Gelişmiş Arama
Ziyaret
20387
Güncellenme Tarihi: 2011/06/14
Soru Özeti
Kuranı kerim dağları yeryüzünün çivileri şeklinde tanımlamış, Kuranı kerimin bundan maksadı nedir?
Soru
Dağları yeryüzünün çivileri olarak tanımlayan ayetlerin anlamı nedir?
Kısa Cevap

İslami kaynaklarda dağlar için değişik faydalar ve nitelikler dikkate alınmıştır. Yeryüzüne çakılmış çiviler misalinde olmaları bu niteliklerden bir tanesidir. Dağlar yeryüzü için ölçü aletleri gibi çalışmaktadırlar. Yeryüzü küresinin dağılmasını, dolayısıyla yeryüzünü üzerinde yaşanılamayacak bir alem konumuna gelmesini engellemektedir. Çağdaş bazı düşünürler de yeryüzünde yaşanılabilmesi için dağlar tarafından sağlanılmış itidalin zorunlu olduğunu belirtmişlerdir. Buna binaen şunu kabul etmek gerekir ki kuranı kerimin dağları çivilere benzetmesi dağların şekil bakımından çivilere benziyor anlamında değildir. Zira kendi gözlerimizle dağların böyle olmadığını müşahede etmekteyiz. Kuranı kerim tarafından dağlar çivilere benzetmesindeki maksat dağların da çivilerin işini yaptığını beyan etmektedir. Birbiriyle ilintilendirilmiş parçalar çiviler vesilesiyle kenetlendirilmiş ve dağılmaları engellendiği gibi dağlar vesilesiyle de yeryüzü bir anlamda ayakta tutulmuş ve dağılmaları engellenmektedir.

Ayrıntılı Cevap

İlkin dağların yeryüzünde üstelemiş oldukları rolü anlatan ayetleri gözden geçirmeliyiz. Bu ayetlerde hangi özelliklere ve niteliklere işaret edildiğine bakalım. Daha sonra dini öğretilerini ve günümüz dünyasında kabul görülmüş gerçekleri dikkate alarak bu rolü incelemeye tabi tutacağız.

Yeryüzünde dağların üstelemiş oldukları rolden bahis eden ayetler ve sahip oldukları faydaları ve nitelikleri anlatan kuranı kerimde birçok ayet var olmaktadırlar:

1-   Dağlardan sığınaklar ve evler şeklinde hem insanlar[1] hem diğer hayvanlar[2] istifade edebilirler.

2-   Değişik türlerden taşlar ve topraklar farklı renklerle dağlarda var olmaktadırlar[3]

3-   Dağlar, zahiri görünüşlerindeki sebatın tam tersine hareket halindedirler.[4]

4-   Dağlar Allah ı tespih ve Onu hamdü-sena etmekle meşguldürler.[5]

5-   Dağlar yeryüzüne yönelik çiviler misalinde görev yapmaktadırlar.[6]

6-   Dağlar yeryüzünü dağılmaktan koruyor ve itidalini sağlamaktadırlar.[7]

7-   Son olarak birçok ayette dağların kıyametin gerçekleşeceği günde hangi duruma gireceğinden ve yerle bir olacağını anlatmaktadırlar.[8]

İnsanların ve diğer hayvanların içinde barındığına ve farklı ve türlü madenlerin dağlarda saklı olduğuna işaret eden ayetlerin birinci ve ikinci bölümü ispatlanmaya gerek duyulmayacak kadar çok açık şeylerdir. Ayetlerin işaret ettiği üçüncü nokta yani dağların hareket halinde olduğuna söyleyen ayetlerin bu iddiasını her ne kadar geçmişte çok acayip sayılabilinirdi ama günümüz dünyasında çokta acayip görülmemektedir. Zira kıtaların hareket halinde, birbirinden tedrici bir şekilde ayırdığını söyleyen faraziyeye dikkat edildiğinde bu durum garipsenecek bir durum olmadığı açıktır. Hakeza; daha küçük çapta dağların yerinden kaydığını ve aralarında çatlakların gerçekleştiğini müşahede ediyoruz. Dolayısıyla dağların hareket halinde olduğu iddiayı ispatlamak pek zor değildir. Dağların Allah ı hamdü-sena ettiği iddiası kuranın nassına göre diğer varlıkların ibadeti gibi birçok insanlar için derk edilemiyor.[9] Yedinci bölümde işaret edilenin ilmi de Allah katında ve bir bölümüne işaret edilmektedir. Bu nedenle maddi ve fiziksel yollarla ispatlayamayız.

Ama beşinci ve altıncı bölümde işaret edilen konular bağlamındaki ayetleri anlamak bizim anlayabileceğimiz alana giriyor ki sizin sorunuz da bunlarla irtibatlıdır. Bu bağlamda şunu söylemek mümkün: Kuranın nüzul döneminde insanların dağların yeryüzündeki istikrarı niteliğiyle alakalı pek bilgileri olmamasına rağmen kuranın bazı ayetleri bazı konulara işaret etmiştir ki daha sonra bu konuların doğru olduğu tespit edilmiştir. Dağların yeryüzünde çiviler misalinde olan konu bu konulardan bir tanesidir. "dağları da birer kazık yapmadık mı" (nebe 7).

Kuranı kerimin maksadı dağlar çiviler gibidir anlamında olmadığı çok açıktır. Zira insanlar tarafından müşahede edilen birçok dağ çiviler gibi olmadığı rahatlıkla anlaşılmaktadır. Kuranı kerim şunu anlatmaktadır ki dağlar çivilerin rolünü üstlenmektedirler. Bu konu dağların yeryüzünde dikildiğini[10] ve sağlam (muhkem)[11] olduğunu açık bir şekilde dile getiren diğer ayetlerden den anlaşılıyor.

Kuranın nüzul dönemindeki insanlar dağları görüyor ve köklerinin ağaçlara çakılmış çiviler gibi sağlam ve kilometrelerce yerlerin diplerine uzadığından bihaber idiler. Ama günümüz insanı bu gün bunu bilmektedir. Dolayısıyla çiviler misalinde yeryüzüne çakılmış dağların bu durumunu insanlar için abes, faydasız ve anlamsızdır şeklindeki düşünceye kapılmamak gerekir. Zira günümüzün bilimine göre dağların rüzgârların, suların ve genel anlamda yeryüzündeki düzeni ve sistemi koruma ve hidayet etme noktasında üstelemiş oldukları rolünü çok kolay bir şekilde anlayabiliriz. Kuranı kerimde işaret edilen bir diğer nokta var. Oda şu: Yeryüzüne çiviler misalinde çakılmış olan dağlar var olmamış olsaydı yeryüzü itidalden çıkacaktı dolayısıyla üzerinde yaşam imkânsılaşırdır. Aşağıdaki ayetlerden; en temide bikum" ve "en temide bihim" itidalsizlik istifade edilmiştir. Ama itidalsizliğin anlamı nedir? Acaba yerin itidalsiz oluşu ve Onun varoluşun (mevcut) istikametinden sapması anlamında mıdır? Ya çok şiddetli tufanların esmesiyle bu kürenin üzerindeki eşyaların sarsılması anlamında mıdır? Veya …? Her halükarda kuranı kerimde ve rivayetlerde kabul görülmüş ve açık bir şekilde[12] kendisine işaret edilen şey şu: Yeryüzünün çiviler misalinde dağlarla çakılması yeryüzündeki yaşamın sistemli ve bir düzen içinde yürümesini sağlamış olmasıdır. Farklı ve değişik kitaplar[13] ve siteler[14] bu konuyla alakalı daha fazla bilgiler sunmaktadırlar. İsterseniz bu kaynaklara müracaat edebilirsiniz.



[1] Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve dağlarda da sizin için barınaklar var etti. (nahl 81).

[2] Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.” (nahl 68).

[3] Görmüyor musun ki, Allah gökten su indirdi. Biz onunla türlü türlü ürünler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı (birbirinden farklı) çeşitli renklerde yollar (katmanlar) var, simsiyah taşlar da var. (fatır 27).

[4] Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler

[5] Dâvûd ile birlikte, Allah’ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik. (enbiya 79); Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi. (sad 18); Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir. (hac 18); Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik (sebe 10). Ve…

[6] Nebe, 7.

[7] Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirdi. İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar. (nehl 15); Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik. (enbiya, 31); Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. (lokman, 10).

[8] Dağları yürüteceğimiz ve senin yeryüzünü çırılçıplak göreceğin günü bir hatırla. (Kehf, 47); (Ey Muhammed!) Sana dağların (kıyamet günündeki) hâlini soruyorlar. De ki: “Rabbim onları toz edip savuracak.” (taha, 105); Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. (vakia, 5); Göğün, erimiş maden gibi ve dağların atılmış renkli yün gibi olacağı günü hatırla. (mearic, 9); ve…

[9] Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. (isra 44).

[10] Devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? (ğaşiye 19).

[11] Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. (naziat, 32).

[12] "Nehcül-balaga", hutbe 1, Kum: intişarat-i darul-hicre, s. 39.

[13] MEKARİM-İ ŞİRAZİ, Nasır, "tefsir-i nümüne", c. 11, s. 183.

[14] http://www.quranology.com - www.quransc.com

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar