Gelişmiş Arama
Ziyaret
33893
Güncellenme Tarihi: 2010/06/20
Soru Özeti
Hazreti Musa (a.s)’nın bir Kıbti’yi öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?
Soru
Kur’an’da işaret edildiği gibi Hazret-i Musa(a.s) mısırlı birini öldürmüştür o zaman nasıl ismete sahip olabilir?
Kısa Cevap

Bütün peygamberler (makamlarında farklılık olmakla birlikte) masum, Allah’a yakınlığın ve kemalin zirvesindedirler. Diğer insanların yerine getirmesi gereken vazifelerden daha üstün ve ağır vazifelerle görevlendirilmişlerdir. Mabuttan başka her türlü varlığa teveccüh etmeyi büyük bir günah bilmektedirler.

İslam bilginleri ve uleması Hz. Musa’nın (a.s) bir Kıbti’nin öldürülmesi olayındaki masum (ismetini) oluşunu açıklayan birçok açıklamada bulunulmuşlardır.

Getirilen açıklamaların temel noktası o Hazretin bir günah işlemediği yalnızca terk evla olduğu noktasıdır. Ölen Kıbti’nin hakkında gelen bilgilerde onun öldürmenin haram olmadığı yalnızca Hz. Musa’nın bu işi yapmakta acele etmemesinin daha iyi olduğudur.

   Kur’an’ın kullandığı tabirler de onun ismetiyle tezat içinde değildir. Yine aynı şekilde Hz. İmam Rıza’nın (a.s) Memun’a verdiği cevapta: Hz. Musa’nın (a.s) ‘‘Bu şeytanın işiydi. O apaçık bir düşman ve saptırıcıdır.’’sözü veya ‘‘ Ey rabbim ben kendime zulüm ettim. Beni affet!’’demesi hakkında şöyle buyurmuşlardır: ” Bu şeytanın işiydi” sözü o iki kişinin arasındaki tartışmadır Hz. Musa’nın kendi yaptığı eylemi değildir ve beni affet demesinden kasıt şehre girmesi yüzündendi çünkü, şehre girmemesi gerekirdi ve bana mağfiret et demesi ise Firavunun taraftarlarından gizlenmesidir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya cevap vermeden önce birkaç noktaya değinmek gerekir.

·         İsmet kavramının kısaca açıklaması:

Bu kavramın sözlük manası: İsmet “korunmuş, bir şeye bağlanmış” demektir[1]. Ama kelamcıların ıstılahında: Allah Teâlâ’nın özel bir lütfüdür ki bu lütuf  sayesinde şahıs Allah’a itaatsizlik etmeye veya günah işlemeye kadir olmasına, bu işi yapması mümkün olmasına rağmen asla günah işlemeye yönelmez.  [2]

·         Peygamberlerin ismete sahip olmalarını gerekli kılan bazı deliller:

1.     Peygamberler ismete sahip olmazlarsa gönderiliş amaçlarında tezat meydana gelir. Şöyle ki peygamberlerin gönderiliş amacı insanları gerçek maslahat ve zararlardan haberdar etmek, bir dizi ön hazırlıklarda bulunarak onların terbiye ve tezkiye olup kemale ve dünya ve ahret saadetine ulaşmalarını mümkün kılmaktır. Ve bu peygamberlerin ismete sahip olmamaları durumunda gerçekleşmez. Çünkü peygamber günah işlerse ya ona itaat etmemiz bize ya farzdır veya farz değildir. Eğer itaat etmemiz farz olmazsa peygamberlik kavramı anlamını yitirir. Diğer taraftan günahtan itaat etmek de caiz değil.

2.      Peygamberin günah işlemesi, peygamberliğe seçilmeden veya seçildikten sonra insanların ona karşı antipati duymasına ve ona itaat etmemesine vesile olur.

 Peygamberlerin ismeti konusunda zikir edilen bu ve benzeri deliller göze alındığında Peygamberlerin ismetinin kesin ve gerekli olduğu anlaşılır.

·         Hz. Musa (a.s) Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerinin zahirine göre bir Kıbti’yi (firavunun taraftarı olan birisini) öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?

Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Musa (a.s), halkının farkında olmadığı bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi, diğeri düşmanlarından olan iki adamı dövüşür buldu. Kendi taraftarlarından olan düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Musa, ona bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu. ‘‘şeytanın işindendir. O apaçık bir saptırıcı bir düşmandır.’’ dedi. (Musa, ) “Ey rabbim! Ben kendime zulmettim Beni bağışla.” Dedi. Allah da onu bağışladı. Kuşkusuz o bağışlayandır merhamet edendir.[3]

 Şimdi soru şu ki Hz. Musa’nın “Bu şeytanın işiydi, o düşman ve apaçık bir saptırıcıdır” veya” Ey rabbim! Beni bağışla ben kendime zulmettim.” sözleri onun ismetiyle tezat oluşturmamakta mıdır? Bu konuda şuna değinmemiz gerekir ki: Firavunun saray ahalisinden (Kıbti’) olan biri Hz. Musa’nın (a.s) takipçilerinden birini odun toplamaya zorlamaktadır. Bu yüzden aralarında kavga başlar ve bu sırada Hz. Musa Beni İsrail’den olan şahsa yardım etmek için Kıbti’ye bir yumruk atar ve bu yumruk sonucu Kıbti’ ölür.[4] Müfessirler bu konuda şu açıklamayı getirmişlerdir: Hz. Musa’nın gerçekleştirdiği eylem bir günah değil bir terk evla idi. Hz. Musa bu işiyle kendini zahmete düşürmüştür. Bu eylem yüzünden Firavun taraftarları onun peşinde düşmüşlerdir. Terk evlayı mana edecek olursak: “Kendiliğinde haram olmayan ama daha evla bir işin terk edilmense vesile olan eyleme terk evla denir. Yani hiçbir yanlış iş söz konusu değildir.[5]

Uyuni Ahbar-i Rıza kitabında rivayet edildiği üzere: Memun, Hz. İmam Rıza (a.s)’dan Hz. Musa’nın kıssasını sordu. İmam Rıza cevapta şöyle buyurdular: Hz. Musa (a.s)nın ‘‘Bu şeytanın işiydi. O apaçık bir düşman ve saptırıcıdır.’’sözü veya ‘‘ Ey rabbim ben kendime zulüm ettim. Beni affet!’’demesi hakkında şöyle buyurmuşlardır: Bu şeytanın işiydi sözü o iki kişinin arasındaki tartışmadır; Hz. Musa’nın kendi yaptığı eylem değildir ve “beni affet” demesi şehre girmesi yüzündendi çünkü, şehre girmemesi gerekirdi ve beni bağışla demesi ise Firavunun taraftarlarından beni gizle anlamındadır çünkü gafere ve güfranın manalarından biri bir şeyi örtmek ve gizlemektir..[6]

   Seyit Murtaza alemu’l-Huda Tenzihu’lenbiya kitabında bu ayeti iki şekilde açıklamıştır.

1.     Zulümden kasıt bir müstehabbın terk edilmesidir. Çünkü o Kıbti’nin daha sonra öldürülmesi daha evla idi. Hz. kendi taraftarına yardım edebilmek için Kıbti’nin öldürmesinde acele etmiştir. Terk evlaya duçar olmuştur. Müstehap bir amelin sevabından mahrum kalmıştır. İşte bu yüzden şöyle buyurmuştur: “Ben kendime zulüm ettim.”

2.     Bu şeytanın işiydi sözünden maksat o Kıbti’nin başlattığı tartışmadır. Hz. Musa o Kıbti’yi öldürmeyi kast etmemiştir sadece Beni İsrailli şahsa yardım etmek istemiştir.[7]

   Şeyh Tusi, Tibyan tefsirinde şöyle buyuruyor: O Kıbti’nin öldürülmesi sakıncalı bir iş değildi. Allah Hz. Musa’ya onu öldürmesini emretmişti. Ama evla olan onun ölümünün daha sonra gerçekleşmesiydi. Daha çabuk gerçekleştirdiği için terk evlaya duçar oldu. İşte bu yüzden af diledi.[8]

   Mecmeu’l-Beyan tefsirinin sahibi de bu soruya şöyle cevap veriyor: ”Öldürme bir mümini zalimin elinden kurtarmak içindi. Yoksa asıl kasıt öldürme değildi. Öyleyse sakıncasız iyi bir işti.[9]

 Fethu’l-Kadir tefsirinde söyle gelmiştir: Af talep edilmesi evlanın terk edilmesi yüzündendir. “Ben kendime zulüm ettim” sözü ise bu Firavun’un adamını öldürmesi yüzünden kendisini tehlikeye düşürmesi yüzündedir. Çünkü Firavun anladığında Hz. Musa’yı öldürmek isteyecekti.” Bana mağfiret et” sözünden kasıt ise bunu gizle ki firavun anlamasındır.

   Kuran-ı Kerim Hz. Musa (a.s)nın kendi dilinden şöyle naklediyor Şuara suresinin 14’ünçü ayetinde: “Onların bana isnat ettikleri bir suç var.” İşte bu iş onların kendi inanç ve bakışlarında bir suçtu. Yoksa gerçekte böyle bir suç ve günah söz konusu değil.[10]

   Sonuç olarak şunu söyleye biliriz: Günah ve suçun çeşitli merhaleleri vardır. İnsan bazen şer’i ve ahlaki kuralları çiğner ve bunun ismetle uyumu söz konusu değildir. Ama bazen durum böyle değildir yalnızca bir terk evla söz konusudur. Gerçi bu Allah dostlarının yanında suç sayılmaktadır. Ama bunun ismetle çelişkisi söz konusu değildir.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki adreslere müracaat edin:

1.     Kur’an’da Peygamberlerin ismeti, cevap kodu:129.

2.     Kur’an’a göre peygamberlerin ismeti, cevap kodu:112.


[1] Müfredat-i Ragıb ve kitabu’l- Ayn ismet kelimesi

[2] Subhani, Cafer,Muhazeratu’n fil ilahiyat

[3] Kısas suresi,15-16 ayetleri

[4] Mekarim, Şirazi, Tefsiri Numune, c:16, s:42,Mekarim, Şirazi, Tefsiru’l-beyan, c:7-8,şeyh Tusi, Tefsiru’t Tebyan, c:2, s:391,Tefsiru’l-İsna eşer, c:10, s:94

[5] Tefsiru Nuru’s-Sekeleyn, c:4, s:119, Tefsiru İsna eşer, c:10, s:94

[6] Uyuni Ahbari Rıza,s:155, babı:15, El-Mizan,c:16, s: 18,Nuru’s-sekaleyn, c:4, s: 391

[7] Mecmeu’l-Beyan’dan

[8] Tefsiru’Tebyan,c:2, s: 291, Rehli baskısı

[9] Tebersi,Fazl ibni Hasan, Mecmeu’l-Bbeyan, c:7, s:382

[10] Şukani, Muhammed ibni ali, Tefsiru–Fethi’l-Kadir, c:4, s:164

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar