Gelişmiş Arama
Ziyaret
13321
Güncellenme Tarihi: 2009/07/04
Soru Özeti
Neden Kur'an-ı Kerim'de Allah-u Teala için bazen tekil, bazen de çoğul zamirler kullanılmıştır?
Soru
Allah-u Teala, neden kendisi hakkında bazı ayetlerde “biz” bazılarında ise “ben” zamirlerini kullanmıştır?
Kısa Cevap

Allah-u Teala birdir ve bu yüzden kendi yaptıklarından bahsederken kelime ve zamirlerin tekil olması gerekir. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de kendisini defalarca bu şekilde ifade etmiştir. Ama gerek Arapçada, gerekse başka dillerde bazen tekil zamirlerin kullanılması gereken yerlerde çoğul zamirler kullanılmaktadır. Bunun çeşitli nedenleri vardır ki bu nedenlerden bazıları şunlardır:

 

1- Muhataba kendi yüceliğini bildirmek

2- Yaptığı işin önemini göstermek

3- İşlerin yapılması için vasıta olan sebeplere (o sebepleri de kendisi icat etmiş olsa bile) dikkat çekmek

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzun cevabına geçmeden önce iki noktayı belirtmek gerekir

 

1- Ayrıntıları kelam ilminde açıklandığı üzere Allah'ın bir olduğu konusunda birçok delil vardır. Allah'ın bir olmasının manası şudur: Hiç kimseye ve hiç bir şeye ihtiyaç duymadan ve dayanmadan yaratmak, rızık vermek, hidayet etmek, öldürmek vs. işleri yalnız başına yapar. Kelam ilminde bunlara yaratmada tevhid, rızıkta tevhid, hidayette tevhid… denmektedir.

 

2- Allah'ın bir olması demek, hiç kimsenin ve hiç bir şeyin yaratma, rızık verme, hidayet vb. fiillerde hiç bir şekilde sebep olmayacakları manasına gelmez. Aksine Allah-u Teala'nın hikmeti fiillerinin çoğunu sebepleriyle ve kendi mecrasında yapmayı gerektirmektedir.[1] Örneğin, Allah-u Teala direkt ve herhangi bir vasıta olmadan hastaya şifa verebilir, aç olanı doyurabilir veya sapmışları hidayet edebilir, ama hikmeti gereği işleri kendi sebepleriyle ve kendi mecrasında olmasını istemektedir. Yani açları kendi yarattığı ekmekle doyurmakta, hastalara kendi yarattığı ilaçla şifa vermektedir. Burada ekmek, doktor ve ilaç hepsi Allah'ın izniyle etki etmekte, kendine has neticeyi vermektedirler. Ekmek, doktor, ilaç, su vs. tümü varlığını daima Allah'tan almaktadır ve Onun isteğiyle böyle etkilere sahiptirler. Öyleyse bu etkilerin Allah'ın tevhid ve birliğinin çeşitli boyut ve açılarıyla herhangi bir çelişkisi yoktur. Onlar Allah'ın şerikleri değildirler, gösterdikleri etkileri dahil her şeyleriyle Ona muhtaçtırlar.

 

Buraya kadar söylenenleri göz önüne aldıktan sonra asıl cevaba geçebiliriz:

 

Allah birdir, bu yüzden kendi fiillerinden bahsettiği zaman tekil zamirler kullanması gerekir ki,[2] Kur’an’da defalarca bu zamirler gelmiştir.[3]

Ancak Arapça ve diğer bütün dillerde bazen konuşmacı çeşitli nedenlerden dolayı “Ben bu işi yaptım” yerine “Biz bu işi yaptık” demektedir. Bunun bazı nedenlerin şöyledir:

 

1- Kur'an-ı Kerim, insanlarla iletişiminde en iyi vasıta olarak onların kendi konuştukları dili seçmiştir. Çoğu kez erkekler için kullanılan zamir ve vasıflar erkek kadın herkesi kapsayacak bir anlamı ifade eder. Örneğin Kur'an-ı Kerim'de de “Siz (hepiniz) Allah'a muhtaçsınız…” ayetinde “Entüm” (Siz) zamiri erkekler içindir. Halbuki, hitap geneldir, erkek-kadın herkesi kapsamaktadır. Aklı olan herkes maksadın yalnızca erkekler değil bütün insanlar olduğunu anlar.

 

Tekil ve çoğul zamirler konusunda da insanların defalarca tekil zamir yerine çoğul zamir kullandıklarını görmekteyiz. Örneğin “biz geldik siz yoktunuz” cümlesinde “biz” ve “siz” zamirleri çoğuldur, ama saygı, yüceltme ve onurlandırmak amacıyla tekil yerine çoğul zamiri kullanılmıştır. Allah-u Teala da kendi yüceliğini bildirmek için “biz” zamirini kullanmaktadır.[4]

 

Demek ki, konuşmacı muhataba azametini ve yüceliğini bildirmek için “ben” yerine “biz” kelimesini kullanılabilir. Yine Kur'an'dan örnek verecek olursak Fetih suresinde “Şüphe yok ki biz, sana apaçık bir fetih vermişizdir.” diye buyurmaktadır.

 

Bazı müfessirler diyorlar ki: Allah-u Teala, burada kendi azametine işaret etmek için “Biz, Mekke şehrini fethettik” diye buyurmuştur. Fetih, azametin alameti olan “biz”le uyuştuğundan dolayı “biz” zamiri kullanılmıştır. Bu nokta “Şüphesiz biz seni şahid… olarak gönderdik.” ayetinde de vardır.[5]

 

2- Konuşmacı bazen de yaptığı işin önemini göstermek için “ben bu işi yaptım” yerine “biz bu işi yaptık” demektedir. Örneğin Allah-u Teala: “Biz onu Kadir gecesinde indirdik”, “Biz kevseri sana verdik” diye buyurarak Kur'an'ın ve Kevser'in azametini ortaya koymaktadır.

 

3- Allah-u Teala bazen, bir işin yapılmasında vasıta olan sebeplere dikkat çekmek için “ben yaptım” yerine “biz” yaptık diye buyurmaktadır. Allame Tabatabai el-Mizan'da, Rad suresinin 4. ayetinin tefsirinde şöyle buyuruyor: “Bu şekilde Biz bazısını bazısına üstün ettik” ifadesi şu manaya işaret edebilir: Arada, Allah’ın dışında da Onun emriyle amel eden ilahi sebepler vardır ki hepsi yine Allah Teala'nın izniyle etki etmektedirler.[6]

 

Tefsir-i Numune de ise Yunus Suresinin 61. ayetinin tefsirinde şöyle yazıyor: Allah-u Teala her yönden bir olmasına rağmen Onun hakkında çoğul kelime ve zamirlerin gelmesi makamının yüceliğine işarettir. Emrine her zaman amade memurlar olduğu için hem Allah’tan, hem de emrinde ki o diğer memurlardan bahsedilmektedir.[7]

 

Bazen bir ayette üç hikmetin üçü de bulunabilir; yani hem failin azametine, hem fiilin büyüklüğüne, hem de sebeplere dikkat çekilmektedir. Bu nedenden dolayı çoğul getirilmiş olabilir. Örneğin, “Biz onu kadir gecesinde indirdik” ayetinde üç hikmette bir aradadır.



[1] - 'Allah, işleri sebepler olmadan yapmaktan çekinir.' el-Kafi, c.1, s.183, Bab-ul Marifet-il İmam ve'r Reddi İleyhi

[2] - Bu durumda, Allah neden bazı yerlerde tekil zamir getirmiştir? Diye sormanın bir mnası yoktur, sadece şöyle bir soru akla gelebilir, Allah neden hep tekil zamir kullanmamıştır? Konunun devamında bu sorunun cevabını aramaya çalışacağız.

[3] - Örneğin “Çağırın beni icabet edeyim size…” (Ğafir/60) ayetinde olduğu gibi.

[4]- Daha fazla bilgi için bkz: Mekarim Şirazi, Porsişha ve Pasuhha, c.3, s.256

[5] - el-Mizan (Farsça tercüme), c.18, s.385

[6]- a.g.e. c.11, s.401 

[7] - Tefsir-i Nümune, c.6, s.358; yine bkz: Misbah Yezdi, Maarif-i Kur'an, s.106-114

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar