Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
A’lem, fe’l a’lem fıkhi bir terimdir. Bu terim taklid merciinin şartları konusunda söz konusu edilir. Anlamı ise “en bilginden sonraki bilgin”dir.
Bilindiği üzere Caferi fıkhında genel olarak kabul edilen görüş gereğince taklid merciinin şartlarından biri de taklid edilen müctehidin a’lem yani diğer müçtehitlerden daha bilgin olmaktır.
Eğer bu en bilgin olan müctehit bir konuda fetva vermezse ona taklid eden kişiler ilmi derece yönünden ondan sonraki mertebede yer alan diğer müctehidin fetvasına müracaat edebilirler, eğer o da aynı konuda fetvası olmazsa o zaman o ikinciden bir aşağı derecede yer alan üçüncü müctehide başvurmalı ve onun fetvasına göre amel etmelidirler. Gerekirse bu minval üzere daha aşağı derecede yer alan müctehitlere de başvurabilirler.
İşte fıkhi bir deyim olarak müctehitlerin bu ilmi derecelerine yukarıdan aşağıya doğru a’lem, fe’l a’lem denir.
Bu açıklamadan anlaşıldığı üzere a’lem ilmi derece yönünden en yüksek dereceye sahip olan kişidir. Fe’l a’lem ise ondan bir aşağı derecede olan müctehittir. Ve sonraki aşamalar da buna göre değerlendirilir. ...
Konuyu daha fazla detayla açıklamak istersek şöyle dememiz gerekir:
A’lem yani ilmi yönden karşılaşılan şer’i konuların hükümlerinin kaynağı olan fikhi kaideleri anlamakta ve Kur’an ve hadise vakıflıkta yaşadığı dönemdeki müctehitlerden en üstün olan kişidir. Yani şer’i hükümleri delilleriyle çıkarmakta en dakik ve en güçlü olan müctehittir.
Bir müctehidin a’lem olduğunu bilmek için bunu teşhis edebilecek bilir kişilere başvurmak gerekir. Burada şu noktaya da işaret etmek gerekir ki şer’i hükümleri çıkarmakta en üstün olmak şartı verdiği fetvanın sürekli gerçeğr en yakın olan görüşe sahip olan müctehid değildir. Yoksa ihtiyat üzere hüküm verenin görüşü bütün müctehitlerden gerçeğe daha yakın sayılır ancak bu yöntem yani ihtiyat üzere hüküm vermek bilir kişiler yanında kişinin ilimde üstün olduğunu göstermez hatta bazen onun konuya hakkıyla vakıf olmadığını gösterir.
Buna göre ictihat karşılaşılan dini meselelerrde dini görevi hakkınca teşhis etmekten başka bir şey değildir. A’lem ise bu teşhis gücüne herkesten daha fazla ve yetkin şekilde sahip olan müctehittir. Bu açıklamadan anlaşıldığı üzere a’lem olmak müctehitte şü üç özellikte üstün olmasına bağlıdır:
1. Müctehidin karşılaşılan şer’i meselenin kaide ve delillerini kavramakta başkalarından üstün oluşu
2. Hadislerle ilgili bilgisi yönünden diğer müctehitlerden ileride oluşu
3. Hadisleri anlamada üstünlük. [1]