Please Wait
7566
1. İslam Peygamberinin (s.a.a) yaşam tarihindeki en ihtilaflı meselelerden biri, o yüce şahsiyetin doğum tarihi hakkında bulunan ihtilaftır. Eğer bir kimse bu husustaki tüm görüşleri toplamak isterse yirmi görüşe ulaşır. Hz. Peygamberin (s.a.a) yaşamını yazanların çoğu, onun Fil yılında, miladi 570 yılında doğduğu görüşündedir; zira Hz. Peygamberin (s.a.a) miladi 632 yılında vefat ettiği ve vefat ettiğinde yaşının 62 veya 63 olduğu kesindir. Bu nedenle onun doğumu miladi 570 yıllarında olacaktır. Hadisçi ve tarihçilerin çoğu, Hz. Peygamberin (s.a.a) doğumunun Rebiü’l-Evvel ayında olduğu hususunda hemfikirdir. Ama onun doğum günü hususunda ihtilaf taşımaktadırlar. Şia hadisçileri arasında Hz. Peygamberin (s.a.a) Rebiü’l-Evvel ayında, cuma günü, fecrin doğuşundan sonra dünyaya geldiği yaygındır. Ehli Sünnet arasında ise onun doğuşunun aynı ayın on ikisinde, pazartesi günü olduğu yaygındır.[1]
2. Birçok rivayette pazartesi ve perşembe günlerinin sonunda insanın amellerinin Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve imamlara (a.s) sunulduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla bu iki günün sonunun işlerin hesabına ayrılması ve istiğfar edilmesi daha uygundur. Pazartesi ve perşembe günü oruç tutmak Peygamberimizin (s.a.a) sünnetiydi. Ona bu amel ne içindir diye soruldu ve kendisi şöyle buyurdu: Ameller pazartesi ve perşembe günü göğe yükselir ve ben amellerimin oruçluyken göğe yükselmesini istiyorum.[2]
3. Belirtilenlerden anlaşıldığı kadarıyla Peygamberin doğumu ile pazartesi orucu arasında hiçbir bağ yoktur. Pazartesi orucu Peygamber (s.a.a) ve imamların sünnetinde bulunan müstehap bir ameldir.