Gelişmiş Arama
Ziyaret
82060
Güncellenme Tarihi: 2009/06/17
Soru Özeti
Habil ve Kabil kimle evlendiler?
Soru
İnsan soyu nasıl devam etti? Habil ve Kabil kimlerle evlendiler?
Kısa Cevap

Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.

Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini savunmaktalar:

1-Erkek kardeş kız kardeşle evlendi. Çünkü o zaman henüz Allah tarafından kız kardeşle erkek kardeşin birbirleriyle evlenemeyeceklerine dair bir ilahi kanun inmiş değildi. İnsan türünün bekası için de başka bir yol söz konusu değildi.

2- Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının birbirleriyle evlenmeleri mümkün olmadığı için onlar yeryüzünde yaşayan başka bir soydan gelen insanların kızlarıyla evlendiler. Sonra onlardan olan çocuklar birbirleriye amca çocukları oldular ve böylece kendi aralarında evlilik mümkün oldu ve bu evlilik yoluyla soyları devam etti. Bu görüşü bazı rivayetler de desteklemektedir. Çünkü bazı hadislere göre Hz. Adem’in soyu yeryüzünde yaşayan ilk insanlar değildiler onlardan öncede yeryüzünde birtakım insanlar yaşmışlardır.[i] Birinci görüşün Kur’an’ın zahiri ile daha uyumlu olduğu söylenmektedir.



[i] Bkz. Pursişhayi Mezhebi, Nasir Mekarim Şirazi, s. 453

Ayrıntılı Cevap

Hadis ve tarih kaynakları insan türünün Hz. Adem’in üçüncü oğlu ve aynı zamanda vasisi ve halifesi olan Şeys veya Hibetullah isimli oğlundan geldiğini açıklamaktadırlar. Çünkü Habil, Kabil vasıtasıyla öldürüldü ve Kabil de işlediği günah ve azgınlık vasıtasıyla Allah’ın rahmetinden kovuldu kendisi ve evlatları azgınlık ve günahla uğraştılar. Bütün bunlar günah ve azgınlıkları sonucu Hz. Nuh’un tufanında yok olup gittiler.[1]

Ama Hz. Adem’in çocuklarının evlenmeleri konusuna gelince bu konu, hakkında çelişkili rivayetler gelen tartışmalı konulardandır.

Bazıları Nisa suresinin 1. ayetine istinaden[2] Hz. Adem’in soyunun çoğalmasını sadece Hz. Adem ve eşine dayandığına inanırlar ve üçüncü bir varlığın bunda bir etkisinin olmadığını söylemekteler.

Bu görüş gereği Hz. Adem’in çocukları arasında kız kardeşlerle oğlan kardeşlerin birbirleriyle evlenmişlerdir. Çünkü eğer onlar başka soydan olan eşlerle evlenmiş olsalar o zaman bu gerçekle, Allah’ın “O ikisinden soylarını yaydı” sözü uyum sağlamaz.

Bu konu birçok hadislerde de yer almıştır. Buna şaşırmamak da gerekir. Çünkü hadislerde masum imamlardan nakledilen delile göre henüz o zaman bu tür evlilik mubahtı. Çünkü kız kardeşle erkek kardeşin evlenmesinin haram olduğuna dair bir hüküm henüz Yüce Allah tarafından inmiş değildi.

Açıktır ki bir işin yasak ve haram oluşu o iş hakkında Allah tarafından haramlığına dair bir hükmün inmesine bağldır. Buna göre biri işin bir takım maslahatlar gereği bir dönem helal oluşu sonra haram kılınmasının ne gibi bir mahzuru olabilir?

İhticac kitabında İmam Zeynu’l-Abidin (a.s)’ın Kureyş kabilesine mensup bir kişiyle yaptığı konuşmada şöyle dediği yer alır: Habil, Kabil’le ikiz olan Luza ile ve Kabil de Habil’le ikiz olarak dünyaya gelen kız kardeşi Iklima ile evlendiler. Kureyşli adam: Habil ve Kabil kendi kız kardeşlerini hamile mi yaptılar diye sordu. İmam: Evet, dedi. Adam bu günümüzdeki Mecusilerin yaptığı iştir dedi. İmam şöyle dedi: Mecusiler bu işi yapıyor ve biz bu işi batıl biliyoruz; bu şunun içindir ki onlar bu işi Allah haram kıldıktan sonra yapıyorlar. Sonra şöyle dedi: Bunu inkâr etme, çünkü bu işin o gün doğru bir iş oluşu ve bugün yanlış bir işi oluşu Allah’ın hükmüdür. Meğer Allah Hz. Adem’in eşini onun kendisinden yaratmamış mı? Oysa bununla birlikte onu Adem’e helal kılmıştır. Bu hüküm o güne ait ve Hz. Adem’in evlatlarına özgü bir hükümdü. Sonra Yüce Allah bunun haram olduğu hükmünü indirdi.[3]

Fakat bazıları Adem’ın çocuklarının birbirleriyle evlenmediğini açıklayan bazı hadislere dayanarak Hz. Adem’in oğullarının başka bir soydan gelen kızlarla evlendiğini söylemektedirler.[4] Çünkü hadis kaynaklarında yer alan bazı bilgilere göre Hz. Adem’den önce de yeryüzünde diğer insanlar yaşamaktaydılar.[5]

İlmi araştırmalar gösteriyor ki insanlar muhtemelen milyonlarca yıldır yeryüzünde yaşamaktalar, oysaki Hz. Adem’in yaratılışından uzun bir süre geçmemektedir. Buna göre Hz. Adem’den diğer insanların yaşadığını ve bunların Hz. Adem (a.s) yaratıldığında yok olma durumunda olduklarını kabul etmeliyiz. Buna göre Hz. Adem’in evlatlarının önceki soylardan kalan birileriyle evlenmiş olmaları mümkündür.

Ancak bu ihtimal ayetin zahiriyle uyum içinde değildir. Usul-i Fıkıh ilmindeki kaideler nazaran hadisler birbirleriyle çeliştiğinde ayetlere başvurulur ve ayetlere uyum içinde olan hadisler tercih edilir.

Buna göre birinci görüş Kur’an’ın zahiriyle daha fazla uyum içindedir. Nitekim El-Mizan tefsirinin sahibi Allame Tabatabi birinci ihtimali desteklemiştir.[6] Daha fazla bilgi için bkz. El-Mizan Tefsiri c. 4 s. 245 ve yine Burhan Tefsiri ve Ed-Durrul Mensur ve Kasasu’l- Enbiya kitapları.



[1] Bkz. Biharu’l-Envar, c. 11 s. 220

[2] “Allah sizi bir nefisten yarattı ve ondan eşini meydana getirdi, ve o ikisinden bir çok erkek ve kadın yeryüzünde yaydı.”

[3] El-Mizan Tefsiri c. 4 s. 236

[4] İleluş-şeri

[علل الشرائع‏] ابْنُ الْوَلِیدِ عَنْ أَحْمَدَ بْنِ إِدْرِیسَ وَ مُحَمَّدٍ الْعَطَّارِ مَعاً عَنِ الْأَشْعَرِیِّ عَنْ أَحْمَدَ بْنِ الْحَسَنِ بْنِ فَضَّالٍ عَنْ أَحْمَدَ بْنِ إِبْرَاهِیمَ بْنِ عَمَّارٍ عَنِ ابْنِ نُوَیْهِ عَنْ زُرَارَةَ قَالَ سُئِلَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ ع کَیْفَ بَدَأَ النَّسْلُ مِنْ ذُرِّیَّةِ آدَمَ ع فَإِنَّ عِنْدَنَا أُنَاساً یَقُولُونَ إِنَّ اللَّهَ تَبَارَکَ وَ تَعَالَى أَوْحَى إِلَى آدَمَ ع أَنْ یُزَوِّجَ بَنَاتِهِ مِنْ بَنِیهِ وَ إِنَّ هَذِهِ الْخَلْقَ کُلَّهُمْ أَصْلُهُ مِنَ الْإِخْوَةِ وَ الْأَخَوَاتِ قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ ع سُبْحَانَ اللَّهِ وَ تَعَالَى عَنْ ذَلِکَ عُلُوّاً کَبِیراً یَقُولُ مَنْ یَقُولُ هَذَا إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَ جَلَّ جَعَلَ أَصْلَ صَفْوَةِ خَلْقِهِ وَ أَحِبَّائِهِ وَ أَنْبِیَائِهِ وَ رُسُلِهِ وَ الْمُؤْمِنِینَ وَ الْمُؤْمِنَاتِ وَ الْمُسْلِمِینَ وَ الْمُسْلِمَاتِ مِنْ حَرَامٍ وَ لَمْ یَکُنْ لَهُ مِنَ الْقُدْرَةِ مَا یَخْلُقُهُمْ مِنَ الْحَلَالِ وَ قَدْ أَخَذَ مِیثَاقَهُمْ عَلَى الْحَلَالِ وَ الطُّهْرِ الطَّیِّبِ وَ اللَّهِ لَقَدْ تَبَیَّنَت.

[5] Tevhid s. 277 Tahran baskısı, El-Hisal c. 2 s. 652; Bkz. İnsan türünün Kur’an nazarında ömrü soru 516

[6] Numune Tefsiri c. 244-249; El-Mizan Tefsiri, c. 4 s. 245

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar