Please Wait
69407
Cinsiyet değiştirmenin farklı kısımları var. Tartışma ve hakkında konuşulması gereken kısım dakik bir şekilde beyan edilmesi lazım. İki cinsiyetli veya hunsa (hermaphrodite) olan kimseler kendi cinsiyetini değiştirebilirler noktasında söz sahibi bütün düşünürler görüş birliğindedir. Psikolojik olarak sorunlu olan kimseler (Transsexual) kendi cinsiyetini sahip oldukları asıl cinsiyetini inkar edip muhalif cinse sahip olduklarını kabul edenler ise kendi cinsiyetini değiştirme bağlamında ise söz sahibi olan düşünürler arasında şiddetli ihtilaf var. Ehli Sünnetin hukukçuları ve Hıristiyan Kiliseleri bu tür değiştirmeye muhaliftirler. Ama imma Humeyni “tahriru’l-vesile” adlı eserinde cinsiyetinin değiştirilmesi haram olmadığına inanıyor. Bunun yanı sıra Şia’nın muasır âlimlerinden on fakihten daha fazla fakih cinsiyetinin değiştirilmesinin caiz olduğunu savunmaktadırlar. Şia’nın bu fakihlerin itikatlarına göre cinsiyet değiştirmesi Allahın yaratığında tasarruf edip değiştirme anlamında değildir. Başka bir beyanla bu ameliyatın haram olduğuna dair hiçbir delil söz konusu olmadığını savunurlar. Zikredilen ayeti kerime cinsiyeti erkek olan bir kimsenin kadın cinsiyetine veya cinsiyeti kadın olan bir kimsenin kadın cinsiyetine tebdil etme konusuyla irtibatlı değildir. Bu ayete dayanarak cinsiyetin değiştirilmesinin haram olduğunu söylemek doğru değildir. Bunun yanı sıra eğer ayetin zahiri boyutu miyar ve ölçü alarak yaratıklarda değişiklik yapılmasının haram olduğunu söylersek insanların varlık âleminde var olan eşyalarda gerçekleştirmiş olduklar bütün değişik ve tebdillerin ve şeytanın gerçekleştirmiş olduğu işlerin reel örneğinden olduğunu kabul etmek lazım gelir. İmam Bakır ve imam Sadık’tan (a.s.) nakledilen rivayete göre ayetteki “Allahın hilkati”nden maksat Allahın dinidir. Başka bir beyanla Allahın dininde değişiklik yapılıp tahrif edildiği vakit Allahın hilkatinde değişiklik yapılmıştır demektir.
“Cinsiyeti değiştirme” bağlamında sorulan temel sorulardan birisi bu ameliyatın caiz olup olmadığı, uygun olup olmadığı ve kanuni olup olmadığıdır. Tabiidir ki düşünür ve söz sahibi olanlardan bir grup buna muvafık ve bir başka grupta buna muhaliftir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta şu ki tartışma konusu olan asıl konunun ne olduğu ve hangi tür cinsiyet değişimi caiz ve hangi tür cinsiyet değişimi caiz değildir. Bunun açık ve net bir şekilde belirtilmesi gerekir.
Cinsiyet değişimin türleri:
Cinsiyet değiştirmesi birkaç kısımdır. En azında iki grup cinsiyet değiştirme peşindedir ki şunlardır:
1- İki cinsiyetli (Hermaphrodite) olan kimseler: Bu kimseler her iki cinsin tenasül organlarına sahiptir. Bu nedenle hüviyeti belirsizdir. Buradaki cinsiyet değişimi sahip olan tenasül organlardan hangisi münasip değil ya zayıf ya küçük ise onu tespit ederek alınır ve diğerini de güçlendirmek anlamındadır. Bu tür değişim eskilerden beri vardı şimdi de devam etmektedir ve hiç kimse buna muhalefet etmemiştir. Zira bunların hastalıkları belli ve sabittir. Hatta cinsiyet değiştirmesine muhalif olan ehlisünnet hukukçuları ve Hıristiyan Kiliseleri bile buna muhalefet etmemişlerdir. Aslında buradaki cinsiyet değiştirmesi bir tür tedavi ve iki cins arasında kalıp hangi cinsten olduğu belli olmayan kimseyi bu ameliyatla belirsizlikten kurtarmak anlamındadır.
2- Cinsiyet psikolojisine (Transsexual) yakalanmış kimseler: Ruhsal hastalıklara sahip olanların bir kısmı kendini muhalif cinse ait olduğuna inanırlar. Günümüz dünyasında bazı kimselerle karşı karşıyayız ki fiziksel olarak cinsiyetlerinde hiçbir sorun söz konusu değil ama sahip oldukları cinsiyeti kabullenemiyorlar. Başka bir beyanla ruhsal hastalıklı olan bu kimseler kendilerini kadın bilen erkekler veya kendilerini erkek bilen kadınlardır. Bu hastalık yaklaşık olarak dünyanın bütün Ülkelerinde müşahede edilmektedir. Belli bir coğrafyaya has değil. Bazen bu tür hatalıklara müptela olan hastalar intihara bile başvuruyorlar ki İran’da en az üç kişi hakkında bu durum rapor edilmiştir. Bazı psikologlar bunların tedavisi sadece cinsiyetlerini değiştirmekle mümkündür diyorlar. Bu tür hastalıklara (Transsexual) yakalanmış kimselerin kendi cinsiyetini değiştirmesi caiz olup olmadığı konusunda alimler arasında şiddetli ihtilaf var.
İmam Humeyni cinsiyet değiştirmenin haram olmadığına inanıyor. Kendisi şöyle buyuruyor: Zahiren cinsiyet değiştirmek; erkek kadına, kadın da erkeğe, hunsa (ya iki cinsiyetli olan bir kimse) iki cinsten birisine kendini tebdil etmesi haram değildir.[1]
Bunun yanı sıra İran İslam inkılâbından sonra 1984 yılında Feridun isminde bir şahıs teracinsiyet (Transsexual) hastalığına yakalanmış imam Humeyni’nin yanına gidiyor ve müptela olduğu ruhsal hastalığını anlatıyor ve cinsiyetini değiştirme konusunda imamdan fetva istiyor. İmam Humeyni kendisine vermiş olduğu fetva şöyle diyor: “cinsiyetini değiştirmek güvenilir olan doktor’un teşhisiyle olursa sakıncasızdır. İnşallah Allahın emanında olursun ve zikrettiğin kişilerde durumunuzu saygıyla karşılarlar”.[2]
Feridun bu fetvaya dayanarak cinsiyetini değiştirip kadına dönüşüyor. İsim olarak da “Meryem” ismini kendisi için seçyor.
İmam Humeyni’den sonra İran’ın siyasi ve dini lideri yani seyit Ali Hameynei de cinsiyetini değiştirme hakkında fetva vermiştir.[3] Bunun yanı sıra Şia âlimlerinden yaklaşık on kişiden daha fazla cinsiyetini değiştirme eyleminin caiz olduğuna inanıyor. Bunlardan bazılar şunlardır: Ayetullah seyit Ali Sistani, Ayetullah Mekarım-i Şirazi, Ayetullah Muhammed Fazıl-i Lenkerani, Ayetullah Huseyin Ali Muntezeri, Ayetullah Mehammed İbrahim Cennati, Ayetullah Yusuf Sanii, Ayetullah Muhammed Asıf Muhsini, Ayetullah Muhammed Mümin, Ayetullah Muhsin Harrazi ve… .[4]
Şia olan bu fakihlerin itikadına göre cinsiyette yapılan değişiklik Allahın hilkatinde tasarruf etme anlamında değildir. Asılında bu ameliyatın haram olduğuna dair herhangi bir delil yoktur. Başka bir beyanla dört edillei şeriyeye; yani “kuran, İslami rivayetler, akıl ve icmaa” göre cinsiyetini değiştirmenin haram olduğuna dair her hangi bir delil bulunmamaktadır diyorlar.
Bu görüşün karşısında Ehlisünnet ve Hıristiyan Kiliselerine mensup bazı âlimler bu eylemin haram olduğunu savunmuş. Bunlara göre cinsiyet değişimi Allahın yaratığını değiştirme anlamındadır. Ehli sünnetin bazı âlimleri “… Allah’ın yarattığını değiştirecekler…” (nisa 119) mealindeki ayete istinat etmişlerdir. Onların itikadına göre bu ayet esasınca cinsiyetini değiştirme Allahın yaratıklarını değiştirme anlamındadır. Kuranı kerim bu ameli şeytanın ameli olarak değerlendirmiş. Buna binaen haramdır.
Konuyu söz konusu olan ayetin orijinalini ve tercümesini zikrederek nüzul sebebi ve tefsiri hakkında kısa bir açıklama yapmaya çalışacağız.
Ayet: "Ve le üdillennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le yüğayyirunne halkallah ve mey yettehiziş şeytane veliyyem min dunillahi fe kad hasira husranem mübina"
Tercüme: “Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür”.[5]
Nisa suresinin 119. Ayetten önceki ayetlerin tahlili:
Allah’ın yaratıklarını değiştirmekten maksadın ne olduğunu anlamak için söz konusu olan ayetten önceki üç ayeti incelemeliyiz.
1- Nisa suresinin 116. Ayeti:[6] Bu ayette çok büyük olan günaha; yani şirke işaret edilmiştir. Af ve bağışlanması kabul edilmeyen ve ondan daha büyük günah tasavvur edilmeyecek bir günah. Bu ayetin muhtevasının aynısı; biraz farklılıkla nisa suresinin 48. Ayetinde[7] zikredilmiştir.[8]
2- Nisa suresinin 117. ayeti:[9] Bu ayette şu noktaya değinilmiştir: Müşrikler o kadar dar düşüncelidirler ki varlık âleminin yaratıcısı olan Allah’ı bırakıp hiçbir eseri olmayan varlıkların karşısında eğilip secde ederler. Bazen de şeytan gibi bozguncu ve saptırıcı oluyorlar.[10]
3- Nisa suresinin 118. ayeti:[11] bu ayeti kerimede şeytan lanetlenmiş. Ve şeytan, “senin kullarından bir kısmını alacam” demiştir.
Konumuz olan 119. Ayetinde şeytan Allah’ın kullarından nasıl faydalanıyor ve onlardan pay alacaktır.
Konu olan ayete dikkatle “Allah'ın hilkatindeki değişlik”ten maksadın sadece zahiri ve fiziksel değiştirme değil bilakis değiştirmenin iki kısım olduğunu anlıyoruz: 1- zahiri ve fiziksel, 2- manevi; insanları saptırma ve arzularıyla meşgul ettirme gibi.
Her halükarda her iki tür değişiklik bu özelliğe sahip ve bu bağlamda ortaktırlar ki şeytanın hedefi doğrultusunda ve insanın fıtratını Allah u Teâlâ’ya kulluk yapmaktan saptırmaktır. Buna binaen şeytansal kastı, hedefi ve ilahi olamayan işleri içeren her çeşit değişiklik kötü ve gayri şer’idir.
İslam’dan önce cahiliyet döneminde bir deve bir kaç defa yavru yaptıktan sonra onun kulağı kesildikten veya yarıldıktan sonra putun yoluna bırakılıyordu. Bu eylemden sonra Araplar bu deveye binmekten ve kesmekten sakınıyorlardı. Böylelikle asıl itibarıyla bu deve put için vakıf edilmiş oluyordu. Bazı zamanlarda da Araplar hayvanın gözünü çıkarıp put için putun yoluna bırakıyorlardı.
Allah u Teala konu edilen ayetlerde bu tür eylemleri yasaklıyor ve bunu Allahın hilkatinde değişiklik olarak değerlendiriyor. Zira bu tür hayvanların yaratılışındaki hedef onların etlerinden yararlanıp ve onlara binin ve onlarla yük taşımaktır. Bu tür nimetler insanların kendilerinden yararlanması için yaratılmışlardır. Böylece insanlar onlardan yararlanarak güçlenip Allaha ibadet yapabilsinler diye. Bu hayvanlardan yaratılışlarından hedeflenen hedef dışında başa bir hedef izlenilirse yaratılışlarından gözetlenen hedefte saptırma olmuş olur. Bu tür saptırma hilkatte değişiklik yapılmış anlamındadır. Hilkatte yapılan her tür değişiklik mutlak bir şekilde beğenilmez ve şeytanın istek ve işlerinden olduğunu söylemek mümkün değil. Zira bazı işler; sünnet, yenidünyaya gelen çocuğun göbeğindeki şeridi kesmek, bedendeki fazla kılları almak, saçı kesmek gibi değişikleri yapmaktan bizi sakındırmamışla yetinmemiş bunun yanı sıra bu değişiklikleri yerine getirmekle emrolunmuşuz.
İmam Bakır ve imam Sadık’dan (a.s.) nakledilen rivayetler[12] esasınca “Allahın yaratığından” maksat Allahın dinidir. Buna delalet eden “Allah'ın yaratığında hiçbir değişiklik yoktur”[13] anlamında olan “la tebdile li halkillah” ayetidir. Buda Allahın dininde değişiklik yoktur anlamında olan “la tebdile li dinillah” anlamındadır. Başka bir beyanla Allah'ın dini tebdil edildiği takdirde ve onda inhiraf gerçekleştiği vakit Allahın hilkatinde değişiklik meydana gelmiş anlamındadır. Buna binaen “helal haram” ve “haram helal” edildiğinde Allah'ın dini değiştirilmiş ve bu Allahın hilkatinde yapılmış değişliğin reel örneklerinden biridir. Allah’u Teâlâ zikredilen ayeti kerimede bunu yasaklamış ve bunu Allahın hilkatinde değişiklik yapıldığı şeklinde değerlendirmiştir.
Buna binaen ayeti kerime şu konuya yöneliktir ki bazı şeyler has hedefler ve özel işler için yaratılmıştır. Her ne zaman bu asıl hedeflerinden ve bu asıl mesirlerinden saptırılırsa ilahi hilkatte değişiklik yapılmıştır anlamındadır. Örneğin; develer etlerinden istifade edilsin ve kendilerine binilsin ve yük taşınsın diye yaratılmışlardır. Her ne zaman insanlar ham Hayallarıyla onların etlerinden yararlanmayı kendilerine haram kılarlarsa bu bidat ve yasama yapmak anlamında ve benimsenmeyen bir değişikliktir.[14]
Başka bir beyanla ayeti kerime şu noktaya yöneliktir: Dinde yasama ve bidat kastıyla yapılan her çeşit değişiklik ve tebdil beğenilmez ve haramdır. Bu nedenle; evlilik mesirinde harcanması gereken şehvet eğer evlilik dışında bir yerde sarf edilirse bu benimsenmeyen bir değişikliktir.[15]
Bu açıklamayla tağyir ayetinin (nisa 119) kadın kendi cinsiyetini erkek cinsiyetine veya erkek kendi cinsiyetini kadın cinsiyetine değiştirme konusuyla alakalı olmadığı anlaşılmış oldu. Bu ayete dayanarak cinsiyet değişimi haramdır demek doğru değildir. Cinsiyet değiştirmenin caiz olduğu hakkında fetva veren âlimler de bu ayetin cinsiyet değiştirmenin haram olduğuna delalet etmediğini savunmuşlardır.
Bunun yanı sıra eğer ayetin zahiri boyutunu ölçü alarak yaratıklarda yapılan değişikliklerin haram olduğu kabul edilirsek insan oğlunun varlık aleminin her şeyinde gerçekleştirmiş olduğu değişiklikler de haram olmalı ve şeytanın işlerinden sayılmalı; dağlarda açılan tüneller, ormanlarda yapılan tasarruflar, yerin derinliklerine inip yer altındaki zenginliklerinden; petrol, gaz, değişik madenlerinden yararlanmak için yerde yapılan değişiklerin bütünü, uzaya gitmek ve insanın tabiatta gerçekleştirmiş olduğu binlerce değişiklilerin bütünü haram olduğunu söylemek lazım gelir.
Bu konular istisna edilmiştir ve tağyir ayeti bu tür reel örnekleri kapsamıyor denilebilinir. Ama bu durumda bu söz ekserin tahsis edildiğine neden olmuş olur. Yani şöyle denilmesi lazım gelir: Allah’ın yaratıklarında ve varlık aleminde her çeşit değişiklik yapmak haramdır, ama insanın eliyle varlık aleminde gerçekleşen milyonlarca değişiklik istisna edilmiştir. Yani genel olan bir hükmün kapsamında bir kaç mesele kalmış olur ki husyeyi çıkarma, kulağı kesme, gözü çıkarma ve bunlara benzer bir kaç konu haram olmuş olur.
Bunun yanı sıra cinsiyet değiştirme olayı cisimsel veya ruhsal nedenlerden yapıldığı neredeyse ittifak edilmiş bir konudur. Hastayı tedavi etmek için gerçekleştirilen her cinsiyet değiştirmesi ki tedavi etmek için başka bir yol ve seçenek de yoktur. Buna rağmen yine cinsiyet değiştirme Allah'ın yaratıklarında tasarruf etme ve değişiklik yapmak ve bunun şeytanın işi olduğunu söylemek gerçekten doğru mudur?
[1] İmam Humeyni, "tahrir'ul-vesile", baskı 1, Kum: darul-ilim, c. 2, s. 626 (mesailu muhdese).
[2] Kerimi Neba, Muhammed Mehdi, "berresi fıkhi ve hukuki tağyiri cinsiyet (payanname), behşi zamaim.
[3] Ayetullah Hamenei, "risalet-u ecvibetu'l-iastiftaat", merkezi tahkikati fıkhi kuvei kzaiye, kucinei arai fıkhi kazai, pasuh suali 5256, s. 70,
[4] Kerimi Neba, Muhammed Mehdi, "berresi fıkhi ve hukuki tağyiri cinsiyet (payanname), behşi zamaim.
[5] Ayetullah Mekarim Şirazi, "tefsiri numune", c. 4, s. 134.
[6] Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür.
[7] Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.
[8] Ayetullah Mekarim Şirazi, "tefsiri numune", c. 4, s. 132.
[9] Onlar, Allah’ı bırakıp ancak dişilere tapıyorlar. Hâlbuki (aslında) azgın bir şeytana tapmaktadırlar.
[10] A.g.e.
[11] Allah, o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi.
[12] Alıntı: Allame TABATABAİ, Hüseyin, "el-mizan fi tefsiril kuran", c. 5 s. 96.
[13] Rum, 30.
[14] KAİNİ, Muhammed, "elmebsut fil-mesaili et-tıbbıye", c. 1, s. 220.
[15] A.g.e.