Gelişmiş Arama
Ziyaret
7584
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
“Envaru’l-muşa\'şa’in” kitabında Hıdır Dağı ve Cemkeranla ilgili imam Ali’den (a.s.) bir hadis rivayet edilmiş. Bu hadis sahih midir? Ve İmam\'ın Kerametlerinden sayılıyor mu?
Soru
Merhaba, Allah kolaylık versin, “Envarul-Muşa\'şa’in” kitabından nakledilerek aşağıdaki şekliyle bir hadisi şerifi bir kaç sitede gördüm. Hadisin tam metnini baştan sona kadar büyük bir ilgiyle öğrenmek istiyorum. Ancak söz konusu kitaba olaşamıyorum. Lütfen eğer mümkünse söz konusu hadisin aslını kâmil bir şekilde benim için gönderiniz. Bu hadis Müminlerin Emiri olan Hz. Ali’den (a.s.) nakledilmiştir. Hadisin bazı bölümleri şöyledir: “Hulasatu’l – buldan” adlı kitabında Şeyh Saduk\'un telifi olan “Munisu’l – hezin” adlı kitabından sahih ve mu\'teber bir senetle bu hadis rivayet edilmiştir. İmam Ali (a) Huzeyfeye hitaben şöyle buyurdu: \"Ey Yemani oğlan! Zuhurun ilk başında, Kaimi ali Muhammed (s.a.a.) (yani hz. Mehdi (a)), kendisine Kum denilen şehirden zuhur edecek ve halkı hakka davet eder. Doğudan ve batıdan tüm yaratıklar o şehre yöneleceklerdir. İslam dinin yenilenecektir. Ey Yemani oğlan! Bu yer, kutsal bir yerdir. Bütün çirkinliklerden beridir. İmareti, (alanı) yedi çarpı yedi (7x7) fersangtir. Sancağı, beyaz bir dağa dikilecektir. (son zamanlarda müşahede edilen şu ki bazıları Kum kentinde bulunan \"Hızır Dağının\" bu beyaz dağın misdakı olduğunu söylüyolar). Bu dağ Mescidin kenarında olan eski bir köye ve eski bir köşke –ki bu köşk Mecusların köşküdür- yakındır. Bu mekâna “Cemkeran” derler. O, mescidin minaresinin dibinden çıkacaktır. Gebrelerin (Zerdüştlerin) ateşhanesinin bulunduğu yere yakın…\" Bu hadisten anlaşılıyor ki, Sehle mescidi Hz. Bakiyetullah\'ın (a.f.) zuhuru döneminde hazretin kendisi için bir karargâh merkezi olacaktır. Kutsal Cenmkeran Mescidi de zuhur döneminde önemli bir yere sahip ve Mehdi\'nin (a.f) bir diğer karargâh ve kampı olacaktır. Rahmetli Katuziyan hadisin tam metnini verdikten sonra şerhini ve yorumunu yaparak hadiste geçen beyaz dağ, “Kasri Mecus” ve hadiste geçen diğer kavramları çok detaylı bir şekilde açıklamıştır. Biz konu fazla uzamasın diye onun yapmış olduğu detaylı açıklamalarını zikretmedik. Aziz okuyucuların bildiği gibi “ilham edilmiş hadisler” (mulahim hadisler) senet açısından çok dakik bir şekilde araştırmaya gerek duymuyorlar. Çünkü vahyin kaynağıyla bağlantısı olan Masumlardan (a.s.) başka kimse, senelerden sonra gerçekleşecek bir haberi veremezdi. Müminlerin Emiri Hz. Ali\'nin (a.s.) Cemkeran mescidi hakkında Hüzeyfe\'ye haber verdiği o günde Hicaz ve Irak bölgelerinde pek az kimse Kum\'un adını duymuştu. Bu sebeple bir çok hadiste Kumdan bahis edilirken \"Rey\'in yakınlarında bir yer\" olarak ifade edildiğini görmekteyiz. Ta ki bu şekilde İmamların (a.s.) eshabı için, Kum Şehrinin coğrafyası birazda olsa açıklanmış ve belli olmuş olsun. Buradan hareketle Hicaz halkından bir kimsenin “Cemkeran” ismini, Kum\'un köylerinden biri olarak işitmiş olmasının ihtimali verilemez. Teşekkürler/Mehdi
Kısa Cevap

Her nekadar böyle bir hadisi, kesin bir dille inkâr edilemez ama hali hazırda, bu hadisi sadece Müminlerin Emiri'nin (a.s.) hayatından bin sene fasılayla yazılmış olan kitaplarda görebiliriz. Üstelik "Envarul-Muşe'şein" gibi sonradan yazılan kitablarda da senedi dikkatlice beyan edilmeden Şeyh Saduk'un bir kitabına (Munisu'l-Hazin) nisbet verilmiş. Mezkûr kitap elimizde olmadığı gibi çeşitli delillerle, bu hadisin Şeyh Saduk'a nisbet verilmesinde de ciddi kuşkular var olmaktadır.

Bu temelde hadis bilgisi açısından bu rivayet fıkhi, tarihi, kelami... bir hükmün dayanağı yapılamaz.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzda değindiğiniz rivayetin senedi, sırasıyla "Envaru'l-Muşa'şa'in", "Hulasatul-Buldan"  ve "Munisu'l-Hazin" kitaplarına dayanır. Bu rivayet hakkında daha iyi bilgi edinmek için öncelikle bu kitapların her birine kısa bir tahlil yapıp daha sonra gereken neticeye ulaşalım:

1- Farsça yazılan "Envaru'l-Muşa'şa'in fi beyani Şerafeti Kum vel-Kumiyyin" kitabı üç cilt olup Kum şehrinin tarihiyle ilgilidir. Bu kitabta Kum'un tarihi konularının yanı sıra, bu şehirde yaşamış olan imamzadelerin ve ravilerin hayatı da ele alınmıştır. Kitabın yazılış tarihi yaklaşık yüz sene öncedir.

2- "Hulasatu'l-Buldan" kitabı da yaklaşık üç yüz yıl önce yazılmıştır. Bu eserde Kum şehrinin tarihini ele almakta ve bir önceki kitabın kaynaklarından sayılır.

3- Sorunuzda geçen rivayet, bin yıl önce vefat eden Ebu Cafer Muhammed b. Ali b. Babeveyh ve Şeyh Saduk olarak tanınan ünlü alime nisbet verilmiştir. Şeyh bu rivayeti "Munisul-Hazin" kitabında nakletmiştir. Ancak bilinmesi gerekir ki, kitap tanıtımı hakkında eser yazmış olan Necaşi ve Şeyh Tusi gibi büyük Şia âlimleri Şeyh Saduk ve yazdığı eserler hakkında bilgi verirlerken  "Munisul- Hazin" ismini taşıyan bir kitabının var olduğundan söz etmemişlerdir. Sonradan gelen İbni Şehri Aşup ve İbni Tavus gibi Şia'nın önde gelen bilginleri de Saduk'un böyle bir kitabının var olduğundan bahis etmemişlerdir.

Elbette İbni Şehri Aşub'un manakibinde "Munisul-Hazin"den nakledilmiş bir rivayet vardır. Ancak ona göre bu kitabın yazarı Şeyh Seduk değildir, bilakis "Muhammed Fetal-i Nişaburi" adında bir şahıstır. Diğer taraftan mezkûr kitabın sahibinin kim olduğunu da bir yana bırakırsak, içeriği ve senedine bakarak adı geçen rivayet hakkında hüküm vermek için yardımcı olacak bu kitabın hiç bir nushası elimizde yoktur. Bu beyanlardan hareketle şu noktaları mulahaza buyurun:

 

Bu rivayeti şimdilik, son yüzyıllarda yazılmış olan eserlerden "Envaru'l-Muşa'şa'in" adlı kitapta bulabilirsiniz. Bu kitapta mevcut olan rivayetlerin tek başına isnat bakımından (kesin bir şekilde realiteye ters olduğunu söylememekle birlikte) hiç bir değeri yoktur. Bütün hadisleri toplama hedefiyle yazılan "Biharu'l-Envar" gibi oldukça geniş ve kapsamlı olan hadis kitaplarında da bu rivayete işaret edilmemiştir. "Munisul-Hazin" kitabının Şeyh Saduk'a intisabı son derece kuşkuludur. Böyle bir intisabın sıhhatı farz edilse bile,"Envarul-Muşa'şa'in" kitabının kaynağı olan "Hulasatul-Buldan" kitabıyla rivayetin içinde bulunduğu iddia edilen "Munisul-Hazin" kitabı arasında  yedi yüz yıl zaman farkı söz konusu ve buna ilaveten bu kitabın sahibini Şeyh Saduk'a ulaştıracak senet zinciri elimizde yoktur. Sorunuzda geldiği gibi sonradan yazılan kitaplarda rivayetin senedinin sahihliğinden söz edilmiştir. Ancak senet açıklanmadığı için sahih olup olmadığı konusu hakkında bir şey denilemez ve tartışılamaz. Masumların (a.s.) dönemine çok yakın bir zamanda telif olunmuş dört kitap gibi muteber eserlerde bir rivayet senedsiz bir şkilde bulunduğu takdirde din âlimleri, başka delillerin desteklediği konular dışında bu senedsiz hadise istinat ederek kesin hiçbir hüküm vermezler. Senetsiz olarak bin yıldan sora yazılmış bir kitapta bir rivayete dayanıp hüküm verilmesi çok zordur. Üstelik muteber ve elimizde bulunan kaynaklardan her hangi bir kaynağa da isnat edilmemiştir. Yukarıdaki konuları dikkate alarak diyebiliriz ki; hadis bilgisinin ortaya koyduğu ilkeler temelinde bu tür rivayetlere istinatla hiçbir tarihi, fıkhi, kelami...mesele ispatlanamaz. Geçerli ve mustedel olan hiç bir kitapta bu tür rivayetlere dayanarak oluşmuş olan bir görüşü bulamazsınız. Ancak bununla birlikte kati ve kesin bir biçimde böyle bir hadisin inkâr edilmesi gerekir şeklinde bir iddiada bulunmak ta doğru değildir. Son olarak aşağıdaki noktaları hatırlamak faydalı olacaktır:

1. Bu hadisin Arapça metni elimizde yoktur.

2. Sonradan yazılan kitapların dışında başka kitaplarda bu Hadisin bulunur ispatlanırsa Müminlerin Emiri olan hz. Ali'nin (a.s) bir mucizesi olduğu şeklinde kabul edilebilinir.

3. Bu tür rivayetler eğer bazı yerlerde delil olamıyor ise de bazı yerlerde teyit amaçlı kendilerinden istifade edilebilinir.

Başarılar dileğiyle.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar