Gelişmiş Arama
Ziyaret
11399
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
Resul-i Ekrem’e (s.a.a) ve İslamî kutsallara hakaret edilmesinin fıkhî hükmü ve buna karşı koymanın yolu nedir?
Soru
Sürekli değişik periyotlarla Batı medyasında Yüce İslam Peygamberinin (s.a.a) şahsiyetine hakaret edilmektedir. Bu işe teşebbüs eden fertlerin aleyhine bir fetva verilmiş midir? Sizin bakışınıza göre bu davranışlara karşı koymak için ne yapılmalıdır?
Kısa Cevap

Yüce İslam Peygamberine hakaret eden ve bu çirkin davranışıyla milyonlarca insanı üzen kimse idama müstahaktır. İslam düşmanları Müslümanlar arasında tefrika yaratmak, İslam’ın yayılmasının önünü almak ve yolları üzerinde din adındaki engeli kaldırmak gibi utanç verici hedeflerine ulaşmak için İslamî kutsallara hakaret etmeye ve sövmeye yönelmişlerdir. Vahdeti korumak, kendi İslamî kültürümüzü derin bir şekilde tanımak, dinin çehresinden hurafeleri gidermek ve İslam dinini tanıtmak için çeşitli araçlardan istifade etmek düşmanların hücumu karşısındaki önemli savunma mekanizmalardan sayılmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Maalesef değişik periyotlarla İslamî kutsallara hakaret kalıbında batının kültürel saldırısına tanıklık etmekteyiz. Kur’an, İslam ve Peygambere hakaret etmek ve İslamî buyruklara ve İslam dünyasının büyüklerine sövmek bu hakaretlerin açık örnek ve numunelerindendir. Bu hakaretler kitap, gazete, dergi, film, konuşma ve karikatür gibi araçlar ile yapılmaktadır. Ellerinde bulundurdukları güçlü ve kapsayıcı medya sistemi sayesinde İslam ve Müslümanlar aleyhine örgütlü ve her yönlü bir saldırı yapmaktadırlar. Batı bu programlarıyla İslam’ı terörist ve terörist yetiştiren, şiddet yanlısı, özgürlük düşmanı, istibdat yanlısı ve mantıksız bir din olarak tanıtmaya çalışmakta ve bu haksız ithamlarıyla utanç verici hedeflerine ulaşmak istemektedir. Oysaki bu utanmaz ve gayri insani hakaret ve sövmeler bunları söyleyenlerin mantıksız ve şiddet yanlısı olduklarının delilidir.

Resul-i Ekrem’e (s.a.a) Hakaret Etmenin Fıkhî Hükmü

İslam hukukundaki özel cezalardan birisi Peygambere hakarettir. Hakaret; sövmek ve de müstehcen ve insan ahlakına aykırı sözcükler kullanmaktan ibarettir. Eğer hakaret İslam Peygamberi (s.a.a) veya Şia imamları hakkında yapılırsa, hakaret eden şahıs idam olur.[1] İmam Humeyni bu yüzden Selam Rüşdi’nin ölüm hükmünü vermiştir. Muhakkik Hilli Şerayiu’l-İslam kitabında şöyle yazmaktadır: “Eğer bir kimse Peygamber-i Ekrem’e (s.a.a) hakaret ederse, bunu duyan şahıs can ve malına bir zarar gelmesinden korkmaması şartıyla onu öldürebilir. İmamlardan (a.s) herhangi birisine hakaret etmek de böyledir.”[2]

Düşmanın İslam’ın Kutsallarına Hakaret Etmedeki Hedefleri

Bu kültürel saldırıya karşı koymak ve uygun bir savunma sistemi geliştirmek için ilkönce onların bu saldırıdaki hedeflerini tespit etmek gerekir. Bu hakareti yapanların önemli hedefleri olarak aşağıdaki hususlara işaret edilebilir:

1. Batıda İslam’ın Yayılmasını Engellemek İçin Onun Gerçek Dışı Bir Portresini Sunmak:

Batıda İslam’ın gelişimi gözle alıcı bir şekilde artmaktadır. Batı medyası Müslümanların gelecek birkaç on yıl içinde şimdi dinî azınlık oldukları bazı batı ülkelerinde ekseriyete dönüşeceklerini ilan etmişlerdir. Bazı batı ülkelerinin liderleri batıda İslamcılık tehlikesinden endişe duymuş ve İslamcılığın gelişiminin önünü almak için çare arayışına girmişlerdir. Onlar akıllarınca ellerinde bulundurdukları medya ve propaganda araçlarından istifade ederek ve İslam hakkında gerçek dışı bir portre sunarak İslam’ın çekiciliği ve neticede de batı coğrafyasındaki günbegün artan gelişimini durdurabileceklerini sanmaktadırlar. “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.”[3]

2. Müslümanlar Arasında İhtilaf Ve Tefrika İcat Etmek:

Müslümanlar ne zaman birliktelik ve ittihada yönelmişlerse onları kendilerine itaatkâr kılamadıklarına kâfirler sürekli tanıklık etmişlerdir. Bu yüzden “ayrılık yarat ve yönet” sloganını ilk işleri olarak belirlemişlerdir. Sürekli Müslümanları kendileriyle meşgul etmeye, zayıf ve geri kalmışlığa sürüklemeye ve de onların İslam’ı batı ülkelerine intikal ettiremeyecek hale gelmesine çalışmaktadırlar. Oysaki onlar bu gibi utanç verici hakaretlerin tüm İslam fırkalarının daha çok birleşmesine neden olacağından gafildirler.

3. Müslümanlara İslam’ın Gerçek Dışı Bir Portresinin Sunulması:

İslam düşmanları Müslümanlara yanlış ve gerçek dışı bir İslam portresi sunarak onları kendi dinlerine yönelik kötümser kılmak ve İslam’dan ayırmak istemektedir. Müslümanların kendi dinlerini bilmemelerinden kötü istifade etmekte ve ellerinde bulundurdukları modern ve propaganda eksenli gereçlerden yararlanarak İslam’ı istedikleri gibi tanıtmaya çalışmaktadırlar. Elbette düşmanlar her zaman kendilerinin menfaatleriyle çelişmeyen bir İslam’ı tanıtırlar.

4. Kirli Emellerine Ulaşma Doğrultusunda Büyük Engel Sıfatıyla İlahi Dinler İle Mücadele Etmeleri:

İslam dininde tüm peygamberlere iman etmek, son peygambere iman etmek gibi lazım olsa da son peygamber olarak Nebi-i Hatemin (s.a.a) özelliği şudur: Hz. Muhammed (s.a.a) kamil ve tüm ilahi dinleri kuşatan bir dine sahiptir. Geçmiş asırların toz ve dumanları bu dinin üzerine konmamış ve bu din başkalaşmaya, değişmeye ve tahrife maruz kalmamıştır. Sadece kendisi diri olmakla kalmamış önceki tüm peygamber (a.s) ve dinleri de diriltmiştir.[4] Dünya müstekbir ve zorbaları, Kur’an’ın buyruklarını ve özellikle de iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak, zulüm ve sitem düzenini yıkmak ve küresel adaleti tesis etmek gibi İslam’ın toplumsal öğretilerini despotluk ve zorbalıklarının yolu üzerinde büyük bir engel olarak görmekte ve bu yüzden bu dini insanın hayat sahnesinden ve en azından onun toplumsal hayatından uzaklaştırmaya ve kendilerinin bozgunculuğuna engel olmaması için ruhsuz bir dine dönüştürmeye çabalamaktadırlar. Bundan dolayı onlar kendileri için bir engel çıkarmayan dinlere muhalefet etmemektedirler.

Kutsallara Hakaret Etmeye Karşı Koyma Yolları:

1. Değişik İslamî Grup Ve Mezheplerinin Bütünlüğü Ve Dayanışması:

Değişik İslamî grup ve mezheplerinin bütünlüğü ve dayanışması ve de bir ve ortak tutum takınılması, emellerine ulaşmada hakaret edenleri başarısız kılacaktır. Özellikle İslam dünyasının önde gelen şahsiyet ve düşünürleri kendi toplumlarının düşünsel önderliğini üstlenmeleri nedeniyle ihtilaf yaratacak her türlü görüş bildirmekten kaçınmalıdırlar.

2. Müslüman Toplumlar İçindeki Hurafeleri Gidermek:

Bazen bilgisizler ve bazen de kötü niyetli kimseler tarafından İslamî kaynaklara ve Müslümanların arasına sokulan bazı hurafe ve de zayıf ve asılsız konuları düşmanlar böyle hakaretler için araç olarak kullanmaktadır. Bu yüzden İslamî kaynakların ve Müslümanların davranışlarının şeffaflaştırılması ve arındırılması gereklilik arz etmektedir. İslam düşmanları başkalarının görebilmesi ve yargıda bulunabilmesi için en küçük zaafları dahi büyütmektedir. Bundan dolayı yabancıların ayıp ve eksiklerimizden haberdar olmalarından önce bizim öncülük edip zaaf ve sapmaları ortadan kaldırmamız lazımdır.

3. İslam Kültürünü Tanımak İçin Daha Çok Okumak:

Müslümanların İslam kültürünü tanımamaları, İslam’ın batılılar tarafından yanlış tanıtılmasına zemin hazırlamaktadır.

4. Dinler Arası Diyalog:

Dinler arası diyalog, Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasındaki ilişkinin iyileşmesi ve barışçıl bir yaşam dinlerin kutsallarına hakaret etmeyi engelleyen en etkili öğelerden sayılır. Barışın tesis edilmesinde, değişik dinlerin müntesiplerinin birbirlerinin dinlerine dönük doğru bilgilenmelerinde ve neticede de birçok önyargı ve fırsatçıların kötü istifadelerinin önünün alınmasında dinler ve özellikle de tevhidi dinler arasındaki diyalog etkili bir rol oynayabilir.

5. Gerçek İslam’ı Tanıtmak İçin Değişik Araçların Kullanılması:

Müslümanların doğru öğretileri dünyaya sunmadaki zaaf ve güçsüzlükleri, İslam’ın kutsallarına hakaret edilmesinin zeminini hazırlamıştır. Maalesef Müslümanların çoğu İslamî olmayan ortamlarda yaşamakta ve kendi dinlerinin adap ve göreneklerini oryantalistlerden ve batılı İslam bilimcilerden öğrenmektedirler. Onların gerektiği gibi İslam’ı Müslümanlara tanıtamayacakları ve tanıtmak istemeyecekleri açık bir husustur. Bu yüzden Müslümanların kendilerini değişik araçlarla mücehhez kılması ve de kültürel ve medya eksenli mahsuller ile iletişim dünyasına girmesi gerekmektedir. Müslümanların ve dünyadaki diğer halkların bilinçlenmesi durumunda bu gibi hakaretler İslam ve İslam toplumuna bir zarar veremeyecek, aksine düşmanların ve hakarette bulunanların yenilmesine vesile olacaktır.



[1] İmam Humeyni, Tahrirü’l-Vesile, c. 2, s. 477.

[2] Muhakkik Hilli, Şerayiu’l-İslam, c. 8, s. 58, çap-ı Beyrut, Lübnan 1409.

[3] Tövbe, 32.

[4] Bkz: 476. Soru (Site: 517).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şeyh Tusi’nin siyasî düşüncesinin devletsel boyutları nelerdir?
    6189 Düzenler 2010/09/22
    Şeyh Tusi’nin devlet hakkındaki siyasî düşüncesinin değişik boyutları vardır:1- İslam Devletin Hedefleri: Şeyh Tusi İslam devleinin nihai hedeflerinin şunlar olduğuna inanmaktadır:1-1- Toplumda düzen ve emniyetin sağlanması. Bunların olmaması durumunda kaos hakim olacaktır.
  • Modern İnkılabi (pop) müzikleri dinlemenin hükmü nedir?
    9992 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/22
    Bu soruyu cevaplandırmak için öncelikle Taklit Mercilerine başvurup sonra çok kısa bir şekilde müziğin haramlığının hikmetini felsefi olarak inceleyeceğiz.Hz Ayetullah El Uzma Seyyid Ali Hamenei:Eğlence toplantılarına uygun her türlü coşturucu/eğlendirici çalgı ve eğlence haramdır.
  • Hz. Adem (a.s)’ın cennetten inişi ne manaya gelmektedir?
    12965 Eski Kelam İlmi 2010/01/27
    Hubut yüksekten aşağı inmek (nüzul) manasında olup, Suud’un (yukarı çıkmanın) karşıt anlamlısıdır. Bazen bir mekanda yerleşme manasında da kullanılmıştır.Hz. Adem (a.s)’ın hubutu konusu ve hubut olayı, her şeyden önce Hz. Adem (a.s)’ın bulunduğu cenneti nasıl mana ettiğimize bağlıdır. Acaba ...
  • Nasıl irabın olmamasına rağmen Kur’an tahriften uzak kalmıştır?
    8322 Kur’anî İlimler 2010/07/24
    Peygamber (s.a.a) döneminde Arapça dilini oluşturan harfler noktalama işaretini ayrıca her hangi nişane ve alametleri de taşımamaktaydı. Doğal olarak Kur’an da bu şekilde yazılmıştı ve iraba sahip değildi. Buna rağmen daha İslam dininin ilk döneminden itibaren Müslümanlar Kur’an’ı Kerim’i hıfz etmiştiler ve ...
  • Haset hastalığını nasıl yok edebiliriz?
    16176 Teorik Ahlak 2009/12/20
    Haset, eziklik ve kendisini küçük görme psikolojisidir ve bu yüzden haset eden kimse başka birisinde olan bir nimetin onun elinden çıkmasını arzu eder. Bu psikolojik hastalığın tedavisi ...
  • Hangi kaynaklarda hüküm ve yaratıkların hikmeti beyan edilmiştir?
    6598 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Esasen her hikmeti bilmek mümkün değildir; zira Yüce Allah bazı maslahatlar uyarınca birçok konuyu insana bildirmemiştir. Beyan edilenler hususlar da çok geniştir ve onların tümünü elde etmek ve bilmek herkes için müyesser değildir. Bu sebeple ve ömür ve fırsatın sınırlı olmasına binaen en faydalı ...
  • Merak, başkalarının işine karışmak ve dedikodu hakkında bir hadis naklederek ailevî sorunlarımı halledebilir misiniz?
    14896 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Birkaç noktaya dikkatinizi çekiyoruz:1. Eşiniz şerî açıdan birden çok evlilik yapabilir ama adaleti sağlamak zorundadır. 2. Kocanızın ilk eşi olduğunuz olasılığından hareket ediyoruz; genellikle ilk eş kocasının ikinci eşine yönelik özel hassasiyetler taşır. Bu yüzden mantıklı ...
  • Aşırılık nedir ve ondan nasıl uzak kalınabilir?
    17178 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    “Ğuluv” (aşırılık) sözlükte fazlalık ve uzamak anlamındadır; başka bir ifadeyle had ve ölçüyü aşmaktır veya daha iyi bir tabirle her şeydeki ölçü ve konumdan çıkmak ve öteye geçmek aşırılıktır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de aşırılığa şöyle işaret etmektedir: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin.” ...
  • İnsan da diğer yaratıklar gibi Allahın tecellisi ve cilvesidir. O halde neden kendini Allahtan bağımsız olduğunu idrak ediyor?
    11716 Teorik İrfan 2012/06/19
    Tecelli nazariyesine göre varlık âlemi Allahın tecellisi ve insanda Allahın halifesi unvanıyla Allahın “ismi a’zem”in tecelisi olduğu sayılmaktadır. Bu halife nüzuli (iniş) seyirle bu kendi zati hakikatinden tenezzül etmiş ve tenezzüller iktizasınca kendi asıl haletinden uzaklaşarak bazı hicaplara büründü. Bu seyir haletinde en aşağı mertebelere tenezzül eden ...
  • Şeytan ne zaman ve kaç defa feryat etmiştir?
    18102 Eski Kelam İlmi 2010/01/16
    Bu soruya cevap vermeden önce soruyu yönelten beyefendiye, şeytanın, insanın saadete, kemale ve Allah’ın rızasına ulaşmasındaki en büyük yeminli düşmanı olduğunu ve onunla mücadele etme yollarını öğrenmenin önemli olduğuna dikkat edilmesinin gerekliliğini hatırlatmak isteriz.

En Çok Okunanlar