Gelişmiş Arama
Ziyaret
79710
Güncellenme Tarihi: 2010/06/17
Soru Özeti
Gayri meşru (zina) yollarla doğan çocuklar hakkında kuranın görüşü nedir?
Soru
Gayri meşru (zina) yollarla doğan çocuklar hakkında kuranın görüşü nedir?
Kısa Cevap
şeri olamayan evlilikle doğan çocuklar ya zina çocuğudur (gayri meşru ve zina yoluyla doğan çocuklar gibi) ya şüphe çocuğudur (kişi kendi hanımıdır sanısıyla başka bir hanımla cinsel ilişkide bulunmuş ve bu cinsel ilişkiden doğan çocuğa veledi şüphe deniliyor).
Kuranı kerim ve masumlardan (a.s.) gelen rivayetlerde beyan edilen şu ki;  gayri meşru yollardan doğan çocuklar, hayatını, kerametini, öğretim ve eğitimini sınırlandırmadan bazı toplumsal meziyetlerden mahrum bırakılıyor. Örneğin; böylesi çocuklar okusalar da taklidi mercii olamıyor, cemaat imamı olamıyor, gayri meşru olan baba ve annesi ondan ve o da onlardan irs götüremiyor. Ama veledi şüphe cemaat imamı olabiliyor anne ve babadan onlar da ondan irs götürebiliyorlar.
 
Ayrıntılı Cevap
Şer’i olamayan evlilikle doğan çocuklar ya zina çocuğudur (gayri meşru ve zina yoluyla doğan çocuklar gibi) ya şüphe çocuğudur (yani kişi kendi hanımıdır sanısıyla bir hanımla cinsel ilişkide bulunmuş ve bu cinsel ilişkiden doğan çocuğa veledi şüphe deniliyor).[1]
Zina çocuğu: kuranı kerimde bir şekilde zina yoluyla dünyaya gelen çocukları mezemmet (kötüleyen) bazı ayetler var olmaktadırlar. Aşağıdaki ayet gibi: “Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme”.[2] Ayetin orijinalinde “zenim” kelimesi geçiyor: “utullin, bade zalike zenim”, bazı rivayetlerde “zenim”den maksat veledi zina; (halk tarafından babası bilinmeyen kimse) yani zina yoluyla doğan kimsedir.[3]
Kuranı kerimde zina büyük günahlardan sayılmaktadır. Zira Allah u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî kalır”.[4] Kuranda veya rivayetlerde işlenen günahların faili için şiddetli ceza belirtilen günahlar büyük günah sayılmaktadır.[5] İslam dini gayri meşru yolla doğan çocukların hayatını, kerametini, öğretimini, eğitimini yok etmeden bu çocuğu bazı toplumsal imtiyazlardan mahrum ediyor ki bir nevi bu günahı işleyen baba ve anneleri bu çirkin günahtan alı koymak içindir.[6]
 
Veledi Zina’nın Fıkıhsal Hükümleri
Ama İslam fakihleri tarafından kur’an ve rivayetlerden istihraç edilen şey şu; böylesi çocuklar bazı fıkıhsal hükümlere maruz kalacaklardır ki burada bu hükümlere ve zımnen bu bağlamda var olan rivayetlere işaret edeceğiz:
  1. Kur’an’ı kerim kanuni ve şer’i itibarla çocuğu şeri ve İslami kurallar çerçevesinde yapılan evlilikle dünyaya gelene münhasır kılmıştır. Zina yoluyla dünyaya gelen çocuğu anne ve babaya ait olduğunu kabul etmiyor. O ikisinden irs götürmüyor ve ondan irs götürülmüyor.[7] 
Örneğin İmam Cafer Sadıktan (as.) zina yapıp kendisinden doğan çocuk hakkında sormuşlar, İmam cevaben şöyle buyuruyor: “ondan irs götürülmüyor ve Allah’ın resulü  (s.aa.) şöyle buyurdu: …zina çocuğu irs götürmüyor…”.[8]
  1.  Eğer veledi zina evlenir ve ondan çocuk dünyaya gelirse onun çocuğu irs babında zikir edilen irs hükümlerine uygun bir şekilde kendi babasından irs götürebiliyorlar.[9]
  2. Eğer seyit olan bir kimseden, işlediği zinadan cinayetinden çocuk doğarsa Haşim’i olmayan bir kimse ona zekat veremez ama Haşeminin zekatı ona verile biliniyor.[10]
  3. Zina yoluyla dünyaya gelen çocuk taklidi mercii olamıyor.[11] 
  4. Bu çocuk cuma[12] ve cemaat namazının[13] imamı olamıyor. İmam Muhammed Bakırdan şöyle nakledilmiştir: kimse vacip namazlarında veledi zinaya tabi olamıyor.[14]
  5. Böylesi çocuğun vereceği şahadet kabul görülmez.[15] Bir rivayette şöyle nakil edilmiş: birisi İmam Sadıktan (as) veledi zinanın vereceği şahadet hakkında sordu? İmam caiz değildir cevabını verdi.[16]
Ama veledi şüphe hakkında beyan edildiği gibi durum farklıdır. Bu nedenle veledi zinanın hükümleri veledi şüpheye cari olmuyor. Bu esasa binaen:
  1. Cuma ve cemaat imamlığını veledi şüphe yapabiliyor.[17]
  2. Veledi şüphe hem irs götürebiliyor hem kendisinden irs götürülüyor.[18]
 

[1] Behai, Behauddin Muhammed b. Hüseyin Amili; Saveci, Nizam b. Hüseyin “Camia-i Abbasi ve Tekmili An (el Muhaşi)”, baskı, 1, muhakkik ve musahih: Muhallati Hairi, Şeyh Ali, Tahran: Müesesei Menşurati Ferehani, c. 2, s. 280.
[2] Kalem 10-13.
[3] Bahrani, seyit Haşemi, “el – Burhan fi Tefsiri Kuran”, baskı, 1, Tahran: bunyad-i biset, 1416, kameri, c. 5, s. 458.
[4] Furkan, 68 – 69.
[5] [5] Behai, Behauddin Muhammed b. Hüseyin Amili; Saveci, Nizam b. Hüseyin “Camia-i Abbasi ve Tekmili An (el Muhaşi)”, baskı, 1, muhakkik ve musahih: Muhallati Hairi, Şeyh Ali, Tahran: Müesesei Menşurati Ferehani, c. 2, s. 268.
[6] Caferi şeyh Muhammed Taki, “Resaili Fıkhi”, baskı, 1, müesesei menşurati keramet, 1419 kemeri, s. 182.
[7] “Tefsiri el – Mizan”, farsça tercüme, c. 2, s. 471.
[8] Küleyni, ebu Cafer Muhammed b. Yakup, “el- Küleyni”, baskı 4, Tahran: darul kutubul İslamiye, 1407 h. Kameri, c. 7, s. 163.
[9] “Tevziül Mesail (el –Mehşi lil imam el Humeyni)”, c. 2, s. 752, mesaili ihtisasi, Fazıl, Mesele-i 2957, müesesei en-nerşri el-islami et-tabiatu, li cemaatil müderrisin, baskı 8, 1424 kameri.
[10] “el-Gayetul Kusva fi Tecümeti el Urvetil Vusta”, c. 2, s. 229.
[11] El – Muhaddis el Kumi, Şeyh Abbas, “el Gayetul Kusva fi Tercümetil Urvatil Vuska, baskı, 1, menşurat-i subh-i piruzi, 1423, kameri, c. 1, s. 9, mesele 20.
[12] Caferiyan, Resul, “Devazde Risalei Fıkhi Derbare Nemaz Cuma”, s. 154.
[13] Kummi, şeh Saduk, Muhammed b. Ali Babevey, “Men la Yahduruhul Fakihe”, baskı, 2, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1413 kameri, c. 1, s, 378, hadis no: 1104.
[14]Kummi, şeh Saduk, Muhammed b. Ali Babevey, “Men la Yahduruhul Fakihe”, c. 1, s. 378 hadis no: 1104.
[15] Tusi, ebu Cafer, Muhammed b. Hasan, “en – Nihayetu fi Muceredil fıkhi ve el-Fetava”, baskı 2, Beyrut: darul kutubil arabi, 1400, h.k. s. 327,
[16] Abi, Fazıl, Hasan b. Ebi Talip Yusufi, “Keşfur rumuz fi Şarhi muhtasarin Nafii”, baskı 3, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1417 kameri, c. 2, s, 523.
[17] Ali Usfur el Bahrani, el Hüseyin . Muhammed, “Sidadul İbad ve Reşadul İbad”, baskı 1, Kum: el Mehallati, 1421, kameri, s. 142; el Amili, Cevat, “Miftahul Kerame fi Şerhi Kvaidil Allame”, baskı, 1, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1419 kameri, c. 10, s, 14.
[18] En- Neraki, Ahmet, “Müsteneduş Şia fi Ahkamiş Şeria”,baskı, 1, Kum: müesesei alul beyt aleyhumusselam li ihyai et-turas, c. 19, s. 440.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Sevgi ve muhabbetin önemi ve sınırları nedir?
    2672 Hadis 2020/01/19
  • İnsanlar yaratılırken (dünyaya gelip gelmemede) seçme hakları olmuş mudur? Nasıl?
    25835 Eski Kelam İlmi 2012/11/17
    İnsan kendi yaratılışında mecburdur ve dünyaya gelmede hiçbir rolü ve etkisi bulunmaz. Lakin yaratıldıktan sonra özgür ve irade sahibidir. Elbette insanın mutlak şekilde irade sahibi olduğuna inanan Mutezile mütekellimlerinin bakışı ve insanın fiil ve amellerinde bile mecbur olduğuna inanan Eşa’ire mütekellimlerinin bakışının tersine İmamiye Şiiliği insanın yaratıldıktan ...
  • Bir amelin mustehap oluşunda ölçü nedir?
    6929 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/19
    Teklifi hükümler beş tanedir: Farz, haram, mustehap, mekruh ve mubah. Bu kısımlar her işin gerçek manada maslahat veya zararıyla ilişkilidir. Yani bir işi yapmak veya terk etmekte olan maslahat veya zararın azlık veya çokluk derecesi o işin hükmünü belirler. Açıktır ki işlerdeki maslahat derecesini bilmek genelde insan için mümkün olmadığına ...
  • Acaba Allah’tan başka kimse gayb ilminden haberdar olabilir mi?
    13130 Eski Kelam İlmi 2009/05/13
    Gayb, bir şeyin duyu organlarına ve idraka gizli olması ve şahadet de aşikâr olması anlamına gelmektedir. Bir şeyin bir kimse için gayb ve bir başka kimse için de aşikâr olması mümkündür. Bu konu o kimsenin varlığının sınırına bağlıdır. Ama Allah’tan başka diğer bütün varlıkların kapsamlarının sınırlı olmasını ve sadece Allah’ın ...
  • İslam dini tüketüm için hangi olguyu sunmaktadır?
    3410 اسراف و تبذیر 2019/10/09
  • Bazı ruhların başka bir bireyin varlığına girmesi mümkün müdür? Aynı şekilde savunma ışınları nedir?
    6794 Teorik İrfan 2012/09/24
    İslam mektebinde hulul ve reenkarnasyon meselesi ahiret, cennet ve cehennemi inkar etmeyi getirmesi nedeniyle reddedilmiştir, ancak ruhların varlığını idrak etmek ve bir tür onlar ile irtibata geçmek her ne kadar tavsiye edilmemişse de imkan dâhilindedir. Aynı şekilde bireyin içinin ıslah edilmesi ve bu tür fenomenlerin ortaya çıkmasının ...
  • Ehli kitabı öldürmekle irtibatlı olan tevbe suresinin 29. ayetini nasıl tefsir ediliyor?
    6105 Tefsir 2015/04/19
    kuranı kerimedeki ayet şöyledir: “Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın”.[1] Ayeti kerimede savaş anlamını veren “katilu” kelimesi öldürmek ...
  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    16609 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • arapça dilinin en kamil dil olduğuna dair delil var mıdır?
    7675 Kur’anî İlimler 2011/03/01
    Arapça dilinin kuran dili olarak seçilmesi elbette ki bu dilin değerli ve şerefli olmasına neden olamuştur. Ancak arapça dilinin kamilliği kuranın kamil olduğ için değildir. Lügat ve kavramdaki genişliği, dilsel sisteminin mühkemliği, türlü tabirlere haiz olması, irabı (kelimenin cümledeki farklı konumlarını belirtilmesi içun son harfının üzerindeki ...
  • Vahdeti vücuttan kastedilen nedir?
    10897 İslam Felsefesi 2010/03/03
    Arif ve hakimler, vahdeti vücutla varlık aleminin bütününün Allah olduğunu kastetmezler; zira bütünün gerçek bir varlığı ve birliği yoktur, aynı şekilde vahdeti vücut, Allah ile varlıkların birlikteliği anlamında da değildir, nasıl ki tecafiden / gayri ve ayrılıktan maksat bir makamdan diğer bir makama bürünmek değildir; belki vahdeti ...

En Çok Okunanlar