Gelişmiş Arama
Ziyaret
7898
Güncellenme Tarihi: 2011/01/24
Soru Özeti
Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
Soru
Allah bizim yaratıcımızdır. Her kesten bizler için daha Rauf ve merhametlidir. Bizi herkesten daha iyi bilir. Nazir ve basirdir. Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
Kısa Cevap

Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum bırakılıyorlar.

Ayrıntılı Cevap

Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”.[1] İmam Rıza’dan (a.s.) böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Diye sordular. Hazret şöyle buyurdu: “Allah unutmuyor, Allah hakkında sehiv ve nisyan anlamsızdır. Allah mutlak ilimdir, unutkanlık Allah hakkında anlamsızdır. İnsan bir şey hakkında sahip olduğu ilim ve bilgiden gafil kalabilir. Sahip olduğu o bilgi aklından gidebilir. Öyle ise Allah hakkında sehiv ve nisyan ne anlama geliyor? İmam şöyle buyurdu: Anlamı şudur ki onlar dünyada Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamette unuttur; yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum bırakıyor”.[2]   

Burada birkaç noktayı hatırlatmak zaruridir:

  1. Kıyametten bahis edildiği vakit zihnimize şöyle bir tasavvurun şekillenmesi mümkündür ki kıyamet tarihin ileriki dönemlerde tahakkuk bulacak bir hadisedir. Bizim şimdiki günümüzle irtibatı yoktur. Bu konu bir anlamda doğrudur ama bir başka anlamda ise doğru değildir. Bir anlamda kıyamet bu dünyanın batınıdır ve bizim kıyametimiz şimdi şekillenmiş durumdadır. Zira bizim işleyeceklerimiz amel ve eylemlerin batını şimdide var olmaktadır. Buna binaen eğer insan Allah ı unutur ve ondan gafil kalırsa bu gaflet zamanın geçmesiyle açığa çıkacaktır. İnsan defi olarak yoldan çıkıp sapmıyor. –Elbette birisi istisnaen böyle olabilir-. İnsan yavaş yavaş haktan fasıla alır. Sonra çok uzaklaşır. Bu nedenle eğer şöyle denilirse; “insan her lahzada Allaha teveccüh etmeli ve eğer (Allah göstermesin) kendisi için bir lahza gaflet hâsıl oldu hemen onu cübran ve telafi etlmelidir”,  şunun içindir ki Allah ile olan zaviye ve açının fazlalaşmaması içindir. İnsan denen varlık hata ve nisyan merkezidir. Daimi olarak hata yapar ve aklından gider. Zaten bunun içindir ki rabbimiz tarafından tövbe teşri edilmiştir.
  2. Tövbe daimi yapılması gereken bir eylem ve ameldir. Yani insanın işleyeceği her günah için tövbe de yapması gerekir. Rivayet tabirince hiçbir günahı tövbesiz bırakmayınız. Yani her ne zaman insan günah işlemeye müptela olursa tövbe etmelidir. Tövbe ne demektir? Tövbenin manası pişmanlıktır; yani ben yapmış olduğum amel ve eylemden pişmanım ve daha o işi yapmamak için karar aldım anlamındadır. Ama eğer insanın ayağı bir daha kayar ve günaha bulaşırsa tekrar tövbe etmelidir. İnsan tövbe ettiği her seferinde zahiri bir tövbe yapmak için değil gerçek bir tövbe etmek için uğraşmalıdır. Hazret Ayetullah-il Uzma Behauddin’in (rh.a) tabirince Allahın cilvesiyle oynayıp tövbe, tövbenin figan edecek (değersiz) duruma getirilmemelidir.  Tövbe, nesuh ve gerçekçi bir tövbe olmalıdır. Tövbe insanın Allahtan fasıla almasını engelliyor. Ama eğer insan yavaş yavaş açısını ve zaviyeyi genişletse öyle bir yere varıyor ki artık Allah ı unuttur ve Allah’tan gafil kalır. Artık Allaha olan ihtiyaç hissini kayıp eder. Allaha muhtaç olduğu hissini kayıp eden insan hakikatte varlığının ve vücudunun tamamı Allaha muhtaçlığın kendisi olduğunun farkında değildir. “Ey insanlar siz fakir ve Allaha muhtaçsınız ve Allah zengin ve Hamit (övülür hamt edilen) tir”.[3] Bizim bütün vücudumuz fakrın aynısıdır. İnsan o kadar zayıftır ki en küçük bir şey onu ayaktan edebilir. Tarihte şöyle nakledilmiştir ki bir sivrisinek Nemrud’un burnuna girdi sahip olduğu tüm güce rağmen onu yok etti. Bu insanın ne kadar zayıf olduğu için ap açık bir delildir. Evet! İnsan Allahtan gafil ve Allah ı unutabilir. Allah da onu unutur. İşte Allahın insanı unutması insan için en büyük ilahi bir azaptır. Hazreti Ayetullahi’l - Uzma Behauddin’in (rh.a) bu bağlamda şöyle buyuruyor: “Eğer biz bir lahza kendi halimizle baş başa bırakılır en kötü insanlardan daha iyi olacağımız kesinlikle belli olmaz. Yani eğer biz iyi isek ve bazı iyi yönlerimiz var ise ilahi muhafaza ve ilahi fazl sayesindendir ki Allah bize inayet etmiştir. Eğer Allah bir lahza bizi bize bıraksa bizde yıkılacağız.

İlgili İndeksler:

توبه از گناه و محبوب خدا شدن؛ سؤال 18369 (سایت: 17923).

توبه در آخرین لحظات؛ سؤال 16101 (سایت: 15848).

مفهوم فراموشی خداوند؛ سؤال 8065 (سایت: 8149).        

 


[1] Tevbe, 67.

[2] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l-Envar”, Beyrut: Müesesetu’l-Vefa, 1404, kameri, c. 4, s. 64.

[3] Fatır, 15.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar