Gelişmiş Arama
Ziyaret
8312
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Kendisi için zararlı olduğu takdirde hastanın oruç tutması farz mıdır?
Soru
İslam dinine geçmek isteyen bir dostum var. O, İslam’ın dört rüknünü kabul etmektedir, ama Ramazan ayı hakkında benden bir soru sordu. (Kendisinin sadece bir böbreği bulunmaktadır ve ülkesinin (Fransa) doktorları kendisine günde bir litre su içmesini tavsiye etmişler) Kendisinin oruç tutması farz mıdır?
Kısa Cevap

Taklit mercileri ve İslam âlimlerinin fetvalarına göre, oruç hastaya önemli bir zarar verirse kendisinin oruç tutması farz değildir.[1] Kur’an bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar.”[2] Ama hastalığı yıllar süren bir hastanın iyileştikten sonra oruç tutmadığı yıllar için fakirlere yedi yüz elli gram miktarında erzak (buğday, arpa vb.) vermesi gerekir.[3] Evet, eğer insanın çok susamaya neden olan bir hastalığı varsa ve susuzluğa tahammül edemiyorsa veya onun için meşakkatli ise, oruç kendisi için farz değildir ve oruç tutmak kendisi için mümkün değilse, her gün yedi yüz elli gram erzak vermesi de gerekmez. Ama her ne kadar zorluk ve meşakkat ile birlikte olsa da imkânı varsa kefaret vermesi lazımdır.[4] Başka bir ifadeyle eğer insanın çok susamaya neden olan bir hastalığı varsa ve susuzluğa tahammül edemiyorsa veya onun için meşakkatli ise, oruç kendisi için farz değildir[5], ama ikinci durumda[6] her gün için fakirlere yedi yüz elli gram buğday, arpa vb. vermesi gerekir.[7] Farz ihtiyat[8] gereği mecbur olduğu ölçüden fazla su içmemesi, sonra edebildiği takdirde oruç tutması ve tutmadığı oruçları kaza etmesi gerekir.[9]    



[1] Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. 966, mesele. 1743.

[2] Bakara, 184.

[3] Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1,mesele. 1707.

[4] Necatü’l-İbad, (lil-İmami’l-Humeyni), s. 168.

[5] (Behçet) Ama sonraki Ramazana kadar oruç tutabilirse kazasını tutması farzdır ve gücü yoksa her gün için yedi yüz elli gram miktarında buğday, arpa vb. erzakı sadaka olarak vermesi gerekir. (Sistani) Ama ikinci durumda her gün için fakire yedi yüz elli gram erzak vermesi gerekir ve eğer sonra tutma gücü olursa kaza etmesi farz değildir.

[6] (Gülpaygani, Safi) İlk durumda da ihtiyat gereği lazım …

[7] (Hoyi, Tebrizi, Zencani, Fazıl)Her gün için fakire yedi yüz gram erzak vermelidir … .

[8] (Hoyi, Gülpaygani, Tebrizi, Zencani, Fazıl, Safi) Müstehap ihtiyat … .

[9] (Mekarim) Çok susamaya neden olan bir hastalığı olan ve oruç tutma gücü olmayan veya oruç tutmanın kendileri için çok zor olduğu kimselerin oruç tutması farz değildir, ama her gün için önceki meselede (1725) işaret edildiği gibi yedi yüz elli gram kefaret vermeleri gerekir. Ayrıca mecbur oldukları miktardan fazla su içmemeleri daha iyidir ve eğer sonra kaza edebiliyorlarsa farz ihtiyat gereği kaza etmeleri gerekir. Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. 957, mesele. 1727.  

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar