Gelişmiş Arama
Ziyaret
8787
Güncellenme Tarihi: 2008/04/09
Soru Özeti
Ben, namaz kılarken halim olmuyor, ne yapmam gerekir?
Soru
Ben, namaz kılarken halim olmuyor, ne yapmam gerekir?
Kısa Cevap

Namazın bir zahiri ve bir de batıni yönü vardır. Zahirinin kural ve şartları olduğu gibi batının da kural ve şartları vardır.

Elbisenin pak olması, kıbleye doğru yönelmek abdestli olmak ve … gibi namazın zahiri şartlarına riayet etmek, namazın zahiri doğruluğuna sebep olduğu gibi, namazın batıni şartlarını yerine getirmek de, örneğin kalbin Allah’a teveccüh etmesi, huşu’ içinde olmak, sakin olmak ve …, namazın batıni yönden doğru olmasına sebep olur ve aslında namazın kabul olmasını sağlar.

Buna göre, namazdaki bu şartlara riayet edilerek gerekli kalp huzuruna ulaşılabilinir.

Ayrıntılı Cevap

Namaz, diğer ibadetler arasında yüce bir yere sahiptir. Namaz,  rivayetlerde müminin miracı veya dinin direği olarak tabir edilmiştir. Bu tabirler, bu ilahi ibadetin önemini göstermektedir.

Diğer taraftan bir şeyin oluşabilmesi için, onu oluşturan sebep ve şartların kâmil bir şekilde oluşması ve engelleyen şeylerin de olmaması gereklidir. Namaz da aynı şekilde bu kuralın dışında değildir.

Namazda, gerekli sebeplerin oluşmasına, engellerin kaldırılmasına ve gerçek namaza ulaşmak için, onun zahiri ve batıni şart ve kurallarına riayet etmeğe dikkat edilmelidir.

Namazın batini kuralları hakkında söylenecek söz çoktur ama biz burada kısa ve öz bir şekilde onların bir kısmını zikredeceğiz:

Allah-u Teala’ya yönelmek:

Yani namaz kılan, Allah’ı tanımalı ve kiminle karşı karşıya olduğunu bilmelidir. Allah-u Teala mutlak kemaldir. Bütün kemallerin toplandığı ve hatta kemalin aynısıdır. İlahi kemallerin birisi de hikmettir. Bu yüzdenden de Allah’ın bütün fiilleri bir hedef doğrultusundadır. İlahi fiillerden birisi varlık âleminin ve onun göz bebeği olan insanın yaratılmasıdır. Yaratılışın amacı ise kemale ulaşmaktır ve bu da doğru bir yolu (sırat-ı müstakimi) izlemek dışında mümkün değildir. Sırat-ı müstakim Allah’a kulluğun ta kendisidir: Nitekim Allah Teala şöyle buyurur: “Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”[1] yani Allah’ın bütün emir ve kurallarına itaat etmektir ve onların en önemlisi de ibadetlerde gerçekleşir.

İbadetle uyuşmayan şeylerden uzak durmak:

Amellerin etki etme ölçüsü, tamamen insanların kişilik, ihlâs ve alakalarına bağlıdır. Bu yüzden ibadetin, şahıslarda değişik etkileri vardır. İbadetle uyuşmayan ve onun etkilerini yok eden şeylerden sakınılması son derece önemli bir husustur. Örneğin; bir doktorun tedavisiyle ilaçlarını zamanında kullanan iki hastadan birisi, tedavisine zararlı şeylerden sakınsa ve diğer şahıs ise sakınmasa, doktorun yazdığı reçete ikinci şahıs için etkisiz veya az etkili olacaktır.

Bu yüzden ibadetlerin batınımızda etki etmesi ve huzur getirmesi için kötü amellerden (günahlardan) sakınmamız gerekmektedir. Çünkü rivayetlerde, mümkün olduğunca günahlardan sakınılması söylenmiştir; çünkü karanlık, günah sayesinde insanın batınına girer. “Birisi günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta girer.”[2]

İmam Sadık(a.s.) şöyle buyuruyor: “Babam(İmam Bakır (a.s.) şöyle diyordu: kalbe günah kadar zararlı bir şey yoktur, kalp, günahla karışıp onunla içli dışlı olursa, sonunda kalbe üstün gelerek onu alt üst eder.”[3]

Yani kalp asıl tabiatına göre, melekût âlemine bağlı ve Allah’a yöneliktir. Ama günahlar yüzünden tersine dönerek şeytani olmaktadır.

İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “İnsan günah işlediği zaman gece namazından mahrum olur. Kötü bir amel, sahibine keskin bir bıçaktan daha hızlı ve çabuk etki eder.”[4]

Günah, insanı ibadet ve teheccütten mahrum eder ve Allah’la yaptığı münacattan haz almasını engeller. Günahın etkisi keskin bir bıçaktan daha hızlıdır.[5]

Nefsi tezkiye etmek için çalışmak:

Nefis tezkiyesinin hedefi, insanla fıtratı arasında engel oluşturan ve Allah’ın tecelli aynası olan fıtratın saflaşmasına izin vermeyen hicap ve perdeleri ortadan kaldırmaktır. Bu perde ve hicaplar, günah, gaflet, maddeye ve maddiyata dalmak ve Allah’ı, ahireti ve melekût âlemini unutmaktan kaynaklanmaktadır. Mukaddes şeriatta olan emir ve hükümlerin hepsi tek bir hedefi takip etmektedirler ve o hedef de bu hicapları ortadan kaldırmak veya etkisini azaltmak ve toz toprak altında kalmış fıtrat mücevherini ortaya çıkararak insan hakikatinin parlamasını sağlamaktır. “Gerçek felâh bulmuştur onu temizlikle parlatan. Ve ziyan etmiştir onu kirletip gömen”[6]

İyi ve faydalı işler yapmak:

Ruh beden aleminin mutlak hükümdarıdır ve bütün uzuvlar onun emri altındadır. Diğer bir açıdan ise nuraniyet ve karanlığın yeridir ve insanın amellerinden etkilenmektedir.

İyi veya kötü işlerin, ruha çabuk etki etmesi herkes tarafından bilinmektedir. İyi amellerin bir kısmı da ibadetlerdir; yani eğer insan on derecelik bir nuraniyete sahip olsa ve gece namazı kılsa veya insanların ihtiyaçlarını gidermeye çalışsa vb… iyi işler yapsa bu işler ruhunun nuraniyetini artıracak ve onun ruhunun ve batının güçlenmesini sağlayacaktır. Bu değerli nuraniyet, namaz gibi ibadetlerde huzur ve huşunun oluşmasını sağlamaktadır. Tabiî ki kötü amellerde de bunun tersi geçerlidir. “De ki: “Herkes kendi yapısına uygun işler görür.”[7]

Allah-u Teala’yı sevmek:

İnsanın hata ve günahları, dünya sevgisi ve maddi lezzetlere aşırı bir şekilde bağlanmaktan kaynaklanmaktadır. “Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.”  Buna göre, eğer birisi kalbini günahlardan temizlemek isterse, onun kökü ve kaynağıyla mücadele etmeli, kalbinde dünya sevgisinin şiddetini azaltmaya çalışmalı ve kendi nefsindeki maddi lezzetlere olan ilgisini sınırlandırmalıdır. Eğer bu şekilde yaparak Allah’tan yardım dilerse, bu yüce işte başarılı olarak kalbini günahtan temizleyebilir ve onun yerine yüce Allah’ın ve O’nun evliyalarının sevgisini yerleştirebilir.

Sonuç:

Eğer namazda iyi bir ruh haline sahip olmak ve ibadetten haz almak istiyorsak; batini edep ve kurallara uymalı, nurani amellerle altyapıyı hazırlayarak batınımızın nurunu güçlendirmeli ve vücudumuzu ahlaki hastalıklardan arındırmalıyız. Çünkü hasta birisi, hastalığından dolayı en güzel yemeklerin tadını alamaz ve en güzel yemekleri yemeye iştahı olmaz. Ama bu şekilde de olsa yine gerekli yemeği yemesi, hastalığının iyileşmesinde önemli bir rolü vardır. Bu yüzden yukarıda konu arasında işaret ettiğimiz gibi, bu ikisinin birbirlerine karşılıklı etkisi vardır.

Kaynaklar:

Adab-us Salât (namazın adabı), İmam Humeyni.

Rahhayı Huruç ez Sıfat-ı Rezile (Aşağılık sıfatlardan kurtulma yolları) Seyit Rahim, Tevekküli

Sırr-us Salât (namazın sırları), İmam Humeyni.



[1] YASİN suresi 61. ayet  

[2] Usul-u Kâfi, c: 3, Günahlar babı, 13’üncü rivayet.

[3] Aynı kaynak, c: 2, Günahlar babı, s: 268, 1’inci hadis.

[4] Aynı kaynak, c: 2, Günahlar babı, s: 272, 16’ncı hadis; Cami’-us Saadat, c: 3, s: 48.

[5] Mehdevi Keni, Muhammed Rıza, Ameli ahlakta başlangıç noktaları, s: 116.

[6] ŞEMS suresi 9 ve10. Ayetler.

[7] İSRÂ suresi 84. ayet

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar