Gelişmiş Arama
Ziyaret
6076
Güncellenme Tarihi: 2010/09/22
Soru Özeti
Yafuriye fırkasının menşei ve inançları nedir?
Soru
İmamları sadece “iyi ve takvalı alirmler” kabul eden “Yafuriye” (Abdullah b. Ebi Yafur’un takipçileri) adında bir fırka tarihte var mıdır? Eğer varsa bu inancı nereden almışlardır?
Kısa Cevap

Bu fırka hakkında tarihe fazla bir bilgi yansımamıştır. Tarihî kaynaklarda yer alan bilgiler şunlardır:

1. “Yafuriye” fırkası Muhammed b. Beşir’in takipçileri olup Musa b. Cafer’in (a.s) imametinde duraksamış ve sonraları onun da imametini de inkâr etmişlerdir. Bu grup Musa b. Cafer’den (a.s) sonraki imamların imametine inanların kâfir olduğuna inanmışlardır. Bunlar şerî farzlar arasında sadece namaz, oruç ve zekâtı kabul etmiş ve diğer buyrukları kabul etmemişlerdir. Mahremler ile evlenmeyi ve köleler ile cinsel ilişkiyi caiz bilmişlerdir.

2. Yafuriye, Sülayman el-Akta adında bir ferdin takipçileridir.

3. Onlar İmam Sadık’ın (a.s) yareni olup Musa b. Cafer’in (a.s) imametine inanmış ve onun en yakın ashap halkasını teşkil etmişlerdir. Abdullah b. Ebi Yafur da onlardan biridir. Kendisi bu cemaatin büyüğü olduğu için bu topluluğu onun adıyla anmışlardır.

4. Yafuriye İmamiye Şia’sından bir grup olup her türlü cehaletin imamların (a.s) varlığından uzak olduğuna inanmaktadır.

Netice itibariyle bu grup hakkında nakledilen konular çok perakende ve toparlanmayacak niteliktedir.

Ayrıntılı Cevap

Yafuriya fırkası hakkında tarihe fazla bir bilgi yansımamıştır. Sadece fırkalar, İslam mezhepleri ve Şiilik hakkında kaleme alınmış bazı tarihsel kaynaklar bu fırka hakkında ve “Yafuriye” başlığı altında çok az bir bilgi vermişlerdir. Bu bilgiler dağınık ve muhteva olarak birbirleriyle farklıdır; öyle ki onlara isnatta bulunarak bu fırkanın varlığı ve onun görüş ve inançları hakkında kesin bir düşünce ifade etmek imkânsızdır. Bu fırka hakkında ele geçen bilgiler şu şekilde sınıflandırılabilir:

1. Bir gruba göre Yafuriye’yi Muhammed b. Beşir’in takipçilerinden olan Şii bir fırkadır. Musa b. Cafer’in (a.s) imametinde ortaya çıkmış, Musa b. Cafer’in (a.s) imametinde duraksamış ve onun evladı Ali b. Musa (a.s) ve aynı şekilde kendisinden sonraki imamların imametini inkâr etmişlerdir. Onlar Musa b. Cafer’den sonraki imamların masumiyetini kabul etmemiş ve onların imametine inanan herkesi kâfir bilmiş ve kanını da helal görmüştür. Elbette bu fırka sonraları Musa b. Cafer’in de imametini inkâr etmiş, Muhammed b. Beşir’in imametini ve ondan sonra da oğlunun imametini kabul etmişlerdir. Bu topluluk Allah’ın sadece namaz, humus ve Ramazan ayı orucunu farz kıldığına ve zekat, hac ve diğer din buyrukları ve şeriat hükümlerinin yokluğuna ve yalan olduğuna inanmıştır. Onlar mahremler ile evliliği caiz bilmiş ve köleler ile cinsel ilişkiyi de sakıncasız saymışlardır.[1] Bazı kaynaklar da bu fırkayı “el-Beşiriye” yani Muhammed b. Beşir’in takipçileri olarak adlandırmışlardır.[2]

2. Bir başka grup onları İmamiye ve “Süleyman el-Akta”’nın ashabından saymıştır.[3]

3. Tarihçilerden bir başka grup şu kanıdadırlar: Yakubiye grubu İmam Cafer Sadık’ın (a.s) yaren ve ashaplarından ibaret olup kendisinden sonra Musa b. Cafer’in (a.s) imametine inanmışlardır.[4] Onlar arasında kendisine en yakın ve en samimi bir topluluk bulunmaktaydı. Abdullah b. Ebi Yafur, Aban b. Tağallub, Hişam b. Salim, Cemil b. Derrac ve Hişam b. Hakem bu gruptandı.[5] Belki de bu topluğun büyüğü Abdullah b. Yafur olması nedeniyle, sonraları bazıları bu grubu “Yafuriye” olarak adlandırmışlardır.

4. İmamiye Şia’sından bir grup olup her türlü cehaletin imamların (a.s) varlığından uzak olduğuna inanmaktadır.[6]

Görüldüğü gibi bu grup hakkında nakledilen konular çok perakende ve toparlanmayacak niteliktedir. Konuların aktarıldığı kaynakları muteber sayarak belirtilen özelliklerle böyle bir fırkanın var olduğunu farz edersek, onların hicri üçüncü asrın başında İslam ve Şiilik tarihinin kısa bir döneminde mevcudiyet gösterdiğini ve bugün bu gruptan bir eser kalmadığını ve inançlarının görülmediğini söylemek gerekir.         



[1] Ebi Cafer Muhammed b. Ali Tusi, Rical-i Keşi, s. 479, Tashih-ı Hiasan Mustafavî, Neşr-ı Danışgah-ı Meşhed, 1347 Şemsi.

[2] İbn. Muhammed Hasan b. Musa Nubahti, Fevku’l-Şia, s. 92-93, Neşr-ı Haydariye Necef İşrak, 1388 h.k.

[3] Meşkûr Muhammed Cevad, Tarih-i Şia ve Fırkahay-ı İslamî ta Karn-ı Çarom, s. 151, Neşr-ı İşrakî, Rical-i Keşi ve Makalatu’l-İslamiyyin’den nakledilmiştir.

[4] Öyleyse “el-Beşiriye” fırkasına isnat edilenler onların inançları değildir.

[5] İbn. Muhammed b. Musa Nubahti, Fırek-i Şia, s. 89.

[6] Ali b. İsmail Eşari, Makalatu’l-İslamiyyin, c. 1, s. 116, Kahire baskısı, 1369 h.k.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerim mucize olduğunun boyutları nelerdir? Ve neden nehcü'l-balaga mucize değildir?
    9145 Kur’anî İlimler 2011/06/20
    Kuranı kerim bazı özellik ve niteliklere haizdir ki diğer kitaplar bu özellik ve niteliklere sahip değildir. Eğer Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmuş olsaydı oda mucize olacaktı. Ancak Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmadığı için kuranı kerim gibi olamaz.
  • Su fiyatlanın yüksek olduğu taktirde cenabet guslü için ne yapmalıyız?
    6255 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/20
    Cenabet guslü kendiliğinde farz değildir, ancak farz namazı yerine getirmek ve benzeri bazı işler için farz olur. [1] Ancak gusül için su kullanmak size tahammül edilmesi mümkün olmayacak derecede iktisadi yönünden zorluk getiriyor, sizi ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17152 Pratik Ahlak 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Batılıların Hz. Muhammed’e (s.a.a) saygısızlık etmekten hedefleri nedir?
    9330 Politika Felsefesi 2009/06/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Neden insan güzelliği sevmektedir? Acaba güzel yüzlü insanları görmek insan psikolojisini olumlu etkiler mi?
    5827 Know More 2020/09/08
     İnsan yaratılış olarak kemal peşindedir. Kemal olan her şeyi beğenmekte ve sevmektedir. Güzelliğin kemal olduğu göz önünde bulundurulursa doğal olarak güzelliği sevmektedir. İnsanın yaratılış ve fıtratı üzere böyle bir meyli ve isteği söz konusuysa bunun akli bir delile ihtiyacı yoktur. Zira doğası bunu gerektirmektedir.Bu ...
  • Modern dünyada dinin işlevi nasıldır?
    7137 Eski Kelam İlmi 2010/01/14
    “Din” kelimesi, ilahi olan veya olmayan, tahrif olmuş veya olmamış (İslam dini) bütün dinleri kapsamaktadır. Bize göre, her asır ve yerde doğru işlevi olan tek din İslam dinidir; çünkü İslam dini kâmil ve son ilahi dindir. Bu yüzden, İslam dininin, bireysel olsun ...
  • Peygamberin (s.a.a) üvey kızının Habbar b. Esved tarafından korkutulması olayı ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) onun katline hüküm vermesi doğru mudur?
    8515 تاريخ بزرگان 2012/04/03
    v Sözünü ettiğiniz rivayet kaynaklarda şöyle gelmiştir: Habbar b. Esved’in de içinde bulunduğu bir grup müşrik, Mekke’den Medine’ye hicret eden Resulullah’ın (s.a.a) üvey kızı Zeynep’e eziyet etmek için onun peşinden gitmişti. Zeynep’e ilk ulaşan kişi Habbar b. Esved’di. O, Zeynep’in kecavesine mızrak fırlattı. Zeynep bu ...
  • Ehlisünnetin görüşünde beyan edilen Ehlibeyt kimlerdir?
    12525 Eski Kelam İlmi 2012/07/25
    “Ehlibeyt” kelimesi iki defa Kur’an-ı Kerim’de zikrolunmuştur.[1] İlki Hz İbrahim’in (a.s) ailesi hakkında ve diğer ayet ise konumuz olan Ahzab suresinin 33. ayetinde. Bu ayetin sonunda, Allah-u Teala iradesinin Ehlibeyt’in tathiri olduğundan haber vermektedir. Tarih boyunca bu ayet farklı yönlerden İslami ilimler bilginlerinin araştırma ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    10310 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’

En Çok Okunanlar