Gelişmiş Arama
Ziyaret
23233
Güncellenme Tarihi: 2011/12/20
Soru Özeti
İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızı var mıydı?
Soru
İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızı olduğu konusunda şüphesi olanlar var. Onlar bu şüpheyi her tarafta yayarak kendi zanlarını topluma telkin etmeye çalışıyorlar. Lütfen toplumu aydınlatmak için bu konuda delile dayalı cevap verin ki bizde onu başkalarına aktarabilelim.
Kısa Cevap

Fedakarlık ve insani kemallerle dolu Kerbela gibi bir olayda yaşı küçük olan kimseler fazla dikkat çekmemiş olabilir. Hz. Rugayye’nin (s.a) yaşamı, babası, amcası, halası gibi yüce şahsiyetlerin nurlarının ışığı arkasında kaldığından tarih kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) Rugayye adında küçük bir kızı olduğu konusuna değinilmemiştir. Bazı maktellerde İmam Hüseyin’in (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Ey bacım! Ey Ümmü Kulsüm! Sen ey Zeynep! Sen ey Rukayye ve Fatıma ve Rubab! Sözümü hatırlayın, ben öldüğüm zaman benim için yaka yırtmayın, yüzünüzü tırmalamayın ve uygunsuz sözler söylemeyin.’[1]-[2]

İmamın (a.s) buradaki hitap şekline ve sözünün içeriğine baktığımızda Onun (a.s) üç veya dört yaşındaki kızına böyle hitap etmesi uzak bir ihtimal görünüyor.

Bir başka yerde ise İmam’ın (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Ey Zeynep! Ey Sukeyne! Ey evlatlarım! Benden sonra size kim kalacak? Ey Rukayye! Ey Ümmü Kulsüm! Sizler benim yanımda Allah’ın emanetleriydiniz. Artık benim miad anım yaklaşmıştır.’[3]

İmamın (a.s) bu sözü ve içeriğinden maksat Onun üç yaşındaki kızı Hz. Rukayye olabilir.

İmam Hüseyin’in (a.s) üç veya dört yaşındaki kızı Rugayye’nin söz edildiği en eski kaynak İmaduddin Taberi’nin eseri olan Kamil-u Behayi adlı kitaptır. O bu eserinde şöyle yazıyor: ‘İmam’ın dört yaşında bir kızı vardı ve babasına çok düşkündü. Bir gece rüyasında babasının yanında oturmuş olduğu halde gördü kendisini. Uyandığında ‘Babam nerede? Artık dayanamıyorum.’ dedi. Ondan ‘Rüyanda ne gördün?’ diye sorduklarında dedi ki: Baktım babamın yanında oturmuşum, O da beni yanına aldı.’ Yezid bunu duyunca ‘Babasının başını getirin Ona gösterin’ dedi. Babasının başının getirip üzerinden örtüyü kaldırdılar. Hz. Rugayye babasının başını görünce ah çekip oracıkta öldü.[4]

Ancak alimler birçok karineye dayanarak İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızının olduğunu ispatlamaktalar. İmam Hüseyin’in Kişiliği adlı kitabın yazarı, rical ve tarih alimi olan Ayetullah Maraşi Necefi’den bu konu hakkında sorduğunda şöyle buyurdu: ‘Muteber belgeler bu konuda her ne kadar suskun olsalarda bu, inkar edilemeyecek kadar meşhur bir meseledir.’[5]

Astan-ı Kuds-i Razavi’ye bağlı uluslararası Zair aylık dergisinin 135. sayısında (İsfend/1384) Hz. Rukayye’nin makberesi hakkında aktardığı güzel bir olayı aşağıda özet olarak getiriyoruz: ‘Ayetullah Mirza Haşim Horasani şöyle buyuruyordu: Necef’in büyük alimlerinden Şeyh Muhammed Ali Şami bana şöyle dedi: Yaşı 90 üstünde olan ve soyu Seyyid Murteza’ya ulaşan, anne tarafından dedemiz olan Ağa Seyyid İbrahim Dimeşki’nin yalnızca üç kızı vardı. Birgün büyük kızı Hz. Rukayye’yi rüyasında görüyor. Hz. Rukayye ona ‘Babana söyle şehrin valisine desin ki kabrime su dolmuştur ve tamire ihtiyacı var.’ diye buyuruyor. Kız rüyasını babasına anlatıyor. Babası da bu işin akıbetinden korktuğu için (çünkü iktidar Sünnilerin elindeydi) durumu bildirmiyor. Bu rüya üç gece üstü üste görülüyor. Ama baba önem vermiyor. Dördünce gece kendisi rüyasında Hz. Rukayye’yi ‘Neden valiye kabri tamir etsin diye haber vermiyorsun?’ diye kızdığını görüyor. Bunun üzerine Seyyid ertesi gün valinin yanına giderek rüyaları anlatıyor. Vali de Sünni ve Şianın ileri gelenlerini toplayarak, ertesi gün kilid açmak için herkesin gusül alarak gelmesini ve kilid kimin eliyle açılırsa kabri de onun açıp pak naaşı çıkarması önerisinde bulunuyor. Kilid Seyyid İbrahim’den başkasının eliyle açılmıyor. Evet kabir suyla dolmuştu. Seyyid İbrahim üç gün o pak bedeni dizlerinin üstünde tutuyor ve hüngür hüngür ağlıyordu. Namaz vakitlerinde temiz bir parçanın üzerine koyuyor, sonra tekrar dizlerinin üzerine alıyordu. Tamir üç gün sürdü, bu üç günde Seyyid asla yemek ve su ihtiyacı hissetmedi, hatta uykusu bile gelmiyordu. Tamir bittikten sonra bedeni kabire koydular. Kabir 1323 yılında İran Sadr-ı Azamı Hacı Mirza Ali Asgar Etabek Eminu’l Sultan tarafından onarıldı. 23 Rebiussani 1405 yılında ise Suriye’nin vakıflar bakanı Dr. Muhammed el-Hatib yeni binanın temelini attı. Hicri 1419 ylında bütün süslemeleri tamamlandı. Süs malzemelerinin tümü İran’dan Şam’a götürüldü ve süslemeyi İran’lı sanatkarlar yaptılar.

 



[1] - İbn-i Tavus, Ebulkasım Ebulhasan b. Saaduddin, el-Luhuf Ala Katli’t-Tufuf, s.141, İntişarat-ı Usve, Kum, 1. Baskı, H.K.1414; A’lamu’l Vera, 236.

[2] -Tarihi Açıdan Hz. Rugayye’nin (a.s) Hakkında Araştırma’dan alıntıdır

[3] -Bir grup yazar, Mevsuat-ı Kelimati’l İmami’l Hüseyin (a.s), s.511, İntişarat-ı Dau’l Maruf, Kum, 1. Baskı, H.Ş.1373

[4] -Taberi, Alauddin, Kamil-u Behayi, c.2, s.179 (Hicri 6. yy). Bu kitap, Şeyh İmaduddin el-Hasan b. Ali b. Muhammed Taberi İmami’nin eseridir. O bu eserini Hulagu Han’ın vezir olan Bahauddin’in emriyle yazdı. Galiba onun emriyle yazıldığı için adına Kamil-u Behayi denmiştir. Cevad Muhaddisi, Der Ferhengi Aşura, s.200 (Bu konuyu Şeyh Abbas Kummi’nin Münteha’l Amal adlı eserinden nakletmiştir.) Aynı konu Tarihu’l Fey, s.861’de de gelmiştir. Maali’s-Sıbtayn, c.2, s.127’de de Hz. Rukayye’nin adı geçmiştir.

[5] -Şahsiyyet-i Hüseyin (a.s), s.615.

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar