Gelişmiş Arama
Ziyaret
6844
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
Bu devirde temizliğe riayet etmemize rağmen, adet görme guslünün felsefesi nedir?
Soru
Bu devirde temizliğe riayet etmemize rağmen, adet görme guslünün felsefesi nedir?
Kısa Cevap

İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanların maddi ve manevi maslahat ve menfaatleri korumak için oluşturulmuş ve bundan başka hiçbir hedef gözetilmemiştir. Yüce Allah bu hükümler ile insanlar için hem manevi hem de cismani taharet ve temizliğin sağlanmasını istemektedir. Esasen guslün ve adet guslünün hikmet ve sırları, zahiri ve cismi temizlik ve taharete özgü değildir. Bunun manevi yönü daha önde tutulmuştur; bu yüzden guslün (Allah’a) yakınlaşma niyeti taşınarak yapılması gerekir. Aksi takdirde zahiri necaset bulunsa ve gusül ile bertaraf edilse bile, bu gusül doğru olmaz. Belirtmek gerekir ki; guslün farz oluşu, adet halindeyken kadının necis olduğu manasına gelmez. Aynı şekilde erkeklerin de cünüp olması onların necis olduğu anlamına gelmez. Hakeza abdesti bozan şeyler, abdestle giderilecek bir necaset de meydana getirmez.   

Ayrıntılı Cevap

Bildiğiniz gibi İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanların maddi ve manevi maslahat ve menfaatlerini korumak için oluşturulmuş ve bundan başka hiçbir hedef gözetilmemiştir. Yüce Allah bu hükümler ile insanlar için hem manevi hem de cismani temizlik ve tahareti sağlamak istemektedir. Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyuruyor: Allah sizin zorluğa düşmenizi istemez, sadece sizi temizlemek ister.[1] Bu ayet genel bir kaideyi beyan etmek istemektedir ve o da şudur: İlahi hükümler hiçbir yerde yükümlülük ve gücün üzerinde değildir, Allah hiç kimseyi gücünün ötesinde sorumlu tutmaz.[2] Bu mukaddime eşliğinde kadınların guslünün felsefesi hakkında şunları söylemek gerekir: Esasen guslün hikmet ve sırları, zahiri ve cismi temizlik ve taharete özgü değildir. Bunun manevi yönü daha ön plandadır; bu yüzden guslün (Allah’a) yakınlaşma niyeti taşınarak alınması gerekir. Aksi takdirde eğer bir zahiri necaset varsa ve bu gusül ile bertaraf olsa da bu gusül doğru olmaz. İslam’ın bakışında adet halinde olan kadın, abdest ve gusülsüz bir insan hükmünü taşır ve bu halde namaz ve oruç kendi için yasak olur. Adet görmek, cenabet, uyku ve idrar gibi benzeri haller bir tür temizlenemeye gerek duyar. Bu evvela kadınlara özgü değildir ve ikinci olarak da gusül veya abdest ile giderilebilir. Ama bu ibadetsel yükümlülükte her şeyden çok daha önemli olan şey, guslün manevi felsefesidir. Yüce Allah gusül, abdest ve teyemmümü beyan ettikten sonra bu buyruğun sırrını siz temizlenesiniz diye açıklamaktadır: “ولکنْ یُرید لِیُطهِّرکم[3] İnsan temiz ve taharet sahibi olmadan, temiz ve arı olan Allah’a ulaşamaz. Bu temizlik, yüce Allah’ın sevdiği şeydir. İnsan eğer biraz taharet meselesi hakkında düşünecek ve bu konuya odaklanacak olursa, şu neticeye ulaşır: Taharet meselesini bu kadar tavsiye eden, insanın hakikati için ikincil olan zahiri temizliğe önem veren bir din, kesinlikle batın temizliğinden gafil olamaz ve ona özel bir önem verir. Belirtilmelidir ki guslün farz oluşu kadının adet halindeyken necis olması anlamına gelmez. Aynı şekilde erkeklerde de cünüp olmak, onların necis olmasına delalet etmez. Hakeza abdesti bozan şeyler de abdestle giderilebilecek bir necaset meydana getirmez.

Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki cevaplara müracaat ediniz:

Guslün felsefesi, 23596 (Site: fa13450).

Fıkhi hükümlerin felsefe ve hikmeti, 8593 (Site: 9135).

İslam’da çevre sağlığı ve korunması, 5007 (Site: tr5268).

 


[1] Maide Suresi, 6. ayet;  "يا أَيُّهَا الَّذينَ آمَنُوا إِذا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلاةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَ أَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرافِقِ وَ امْسَحُوا بِرُؤُسِكُمْ وَ أَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ وَ إِنْ كُنْتُمْ جُنُباً فَاطَّهَّرُوا وَ إِنْ كُنْتُمْ مَرْضى‏ أَوْ عَلى‏ سَفَرٍ أَوْ جاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغائِطِ أَوْ لامَسْتُمُ النِّساءَ فَلَمْ تَجِدُوا ماءً فَتَيَمَّمُوا صَعيداً طَيِّباً فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَ أَيْديكُمْ مِنْهُ ما يُريدُ اللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَ لكِنْ يُريدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَ لِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ"

Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

[2] Bakara Suresi, 285. ayet.

[3] a.g.e.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İkinci iş yapma hakkında fetva var mıdır? Veya ikinci işten elde edilen mal, dünyaya düşkünlük sayılır mı?
    6377 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    İslam açısından iş sahibi veya ikinci bir işe sahip olmanın hiçbir sakıncası yoktur. İslam dini açısından beğenilmeyen, kınanan şey dünyaya düşkünlük, ona bağlanmak, maneviyat ve ahiretten uzaklaşmaktır ki bunlar bir işe sahibi olanlarda da görülebilir. Bir işi ve az bir geliri olanların içinde de dünayaya daha fazla ...
  • Eğer meseleyi bilmemeden ötürü ölüyü tahnit etmeksizin toprağa gömerlerse ne yapılmalıdır?
    7445 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Gusül aldırıldıktan sonra ölüyü tahnit etmek farzdır; yani ölünün alnı, el avuçları, diz kapakları ve ayaklarının büyük parmaklarının ucuna kâfur sürülmelidir.[1] Ama defin işleminden sonra ölünün tahnit edilmediğinin farkına varılırsa, beden kabirde kokmamış ve dağılmamışsa, kabrin açılıp kabirde tahnit işleminin yapılması fazdır ve onun ...
  • Namaz dinin direği ise neden fürû-u din’den sayılmıştır?
    9745 Eski Kelam İlmi 2010/10/12
    Usul-u din, insanın akıl ve idrakıyla kabul ederek İslam’a girdiği inançlar topluluğuna denir. İslam’agirildikten sonra insanın üzerine bir takım bireysel ve toplumsal vazifeler farz olur ki, onlardan biri namazdır. Namaz, ahkamın içinde çok önemli ...
  • İslam’ın intihar hakkındaki hükmü nedir?
    9073 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/17
    Kesinlikle her insanın hayatında dünyayı gözünde karanlık ve boş kılan rahatsızlıklar ve yenilgiler meydana gelmektedir. Bu durumda insanlar iki türlüdür: Bir grup bu sorunlar yumağından başı dik çıkmakta, tüm zorluklara göğüs germekte ve Allah’a tevekkül ederek yeniden yapılanmaya başlamaktadır. Bunun karşısında yer alan diğer grup ise eğilmekte, inzivaya çekilmekte ...
  • İslam dininin büyük ve görkemli evler hakkındaki görüşü nedir? Nasıl insanları ev yaparken ölçülü olmaya davet edebiliriz?
    2804 Hadis 2020/01/19
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8783 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Gıybeti dinleyen gıybet edenin günahına ortak mıdır?
    3852 Gıybet, Hakaret Ve Gözetleme 2020/01/20
  • Acaba “aşura gününde insan kedisi için dua yapmamalıdır” şeklindeki iddia doğru mudur?
    6103 Pratik Ahlak 2012/09/15
    Dua kulun fakirane bir şekilde hak Teâlâ’yla irtibat kurup dünyevi ve uhrevi ihtiyacını gidermek için dilekte bulunmaktır. Her durumda kendine ve başkalarına dua yapmak beğenilmekte ve oldukça fazla fazileti ve sevabı vardır. Aşura gününde kedin için dua yapmanın hiçbir işkâlı yoktur. Bilakis aşura gününde yapılması ...
  • Hz. İsa’nın evlenmemesinin özel bir nedeni mi vardı?
    26719 Eski Kelam İlmi 2012/05/30
    Hz. İsa’nın evlenmesi konusunda dini öğretilerde işaret edilen bazı meselelere bakıldığında ilk anda Hz. İsa’nın evliliğe karşı olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Ancak Kur’an ve rivayetlerin önemle yaptıkları tavsiyeler göz önüne alındığında ve Hz. İsa’nın (a.s) yaşamı incelediğinde Onun evliliğe karşı olmadığı görülecektir. Onun evlenmemesinin nedeni kendi özel yaşamının ...
  • Cabir b. Efleh kimdir?
    5567 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cabir b. Efleh-i İsmailî beş ve altıncı asırdaki İspanyalı gökbilimcilerinden olup “Kitabu’l-Hayat Fi Islahi’l-Mucesta” kitabının yazarıdır. O, muhtemelen Sivil’de (İşbiliye) dünyaya gelmiştir; zira bazı yazarlar ve özellikle de Cabir’in oğluyla tanışık olduğunu belirten Musa b.Meymun (529-600) ve Betruci onu İşbilî olarak adlandırmışlardır. Bazen Cabir b. Efleh’in adı başka şahıslar ...

En Çok Okunanlar