Gelişmiş Arama
Ziyaret
13321
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
İnsan hem dünya ve hem ahirette refah ve huzurda içinde olabilir mi?
Soru
İnsanın hem bu dünyada ve hem de diğer dünyada (ahiret) refah ve huzur içinde olması mümkün müdür?
Kısa Cevap

Bu dünya özel mahiyeti ve ontolojik mertebesi nedeniyle mutluluk ve mutsuzluğu, üzüntü ve sevinci ve zorluk ve rahatlığı kendi içinde katışık halde bulunduran bir takım yasa ve kanunlara sahiptir. Hiçbir zaman refah, huzur ve mutluluk mutlak bir şekilde burda bulunmaz. İnsanın dünyada taşıdığı bazı zorluklar, mümin insan ile mümin olmayan insanın birbirinden ayırt edilmesi için yapılan imtihan ve sınamalardan kaynaklanmaktadır. Gerçek refah ve huzur ancak ahiret diyarında bulunur ve bu dünyada çalışarak ve çabalayarak ahiretlerini abat etmiş mümin ve hayırsever müminler içindir orası; çünkü bu dünya ve yaşamı, ahret yaşamının mukaddimesidir. Evet, eğer sizin refahtan kastiniz maddî imkânlar ile mal ve makam gibi dünya nimetlerine sahip olmaksa, insanın bu nimetlere sahip olmakla birlikte mümin ve takvalı olabileceğini ve bu yüzden uhrevî nimetlerden de faydalanabileceğini söylemek gerekir. Nitekim Hz. Süleyman (a.s) böyleydi.

Ayrıntılı Cevap

Refah, Farsça sözlükte sükûnet ve nimet manasındadır.[1] Bu dünyanın ontolojik doğa ve mahiyeti gereği, hiçbir (mümin veya kâfir) insanın yaşamı acı ve gamsız değildir. Hatta maddî açıdan tüm yaşam nimet ve imkanlarına sahip olan kimseler bazen fakir insanların asla müptela olmadığı acı ve dertlere müptela olabilmektedir; zira bu dünya, madde dünyası ve tezat, acı, meşakkat, sınırlılık ve zeval alemidir. Bu nedenle bir taraftan bela, acı, hastalıkların kaynağı ve diğer taraftan ise başarı ve sevincin kaynağıdır. Onun mutluluk ve mutsuzluk, üzüntü ve sevinç, zorluk ve rahatlık ve yenilgi ve galibiyeti katışıktır. Asla mutlak nimet veya mutlak mutsuzluk içinde yer alan bir şahsı bulmak mümkün değildir. Maişet açısından refah içinde yüzen ama ruhsal, psikolojik, bedensel ve ailevî sorunlardan yoksun olmayan birçok insan mevcuttur. Yüce Allah mümin, ilahî ve hayırsever insanların bu özellikleri taşımayan diğer insanlardan ayırt edilmesi gayesiyle, maddî düzeni insanların daima sınanabileceği bir halde yaratmıştır. Öte taraftan birçok zorluk ve yenilgi büyük başarıların mukaddimesi sayılmakta ve birçok musibet de insanın uyanmasına sebep olmakta ve gaflet, kirlilik ve sapmaları gidermekte ve insana Allah’ı hatırlatmaktadır.[2] Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık.”[3] Ama gerçek mutluluk ve saadeti ve de kalıcı lezzeti sadece ahirette aramak gerekir ve bu da müminler ve hayırseverlere ait ve özgüdür. Elbette bu dünyadaki yaşam ahiret yaşamının mukaddimesidir. Ahiret saadet ve huzurunu ancak dünyadaki çaba ve çalışma vesilesiyle elde etmek mümkündür. O halde bu dünyada yaşamak menfi bir değere sahip olmamakla birlikte uhrevî yaşam gibi müspet bir değere de sahiptir. Bundan ötürü, gerçek mutluluk, huzur ve refahın bu dünyada bir anlamı yoktur; insanın hem bu dünyada ve hem de diğer dünyada refah içinde olabilmesi mümkün değildir. Diğer dünyadaki gerçek refah ise sadece müminler ve hayırseverlere aittir. Evet, eğer sizin refahtan kastiniz maddî imkânlar ile mal ve makam gibi dünya nimetlerine sahip olmaksa, insanın bu nimetlere sahip olmakla birlikte mümin ve takvalı olabileceğini ve bu yüzden uhrevî nimetlerden de faydalanabileceğini söylemek gerekir. Nitekim Hz. Süleyman (a.s) böyleydi. 



[1] Dehhoda, Ali Ekber, Lügat name-i Dehhoda, vaje-i refah.

[2] Kaşifi, Muhammed Rıza, Hoda Şinasi, s. 94-101, Nehad-ı Nemayendegi Makam-ı Muazzam-ı Rehberi Der Danışgahha. Defter-i Neşr-i Maarif, çap-ı şeşom, 1386.

[3] Araf, 130.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar