Gelişmiş Arama
Ziyaret
9411
Güncellenme Tarihi: 2010/11/09
Soru Özeti
Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
Soru
Allahın, ilmi, kudreti ve hikmeti hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde, neden ilahi emirlerden yüz çeviriyoruz?
Kısa Cevap

Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.

İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve heveslere teslim olan kalpte, iman ve itikat için yer kalmaz. Dolayısıyla böyleli bir kalpte ilahi kulluk da söz konusu olamaz.

Netice itibariyle Allah'a kulluğun yapılması için, ilmin yanı sıra Ona iman getirmek gerekir. Kalpte imanın vücuda gelmesi için de, imanı zayıflatacak ve imanı selb edecek amilleri; (hevay-i nefis, dünyaya bağlılık, şeytani vesveselerin kalpten çıkartılması ve… ) aradan götürmek ve imanın vücuda gelmesi için de, ortamı yaratacak amilleri; (Allah'a itaatin, dünya ve ahret hayatı için getireceği olumlu eserleri ve Allah'a yapılacak isyanın da dünya ve ahret hayatı için getireceği olumsuzluklar üzerinde ve… düşünmeyi ve taşınmayı) kalpte vücuda getirmek gerekiyor.

Ayrıntılı Cevap

Kuranı kerim ve masumların (a.s.) rivayetlerinde, Hak Teâlâ'nın zatı için bazı sıfatlar zikir edilmektedir ki bu sıfatların her birisi, (dolaysız) bir şekilde insanın kendisiyle irtibatlıdır. Onlardan bir tanesi yaratıcı (halikiyet) sıfatıdır ki, bu sıfat insanın vücut bulmasıyla irtibatlıdır. Bu sıfat insanın vücut bulması için bir maya ve temel konumundadır. Allahın bir diğer sıfatı da, eğitici ve terbiye edici anlamında olan Rububiyettir. Her şeyi gerçekleştirmeye gücü yeten anlamında olan kadir ve her şeyi bilen anlamında olan âlim Allahın diğer sıfatlarıdır. Allahın bir diğer sıfatı da, insana karşı, herkesten ve hata insanın kendisinden, insan için daha çok şefkatli ve merhametlidir anlamını ifade eden Rauf sıfatı Allahın bir diğer sıfatıdır. Bu sıfatlar hakkında insanın bilgisi ne kadar fazla ve köklü olursa, o oranda ilahi emirleri yerine getirmek noktasında insan için yardımcı oluyor.

Ancak ilim tek başına insanı ilmin gerekliliklerini yerine getirmeye sürüklemiyor.[1] Firavunlar ve takipçileri ilim sahibi idiler, buna rağmen inkârcı oldular. Allah u Teala onlar hakkında şöyle buyuruyor: "Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri hâlde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkâr ettiler".[2] Allahın zikir ettiği bir diğer örnek Balam-i Bahura'dır. Balam-i Bahura âlim olmasına rağmen saptı. Kuranı kerim şöyle buyuruyor: "Kendisine âyetlerimizi verdiğimiz hâlde, onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat.[3] Dileseydik o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o, dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu".[4]

Bundan dolayıdır ki, ilim sadece gerekliliklerine bağlı kalmasının ortamını hazırlıyor. Ama bu ortamın tesirli olabilmesi ise, ondan sonra iman gelirse olabiliyor. İlim ve iman ile eylemin ve amelin yolu kolaylaşır. Elbette yolun üstündeki engeller de, kaldırılmalıdır. Kuran-i kerim bu engelleri zikir etmişi. Bizde burada onları hatırlatıyoruz:

 

a)   Hava ve hevese tabi olmak:

 

Akli ve şer'i kuralları dikkate almaksızın heva ve hevesin arzularının arkasından gitmek, doğru yoldan uzaklaşmaya ve Allahın emirlerine oranla teveccühsüzlüğe neden oluyor. Kuran kerim bu grup için şöyle buyuruyor: "Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?".[5] Başka bir yerde şöyle buyuruyor: "Eğer (bu konuda) sana cevap veremezlerse, bil ki onlar sadece kendi nefislerinin arzularına uymaktadırlar. Kim, Allah’tan bir yol gösterme olmaksızın kendi nefsinin arzusuna uyandan daha sapıktır".[6]

 

b)   Dünyaya gönül vermek ve dünyada hatalı bir yaşam anlayışına sahip olmak:

Dünya hayatından sonra her hangi bir yaşam söz konusu değil, dünya yaşamını nihai hedef olarak kedisi için seçmiş ve sadece ve sadece dünyevi ihtiyaçlarını temin etmek güdüsünde olan bir kimse, sonuçta uhrevi yaşamından ve Allaha kul olmaktan gafil kalıyor.[7] Bu tür bakışlar ve yönelişler iman getirmeye ve Allaha kulluk yapmaya engeldirler. Allah u Teala bu tür insanları şöyle vasıflandırıyor: "Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile ayetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir".[8] Başka bir ayette şöyle buyuruyor: "Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir".[9]

 

c)   Şeytansal vesveselere tabi olamak:

Şeytansal vesveseler kalp yoluyla,[10] kötü amelleri müzeyyen kılarak,[11] insana yalan vaatler vererek,[12] insanı geleceğinden korkutarak,[13] insanın iman getirmesini ve Allaha kulluk yapmasını engelliyor. Allah u Teala bu konuda insanları uyarıyor: " Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın".[14] Kulluğun gerçekleşmesi ve imanın meydana gelmesi için, (ilim yetmez belki ilmin yanı sıra) içten gelen bir itici güce ihtiyaç duyulmaktadır. İnsanın davranışlarının temel tahrikçisi (bir taraftan) lezzet ve kemale ulaşma umudu, (diğer taraftan) zararlardan ve hüsranlardan kaçmak duygusu olduğu için kuran-i kerim hem imanın ve kulluğun dünyevi mükâfatlarına hem küfrün dünyevi ve uhrevi cezalarına işaret etmektedir. Peygamberlerde kendilerini müjdeleyici ve korkutucu[15] olarak tanıtmışlardır. (örnek mahiyetinde birkaç tanesini hatırlatıyoruz).

1-   Amellerin dünyevi mükafatı

"Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik"[16]

 

2-   İman ve kulluğun dünyevi mükâfatı:

 

"Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar".[17]

 

3-   Allaha karşı gelme ve küfrün cezası:

 

"Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder".[18]

4-   Allaha karşı gelme ve küfrün uhrevi cezası ise, bunlar için dünyada rezillik, ahrette de büyük bir azap vardır"[19]

 

Netice itibariyle şöyle diyoruz: Allah u Teâlâ için kulluğun yapılması için ilahi ve tevhidi ilmin yanı sıra, iman ve yakine sahip olmak gerekir ve Salih amelin yapılması için de engellerin ortadan kaldırılması lazım.



[1] İman ile ilim arasında var olan fark hakkında daha fazla bilgi edinmek için bkz. "Çıhıl hadis", İmam Humeyni, s. 37; Misbah Yezdi, "ahlak der kuran", s. 140.

[2] Neml, 14.

[3] Araf, 175.

[4] Araf,176.

[5] Casiye, 23.

[6] Kasas, 50; ayanı konu hakkında bkz. Araf 176, Kehf, 28, Taha, 16, Furkan, 43; Sad, 26; Muhammed, 16; Necm, 23.

[7] Elbette dünya yaşamı olmazsa uhrevi yaşamın da olamayacağı, Dünya olmazsa, cennettin olamayacağı açıktır. Dünya Allahın yaratığı bir yaratık olma itibarıyla kötülenecek bir şey değildir. Asıl itibariyle kötülenen şey dünya değil, dünyanın nimetlerinden yararlanma şeklidir.

[8] Yunus, 7-8.

[9] Enfal, 67.

[10] Şeytanın temel işlerinden birisi, insanları vesveselendirmektir. Taha, 120.

[11] Nahl, 63; Neml, 24.

[12] Nisa, 120.

[13] Bakare, 268.

[14] Araf, 27.

[15] Nisa, 165.

[16] Araf, 96.

[17] Nisa, 124.

[18] Şura, 30.

[19] Bakare, 114. Cennet ve cehennemin vasıfları için bkz. Misbah Yezdi, "amuzeşi akaid", s. 90-91.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden Peygamberin şahsiyeti güç kazandığında değişmektedir?
    5793 Kur’anî İlimler 2011/04/12
    Her ne kadar bu iddiaya yönelik bir delil belirtilmemişse de her davranış değişikliğinin şahsiyet değişiminin göstergesi olmadığını bilmemiz gerekmektedir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) değişik durumlarda içinde bulunduğu zaman, mekân ve konum gereği zahirde farklı davranışlarda bulunmuş olabilir, ama bunların hiçbirini onun şahsiyetindeki farklılığa isnat edemeyiz. Bunun birçok başka ...
  • Aşura günü İmam Hüseyin’in (a.s) kuyu kazarak suya ulaşma imkânı yok muydu?
    8302 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Yezidilerin İmam Hüseyin (a.s) karşısındaki en kirli ve alçakça taktiği İmamın karargâhını hayatın zorunlu unsurundan yani sudan mahrum bırakmalarıydı. Hz. Hüseyin (a.s) bu sorunu halletmek için çok etkili olan birçok girişimde bulundu. Bu girişimlerden biri de kuyu kazmaktı. İmam Hüseyin (a.s) ve yarenleri bu yöntemi kullandılar. ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5601 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    7977 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9183 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...
  • Acaba bireysel fıkıhta uzmanlık siyasal (hükümetsel) fıkıhta uzman olabilmek için gerekli mukaddime midir?
    5720 Düzenler 2015/05/21
    İslami fıkıh bir biriyle irtibatlı ve iç içe girmiş birçok bilimlerin bütündür ki onun her bir bölümünü bir diğerinden müstakil bir ada şeklinde dikkate alıp sadece bir bölümünde yetişip uzmanlaşmak mümkün değildir. Elbette doğal olarak şu imkân mevcuttur ki bazı dini düşünürler fıkhın has bir bölümünde yapmış ...
  • İmam Muhammed Cevat (a.s)’ın biyografisini açıklar mısınız?
    2469 تاريخ بزرگان 2020/01/20
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6464 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    10712 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...
  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    15901 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...

En Çok Okunanlar