İkilem vaziyetinde olan ve yolculuğunun tam zamanını bilmeyen bir yolcunun iki hali vardır:
1- Eğer tam olarak kalma müddetini bilmiyorsa ama bir yerde en az on gün kalacağını biliyorsa (mesela hastanede yatan bir hastanın tam olarak taburcu olma tarihini bilmemekle birlikte en az on gün orada kalacağını bilmesi gibi), diğer şartların bulunmasıyla namazını tam olarak kılmalıdır.
2- Eğer kalma müddetini hiç bilmiyorsa ve (on günden daha az ve on günden daha fazla arasında) ikilem halindeyse, bu şahıs otuz güne kadar namazını seferî kılar ama otuz gün geçtikten sonra orada az bir süre kalsa bile, namazını tam kılmalıdır.[1]
[1] Eğer yolcu sekiz fersaha ulaştıktan sonra bir yerde kalır ve bütün otuz gün gitme ve kalma arasında ikilem yaşarsa, otuz gün geçtikten sonra orada az bir süre kalsa bile, namazını tam kılmalıdır. Bir yerde dokuz gün veya daha az kalmak isteyen bir yolcu, orada dokuz gün veya daha az bir süre kaldıktan sonra, yeniden bir dokuz gün veya daha az kalmak isterse ve bu durum otuz güne kadar sürerse, otuz birinci gün namazını tam kılmalıdır. Otuz gün ikilem halinde olan bir yolcu, eğer otuz gün boyunca bir yerde kalırsa namazını tam kılmalıdır. O halde onun bir bölümünde bir yerde ve diğer bir bölümünde de başka bir yerde kalırsa, otuz günden sonra da namazını seferî kılmalıdır; Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmam Humeyni), c. 1, s. 727 ve 728, mesele. 135, 1354 1355.