Gelişmiş Arama
Ziyaret
11049
Güncellenme Tarihi: 2012/04/02
Soru Özeti
Ali (a.s.) hangi hutbede kendisinden önceki üç halifenin hilafet makamına gelmelerinin nitelliği açıklamıştır?
Soru
Hz. Ali “Nehcü’l – Belaga”nın hangi hutbesinde kendisinden önceki üç halifenin hilafet makamına geçme şeklini beyan etmiştir? Bu hutbe hangi isimle tanınmaktadır?
Kısa Cevap

Ali (s.a) kendisinden önceki üç halifenin hilafet makamına oturmalarının nasıllığını “nehcül – balaga”nın üçüncü hutbesinde anlatmış. Bu hutbe, hazreti Ali’nin (bu hutbenin sonunda söylemiş olduğu) sözlerinden yararlanarak “Şıkşıkiyye” adı verilmiş ve bu adla tanınmıştır. Şıkşıkiyye hutbesi, İmam Ali'nin (a.s.) hilafet hakkında yapmış olduğu şikâyetini, kendi hakkının gasp edilmesinin karşısında göstermiş olduğu sabırlı duruşunu ve daha sonra halkın kendisine nasıl biat ettiği konuları içermektedir. Ayrıntıları detaylı cevapta okuyabilirsiniz.

Ayrıntılı Cevap

Nehcü’l-Balaga”nın üçüncü hutbesi “şıkşıkiyye” adıyla meşhur ve bu adla tanınmaktadır.

Bu hutbe, hazreti Ali’nin (bu hutbenin sonunda söylemiş olduğu) sözlerinden yararlanarak “Şıkşıkiyye” adı verilmiş ve bu adla tanınmıştır. Hazreti Ali (a.s.) bu hutbede, hilafet hakkında yapmış olduğu şikâyetini, kendi hakkının gasp edilmesinin karşısında göstermiş olduğu sabırlı duruşunu ve daha sonra halkın kendisine nasıl biat ettiği konuları içermektedir.

Hz. Ali bu hutbede şöyle buyurur: “Allaha yemin ederim ki o, (birinci halife) hilafet abasını giydi. Oysaki o İslam devletini idare etme bağlamında benim değirmen taşlarının ekseni gibi (ki değirmen onsuz çalışmıyor) olduğumu çok iyi biliyordu. O, sel ve çeşmelerin dağların eteğinden aktığı gibi ilim ve fazilet pınarlarının da engin vücudumdan aktığını ve (uçup uzak düşüncelerin zirvelerine giden) kuşların benim yüce düşünce ve fikirlerime ulaşamayacağını çok iyi biliyordu. Durum böyle olunca ben, hilafet abasını bıraktım ve eteğimi sararak ondan çektim (ve kenara çekildim). Oysaki şu düşünceye dalmıştım: Tek başıma (yaversiz bir halde kendimin ve halkın hakkını almak için) kıyam etmeliyim mi yoksa oluşturmuş oldukları bu boğucu atmosferde ve meydana getirmiş oldukları bu karanlıkta sabır etmeli miyim?. Oluşturulan ortam öyle bir ortamdır ki yaşlıları çürütür, gençleri ihtiyarlaştırır ve imanlı kimselere de son nefese kadar acı veriyor. Sonuçta, sabır ve tahammülün akla daha yakın olduğunu gördüm. Dolayısıyla sabır etmeye başladım.  Ancak benim bu durumdaki halim gözleri toprak, tozla dolmuş ve boğazına kemik saplanmış haliyle yaşayan bir kimsenin haline benziyordu. Mirasımın nasıl talan edildiğini gözlerimle tanık oluyordum. Ta ki birincisi (birinci halife) kendi yolundan gitti (ve ölüm onu yakaladı). Ancak hilafeti kendinden sonra Hattab’ın oğluna devretti. (Bu durumu müşahede eden İmam, şair olan A’şa’nın şu şiirini okudu). İçeriği şöyledir:

Çok farklıdır benim dünümle bu günüm,

Şimdilik gamlı hüzünlü, dün ise galip ve sevinçli

Ne tuhaftır! Kendi hayatında iken halktan mazeretini kabul etmelerini diliyordu. (benim olduğum halde) hilafet yerine oturduğundan dolayı mazur olduğunu kabul etmelerini diliyordu. Ama ölümünden sonra yerine öbürünün geçmesini sağladı. Çok acayiptir! Bu ikisi hilafetten, nöbetleşerek yararlandılar. (Özetle):  O, hilafeti şiddet, sıkı tutan, hata ve (hep) özür dilemeye baş vuran vadisi niteliklerine sahip olan bir kimsenin ihtiyarine verdi. Hilafet makamında oturan kişi serkeş bir deveye benzer. Eğer deveye binmiş olan kişi deveyi kontrol etmek için yularını sıkı tutarsa devenin burnunun üzerindeki perdeler yırtılır. Eğer serbest bırakırsa onu uçurumlara fırlatır.

Allaha and olsun ki halk, garip bir acı ve huzursuz olan bir duruma yakalandılar. Benim de bu uzun, sıkıntılı ve elem verici müddet içinde sabretmekten başka bir çarem yoktu. Nihayet onun da (ikinci halifenin de) ömrü ve dönemi sona erdi ve onu (hilafeti)  bir gurup arasında şuraya tabi kıldı. Kendince benide bu gurubun üyelerinden saymıştı. Bu şuradan Allaha sığınırım! (Doğrusu) ne zaman onlar beni kendilerinin ilkiyle (Ebu Bekir) mukayese etmeye kalkıştılar ki (zira bu mukayese dengesiz bir mukayese olacak olduğunu biliyorlardı) şimdi işim öyle bir noktaya varmıştır ki beni bunlarla (şura üyeleriyle) bile mukayese ederek aynı kefede tutmaya çalışırlar. Lakin yinede taviz verdim ve sesimi çıkarmayıp onlarla (Müslümanların maslahatı gereği) uyum sağladım ve şurada hazırda bulundum. Onlardan bazıları kinleri nedeniyle benden yüz çevirdiler. Birisi de akrabalık bağını (hakikatin) önüne geçirdi. Bir diğerinin itirazı da garezli ve amaçlı idi (günümüzün tabiriyle siyasi idi), bu amaçları dile getirmek uygun değil ve yakışıksızdır. Nihayet üçüncüsü ayağa kalktı. O ki, karnı çıkık (göbekli) ve bir deve gibi beytülmali toplayıp yemekten başka hiçbir düşünce ve gayesi yoktu. Babasının akrabaları onun yardımı için ayağa kalktılar. Onlar, bahar mevsiminde çayıra girip müthiş bir iştahla çimenleri yiyen aç develer gibi idiler. Allah’ın malından yemek için kolları sıvamışlardı. Ama buluşunun sonu (hilafeti sağlam kılmak için) pembe olmuştu. Uygun olmayan yakışıksız davranışları onun işlerini heder etti. Mide doldurmanın ve servet toplamanın akıbeti onun ebediyen hayatının yok olmasına mal oldu.  Halk, sırtlan’ın boynunda üst üste yığılmış olan kılları gibi üzerime üşüşüp yığılarak çıkardıkları büyük izdiham neticesinde beni hilafeti kabul etmeye zorladılar. Onlar her taraftan beni sarmışlardı. Öyle ki, nerdeyse iki gözümün nuru ve Peygamberin iki yadigârı olan Hasan ile Hüseyin, ayaklar altında ezileceklerdi. Kalabalığın baskısı, o denli şiddetliydi ki, yanlarımı sıkıştırarak bana çok şiddetli ağrı verdi ve abamı her iki taraftan yırttılar. Halk (kurt korkusundan çobanın etrafını saran) koyunlar gibi etrafımı sarmışlardı. Ama ayağa kalkıp hilafet sorumluluğunu elime aldığım zaman...''[1]

 


[1] Mekarim Şirazi,''Tercümeyi Guya Ve Şerhi Fuşurdeyi Ber Nahcul-Balaga'' İran/Kum: İntişarat-i Matbuati Hedef,c.1, s.65-67.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    13286 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Zina zade hakkında rivayet edilen hadisler hangileridir?
    8914 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Zina sonucu doğan çocuğun (zina zade) İslam nazarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum İmamlarımızın (a.s.) rivayetlerinde beyan edilmiş, özel hükümleri vardır. O, hadislerden bazılarının adresleri şunlardır:1-   Zina zadenin mirası: “Vesailuş-Şia”, c.26, ...
  • Cenabet guslü alınmazsa namaz ve orucun kazasını yerine getirmek farz olur mu?
    11948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/30
    Bu konuda kendi taklit merciinizin fetvasına göre amel etmelisiniz. Büyük taklit merciilerinin ‘Yıllarca cenabetli olarak namaz kıldım, oruç tuttum. Ama cenabetlinin gusül alması gerektiğini bilmiyordum. Bu durumda görevim nedir?’ sorusuna verdikleri cevaplar şöyledir:Ayetullah Humeyni, Behcet, Tebrizi, Hamanei, Mekarim, Vahid:
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28705 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
    9549 Sire 2009/04/08
    Abdestayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde ...
  • Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı ve bunu korumam gerekmez mi?
    27622 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:1- Manevî Zararlar1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7057 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba Nebiyi ekrem (s.a.a) ezanda kendi nübüvvetine ve hazreti Ali’nin (a.s.) velayetine şehadet veriyor muydu? Neden zamanımızın imametine şehadet vermiyoruz?
    8512 Fıkıh Tarihi 2015/05/20
    Rivayetler esasınca şu müsellemdir ki İslam Peygamberi (s.a.a.) ezanda kendi nübüvvetine şehadet veriyordu. Zira nebiyi ekrem (s.a.a.) diğer insanlar gibi şer’i hükümlere ve tekliflere amel etmeye mükellef olmadığını ispatlayan has bir delil var olmadığı sürece mükellefti. Ezan bağlamında müstesna kılındığına dair hiçbir delilimiz yok iken mükellef olduğuna ...
  • Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
    9927 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9862 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...

En Çok Okunanlar