işlediği andan sonra unuttur”.[3] Başka bir rivayette masumdan (a.s.) şöyle nakledilmiştir: “Her derdin bir ilacı vardır ve günahın ilacı da istiğfardır”.[4] Günahın insanın vücudunda bırakmış olduğu eseri yok edecek istiğfar hakkında dikkate alınması gereken nokta şudur: İstiğfardan maksat dille söylenen “estağfirullah” zikri değildir. Herkes gece gündüz Allah ve insanların hakkını çiğner, ayaklar altına alır, yok eder ve sonra gidecek “estağfirullah” zikrini diyerek işlemiş olduğu bu günahın vücudunda bırakmış olduğu kötülükleri yok edecek anlamında alınmamalıdır. Oysaki bu zikir tek başın fayda vermediği gibi negatif eserleri bile olabilir. İmam Rıza (a.s.) şöyle buyuruyor: “Diliyle istiğfar dileyip kalbinde işlemiş olduğu kötü amellerden pişman olmayan bir kimse kendisiyle alay etmiştir”.[5]
- Peygamber (s.a.a) ve Onun Ehlibeyt’ine (a. s.) selavat göndermek: Günahların eserini aradan yok edecek amellerden bir diğeri Muhammed (s.a.a.) ve Onun Ehlibeytine (a.s.) çok selavat göndermektir. İmam Rıza (a.s.) şöyle buyuruyor: “Günahlarını af ettirecek amelleri yapmaya gücü yetmeyen bir kimse Muhammed (s.a.a.) ve onun Ehlibeytine (a.s.) çok selevat göndersin. Bu amel onun günahlarını aradan götürür yok eder”.[6]
Şimdi burada günahların insanda bıraktığı eserleri yok edecek diğer amellere fihristsel olarak işaret edeceğiz:
Şaban ayında oruç tutmak,[7] mazluma yardım etmek ve müminlerin sıkıntılarını gidermek,[8] ölmek için üzülmek,[9] müezzinin azanından sora namaz kılmak için camiye gitmek,[10] Kuran okumak,[11] imam Hüseyin’in (a.s.) başına getirilen musibetler için ağlamak,[12] Peygamberin (s.a.a.) ve Masum İmamların (a.s.) kabrini ziyaret etmek,[13] Allahın evine (kabeye) bakmak,[14] halvet ve tenha yerlerde Allahtan hayâ ederek günah işlememek,[15] hasta olan bir müminin ihtiyaçlarının giderilmesi için çabalamak,[16] ramazan ayında oruç tutmak ve ramazan ayında midesini korumak, cinsel arzularını ve dilini kontrol etmek,[17] bütün bunlar günahların silinmesine yardımcı olur.
[1] Hûd, 114.
[2] Kuleyni, Muhammed b. Yakup, “Kafi”, Tahran: Darul Kitabul İslamiye, 1365, h.ş. c. 2, s. 437. Hadis no: 1.
[3] A.g.e. hadis no: 3.
[4] A.g.e. s. 439, hadis no: 8.
[5] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyrut: müesesetül vefa, 1404, h.k. c. 75, s. 345, hadis no: 11.
[6] A.g.e. c. 91 s. 48, Hadis no: 2.
[7] A.g.e. c. 94, s. 91, Hadis no: 5.
[8] A.g.e. c. 75, s. 68, Hadis no: 5.
[9] A.g.e. c. 73, s. 16.
[10] A.g.e. c. 81, s. 154.
[11] A.g.e. c. 89, s. 17, Hadis no: 18.
[12] A.g.e. c. 44, s. 283, Hadis no: 17.
[13] Saduk, Muhammed b. Ali, “Men la Yahduru’l Fakih”, Kum: intişarati camiatu Mudderisin, 413, h. ş., c. 2, s. 577.
[14] A.g.e. c. 2, s. 204, hadis no: 2142.
[15] A.g.e. c. 4, s. 412, Hadis no: 5894.
[16] A.g.e. c. 4, s. 412.
[17] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyrut: müesesetü’l vefa, 1404, h.k. c. 93, s. 371, hadis no: 55.