Please Wait
17187
İsrail, ilahi peygamberlerden biri olan Hz. Yakub’un (a.s) adıdır. O, bir maslahat uyarınca deve etini ve sütü kendisine haram kılmış idi. Âli İmran suresinin 93. ayetinde Yüce Allah şöyle buyuruyor: "كُلُّ الطَّعامِ كانَ حِلاًّ لِبَنِي إِسْرائِيلَ إِلاَّ ما حَرَّمَ إِسْرائِيلُ عَلى نَفْسِهِ مِنْ قَبْلِ أَنْ تُنَزَّلَ التَّوْراةُ قُلْ فَأْتُوا بِالتَّوْراةِ فَاتْلُوها إِنْ كُنْتُمْ صادِقِينَ" ; “Tevrat indirilmeden önce, İsrail’in (Yakub’un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi. De ki: Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Tevrat’ı getirip okuyun.” Bazı müfessirler bu konuda şöyle demişlerdir: “Bu ayette Tevrat’ta İsrailoğullarının itaatsizliklerini cezalandırmak amacıyla kendilerine haram kılınan şeylerden söz edilmektedir, ama onlar bu şeylerin kendilerine haram kılınmasının bu sebepler yüzünden olmadığını, bilakis ataları Yakub yani İsrail’in bu şeyleri kendisine haram kılması ve bunun evlatlarına intikal etmesi yüzünden olduğunu iddia etmektedir. Lakin Yüce Allah bu ayet-i kerimede Yahudilerin süt, et ve deve gibi yiyeceklerin haram kılınmasına dönük sözlerini reddetmekte ve Tevrat şeriatının doğuşundan itibaren temiz olan yiyeceklerin İsrailoğulları için temiz olduğunu, ancak Yakub’un Tevrat’ın nazil olmasından önce deve etinin kendisine zararlı olması veya vaat ettiği adaktan ötürü et yemek ve süt içmekten sakınması nedeniyle tedricen bu hususun kendisinin bazı takipçileri için yanlış anlaşıldığı ve onların bunu ilahi bir yasak olarak algıladıklarını belirtmektedir. Bu nedenle mevcut ayet, ilgili konunun Allah’a isnat edilmesinin bir iftira olduğunu ve Allah’ın hiçbir temiz yemeği Tevrat nazil olmadan önce İsrailoğullarına haram kılmadığını, ama Tevrat nazil olduktan sonra Musa’ya karşı kötü davranmalarından ötürü Yüce Allah’ın onları cezalandırdığı ve bazı yemekleri yemeyi kendilerine men ettiğini beyan etmektedir.”[1]
Bu sorunun ayrıntılı cevabı bulunmamaktadır.
[1] Daver Penah, Ebu’l-Fazl, Envaru’l-İrfan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 6, s. 227-229, İntişarat-ı Sadr, Tahran, 1375 ş.