Gelişmiş Arama
Ziyaret
10279
Güncellenme Tarihi: 2011/07/21
Soru Özeti
Bizim inancımızda masumun her tür zahiri ve batıni kusurdan uzak olması gerekmektedir. Bu konu göz önünde bulundurulduğunda, Hz. Ali’nin (a.s) boyunun kısa oluşu hakkında nakledilen rivayetler doğru mudur?
Soru
İmam Ali’nin (a.s) boyunun kısa olduğunu belirten hadisler doğru mudur? Kısa boylu olmak kusur sayılmaz mı? Oysaki biz masumun her zahiri kusurdan da arı olduğunu duymuştuk.
Kısa Cevap

Genel bir ilke olarak dikkat edilmesi gereken husus şudur: Halkın nefret etmesi ve uzak olmasına neden olmaması için masumun yaratılış, ahlak, şemail ve zahiri sıfatlar gibi her türlü kusurdan uzak olması gerekir. Rivayetlerde İmam Ali (a.s) hakkında belirtilen sıfatlar, bizzat rivayetlerde bulunan ve açıklaması yapılacak olan bir takım karineler nedeniyle kusur sayılmaz. Yanı sıra boy uzunluk ve kısalığı, normal bir düzeyde olması durumunda kusur değildir.

Ayrıntılı Cevap

Konunun aydınlığa kavuşması için soruya konu olan meseleyi üç mihverde inceleyeceğiz:

1. Hz. Ali’nin kısa boylu oluşu hakkında söylenenler doğru mudur yoksa yanlış mıdır?

2. Doğru olması durumunda, kısa boylu olmak insan için bir ayıp sayılır mı?

3. Masumlar için rivayetlerde belirtilen ve kusur sayılabilecek bazı zahiri özellikler nasıl açıklanabilir?

Şimdi bu meseleleri belirtilen düzen içinde inceliyoruz:

1. Bu meselenin cevabına değinmeden önce, bazılarınca kusur olarak addedilen bazı özelliklerin kusur olmadığının bilinmesi gerekir. Örneğin, İmam Ali’nin (a.s) “el-enzeu’l-betin” olduğu meşhurdur ve bazıları bunu göbeğin küçük olması veya büyük göbek olarak tercüme etmişlerdir. Biz genellikle göbeğin büyük olmasının oburluktan kaynaklandığını düşündüğümüzden meseleyi halletmek için bahane bulmaya çalışmaktayız. Hâlbuki işin gerçeği şudur: “Enze’den kastedilen başın önünde az bir saçın bulunmasıdır ve betin’den kastedilen de karın bölgesinde azıcık bir çıkıntıdır. Oburluktan meydana gelmiş bir şişmanlık söz konusu değildir. İmam Ali (a.s) basit yiyeceklerden istifade eder ve az miktarda yerdi.”[1] İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da şöyle buyurmaktadır: “Ben dünyanızdan iki eski elbise ve iki parça ekmek borç alıp yetindim.”[2] Bu mukaddime unutulmamak kaydıyla, Hz. Ali’nin (a.s) bedensel özellikleriyle ilgili olarak belirtilen rivayetlerde "ربع القامة"[3] ve "ربعة من الرجال"[4] gibi tabirlerin bulunduğunu ve bazılarının bu tabiri İmamın kısa boylu olduğu şeklinde tercüme ettiklerini söylemek gerekir. Bu tercüme sözlük kitaplarında belirtilenlerden dolayı doğru değildir. Manası, İmamın geniş omuzlu olmasıdır. Lisanu’l-Arab adlı sözlük kitabındaki şu cümleye dikkat ediniz:

"وَتَرٌ مَرْبوعٌ یقال: أَراد رُمْحاً مَرْبوعاً لا قصیراً و لا طویلا"[5] yani ne uzun ve ne de kısa olan kılıca denir. Diğer sözlük kitaplarında da bu manaya işaret edilmiştir.[6]

2. İmamın boyunun kısa oluşunun doğru olduğunu farz etsek bile dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır: Boyun kısa oluşu, normal düzeyi aştığında veya insanın manevi çekiciliğini etki altında bırakan başka diğer zahiri noksanlıklar ile beraber olması durumunda kusur sayılır. Bu durumun dışında kısalık esasen kusur sayılmaz; çünkü Yüce Allah değişik fertleri çeşitli özellikler ile yaratmıştır ve insanların zahiri özelliklerde birbirleriyle farklılıklar arz etmeleri tabiidir. Bir fert çehre rengi, kısa boyluluk, ses türü ve diğer hususlar nedeniyle kınanamaz.

3. Masumların zahiri şemaili hakkında söylenenler, onların cismani özelliklerinin halkın kendilerinden nefret etmesine ve uzaklaşmasına neden olacak türden olmaması gerektiğinden ibarettir. Çünkü onlar halkın önderleridirler ve genel çağrılarının gereği olarak çekiciliklerinin korunması lazımdır. Bu mesele rivayetlerde belirtildiği gibi sadece masum imama (a.s) özgü değildir, yanı sıra halk ile direkt olarak bir tür dinî bir irtibat içinde olanların da insanların nefret etmesine ve uzaklaşmasına neden olabilecek kusurlardan arı olması gerekir. Bu nedenle rivayetlerde cemaat imamının ferdi özellikleri hakkında, imamın cüzam ve alaca gibi hastalıkları taşımaması gerektiği belirtilmiştir.[7]     



[1] Tebrizî, Cevad, Siratu’n-Necat, c. 10, s. 426, m. 1197, Bita.

[2] Seyid Rezi, Ebu’l-Hasan Muhammed, Nehcü’l-Belağa, s. 417, name-i 45, İntişarat-ı Hicret, Kum, 1414 h. k.

[3] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 35, s. 2, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, 1404 h. k.

[4] a.g.e., c. 35, s. 4.

[5] İbn. Manzur, Muhammed b. Mukrem, Lisanu’l-Arab, c. 8, s. 101, Neşr-i Edebi’l-Havza, Kum, 1405 h. k.

[6] İbn-i Esir, Muhammed el-Cezeri, en-Nihaye, c. 2, s. 190, Müessese-i İsmailiyan, Kum, 1364 h. k.

[7] Biharu’l-Envar, c. 16, s. 408.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar