Gelişmiş Arama
Ziyaret
9124
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
Soru
Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı? A. Eğer sürekli Peygamberin yanındaydıysa, o halde Peygamber insan suretinde bir melektir ve bu “ben sizin gibi bir insanım” diye belirtilen Kur’an ayetiyle çelişmektedir. B. Eğer sadece vahiy esnasında nazil oluyorduysa, bu durumda da Peygamberin sakal bırakmak ve benzeri sünnetlerinin sağlam dayanağı olmayacak ve bu sünnetler yeniden incelenebilecektir.
Kısa Cevap

Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin yüksek olması ve onun alçak mertebeye inmesidir. Dolaysıyla onunla birlikte olması durumunda nüzulün manası olmayacaktır. Cebrail’in aziz İslam Peygamberi ile birlikte olmasının veya olmamasının onun insan olmasına bir etkisi yoktur. Cebrail, Allah Resulüne vahiy taşıyıcılığı yapan kimse değil midir? Cebrail’in eşlik etmesiyle Allah Resulü’nün (s.a.a) melek olması arasında nasıl bir gereklilik vardır?

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzun birkaç bölüme ayrılmaktadır ve sırayla her bölüme cevap vereceğiz:

1. Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu[1] diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin yüksek olması ve onun alçak mertebeye inmesidir. Dolaysıyla onunla birlikte olması durumunda nüzulün manası olmayacaktır. Aksi takdirde mesela aziz Peygamberle (s.a.a) birlikte olan Cebrail kendisine şöyle dedi ve vahiy etti diye ifadeler kullanılması gerekirdi. Örneğin Meryem suresinin on dokuzuncu ayeti ve Duha suresinin ayetlerinin tefsirinde ayetin iniş sebebinin vahyin gecikmesi olduğu belirtilmiş ve vahyin yirmi beş yahut kırk beş gün geciktiği nakledilmiştir.[2] 

2. Sorunun ikinci bölümünün cevabı: Dinî öğretiler esasınca Allah’ın kendi elçisine güzel ahlakı öğretmesi için bir meleği göndermiş olmasında hiçbir şüphe yoktur.[3] Bir meleğin sürekli bir şekilde Peygambere eşlik etmesi onun melek olduğuna delil teşkil eder mi? Siz, Cebrail’in sürekli Peygamber-i Ekrem’in yanında olması durumunda onun insan olmayacağını belirtmektesiniz. Meğer Cebrail Allah Resulüne vahiy taşıyıcılığı yapan ve vahyin ona ulaştırılmasında vasıta olan kimse değil midir? Cebrail’in eşlik etmesi ile Allah Resulünün melek olması arasındaki gereklilik açık değildir; yani Cebrail’in sürekli Peygambere eşlik etmesinden onun melek olduğu neticesini nasıl aldığınız belli değildir. İki varlığın sürekli beraber olması onların türdeş oldukları manasına mı gelmektedir? Eğer biz bir yüzüğü sürekli yanımızda taşırsak, biz yüzük mü olacağız? Allah’ın her zaman bizimle olması, bizim Tanrı olmamız veya Allah’ın bizim gibi olmasını gerektirir mi?! Yahut meleklerin sürekli insan ile birlikte olması ve onun amellerini kaydetmesi, insanın melek olmasını mı gerektirir?! Bu istidlalin aklî bir temeli bulunmamaktadır. Hatta Peygamber sürekli Cebrail ile birlikte olsa da bu onun insan oluşunu zedelemez ve Kur’an ayetiyle bir çelişki arz etmez.[4] 

3. Bir diğer nokta da şudur: Cebrail’in Peygambere (s.a.a) nazil olmasının ve diğer insanlara nazil olmamasının nedeni, Peygamberin masum olmasıdır. Peygamberin masum olması Cebrail’in ona vahiy getirmesinden kaynaklanmamaktadır. İnsan hata ve yanlış yapmaktan masum olmayana dek peygamberlik makamına layık olmaz ve vahiy kendisine inmez. Böyle olduğu zaman artık Cebrail’in bulunması veya bulunmamasının aziz Peygamberin (s.a.a) masum oluşuyla bir ilişkisi olmaz; çünkü o Yüce Allah’ın güvenilir kuludur ve Cebrail de Allah’ın postacısıdır. Yanı sıra, bizim aziz Peygambere uyma ölçümüzün ne olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Biz neden aziz Peygambere itaat ediyoruz? Ona uymamızdaki ölçü Cebrail’in kendisine eşlik etmesi midir? Yoksa bunun başka bir ölçüsü mü vardır? Cebrail’in sadece vahiy taşıma rolü vardır ve ne Peygamberin masumiyetinde ve ne de ona itaat etmemizde bir etkisi mevcuttur. Bu nedenle nebevi sünnet zedelenecek ve yenilenecek bir özellikte değildir; çünkü nebevi sünnet her türlü hatadan korunan ve en yüksek insanî dereceye sahip bir peygamberin davranışlarından alıntılanmıştır. Öyle ki Yüce Allah onun yakınlığını iki yaydan daha az olarak beyan etmektedir.  



[1] Kuleyni, el-Kafi, c. 6, s. 52, çap-ı çarom, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365; a.g.e., c. 5, s. 304; Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 17, s. 378, bap. 52, el-Yakin Ve’s-Sabr Âla’ş-Şedaid, Müessestü’l-Vefa,Beyrut.

[2] Banuy-i İsfahanî, Seyide Nusret Emin, Mahzenu’l-İrfan, Der Tefsir-i Kur’an, c. 15, s. 169, Nehzet-ı Zenan Müselman, Tahran, 1361 ş; Kaşani, Molla Fethullah, Tefsir-i Minhecü’s-Sadıkin, Fi İlzami’l-Muhalifin, c. 10, s. 269, Kitabfuruşi Muhammed Hasan İlmi, Tahran, 1336 ş; Hüseyni Şah Abdulazimi, Hasan b. Ahmed, Tefsir-i İsna Aşeri, c. 14, s. 249, İntişarat-ı Mikat, Tahran, çap-ı evvel, 1363 ş; Reşiduddin Mubidi, Ahmed b. Ebi Saad, Keşfu’l-Esrar Ve İddetu’l-Ebrar, c. 6, s. 140, İntişarat-ı Emir Kebir, Tahran, çap-ı pencom, 1371 ş.

[3] Hz. Ali (a.s) bu hususta şöyle buyuruyor: لَقَدْ قَرَنَ اللَّهُ سُبْحَانَهُ بِهِ مِنْ لَدُنْ أَنْ کَانَ فَطِیماً أَعْظَمَ مَلَکٍ مِنْ مَلَائِکَتِهِ یَسْلُکُ بِهِ طَرِیقَ الْمَکَارِمِ وَ مَحَاسِنَ أَخْلَاقِ الْعَالَمِ لَیْلَهُ وَ نَهَارَه (Nehcü’l-Belağa, s. 300, İntişarat-ı Daru’l-Cehre, Kum).

[4] Meleklerin ve Cebrail’in ilimleri vermedeki rolü hakkında şu adrese müracaat edebilirsiniz: 1353. Cevap (Site: 1922) (Meleklerin Varlıksal Konumu).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    27447 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Kartlar, kumar aletlerinden midir?
    6176 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Sorunuz taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve aşağıda şimdiye kadar elimize ulaşan cevapları yayınlıyoruz.Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu: Kartlar örfte kumar aletlerinden sayılmaktadır ve onunla oynamak her halükarda hatta bahis şartı olmazsa bile haramdır. Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12471 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
    51967 Kur’anî İlimler 2010/03/07
    Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır: 1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan ...
  • Rad suresinin 31. Ayetin “Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” açıklaması nasıldır benim için açıklar mısınız?
    11568 Tefsir 2012/02/15
    Şu ayetten “kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” maksadın ne olduğu konusunda müfessirler tarafından iki görüş ortaya atılmıştır:1-
  • Musa Mubarka’nın yaşamı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
    6954 تاريخ بزرگان 2010/12/28
    Ebu Cafer Musa Mubarka’, İmam Muhammed Cevad b. Ali Rıza b. Musa b. Cafer’in (a.s) oğludur. O, h.k. 296 yılının rebiü’s sani’ ayında vefat etmiştir.[1]Umdet-ut Talib kitabında onun hakkında şöyle yazılıdır: O, İmam ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    7212 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    8163 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • İnsanın bilgisi nispî midir yoksa mutlak mıdır?
    7603 Yeni Kelam İlmi 2011/08/17
    Göründüğü kadarıyla nispî bilgi ve mutlak bilgi hakkında hissî ve tecrübî örnekler ile aklî örnekler arasına fark koymamız gerekmektedir; zira hissî ve tecrübî örneklerde bilgimizin nispî ve sadece özel hususların tecrübe edilmiş olması mümkündür. Bazı hususlarda his ve tecrübenin hata yapması muhtemeldir. Ama aklî hususlar böyle değildir; zira aklî ...
  • Ebu Süfyan zorlamayla mı Müslüman oldu?
    7411 Tarih 2014/05/28
    Hiçbir muteber tarihi kaynakta Mekke fethinden önce Ebu Süfyan’ın Müslüman olması nakledilmemiştir. Ancak Ebu Süfyan önderliğindeki Kureyş kâfirlerinin merkezi karargâhı ve siyasi başkentinin düşmesinden sonra o ve kendisi gibi düşünenler Müslüman olduklarını ilan etmişlerdir. Doğal olarak bu, onların Müslümanlığının bir tür mecburiyetten kaynaklandığına delalet etmektedir. Kendilerinin sonraki ...

En Çok Okunanlar