Gelişmiş Arama
Ziyaret
11979
Güncellenme Tarihi: 2010/07/24
Soru Özeti
Tanrının bir enerji olduğunu söylemekteler, bu doğru mudur?
Soru
Tanrının bir enerji olduğunu söylemekteler, bu doğru mudur?
Kısa Cevap

Yüce Tanrı zorunlu varlık, âlim ve irade sahibidir. O, her türlü ihtiyaç, sınırlılık ve eksiklikten arı ve münezzehtir. Ama enerji eksiklik, ihtiyaç ve sınırlılıkla eşdeğer olup ilim ve iradeden yoksun bir varlıktır. Enerjinin özellikleri ile Yüce Tanrının sıfatları arasında yapılan mukayeseden Tanrının enerji olmadığı aydınlanmaktadır: Enerji, işin yapılma kabiliyetini (etki ve etkileşim) belirler, çeşitli formlar taşıyabilir, bir formdan başka bir forma geçebilir ve şu özelikleri kendinde barındırır:

1-     Enerji maddenin bir türevidir ve onda yer alır.

2-     Enerjinin kaynağı vardır.

3-     Enerjinin bir takım sınırları vardır.

4-     Enerji değişime uğrama kabiliyetine sahiptir.

 Ama Yüce Tanrı maddenin bir türevi değildir ve maddede yer almaz. O’nun kaynak, neden, nicelik ve sınırlılığı yoktur. Değişim ve dönüşüme uğrama özelliğinden yoksundur. Kur’an-ı Kerim de Tanrıyı hiç ihtiyaç duymayan ve kusur, eksiklik ve sınırlılıktan münezzeh bir varlık olarak tanıtır. Düşünce ehli kimseler mezkûr mukayese ve ussal kanıt ile Tanrının enerji olmadığını anlar.

Ayrıntılı Cevap

İlkönce enerjinin sözlük manasını beyan edecek sonra da özelliklerini inceleyeceğiz. Üçüncü merhalede ise enerjinin özellikleri ile Yüce Tanrının özelliklerini mukayese edecek ve en sonda da konuları derleyerek sonlandıracağız.

Enerjinin Tanımı:

“Enerji, işin yapılma kabiliyetini belirler, çeşitli formlar taşıyabilir, bir formdan başka bir forma geçebilir.”[1]

Enerjinin Özellikleri:

Mezkûr bilimsel tanım ve bilimsel kaynaklarda belirtilen noktalar[2] ışığında enerji kavramının temel özellikleri şu şekilde beyan edilebilir:

1-     Enerji maddenin bir türevidir ve onda yer alır. (Örneğin, bazılarının madde menşeinden yoksun sandıkları güneş ışığı gerçekte maddeler arasındaki kimyasal bir etkileşimin mahsulüdür.)[3]

2-     Enerji (source) ve kaynak bir üreticiye sahiptir ve her zaman fiziksel bir süreç yahut kimyasal bir etkileşimin mahsulüdür.

3-     Enerji ölçülürdür ve niceliğe sahiptir. Her tür enerji, üreticisine bağlı olarak özel bir ölçüm (boylam)  birimi ile ölçülen bir miktar (büyüklük) taşır.

4-     Enerji belirgin bir güç boyutu ve kendine has sınırlılıklar taşır. (Örneğin, ışık fakat düz bir çizgi halinde hareket eder ve hiçbir zaman karanlık bir engelden geçemez ve…)

5-     Hepsinden daha önemlisi, enerji suretleri nitelik ve cinsleri değişecek şekilde birbirlerine dönüşme kabiliyetine sahiptir. (Örneğin, yayda birikmiş çekim enerjisi yayın bırakılmasıyla hareket enerjisine yahut baraj arkasındaki suyun potansiyel enerjisi elektrik enerjisine dönüşmektedir.) Hatta son on yıllarda başlarında Einstein’ın olduğu büyük bilginler maddenin enerjiye ve enerjinin maddeye dönüşümünün mümkün olduğunu kanıtlamışlardır.[4]

Enerjinin İlahî Sıfatlarla Mukayesesi

Bu özelliklere odaklanmayla ve Kur’an-ı Kerim ve muteber itikat kitaplarındaki[5] Yüce Tanrının sıfatlarını incelemeyle mezkûr özelliklerin Hz. Hakk’ın sıfatlarıyla çeliştiğini göreceğiz; çünkü Yüce Tanrı zorunlu varlık, âlim ve irade sahibidir. O, her türlü ihtiyaç, sınırlılık ve eksiklikten arı ve münezzehtir. Ama enerji eksiklik, ihtiyaç ve sınırlılıkla eşdeğer olup ilim ve iradeden yoksun bir varlıktır. O halde Yüce Tanrı maddenin bir türevi değildir ve maddede yer almaz. O’nun kaynak, neden, nicelik ve sınırlılığı yoktur. Değişim ve dönüşüme uğrama özelliğinden yoksundur. Kur’an-ı Kerim de Tanrıyı hiç ihtiyaç duymayan ve kusur, eksiklik ve sınırlılıktan münezzeh bir varlık olarak tanıtır. Zira bir yerde şöyle buyurur: “Allah Samed’dir.[6] (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)” O halde muhtaç olmayan bir mabudun bir şeye ihtiyaç duyması makul değildir. Neticede Tanrı hiçbir kapsamda yer almaz; çünkü bir kapsamda yer alırsa ona muhtaç olur. Nitekim bu ayet-i şerife de Tanrının sonuç olmadığını ve bir üreticiye ihtiyaç duymadığını aksine tüm evrenin O’na ihtiyaç duyduğunu ve O’nun her şeyin nedeni olduğunu belirtmektedir. Hz. Ali (a.s) Samed kelimesinin tefsiri hakkında şöyle buyurmuştur: “Samed’in anlamı şudur: O, ne isimdir ve ne de cisim, O’nun ne bir eşi vardır ve ne de bir benzeri, ne sureti vardır ve ne de timsali, ne haddi vardır ve ne de hududu, ne bir yeri vardır ve ne de bir mekânı… ne nuranidir ve ne de karanlık, ne ruhanidir ve ne de cismani ve hiçbir bir mekan O’nu kapsayamaz.”[7] Son ayet ve onun hakkında zikredilen hadis, enerji ve Tanrı arasındaki farkı iyice beyan etmekte ve mezkûr ussal kanıta atıfta bulunmaktadır. Bir başka yerde ise şöyle buyrulmuştur:  “Allah, her şeyi kuşatıcıdır.”[8] Öyleyse hiçbir araç Tanrıyı ölçemez; zira O, her aracı kuşatıcıdır. Aynı şekilde şöyle buyrulmuştur: “Şüphesiz ki sen her şeye kadirsin.”[9] Bu ayet ile Tanrının hiçbir sınırlılığı olmadığı kanıtlanabilir. Bir diğer yerde ise “ilahî sünnetlerde hiçbir zaman bir değişiklik bulamazsın” diye belirtilmektedir; zira sabit ve dönüşken olmayan sünnetler sadece sabit ve değişken olmayan bir varlıktan kaynaklanır.

Önemli Bir Nokta

Işığın enerjinin bir türü (bir sureti) olduğu belirtildi. Öte taraftan Kur’an-ı Kerim’de ışık (nur) Allah’a isnat edilmiştir.[10] Böyleyken muteber tefsirlerin bu ayeti nasıl yorumladıklarına bakmak gerekir.

- el-Mizan Tefsiri’nde “münevver” nurundan maksadın ( göklere ve yeryüzüne ) varlık veren anlamına geldiği belirtilmiştir. “Yüce Allah’ın nuru, tüm nurların kendisinden kaynaklandığı ve O’nun genel rahmeti olan şeydir.”[11]

- Nur Tefsiri’nde şöyle yer almıştır: Nurdan maksat aydınlatmak ve hidayet ediciliktir; yani Allah sonsuz bir nur gibi evreni yönlendirmekte ve ona kılavuzluk etmektedir. Nitekim ayetin sonunda şöyle buyurmuştur: “Allah nuruyla hidayete erdirir…”[12]

- Bir başka açıklamada ise şöyle beyan edilmiştir: Varlık ışıltısıyla yer ve gökleri aydınlatan ve onlara hayat veren Allah’tır. O, lütfünü onlardan esirgerse her şey zeval, karanlık ve dağılmaya yüz tutacaktır. Hatta eğer nur “zatı zahir ve açık olan ve diğerini zahir kılan bir şeydir” tanımı ile tanımlansa bile Allah mutlak nurun örneğidir.[13]  

Netice itibariyle enerji ile Yüce tanrının sıfatlarının mukayesesi derin ve geniş bir çelişkiyi yansıtmaktadır. Enerji belirtilen sınırlılık, eksiklik ve zaaflar ile Tanrıyla ilişkilendirilemez; çünkü O, âlemlerin Rabbi ve mutlak kemal, kudret ve ilimdir. Ancak enerji bütün çeşitleriyle eksiklikleri kendinde barındırır ve onun hiçbir çeşidi evreni yaratan Tanrı ile uyuşma kabiliyetinde değildir. Eğer bir hususta bir çeşit enerji O’na isnat edilirse, belirtilen noktalar çerçevesinde açıklanması gerekir.    


[1] Encylopedia İnternational, c. 6, s. 432.

[2] R.K, Fizik-ı Halidî, s. 148-163, Kar ve Enerji.

[3] Güneşin vuran ışığı hidrojen (H) atomları arasındaki kaynama ve hidrojen molekülünün (H2) teşkilinin mahsulüdür.

[4] E=mC*C formülü gereği.

[5] Örneğin Feyz’e ait Nehcü’l-Belağa nüshasında s. 14 ve el-Esfar, c. 6, s. 139’da Hz. Ali’den nakledilen bir hadiste şöyle buyrulmuştur: Her kim Allah’ı başka bir şeyle eş bilirse, O’nu ikileştirmiş ve O’nu ikileştiren, O’nu cüzlere ayırmış ve O’nu cüzlere ayıran da cahillik etmiştir… . Ama enerji hem bileşik ve hem de eş kılınma kabiliyetindedir ve bu özellik de Tanrının özellikleriyle çelişir. Daha fazla araştırmak için şu kitaba müracaat ediniz: “el-Kavlü’l-Sedid Fi Şerhi’l-Tecrid, s. 274 sonrası”  

[6] Tevhid, 2.

[7] Biharu’l-Envar, c.3, s.330.

[8] Allah, her şeyi kuşatıcıdır – Nisa, 126.

[9] Şüphesiz ki sen her şeye kadirsin – Tahrim, 8.

[10]Allah, göklerin ve yerin nurudur…” – Nur, 35

[11] Her şeyi aydınlatan âlemin nuru O’ndan kaynaklanması nedeniyle Yüce Allah’ın nuru, genel rahmettir, el-Mizan, c. 15, s. 122.

[12] Tefsir-i Nur, c. 8, s. 185 (az bir değişiklik ile)

[13] Berguzide-i Tefsir-i Numune, c. 3, s. 297 Şerh-i Aye-i 35 Sure-i Nur.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. Ali’nin (a.s.) Peygamber (s.a.a.) hakkında söylemiş olduğu şu sözün; “Tabib’un devvarun bı tıbihi” anlamı nedir?
    9067 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    İmam Ali (a.s.) İslam peygamberini (s.a.a.) doktor ve tabiplere benzetmiştir. Ki Peygamber (s.a.a.) doktorluk ve tıbbıyla şiddetli bir şekilde ruhi hastalıklara müptela olup tedaviye muhtaç olan kimseleri tedavi etmek arayışı içindedir. Allah tarafından Peygamberin (s.a.a.) kendisine yüklenmiş olan risaleti insanların ruhunu tedavi eder şeklinde beyan eder ve şöyle buyuruyor: “Tabib’un ...
  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5063 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • İranlılar, Ömer’in eliyle mi Müslüman olmuştur?
    16488 تاريخ بزرگان 2012/01/18
    Eğer tüm İranlıların Ömer’in hâkimiyeti döneminde Müslüman oluşu kastediliyorsa, bu ihtimal kabul edilir değildir; zira İran Arap ve Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce bir grup İranlı diğer ülkelerde bulunuyordu ve onlar İslam’ın doğuşunun ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Ama Ömer’in hâkimiyeti döneminde İslam’ın İran’a girmesi ve Müslümanların davranışları nedeniyle bazı İranlıların ...
  • Namazın mana ve faydaları nelerdir?
    11449 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/28
    Salat lügatte dua, ateşi körüklemek vs. manalara gelmiştir. Istılahta ise tekbirle başlayıp selamla biten ameller bütünüdür. Namazın bazı kısımlarında dua olmasından dolayı veya insanı alevli ilahi ateşten kurtarmaya neden olduğu için ona ‘salat’ denmiş olabilir.Namaz, günahların karşısında bir siper olup, kötülüklerden sakındıran, günahlardan temizleyen, kibiri ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5498 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Neden İslam’da uyuşturucu maddeler hakkında açık bir hüküm belirtilmemiştir?
    10817 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Eğer bir konu kanun koyucu zamanında var ise veya bu konu hakkında soru sorulmuş ise, özel bir şekilde onun hükmü beyan edilmiştir. Bir konunun dile getirilmediği yerlerde ise onun hükmü genel olarak belirtilmiştir. Örneğin alkollü içecekler arasında o zamanda bulunan üzüm şarabı veya hurma şarabının hükmüne özel ...
  • bi'setten önce ( peygamber olmandan) peygambere (s.a.a.) itaat edilmesi vacip miydi?
    6977 Eski Kelam İlmi 2011/04/13
    Söz konusu soruya cevap vermek için birkaç noktanın açıklanılması gerekli görülmektedir: 1-   İtaatin vacipliliğinin hükmü nedir? Bu hüküm şer'i midir yoksa akli midir?
  • Amr b. As nasıl bir çehreye sahipti?
    7220 تاريخ بزرگان 2010/06/12
    Asıl adı Amr b. As b. Vail Sehmi’dir. Fırsat düşkünü ve hilekardı. Nabiğa adlı bir kadından dünyaya geldi ve babasının As b. Vail’dir (ona oğlu olduğu söyleniyor). As b. Vail Sehmi, Peygamberimizin (s.a.a) oğlu Hz. Kasım vefat edince Ona (s.a.a) ebter (sonu kesik) diyen ve ...
  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    22779 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Karidesin helal, ıstakozun haram olmasının felsefesi nedir? Oysa ikiside aynı cinstendir?
    15971 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/01/17
    Bütün hükümler fayda ve zarar esası üzerinedir ve her hükmün bir felsefe ve nedeni vardır; ama bu nedenlerin ayrıntılarını bilmek çok zordur. En fazla hükümler için genel kaideler söylenebilir. Ancak buradaki genellik istisnaları olan çoğunluk manasına gelmektedir. Karidesin yenmesinin caiz olması konusunda bazı rivayetlerde onun balık cinsinden (pullu) ...

En Çok Okunanlar