Gelişmiş Arama
Ziyaret
10892
Güncellenme Tarihi: 2009/06/17
Soru Özeti
Niçin Hz. Ali (a.s) kendi hilafeti döneminde Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri vermedi.
Soru
Hz. Ali (a.s), Fedek’i kendi hilafeti döneminde Hz. Fatıma’nın evlatlarını geri verdi mi? Niçin?
Kısa Cevap

Fedek, Hayber Kalesinin Müslümanlarca fethedilmesine müteakip hicretin yedinci yılında askeri bir taarruz olmadan sahiplerinin antlaşma yaparak kendi istekleri üzere Peygamber’e teslim ettikleri verimli bir arazinin adıdır. Bu bölge askeri bir girişim olmadan ele geçirildiği için Peygameber’e aitti.   Peygamber (s.a.a), “Yakınlarının hakkını ver” ayeti inince Fedek’i Hz. Fatıma’ya hibe etti.

Ancak Resulullah’ın (s.a.a) vefatından sonra Hz. Fatıma (a.s) Fedek’ten mahrum kılındı. Hz. Ali (a.s)’ın hilafet döneminde de bu bölge Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verilmedi. Bir adam İmam Musa Kazim’a (a.s) şöyle bir soru yöneltti: Niçin Hz. Ali (a.s) Fedek’i geri almadı. İmam (a.s) şöyle karşılık verdi: “Biz halkın velileri ve önderleriyiz. Onların hakkını zalimlerden alırız; ancak kendi hakkımızı (elimizin altında olan kimselerden) almaya teşebbüs etmeyiz.”

Hz. Ali (a.s)’ın bu tavrının sırrını şu cümlede hülasa etmek mümkündür: Fedek’in geri alınmasının o dönemde kişisel menfaatler yolunda yapılan bir girişim olarak değerlendirilmesi mümkündü. Bu yüzden öyle hassas bir dönemde bu gibi sorunların gündeme getirmeği maslahat icap etmiyordu. Üstelik Hz. Ali’nin hilafet dönemi kısa olmasının yanı sıra çeşitli savaşlar ve engebelerle iç içeydi ve bu durum Hz. Ali’ye çeşitli alanlarda gerekli ıslah yapmasına engel oldu.

Ayrıntılı Cevap

Fedek Hayber’e yakın verimli bir arazının ismidir. Medine’yle arası 140 kilometredir. Hicretin yedinci yılında Hayber kalesinin fethedilip Yahudilerin merkezi güçlerinin dağılması sonucu Fedek bölgesinin ahalisi telsim oldular ve Resulullah’ın huzurunda arazı ve bağlarının yarısını Peygamber’e vermeği taahhüt ettiler. Yine onlar Peygamber’in payına düşen kısmın belli bir ücret karşılığında çiftçiliğini yapmayı da üstlendiler.

Askeri bir saldırı olmadan Müslümanların eline geçen yerler Resulullah’a ait sayılır. O yerler hakkında istediği gibi karar verebilir. Buna binaen Yakınların hakkını ver…[1] ayeti inince Peygamber (s.a.a) kızı Fatıma’yı çağırdı ve Fedek’i ona verdi.[2]

Ancak Peygamber’in vefatından sonra Abubekir Fedek’i Hz. Fatıma’dan aldı.[3]

Muslim b. Heccac Neyşaburi taninmiş Sahih adlı eserinde Hz. Fatıma’nın Fedek’i isteme olayın detayıyla nakletmiştir. Ve sonra Aişe’den nakletmiştir ki “Ebubekir’in Fedek’i geri vermemekte diretmesi üzerine Hz. Fatıma ona kırıldı ve vefat edinceye kadar onunla bir kelime olsun konuşmadı.”[4]

Yine Nehcu’l-Belağa’da şöyle kaydedilmiştir:

“Göğün yeryüzüne gölgelediği şeyler içerisinde sadece Fedek bizim elimizde kalmıştı. Bir kısım insanlar ona cimrilik ettiler, bir kısmı da bu haksızlığa göz yumdular.”[5]

Ama niçin Hz. Ali kendi hilafet döneminde Fedek’i geri almadı sorusuna gelince şöyle demek gerekir: Hz. Ali (a.s) önceki halifelere olan onca tenkit ve eleştirilerine rağmen İslam toplumunun varlığını ve bekasını ilgilendiren konularda onlara destek sağlamıştır.[6] İmam kendi güzel tabiriyle bunu şöyle ifade etmektedir:

“Bizim bir hakkımız vardır bize verilirse pekala, verilmezse süre uzasa bile devenin ardına ikinci binici olarak binmeyi tercih ederiz.”[7]

Gerçekte İmam otoriteyi hedef değil bir araç olarak görüyor. Bu yüzden ister önceki halifeler isterse kendi döneminde bir çok konularda susmayı ve bu hususlarda yargıyı tarihe ve gelecek nesillere bırakmayı tercih etmişlerdir.

Ancak İmam kendi hakimiyet döneminde kendi görüşüne uygun olmayan bir takım icraatı niçin değiştirmediler sorusuna gelince şu olaya dikkat çekmek ilginçtir ki İmam bir defasında Teravih namazının cemaatle kılınmasına karşı çıktılar ancak bir çokları önceki halifelerin yolu yöntemi değiştiriliyor diye İmam’ın bu emrine karşı direndiler bunun üzerine İmam onları kendi hallerine bırakın, dedi.[8]

Yine İmam Ebu Musa El-Aşari’nin hakem olmasına razı değildi ama halkın ısrarı İmam’ın bunu onaylamasına sebep oldu.

Gerçekte İmam, İslam toplumu yirmi beş yıl boyunca önceki halifelerin yürüttükler propaganda etkisinde fikirleri şekillendikten sonra başa geçmişti. Bu yüzden bazı alanlarda İmam’ın önceki gidişata muhalefet etmesi ters tepkilerin oluşmasına sebep oluyordu. Böyle bir dönemde Fedek’i geri çevirmek de şahsi çıkarları korumak için yapılan bir girişim olarak telakki edilebilirdi.

Şu noktaya da dikkat etmek gerekir ki Fedek’in ilk halife döneminde Ehl-i Beyt’in elinde olmasının önemi o dönemde Ehl-i Beyt için bir mali kaynak olması ve bu vesileyle sosyal ve kültürel hareketleri şekillendirmeleri içindi. Ancak Ehl-i Beyt, Hz. Ali’nin hilafeti döneminde artık böyle bir malı kaynağa muhtaç değildiler.

Bu yüzden bu tür konulara gündeme getirmek maslahatla bağdaşmıyordu.

Ayrıca Hz. Ali’nin hilafet dönemi kısa bir dönemde gerçekleşti bu dönem çeşitli savaşlar ve muhalefetlerle birlikteydi Bütün bu sorunlar İmam’ın bir çok alanda gerçekleştirmek istediği ısla ve düzeltmelerine engel oluyordu.[9]

Ehl-i Beyt İmamlarından nakledilen hadisler de çeşitli yönlerden bu konuyu ele almışlardır:

1- Bu olayın zamanının geçmiş olması ve Hz. Ali’nin artık bu konuyu ele almasının gereksiz oluşu.

Ebu Besir İmam Cafer Sadık’tan şöyle nakleder: İmam’a niçin Hz. Ali (a.s) yönetime geldikten sonra Fedek’i geri almadı? Diye sordum. İmam şöyle dedi: “Çünkü zalim ve mazlum her ikisi de dünyadan gitmiştiler ve Allah zalimi cezalandırmıştı ve mazluma da mükafat vermişti.” Hz. Ali (a.s) gasıbın cezasını çekip ve hakkı gasp edilenin mükafatlandırıldığı bir şeyi geri almak istemedi.”[10]

2. Genel maslahatlardan dolayı özel haklarından geçmesi

İbn-i İbrahim Kerhi şöyle diyor: Bir adam, İmam Sadık (a.s)’a Niçin Hz. Ali yönetime geldikten sonra Fedek’i geri almadı? dedi. İmam şöyle dedi: Peygamber Mekke’yi fethedince ona kendi evine dönmüyorsun mu? Dediler Peygember şöyle dedi: Bizim evimizi Akıl satmıştır. Niçin orayı geri almıyorsun? Dediler. Peygamber: Biz öyle bir aileyiz ki bizden haksızlıkla bir şey alınırsa (güçlü olduğumuzda) onu geri almayız. İşte Hz. Ali (a.s) de Peygamber’e uyarak Fedek’i geri almadı.”[11]

Bir adam İmam Musa Kazım’a Niçin Ali (a.s) Fedek’i geri almadı? dedi. İmam şöyle cevap verdi: Biz öyle bir aileyiz ki bizim velimiz Allah’tır. Bizim hakkımızı yalnız O alır. Ama biz halkın velileriyiz ve onların hakkını zalimlerden biz alırız. Ancak kendimiz için olanı geri almayız.”[12]

Fakat Hz. Ali’nin şehit oluşundan sonra Fedek’le ilgili gelişmeleri inceleyelim.

Tarihin kaydettiğine göre Muaviye başa geçince Fedek’i üç kısma bölerek Mervan ve Amr b. As ve oğlu Yezid’e verdi. Mervan’in hilafeti döneminde Fedek’in tümüne sahip oldu. O Fedek’i oğlu Abdu’l-Aziz’e verdi. Abdu’l-Aziz, Fedek’i oğlu Ömer’e verdi Ömer b. Abdu’l-Aziz, Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verdi. Ömer b. Abdu’l-Aziz’in ölümünden sonra Fedek diğer halifelerin eline geçti. Ve Emevilerin hakimiyeti süresince onların elinde kaldı. Abbas oğullarının dönemi başlayınca Saffah Fedek’i Abdullah b. Hasan’a verdi. Seffah’tan sonra gelen Mansur Devaniki Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarından geri aldı. Ancak Mensur’un oğlu Mehdi Fedek’i takrak Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verdi. Mehdi’den sonra Musa ve Harun yeniden Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarından geri aldılar. Memun’un halifelik dönemi olunca o resmi olarak Fedek’i tekrar Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verdi. Memun’dan sonra da yine Fedek’in durumu aynı şekildeydi; bazı halifeler onu alıyor ve bazıları tekrar onu Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri veriyordular.

Hatta onların döneminde Fedek bir siyasi içerik kazanmıştı. Emevi ve Abbasi halifeleri maddi olarak Fedek’in gelirine ihtiyaçları yoktu. Ancak Ömer b. Abdu’l-i Aziz Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verince onu kınadılar ve dediler ki: Sen bu işinle Abubekir ve Ömer’i suçladın.[13]

Sonunda Mütevekkil döneminde Fedek tekrar Faitimi’lerden geri alındı. Ve Abdullah b. Ömer Bazyar isimli birisinin emriyle ağaçları kesildi ve bu küstahça girişiminin ayıbı onu yapanlara adına tarihte kaydedildi. Fedek’in ağaçlarının kestirildiği zaman bu bağda Peygamber (s.a.a)’in kendi mübarek elleriyle dikmiş olduğu 11 ağaçta kesilen ağaçlar arasında yer alıyordu.

Bu ağaçları kesen kişi Bişran b. Ebi Umeyye Sakafi idi. Bu adam Basra’ya geri dönünce felç oldu.[14]

Daha fazla bilgi için bkz. şu dizinler:

-          Hz. Ali’nin susması Soru: 1585

-          Kadınların yerden irs almayışı ve Fedek Soru: 3020



[1] İsra: 26

[2] Bkz. Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, c. 3 s. 411

[3] Şerhu Nehci’l-Belağa c. 16 s. 276

[4] Sahih-i Muslim, c. 3 s. 1380

[5] Nehcu’l-Belağa (Feyzu’l-İslam) Mektup: 45

[6] Bkz. dizin: soru no: 1351

[7] Nehcu’l-Belağa, Daru’l-Hicre yayınları Kum, s. 472

[8] İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcu’l-Belağa, Kitaphane-i Ayetullah Meraşi Yay. Kum, c. 12 s. 283

[9] Soru: 1585’den İktibas

[10] فَقَالَ لَهُ لِأَنَّ الظَّالِمَ وَ الْمَظْلُومَةَ قَدْ کَانَا قَدِمَا عَلَى اللَّهِ عَزَّ وَ جَلَّ وَ أَثَابَ اللَّهُ الْمَظْلُومَةَ وَ عَاقَبَ الظَّالِمَ، فَکَرِهَ أَنْ یَسْتَرْجِعَ شَیْئاً قَدْ عَاقَبَ اللَّهُ عَلَیْهِ غَاصِبَهُ وَ أَثَابَ عَلَیْهِ‏ الْمَغْصُوبَةَ.

Biharu’l-Envar c. 29 s. 395

[11] Ade Hadis: 2

[12] Ade Hadis: 3

[13] Subahani, Cafer, Furuğ-i Ebediyet c. 2 s. 669

[14] Ahmedi Miyaneci, Mekatibu’r-Rasul

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar