Taklit mercilerinin fetvasına göre yüze tokatla vurulduğunda kızarma,morarma ve siyahlık olursa her birinin diyeti vardır, bunlar olmazsa yoktur. Yüzün dışında bir yer kızarma, morarma veya siyahlık olacak şekilde darpedilirse diyeti yüzün diyetinin yarısıdır.
Yüze tokatla vurulduğunda kızarma veya morarma olmazsa diyeti yoktur, ama vuran kişi karşı tarafın rızasını almalıdır.
Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin de içinde bulunduğu birçok taklit merciî yüze tokatla vurulmasının şer’i hükmü hakkında şöyle buyuruyorlar:
Yüze tokatla vurulduğunda yüzde kızarıklık olursa 1,5 şer’i miskal sikkeli altın, morarısa 3 miskal, siyah olursa 6 şer’i miskal sikkeli altın ödenmelidir.[1] Ama vurmaktan dolayı yüzde değişiklik olmazsa diyeti yoktur. Ancak üzerinde bir şey kalmaması için şu iki yoldan biri yapılmalıdır: Vurulan tokattan ve başkalarının önünde şahsına yapılan hakaretten dolayı rızasını almalı veya kısas yapmalıdır. Kısas için ise önce erkek tarafından bir kadın vekil edilmeli ve aynı ölçüde o kadına bir tokat vurmalıdır.
Hatırlatmak gerekir ki kısas, şer’i hakimin hükmü olmadan insanların kendi başlarına uygulayabileceği meselelerden değildir. Kısas, müslümanların hakimi veya onun tarafından atanan kimsenin yetkilerinin içinde olan bir meseledir. Kısacası, mahkemede kısas hükmü verilir ve şer’i hakim bu iş için birini görevledirirse kısas icra edebilir, aksi taktirde herkes kendi başına kısas yapamaz.[2]
Vuranın oruçlu olması hükümde etkisi yoktur. Yani tokatla vurmak ne orucu batıl eder, ne de vurmanın hükmünü (kısas ve rızalığın alınmasının farz olmasını) batıl eder. Sonuç olarak ramazan ayında veya ramazanın dışında oruçlu olmak arasında bir fark yoktur.