Gelişmiş Arama
Ziyaret
65979
Güncellenme Tarihi: 2011/08/16
Soru Özeti
Peygamber Efendimizin, Ebu Bekir Ömer ve Osman’la akrabalık kurması ve İmamların Çocuklarına onların İsimlerini koymaları onlardan razı olduklarına delalet etmez mi?
Soru
Sahabeden birçoğu Ehlibeyt’ten kız aldılar ve Peygamberin Ehlibeyti de sahabeden kız aldı. (Özellikle Ebu Bekir ve Ömer) bu konuda Şia ve Sünni tarihi nakillerinde görüş birliği vardır.
- Peygamber (s.a.a) Ebu Bekir’in kızı Ayşe ve Ömer’in kızı Hafsa ile evlendi ve iki kızını (rukeyye ve Ümmü Külsüm'ü) üçüncü Halife Osman’la evlendirdi. Bu yüzden Osman Zinnureyn lakabıyla meşhur olmuştur. Oğlu aban bin Osman, Abdullah ibn-i Cafer ibn-i Ebu Talib'in kızı Ümmü Külsümle evlendi
-Mervan b. Aban b. Osman, Hz. Hasan b. Ali b. Ebu Talib'in kızı Ümm-i Kasim evlendi.
-Zeyd b. Amr b. Osman, Hz. Hüseyin’in kızı Sakine ile evlendi.
-Abdullah b. Amr b. Osman, Hüseyin b. Ali’nin kızı Fatma ile evlendi.
-Diğer sahabeler de Ehlibeyt İle akraba oldular kız alıp verdiler. Biz burada üç halife ile yetinip diğerlerinin ismini getirmiyoruz.
Buradan anlaşılan şu ki Ehlibeyt onlara karşı sevgi ve muhabbet beslemiştir. Yine görüyoruz ki Ehlibeyt çocuklarına sahabenin isimlerini koymuştur, bu konuda da Şia ve Sünni kaynaklarında görüş birliği vardır.
Şia kaynaklarında da belirtildiği üzere Hz. Ali (a.s) Leyla bint-i Mesut Hanzala’dan olan oğluna Ebu Bekir ismini koymuştur. Beni Haşim’de çocuğuna Ebu Bekir ismini koyan ilk kişi Hz. Ali(a.s) dır. Yine Hasan b. Ali çocuklarına şu isimleri koymuştur: “Ebu Bekir, Talha, Abdurrahman ve Abdullah” . Aynı şekilde Hüseyin b. Ali de çocuklarına böyle isimler vermiştir. İmam Musa Kazım (a.s) kızına Ayşe ismini koymuştur ve Ehlibeyt’ten bazılarının künyesi Ebu Bekir’dir: Örneğin: Zeynel Abidin Ali b. Hüseyin ve Ali b. Musa Rıza’nın künyeleri Ebu Bekir’dir. Aynı şekilde Ehlibeyt’ten bazıları çocuklarının ismini Ömer koymuştur bu konuda Hz. Ali (a.s)’ı örnek olarak zikredebiliriz. Annesi Ümmü Habibe bint-i Rebia olan çocuğuna Ömer Ekber ismini koymuştur. Ömer b. Ali kardeşi Hüseyin(a.s)’ın yanında Kerbela'da şehit olmuştur. Hz. Ali (a.s)’ın; Ömer asgar adlı bir çocuğu daha vardı, annesi Sahba taglibi'dir ve uzun bir ömür yaşayıp kardeşlerinden miras aldı. Aynı şekilde Hasan b. Ali de çocuklarının ismini Ebu Bekir ve Ömer koydu.
Ali b. Hüseyin b. Ali Zeynel Abidin, Musa Kazım (a.s), Hüseyin b. Zeyd b. Ali, İshak b. Hasan b. Hüseyin b. Hasan çocuklarına Ebu Bekir ve Ömer isimlerini koydular ve bu şekilde Ehlibeyt’ten birçoğu çocuklarına Ebu Bekir ve Ömer ismini koydular. Biz konuyu çok uzatmamak için bu kadarıyla yetiniyoruz. Musa kazım(a.s) ve Ali Hadi (a.s) kızlarının isimlerini Ayşe koydular.
Kısa Cevap

 Her evliliğin gerçekleşmesinde çeşitli nedenler olabilir ve evlilik iki ailenin bakış açısı, fikri yapısı veya inanç yapısının müşterek olduğu ve bir fikri ayrılık olmadığı anlamına gelmez. Buna ek olarak mümkündür iki insanın belli bir zaman diliminde birçok konuda ortak ve uyumlu noktaları olsun ve bir müddet sonra ihtilaflar meydana gelsin. Hz. Resulullah (s.a.a) bir kimseyi cinayet işlemeden kısas etmekle görevli olmadığı gibi bu evliliklere engel olması da gerekmezdi (çünkü ortada bir fiil yoktu).  Buna ek olarak evlilik tek başına bir insanın bütün ömrü boyunca teyit olduğu anlamına gelmez. Ayrıca hatırlatmakta fayda var Rukiye hicretin 2. Yılında Zeynep’te hicretin 8. Yılında 31 yaşında vefat etmiştir.

   Aynı zamanda Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ayşe isimleri bir şahsa veya kabileye has isimler değildi. O zamanda toplumda revaçta olan isimlerdi, imamlar da bu isimleri mana açısından münasip buldukları için çocuklarına koydular. Nitekim Şeyheyn’den (Ebu Bekir ve Ömer) ve Osman’dan önce birçok insan çocuklarına bu isimleri koymuşlardır.

   Sonuç olarak bu isimlerin İmamlar tarafından kullanılması onlara karşı duyulan sevgi veya özel bir ilginin delili olamaz.

Ayrıntılı Cevap

   Sorunuz üç bölüme ayrılıyor:

1- Peygamber(s.a.a), niçin Ebu Bekir ve Ömer’in kızlarıyla evlendi?

2- Niçin Ehlibeyt ve Halifeler arasında evlilikten doğan akrabalık bağı bulunmakta?

3-  İmamlar niçin çocuklarının ismini Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ayşe koydular?

1- Peygamberin Ebu Bekir ve Ömer’in kızlarıyla evlenme olayı: Bu soruyu cevaplamak için önce Peygamber Efendimizin bu evliliklerdeki mukaddes hedefine teveccüh edelim. Bu hedeflerden biride siyasi güç oluşturarak kolay tebliğ olanağı sağlamaktı. Yerinde evlilikler yaparak kabileler arasında daha güçlü, siyasi ve toplumsal nüfuzunu artırmayı sağladı. Bu yollardan İslam’ın gelişimi ve yayılması için faydalandı.

Bu hedef doğrultusunda Peygamber(s.a.a.) aşağıdaki hanımlarla evlendi:

Ebu Bekir’in kızı Ayşe Teym kabilesinden.

Ömer’in kızı Hafza Adiy kabilesinden.

Ebu Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe meşhur beni Ümeyye kabilesinden.

Ümmü seleme beni mahzum kabilesinden.

Sudeh, Beni Esed kabilesinden.

Meymaneh Beni Hilal kabilesinden.

Safiye Beni Mustalik kabilesinden

Evlilik en önemli bir toplumsal bağ ve antlaşmadır. Özellikle kültürel olarak toplum üzerinde etki bırakmaktadır.

Savaş, kan dökmek ve eşkıyalığın moda olduğu ve ibni Haldun’un tabiriyle: “savaş, kan dökmek ve eşkıyalık onların karakteristik bir özelliği olduğu" bir toplumda savaşları engellemek birlik ve beraberliği sağlamanın en iyi yolu evlilikti.[i]

Bundan dolayı Peygamber (s.a.a.) Kureyş’in büyük kabileleriyle ve özellikle Peygamber'e diğer kabilelerden daha çok kin besleyen Beni Ümeyye ve Beni Mustalik kabileleriyle evlilik bağı kurdu.

Ama Ensar kabilelerinde böyle bir tehlike hissedilmiyordu onlar Peygambere karşı düşmanlık beslemiyorlardı ve onlarla böyle bir bağ kurma gereksinimi duymadı. Hıristiyan yazar Corcius şöyle der: Muhammed (s.a.a) Kureyş’in düşmanlığını azaltmak için Ümmü Habibe’yle evlenip Ebu Süfyan’ın damadı oldu ve sonuç olarak Peygamber beni Ümeyye kabilesi, Ebu Süfyan’ın eşi Hind’ten ve diğer düşmanlardan kendini âmânda kıldı ve Ümmü Habibe İslam’ın tebliğinde Mekkeli kabileler arasında önemli bir etken oldu.[ii]

Onlar kabilelerinden olan bir kadının Peygamber'in eşi olmasına sevinerek buna iftihar ettiler. Bu şekilde Peygamber'le olan sosyal ilişkileri sağlamlaştı ve onu korumak için daha bir iştiyaklı oldular.

   Beni Mahzum kabilesinden olan Ümmü seleme Halit bin Velid ve Ebu Cehil’in kabilesindendir, Peygamber onunla evlendiğinde, Halit bin Velid Müslümanlara karşı cephe almayı tekrar gözden geçirdi ve kısa bir süre sonra Müslüman oldu.

   Peygamber (s.a.a), Safiye ve Cuveyriye'le evlendikten sonra artık Beni Nezir ve Beni Mustalik kabilelerinin karşı cephe aldıkları gözlemlenmemektedir. Diğer bir taraftan Cuveyrieye kabilesine bereket getiren kadın olarak tanındı ve Peygamber’in sahabeleri onun kabilesinden olan 100 aileyi Peygamber’in onunla evliliği vesilesiyle serbest bıraktılar ve şöyle dediler: “Onlar Peygamber’in akrabalarıdır”  Açıktır ki bu kavme karşı Müslümanlar tarafından yapılan bu iyilik (minnet) onların ruhunun derinliklerinde önemli bir iz bırakmıştır. Peygamberin birisinin kızıyla evlenmesi o kişinin şahsiyetinin büyük olduğuna asla delil olamaz çünkü Ebu Süfyan'ın kızıyla da evlenmiştir. Oysa Ebu Süfayan İslam'ın baş düşmanlarındadır ve eşi Hind'in işlediği cinayet herkesçe malumdur. Bunların Peygambere karşı olan kin, düşmanlık, inatları inkâr edilemez gerçektir.

2- Ehlibeyt’in bazı sahabelerin kızları veya torunlarıyla evlenmeleri O sahabelere karşı sevgi beslemeleri veya alakalı oldukları anlamına gelmez. Birçok çocuk babaları ve anneleri ile aynı inançta değildir ve İslam tarihinde bunun örneği Musab b. Umeyr'dir. Annesi ve babası müşrik olduğu halde Peygambere iman etti ve Peygamberin yakınlarından oldu. Acaba kimsenin şüphesi var mı Muhammed bin Ebu Bekir’in Hz. Ali’nin yaranı ve Şialarından olduğuna dair? Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Buna ek olarak iki kişi arasındaki evlikik yoluyla oluşan yakınlık her zaman veya her konuda ortak inançlara sahip oldukları ve hiçbir şekilde fikri ihtilafları olmayacağı anlamına gelmez. Bunun birçok örneği vardır. Diğer yandan iki kişi bir zaman diliminde birçok açıdan aynı fikir ve aynı inançta olabilir ama belli bir müddet sonra ihtilafları gün yüzüne çıkar.  Resulullah ve Ehlibeyt cinayet işlenmeden kısas etmekle görevlendirilmemişlerdir.  İşte bu yüzden bu evliliklere muhalefet etmemişlerdir. Resulullah ve Ehlibeyt’in evlilikleri tek başına evlendikleri şahsın ve ailelerinin bütün yönleriyle hatta siyasi açıdan bile salahiyet sahibi olduklarına delil değildir. Bunun en açık örneği günümüz dünyasında değişik mezheplere mensup aileler veya dindar olan bir aile ile dindar olmayan bir aile arasında aynı düşünce ve inanca sahip olmadıkları halde gerçekleşen evliliklerdir.

Ama Osman’ın Peygamber’in kızıyla evlenmesi: öncelikle şu noktaya teveccüh etmemiz gerekir: Rukiye Peygamberin bisetinden önce Hatice’den dünyaya gelmiştir, gerçi bazıları Ebu Leheb’in oğlu Utbe’yle evlendiğine inanırlar ama meşhur olan Osman bin Affan’ın eşi olduğudur. Onunla birlikte Habeş’e hicret etti Medine’ye döndükten sonra hicretin 2. Yılında vefat etti. Peygamber o öldüğünde çok ağladı ve onu baki mezarlığına defin etti ve şöyle buyurdu: “Şerefli geçmişimiz Osman b. Mezun'a iltihak etsin.”[iii]

Peygamberin büyük kızı Zeynep hicretten önce Mekke’de doğdu. Zeynep 23 yaşında teyzesinin oğlu Ebu'l-s b. Rebiy’le evlendi. Hicretin 2. Yılında Bedir savaşında İslam ordusuna esir düştüğünde Zeynep annesinin kendisine düğününde hediye ettiği kolyeyi Resulullah’ın yanına gönderdi. Peygamber (s.a.a) Hatice’nin hatırasını görünce onu hayırla yâd ederek ağladı ve ashabından kendi haklarından vazgeçerek Ebulas’ı fidyesiz serbest bırakmalarını istedi, Müslümanların muvafakat etmesiyle Ebulas serbest bırakıldı ve Peygamber (s.a.a) ondan Mekke’ye vardığında Zeynep’i göndermesini istedi çünkü Müslüman kadının müşrik erkeklere haram kılınmıştı. Ebulas sözünü yerine getirdi. Zeynep bu yolculukta çocuğunu düşürdü. Hicretin 6. Yılında Ebulas başka bir savaşta yine esir düştü ve Zeynep’in vasıtasıyla yine özgürlüğüne kavuştu ama hicretin7. yılının başlarında Müslüman oldu ve yeniden Zeynep’le evlendi. Zeyneb’in Ali adındaki ilk oğlu çocukken öldü ve kızı Umameh teyzesi Fatıma Zehra(s.a)’nın şahadetinden sonra Hz. Ali(a.s) ile evlendi. Zeynep hicretin 8. Yılında 31yaşında vefat etti ve Medine’deki baki mezarlığına defnedildi.[iv]

Kısacası Ümmü Külsüm ve Rukiye İslam’ın doğuşundan önce Abdulazin’in (Ebu Leheb) iki oğlunun eşleri olmuşlardı ve Tebbet süresi Ebu Leheb hakkında nazil olunca onlar baskılar üzerine Peygamberin kızlarını boşamışlardır. Bu kızlar boşanmadan önce Müslüman olmuşlardı ve daha sonra sırasıyla Osman’la evlendiler.[v]

Bundan dolayı bu evlilikler Osman’ın Peygamberin ölümünden sonraki sorunlarda ki tutumuna Resulullah’ın razı olduğu anlamına gelmez. Eğer Peygamberin kızlarıyla evlenmek bir şahsı ayrıcalıklı kılacaksa o zaman aynı şeyi onların önceki eşleri hakkında da söylemeliyiz. Ancak İslam da ayrıcalık ve üstünlük sadece takvayladır. ".. إِنَّ أَکْرَمَکُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقاکُمْ.."[vi]

   İkinci olarak ta her akil ve âlim insanın malumudur ki bir insanı yıllar sonra yapacağı bir günah veya zulümden ötürü o işi yapmadan cezalandıramayız. İslam’ın bu konudaki görüşü budur. Peygamber ve imamlarda insanların zahirine göre hükmetmekle görevlidirler.

3- İmamların çocuklarının ismini Ebu Bekir Ömer ve Ayşe koymaları bir gerçektir. Hatta Hz. Mehdi'nin (a.s.) isimlerinden biri ve İmam Rıza’nın künyelerinden biri Ebu Bekir’dir.[vii] Bu isimlerin koyulma nedeni şunlardır:1)

Bu isimler o zamanda meşhur ve kullanılan isimlerdir ve bir şahsa münhasır değildi ve rical kitaplarına müracaat edildiğinde ravilerin birçoğunun isminin bu isimler olduğu anlaşılır.

Bu isimler güzel manalar içerdiği için imamlar çocuklarına bu isimleri seçmişlerdir, örneğin: Ömer yani ömrü uzun olacak anlamındadır.[viii] Ebu Bekir; yeni doğmuş sevinçli çocuğun babası anlamındadır.[ix] Ayşe; uzun ve müreffeh bir hayat yaşayan anlamındadır.[x]



[i] İbni Haldun’un mukaddimesi (tercüme),1.c, 286.

[ii] Muhammet Peyamberi est ki ez nov bayet şinaht, 207.

[iii] Zehayir ul –Ukbe,1.c, 162.s, Riyahiyn il –Şerrie, 2.c,267.s.

[iv] Aramgah Hanedanı pakı Peyamber,271.s, Munteh ul -Amal, 1.c, 132.s.

[v] Seyyit Cafer Şehidi, Zendeganiyi Fatıma Zehra(s.a), 45.s.

[vi] Hucurat, 13.

[vii] Nuri Ttebersi, Mirza Huseyn, Necm us-Sagib,60.s.

[viii] Muhammet Bender Rigi, El-Muncid,2.c,1184.s.

[ix] Aynısından,1.c,96-97.

[x] Aynısından,2.c,1213.

 Daha fazla bilgi için 1349 Numaralı soruya müracaat edin.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    13286 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Zina zade hakkında rivayet edilen hadisler hangileridir?
    8914 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Zina sonucu doğan çocuğun (zina zade) İslam nazarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum İmamlarımızın (a.s.) rivayetlerinde beyan edilmiş, özel hükümleri vardır. O, hadislerden bazılarının adresleri şunlardır:1-   Zina zadenin mirası: “Vesailuş-Şia”, c.26, ...
  • Cenabet guslü alınmazsa namaz ve orucun kazasını yerine getirmek farz olur mu?
    11948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/30
    Bu konuda kendi taklit merciinizin fetvasına göre amel etmelisiniz. Büyük taklit merciilerinin ‘Yıllarca cenabetli olarak namaz kıldım, oruç tuttum. Ama cenabetlinin gusül alması gerektiğini bilmiyordum. Bu durumda görevim nedir?’ sorusuna verdikleri cevaplar şöyledir:Ayetullah Humeyni, Behcet, Tebrizi, Hamanei, Mekarim, Vahid:
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28705 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
    9549 Sire 2009/04/08
    Abdestayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde ...
  • Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı ve bunu korumam gerekmez mi?
    27622 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:1- Manevî Zararlar1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7057 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba Nebiyi ekrem (s.a.a) ezanda kendi nübüvvetine ve hazreti Ali’nin (a.s.) velayetine şehadet veriyor muydu? Neden zamanımızın imametine şehadet vermiyoruz?
    8512 Fıkıh Tarihi 2015/05/20
    Rivayetler esasınca şu müsellemdir ki İslam Peygamberi (s.a.a.) ezanda kendi nübüvvetine şehadet veriyordu. Zira nebiyi ekrem (s.a.a.) diğer insanlar gibi şer’i hükümlere ve tekliflere amel etmeye mükellef olmadığını ispatlayan has bir delil var olmadığı sürece mükellefti. Ezan bağlamında müstesna kılındığına dair hiçbir delilimiz yok iken mükellef olduğuna ...
  • Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
    9927 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9862 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...

En Çok Okunanlar