Gelişmiş Arama
Ziyaret
7990
Güncellenme Tarihi: 2010/02/01
Soru Özeti
Kadın neden taklit mercii olamaz?
Soru
Kadının taklit mercii olamamasının sebebi nedir?
Kısa Cevap

Dini alim ve uzmanlarının, kadının taklit mercii veya hakim olması konusunda bazı rivayetler ve icma gibi delillere dayanmışlardır. Bu delilleri geniş bir şekilde ele almak gerekir. Bu hükmün felsefesi hakkında öne sürdükleri deliller onları destekleyecek niteliktedir. Aşağıda onlardan bazılarını getiriyoruz:

 

1-             Kadınla erkek arasında bedensel ve ruhsal farklılıklar vardır. Bu farklılıklar ve erkeklerin yaratılıştan gelen özelliklerinden dolayı kadınlardan bazı sorumluluklar kaldırılmıştır. Zira sorumluluklar insanın gücüne göre belirlenir.

2-             Kadınların değişmez ruhsal özelliği, his yönünden çabuk etkilenmelerdir. Dini önderlik, ümmetin hidayeti, had ve kısasın uygulanması gibi yargı meseleleri kararlılık ve onun sonuçlarının kabullenilmesini gerektirir. Bu sorumluluk erkeklere yüklenmiştir.

Ancak bazı İslami düşünürler de bu delil ve noktaları kabul etmemiş ve kadınların dini merci ve hakim olabileceklerini söylemişlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Kadınların dini merci ve yargıda makamında bulunamayacaklarını söyleyenler daha çok bu konudaki rivayetlere dayanmaktalar. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Bakın sizden bir erkek bizim hükümleri bilirse; onu kendinize hakim edin ve ben onu hakim olarak atıyorum.’[1]

Ebu Hatice’nin rivayetinde ‘Recul’ yani erkek tabiri gelmiştir. Kaideye göre bu şart ihtirazidir (gözetilmesi gereken bir özelliği dile getirir) ve mevzuda etkisi vardır.[2] Buna göre uargıçlık, müçtehid ve taklit merciinin işlerindendir. Kadın taklit mercii olamaz.

Bunun yanı sıra kadınların dini merciilik ve yargıçlığını kabul etmeyenler icma’a da[3] dayanmışlardır. Yani dini merci ve yargıç olmanın şartının erkek olması gerektiği konusunda icma olduğunu iddia etmişlerdir.[4]

 

Yine bu grup, bazı diğer faktörleri de nazara alarak görüşlerini güçlendirmeye çalışmışlardır Örneğin:

 

1- Yüklenilecek sorumlulukların insanın gücüne göre belirlenmesi.

İslam’a göre kadın ve erkek mahiyet yönünden eşittirler. ‘Ey İnsanlar! Sizleri bir nefisten yaratan, ondanda eşini yaratan…Rabbinizden korkun.’[5] Dolayısıyla insanın mahiyetine hitap eden ister teşrii (yasama) veya tekvini (yaratışta var olan veriler), yönler de birbirlerine eşittirler. Kadın ve erkek her ne kadar aynı türden olsalar da birlerinden farklılık ve seçkinlikleri olan insanın iki sınıfındandırlar. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

‘Allah’ın kimini kiminden üstün kıldığından…erkekler kadınlara yönetici ve koruyucudurlar.’[6] Erkeklerin düşünce, cismi[7] ve nefsani güçlerinin fazla olması onların kadınlara göre aile ve toplumsal yaşamın bir çok önemli meselelerinde bir yönetici, hükmetme ve müdüriyetlerinin olmasına neden olmuştur.[8]

 

Kısacası kadın ve erkekler bedensel ve fizyolojik yönden birbirlerinden farklı oldukları için her biri özel vazifeler için yaratılmışlardır. Bu farklılık –ayrımcılık değil) beşer neslinin bekası içindir. Ama bu, kemal yolunun kadına bağlı veya sınırlı olduğu anlamına gelmez. Aksine bu farklılıktan dolayı dini merci olmak, yargı vb. gibi sorumluluklar ondan kaldırılmıştır. Başka bir deyişle erkeklerin buna uyumlu güçleri fıtri ve tekvinidir, bu da onlara daha çok sorumluluk yüklemektedir. Ve bu fazla güçlerinden dolayı Allah katında daha fazla­ sevap ve kurbları yoktur.

 

2- Dini merci ve yargıç olmak kararlılığı gerektirmektedir.

 

Kadınların değişmez ruhsal özelliği hislerin çabuk etkilenmesidir. Onların, sevinç, tedirginlik, ağlama, gülme gibi nefsani teessürleri erkeklerden daha çabuktur. Hüküm ve yargı da ise önemli olan gerçekçi olmak, ve insanın hislerin kontrol altına alabilmesidir.

 

Dini önderlik, ümmetin hidayeti ve had, kısasın icrası gibi yargı meseleleri ve bu yolda var olan  çekişmeler karşısında kararlılığı ve onun sonuçlarına katlanmayı gerektirmektedir. Başka bir deyişle kadının yaratılışında sevgi ve şefkat olduğundan bazı yerlerde kesin bir kararlılık gösteremiyorlar. Bu yüzden bu makamlardan azat olmuşlardır ve bu tehlikeli görevler erkeklere yüklenmiştir. Bunun kendisi kadına bir çeşit olumlu bakış ve onun makamına değer vermektir.

 

Ama aynı zamanda son dönemin bazı İslami düşünürleri yukarıdaki delilleri eleştirerek ­­dini merci olmayı ve yargı işini kadınlarında yapabileceklerini söylüyorlar.[9] Onlara göre dini merci olmak ve yargıçlık kadınlar için bir yükümlülük değildir. Allah-u Teala kadınları bu gibi zor görevlerden muaf tutmuş ve onlardan bir görev olarak istememiştir. Hadiste ‘Kadınlara Cuma yoktur, cemaat yoktur… hakim olamazlar…’[10] diye gelmişse, Cuma ve cemaat namazı, hakimlik vb. gibi şeyler kadınlara farz değildir manasınadır. Hadiste ‘kadın için Cuma yoktur’ denmiyor ki bundan böyle bir hakkın olmadığı anlaşılsın.[11]

 

Yine kadının yapı olarak hissi yönünün ağır basması onun akıl ve düşünce kuvvelerinin orta halli olmasına engel değildir. Kadında erkek gibi normal teorik akla sahip olabilir, yargı ve merci olmaktaki akıl ve bilginliği hislerine mağlup olmayabilir. Ama şartlar eşit olduğunda ve gerekli eğitim verildiğinde kadınların da bu makamlardan mahrum olacaklarına dair her hangi bir delil yoktur.[12]   

Bunun yanı sıra daha öncede belirtildiği gibi dini merci olmanın bazı gerekleri vardır.[13] Zikredilen deliller yargı veya toplumun rehberliğini kadınlardan aldıklarını farz etsek bile neden onlarda fetva makamını üstlenemesinler ve bu gibi şeylerin arasında bağlantı nedir?

İcma delili ise eğer bütün fakihlerin gerçek ittifakıyla gerçekleşmiş olsa bile, onların değinilen bir ya da birkaç yöne dayandıkları muhtemel olduğu için böyle bir icmanın geçerliliği ve itibarı yoktur.[14]   



[1] - el-Kafi, c.1, s.67

[2] - Daha fazla bilgi için bk: Mehdi Hadevi Tahrani, Yargı ve Yargıçlık, s.91-92

[3] - İcma, bütün fakihlerin kabul ettiği delillerden biridir.

[4] - Cevahir-ul Kelam, c.40, s.14; Miftah-ul Kerame, c.10, s.9; Cami-uş Şitat, c.2, s.680

[5] - Nisa/1; Bk: Muhammed Taki Misbah Yezdi, Maarif-i Kur’an konuları, İslamda Kadın Hakları risalesi

[6] - Nisa/34

[7] - Kadının bedeni erkeğinkinden daha zarif ve daha latiftir. Erkeklerin bedeni kadınlarınkine göre genellikle daha kaba ve daha güçlüdür. Nitekim kadınların ortalama bedensel gücü, erkeklerinkinden daha azdır. Ve kadınlar hamilelik döneminin dışında elli yaş civarına kadar her ay adet olmaları ve kan görmeleri onları hasta gibi yapmakta, şiddetli ruhsal ve bedensel zaaflar görmelerine neden olmaktadır. Yine kadının meme yapısı ona çocuğa süt verme görevini yüklüyor; bu da onun gücünün azalmasına neden oluyor.

[8] - el-Mizan, c.14, s.343

[9] - Daha fazla bilgi için bk: Cevadi Amuli, zen Der Ayine-i Celal ve Cemal, s.348-354

[10] - Men La Yahduruh-ul Fakih, c.4, s.362

[11] - Cevadi Amuli, a.g.e. s.350

[12] - a.g.e. s.353

[13] - Bu gerekler şunlardır: Velayet ve rehberlik, yargı ve fetva verme. Daha fazla bilgi için bk: Mehdi Hadevi Tahrani, Velayet ve Diyanet, s.138-143

[14] - Cevadi Amuli, a.g.e. s.349-353

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar