Gelişmiş Arama
Ziyaret
8769
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
Soru
Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
Kısa Cevap

Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede haddi aşması, aynı şekilde kanun çiğneme yolunda inatçılık ve diretmeyle adım atması, öğütlerin etki etmemesi, yataktan ayrılma ve itinasızlığın fayda vermemesi, “fiilin sertliği” dışında bir yol kalmaması ve yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi için şiddet ve fiilin sertliğinden başka bir çare kalmaması durumunda, erkeklere “üçüncü taktik” yoluyla vazifelerini yerine getirmek için onları mecbur kılmaya izin verilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an’da konuyla ilgili bir ayet mevcuttur ve ilkönce ayetin manasını zikrediyoruz: “Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allahın koru(nmasını buyur)duğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkâr kadınlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, onlara (önce) nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.”[1] Burada İslam kadınların dövülmesini caiz mi saymıştır diye bir eleştiri akla gelebilir. Bu eleştirinin cevabı ayetin manası, onu açıklayan nakledilen rivayetler, fıkıh kitaplarında yapılan ilgili izahlar ve aynı şekilde bugünkü psikologların yapmış olduğu açıklamalara bakmayla pek girift değildir. Vurmaktan maksat, güç gösterisi ve kadının nahif cismini ve latif bedenini dağıtmak değildir. Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Vurmanın mertebeleri olduğu apaçıktır. Çok normal ve acı ve eziyet vermeyen bir ense tokadından şahsın hareketten düşüp ama ölmeyeceği dereceye kadar dövülmesine değin her şey vurmak sayılır. Artı, vurma neticesinde insanın kalbi durur ve bedeni çalışamaz hale gelirse, artık buna vurmak denmez, öldürmek denir! Önemli olan nokta vurmanın haddinin kim tarafından belirleneceğidir. Erkeğin kendi vuruşunun had ve ölçüsünü belirleme ve İslam’ın yaratılış reyhanı ve varlık bahçesinin güzel ve taravetli gülü olarak değerlendirdiği mazlum kadının nahif bedenini bitkin, güçsüz ve bitap kılacak derecede kırbaç, yumruk, tekme ve tokat darbelerinin altında bırakma hakkı var mıdır? Vurma nerede caiz görülmüştür ve caiz görüldüğü yerde nasıl bir vurma kastedilmiştir? Bunun haddini kim tayin etmelidir? Koca mı yoksa başka bir makam mı? Kadının kocasına itaat etmesinin ve Kur’an’ın deyimiyle konutun farz oluşu, sadece cinsel ilişkiyle ilgilidir ve kocanın onu süpürmeye, eskiyi ağartmaya, aşçılığa, elbise yıkamaya ve bu tür işlere mecbur kılma hakkı yoktur. Bunlar anlayış, samimiyet, işbirliği, hemfikirlik, özveri ve fedakârlık yoluyla karı ve koca tarafından hal edilmelidir. Bu nedenle, bu gibi hususlarda hatta kadını hesaba çekmeye bile kocanın hakkı yoktur ve kabadayılık yapıp vurup yaralamayla ona kendi iradesini dayatması ise asla tasavvur edilemez. Erkek eve külfet ve keniz değil, bilakis eş, meslektaş, hemfikir, yar ve yardımcı getirdiğini ve ondan sadece konut ve koruma beklentisi içinde olabileceğini bilmelidir. Bu nedenle, üç taktik kadının (evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırması ve itaat etmeyi terk etmesi alanına özgüdür ve genellikle aile ortamında kadının işbirliği, hemfikirlilik ve gönüldeşlik için yaptığı iş ve hususlarla ilgili değildir.[2] Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede haddi aşması, aynı şekilde kanun çiğneme yolunda inatçılık ve diretmeyle adım atması, öğütlerin etki etmemesi, yataktan ayrılma ve itinasızlığın fayda vermemesi, “fiilin sertliği” dışında bir yol kalmaması ve yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi için şiddet ve fiilin sertliğinden başka bir çare kalmaması durumunda, erkeklere “üçüncü taktik” yoluyla vazifelerini yerine getirmek için onları mecbur kılmaya izin verilmiştir. Buradaki bedensel tembih “fıkıh kitaplarında belirtildiği gibi- mülayim ve hafif olmalı ve bedende kırılmaya, yaralanmaya ve morarmaya neden olmamalıdır.[3] Hatta vurmanın açıklaması hakkındaki bazı rivayetlerde İmam (a.s) şöyle buyuruyor: Kastedilen, misvak çubuğuyla vurmaktır.[4] Evet, bedensel tembihin hedefi, evlilik ilişkisinin sürmesi ve aile kurumunu sıcak tutmaktır. Öte taraftan ayet-i kerime bir hastalığı tedavi etme gayesinde olabilir. Bugünkü psikanalizler, bir grup kadının “mazoşizm” adında bir hal taşıdığına ve bu halin onlarda artması durumunda kendilerinin tek huzur bulma yolunun bedensel tembih olduğuna inanmaktadır.[5] Biz bu görüşü kesin bir şekilde Kur’an’a isnat etmemekteyiz ve bir grup da bu görüşe katılmamaktadır.[6]             



[1] Nisa, 34.

[2] Dr. Ahmed Beheşti’nin Hanivade Der Kur’an kitabı, s. 111’den yararlanılmıştır.

[3] Tefsir-i Numune, c. 3, s. 41. Bkz: 1433. Sayılı (site: 990) sorunun yanıtı (İzribuhunne’nin Manası).

[4] Tefsir-i Nuru’l-Sakaleyn, c. 1, s. 478.

[5] Tefsir-i Numune, c. 3, s. 415.

[6] Hanivade Der Kur’an, s. 111 ve sonrası.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hıristiyanlar Hz. Hızır’ın varlığını kabul ediyor mu?
    13114 تاريخ بزرگان 2012/01/18
    İncil’de Hz. Hızır’ın (a.s) ismi geçmemektedir ve Hıristiyanlığın diğer kitaplarının da onun hakkında bir bilgi içereceği uzak bir ihtimaldir. Elbette Kur’an’da da “Hızır” adı geçmemektedir ve ondan sadece kendisinin ubudiyet makamını ve özel ilim ve bilgisini yansıtan kullardan bir kul sıfatıyla söz edilmiştir.
  • Hol’ boşanmasının kanun ve şartları nedir?
    6955 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    Hol’ Boşanması, Özellikleri Ve ŞartlarıKocasına ilgi duymayan ve kendisini boşaması için kocasına mehir veya başka bir malını veren kadının boşanmasına hol’ denir.[1] Daha açık bir ifadeyle hol’ boşanması, kadının herhangi bir nedenden ötürü kocasıyla yaşamayı sürdürmek istememesi ve ...
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    12501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Hz Zeyneb’in (s.a) defnedildiği mekân hangi ülkededir?
    35332 تاريخ بزرگان 2012/06/16
    Hz Zeynep’in (s.a) temiz kabrinin mekânı hakkında üç ihtimal mevcuttur[i]: Medine, Şam ve Kahire. Bu üç ihtimalden her birinin taraftarları mevcuttur ve onlar kendi görüşlerini ispatlamak için bir takım deliller getirmişlerdir. Kesin bir şekilde Hz. Zeyneb’in (s.a) kabrinin nerede olduğu belli olmasa bile, bu ...
  • Dini öğreti ve ayinlere üstten bakmayı açıklar mısınız?
    8086 Yeni Kelam İlmi 2012/06/23
    Dinsel öğretilere yukarıdan bakmak, amel ve ibadetlerin ilahi rızayı kazanmak için vesile ve araç ve de manevi yetkinlikleri elde etmek için bir merdiven olması anlamına gelir. Birçok ibadetin felsefe ve hikmetinden bu anlam elde edilmektedir. Nitekim dünyanın sınanma yeri ve durak olduğu, kalınacak bir yer olmadığı, araç ...
  • Acaba düzgün örtünmeyen kadınların fotoğrafını dergilerde bu amelin kötü olduğuna işaret etmek için yayımlanması doğru mudur?
    5399 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/07
    Taklidi Mercii’lerin Defterlerinden alınan cevap şöyledir: Ayetül-Uzma Hameyei (yüze gölgesi devam etsin): Fesada veya şehvani duyguların tahrik edilmesine neden oluyorsa caiz değildir. Ayetul uzma Safi Gülpaygani (yüze gölgesi devam etsin):
  • Neden Şiiler namazı eli açık olarak ve Sünniler de eli bağlı olarak kılmaktadırlar? Peygamber (s.a.a.) namazı nasıl kılmaktaydı? Bu hususta deliliniz var mı?
    94036 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/04/09
    On iki İmam’a bağlı olan Şia, Peygamber (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamları’nın sünnetine göre amel etmek için namazı eli açık olarak kılmaktadırlar. Onların delili, Peygamber (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamlarının namaz kılarken ellerini açıp normal şekilde namaz kıldıkları ve namaz esnasında elleri bağlamayı Mecusilere benzemeyi ifade eden rivayetlerdir. Aynı şekil ...
  • Eğer bir kadın zinadan hamile kalır ve çocuğu düşürmediği takdirde büyük bir sıkıntıya girerse, ruh girmeden (dört aylık olmadan) onu düşürmesi caiz midir?
    50379 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/31
    İmam Humeyni ve diğer merciler şöyle demişlerdir: Eğer bir kadın zinadan hamile kalır. Eğer o kadın veya onunla zina eden erkek müslüman iseler o zaman kadının çocuğu düşürmesi caiz değildir.[1] Bu çocuk onun çocuğu sayılır ama miras almaz.
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4794 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82241 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...

En Çok Okunanlar